1. Tam 7 yıl önce 23 Kasım akşamından 24 Kasıma bağlayan saatler arasında hayatımda ilk defa içtiğim ve aynı gece deli gibi kustuğum içki.

    Toplamda sanırsam 4 kişiydik bir arkadaşın evinde. Gelirken şarap al dendi herkes tarafından. Arkadaşım ,Bucayı bilenler bilir, kilisenin yakınlarında oturuyor ben de o zamanlar Kozağaç tarafındayım. Güzergah olarak Dokuzçeşmeler kampüsünün o taraftan geçiyorum. Orada da bir tekelci vardı okulun ismini taşıyan sanırsam. Hiç unutmam 20 TL falandı bir şişe şarap. Ucuzundan yani köpeköldüren denen cinsten bok gibi bir şarap.

    Neyse aldım geldim eve, bir arkadaşım çok yakın zamanda kustuğu için içmek istemediğini söyledi. Herkes de birer şişe getirmiş. Totalde 4 şişe ama 4 kişi içiyoruz. Neyse içmeye başladık bana aşırı hafif geldi böyle acı bir meyvesuyu gibi. Ama kulaklarım kızarıyor böyle tatlı bir sarhoşluk veriyor. Ama kafam yerinde diye özgüvenim var.

    O zamanlar youreads diye bir sözlükte yazıyordum (reklam amacı gütmemektedir). Youreads'e manyak gibi telefon numaramı içeren bir entry yazmıştım gaza gelip, arayın konuşalım hesabı. Bir tane kız aradı gizliden baya saatlerce makara yaptık konuştuk falan eğlenceli geçti. Bu arada o eve gelirken ekmek içi kaşar salam ve sütlü mısır gevreği yediğimi belirteyim bunun dışında yemek yememiştim gün içinde.

    Velhasıl kelam yatmaya gittik bir şeyim yoktu. Bir anda uykum da geldi ve bir sıcaklık bastı. Sonrasında hatırladığım tek şey gözlerimi klozete kusarken açtığımdı. Kusunca ayıldım biraz. Nasıl koştura koştura gittiysem halletmişim bir şekilde. Ama ilginç bir kusmam var, pantolon batmış lakin çoraba damla bile gelmemiş, üstümdeki kazak da temizdi sanırsam.

    Beni duyan evdeki çocuklar sanırsam geldiler sonra yanıma beni soyup, galeride araba yıkar gibi bir güzel tazyikli suyla yıkayıp kıyafetler verip yatırdılar.

    Öğlene doğru uyandım tek başıma evde. Herkes gitmiş AMK kimse beni de çağırmamış. Leş kıyafetlerimi bir kenara koymuşlar. Ben de mecbur lavaboya gidip kabaca lekeleri çıkana kadar suyla yıkayıp giymiştim o kirli kıyafetleri ve taa oradan eve geçtim. Kıyafetleri doğrudan makineye atıp duş alıp yenilerini giyip okulun yolunu tuttum. Derse gidememiştim sabahtan.

    Vardığımda ise henüz ders bitmemişti ben de kahvaltı için çay poğaça vs bir şeyler alıyordum. O sırada sınıftan bir arkadaş beni görüp "Sen de gelsene niye bekliyorsun? " demişti. O sözün üstüne gittim sınıfta pasta vs kesilmiş öğretmenler günü adına.

    O yüzden 23-24 Kasım hep hatırımda böyle kaldı. Şaraptan nereye bağlamışım vay be..

    0içki 
  2. antik yunan'da su katılarak içilen alkollü içki.
    #286111 bachophile | 2 yıl önce
    0içki 
  3. kolay kafam gelsin diye bulduğum en ucuz şarabı alıp midemin bulanması ile kaldığım kafamın da gelmediği içecek. bir gün kaliteli bir tane içene kadar aramın düzelmeyeceği içecek. şarap deyince bile midem bulanıyor şu an. daha fazla yazamayacağım.
    #262223 imnilaying | 4 yıl önce
    6içki 
  4. nedense bende hep baş ağrısı yapan, neredeyse insanlık tarihi kadar eski alkollü içki. öğrenciyken bir şişeyi kafaya lıkır lıkır diker, sonra sızar kalırdık. daha sonraları usulüne uygun içsem bile yine de pek verim alamadım. sanırım mayalı olması hasebiyle, hem hassas mideme hem de başıma iyi gelmiyor. yine de buz gibi kadehte, yanında ezine peyniriyle amelece içmeyi özlediğim de oluyor bu mereti.

    neyse.
    #262209 mahayana | 4 yıl önce
    0içki 
  5. İzmirdeyseniz özellikle meyvelisinin iyisini Şirince’de bulabileceğiniz içki türü.
    Şarapların tadını denerken bile yaz sıcağında kafayı bulabilirsiniz haberiniz olsun. Yapmadıkları meyvelisi yok onu bunu tadayım derken ipin ucunu kaçırmayın çarpılırsınız..
    #262164 artemisialuna | 4 yıl önce
    0içki 
  6. üzüm suyundan yapılan içecek. tat skalası en geniş içkidir. kendine has kadehiyle içeceklerin en asillerindendir. yüzyıllar boyu bir şiir türünün etrafında şekillendiğini düşünürsek ne denli kıymetli olduğu daha iyi anlaşılır.

    çok hızlı sarhoş etmesi ve dozunun biraz kaçırılması uykusuzluktan kan çanağına dönen gözlerin kapanmasıyla insana siyah bir boşlukta girdaba kapılmış hissini verir. uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız.
    #262102 iskiski | 4 yıl önce
    0içki 
  7. incil'de sevgiyi sembolize eden içecek.

    mesih'in 'da gerçekleştirdiği ilk mucizede şarapları yenilemesi bir takım sembolik anlamlar taşır.

    eski şarap, adem, havva ve çocuklarının sahip olduğu bencil sevgiyi temsil eder. bu sevgi, utancı beraberinde getirir.

    adem ve havva 'nde çıplak gezerlerken birbirlerinden utanmıyorlardı. çünkü tam da tanrı'nın istediği şekildeki sevgiye göre birbirlerini seviyorlardı. ama günah işleyince hem birbirlerinin bedeninden utandılar, hem de tanrı'dan utandılar.

    eşler birbirinden utanabilir mi? işte günah böyle bir şey...

    hikayede ilginç detaylardan birisi, mesih'in şarapları yahudilerin dinsel temizlik için banyo amacıyla kullandığı küplerle sunması. yahudiler dini ritüellerini gerçekleştirmek için bu suyla arınma işleminden geçiyorlardı. bu arınmayı da o kadar çok şey bozabiliyordu ki bir yahudi din adamının evinde bu küplerden 5-6 tane olurdu. belki israil'e gidip oralardaki müzeleri gezenler bu küpleri görmüşlerdir.

    mesih'in bu küplere doldurduğu şarap, tanrı'nın istediği sevgiyi sembolize eder. bu sevgi olmadan insan tanrı'nın huzuruna kabul edilmez.

    düğündeki konuklar, mesih'in kendilerine sunduğu şarap gibi bir şarabı daha önce hiç içmemişlerdi. bu sebeple de şaşırdılar. o şarap o güne kadar içtikleri en iyi şaraptı. çünkü o şarap tanrı'nın istediği sevgiydi.
    0içki 
  8. Köpek öldüren değilse eğer özen ister.. yanına güzel bir peynir tabağı, biraz meyve.. loş ışık, sakın müzik..

    Arada kendime böyle hediyeler veriyorum. Romantizme korelasyon göstermiyor bence..
    #240035 nymph | 4 yıl önce
    0içki 
  9. Corvus markasıyla, Dünyadaki en kalitelilerinden biri Türkiye’de Bozcaada’da Üretiliyor.
    #240018 mike ehrmantraut | 4 yıl önce
    2içki 
  10. hem kalitesinde hem fiyatında standart olmayan, dünyanın en adaletsiz fakat en romantik içkisi.
    #239956 rainbow cactus | 4 yıl önce
    2içki 
  11. şarap yapmaya uygun üzümler; doğru mevsimde ve olgunlukta toplanıp, sıkıldıktan sonra çelik tanklara aktarılır. üzüm suyuna kükürt eklenir, doğal veya yapay mayalama yöntemiyle mayanın üzüm suyundaki şekeri yeme süreci başlar ve alkol ortaya çıkar. üzümün türüne ve üreticinin tercihine göre, şarap çelik tankta veya meşe fıçılarda bir süre bekletilir ve sonrasında şişelenir. bilinenin aksine, şaraba rengini veren şey üzümün rengi değil kabuğunun ne kadar uzun süre sıkılmış üzümün içinde kaldığıdır. bir iki istisna hariç tüm üzümlerin suyu açık renktir. dolayısıyla beyaz şarap hem kırmızı hem de beyaz üzümlerden yapılabilir. roze şarap, beyaz ve kırmızı şarabın harmanlanmasıyla veya kırmızı üzüm kabuklarının üzüm suyuna kısa bir süre temas etmesiyle yapılır. kırmızı şarap ise sadece kırmızı ve türevi renkli üzümlerin suyunun kabuğuyla uzun süre temasıyla yapılabilir.

    kural olarak iyi şarap, ılıman iklimin egemen olduğu bölgelerde yapılır. sıcaklık farkının gün içinde veya mevsimsel olarak fazla olduğu bölgelerde üzümün olgunlaşması ve şaraba dönüşmesi pek mümkün değil. iyi şarap yapılabilmesi için gereken ortalama sıcaklığın biraz üzerindeki sicilya'da nero d'avola ve soğuk iklimde yetişen gibi istisnai üzümler mevcut. herhangi bir yıl; fırtına, yoğun kar yağışı, don olayı, şiddetli yağmur ve sıcak gibi etkenler üzümün dolayısıyla şarabın kalitesini doğrudan etkiliyor. dolayısıyla iyi şaraplarıyla bilinen bölgelerin her yıl ürettiği şaraplar aynı kalitede olmuyor. bu nedenle internetin gelişmesiyle birlikte hangi ülkenin/bölgenin şarabının hangi yıl iyi olduğunu araştırmak gerek. araştırmaktan sıkılıyorsanız doğrudan üreticiden alıyorsanız üreticiye, şarap butiğinden alıyorsanız işten anlayan çalışanlara sormak gerek. tabii tadım yapıp hangi yılların daha iyi olduğuna da karar vermek mümkün.

    şarap konusunda kendi yaklaşımım, bulunduğum ülkenin iyi şaraplarını o ülkede yaşayan ve şarap içmeyi seven insanlara sormak ve tüketmek. türkiye'de çoğunlukla , , kalecik karası, , ve misket üzümlerinden üretilen şarapları tercih ediyorum. bilinen bazı markaların çeşitli fransız üzümlerinden yaptıkları şarapları da zaman zaman içiyorum. fransa, italya, almanya, gibi önemli şarap üreticisi ülkelere gitmeden önce ise internetten ve evdeki kitaplardan araştırırım ve gittiğim bölgenin şaraplarını tüketirim. bunun şöyle bir avantajı da var. aynı bölgede yapılan yemeklerle şaraplar neredeyse her zaman uyumlu oluyor.

    gelelim şarap konusunda bir önyargıyı yıkmaya. sevgili eşim de dahil olmak üzere "ben beyaz şarap sevmem" lobisi üyesi birçok kişiyi bu sabit düşünceden döndürmek gerekiyordu. ben de çeşitli buluşmalarda türkiye'den ve başka ülkelerden birçok beyaz şarabı tattırarak veya bildiğim beyaz şarapları denemelerini önererek hemen hepsinin düşüncelerini değiştirdim. çünkü "kötü beyaz şarap yoktur, iyi beyaz şarap içmemiş insan vardır." içilemeyecek derecede kötü bir beyaz şarap bulmak kırmızı şaraba göre çok daha zordur. dolayısıyla beyazın kırmızıya göre bu konuda küçük bir avantajı var. bugüne kadar tadı bozulmamış fakat çok kötü olduğu için içemediğim çok kırmızı şarap oldu. beyaz şarap içinse tek örnek var. plastik bidonda şarköy şarabı. üniversite döneminin imkan kısıtlılığı nedeniyle hepsini içitim bu arada. ama şarabın tadı tek kelimeyle rezaletti.

    şarabın; alkol, asit, tanenden kaynaklanan burukluk(kırmızı şarapta) ve gövdesi değerlendirilmesi gereken özellikleridir. beyaz şaraplar kural olarak kırmızı şaraplara göre daha asitli, alkol oranı düşük, daha ekşimsi ve ince gövdeli olurlar. ama kendi içlerinde de hatta aynı üzümden farklı şarap yapan bölgelerin şaraplarında da önemli farklılıklar olur. örneğin 'ın doğum yeri olan trier, mosel nehri kıyısında önemli bir şarap bölgesidir ve o bölgede üretilen rieslingler %8-11 arası alkollü ve hafif tatlı(dömi sek) ve şampanya kadar asitli olabilirken, bölgesinde üretilen rieslingler %12-14 alkollü, sek ve çok daha az asitlidir. yine üzümünden yapılan beyaz şaraplar; diğerlerine göre yüksek alkollü, gövdeli ve fıçı etkisiyle meşe katkısının, beyaz yakalılar tereyağımsı bir tadı olduğunu iddia ediyorlar ama siktirsin çok bilmişler(!), belirgin olduğu bir şarap türüdür. şarabı tanımlarken tatlı, hafif tatlı, sek, buruk, ekşi, mineralimsi, asitli, yüksek alkollü, meyvamsı, gövdeli veya hafif gövdeli, keskin kokulu gibi ifadeler kullanmak gerektiğini düşünüyorum. çünkü bunların hepsi büyük oranda objektif tanımlamalar. bu yüzden şarap içip "hıım karadut vb. kara orman meyvaları, ananas, elma, yok kuru incir, pişmiş erik notaları aldım, şarabın bukesi şöyle güzel vs." diyen özenti tipleri dinlememenizi öneririm. bunların hâl ve tavırlarından hoşlanmadığım için türkiye'de yurt dışında şarap üreticilerine yaptığım ziyaretlerde bu türden tanımlamaların mümkün olup olmadığını sordum. bütün üreticiler veya orada çalışanlar böyle değerlendirmelerin sübjektif ve güvenilmez olduğunu kendilerinin de genel tanımlamaları tercih ettiğini öğrendim.

    eski olan şarabın tadının daha iyi ve pahalı olacağı ise bir yanılgı. önemli olan şarabın yapıldığı yılın üzüm kalitesi. her üzüm yıllanma potansiyeli taşımadığı gibi farklı üreticilerin aynı üzümden ürettiği şaraplar farklı süre yıllanabiliyor. tüm dünyada üretilen şarapların çok büyük bir kısmı bir yıl içinde tüketilmeli, az bir kısmı 3-10 yıl arasında, çok daha az bir kısmı 10 yıl üzeri yıllanabiliyor. yıllanmış şarabın güzel olduğuna ilişkin de bir kesinlik yok. ben de dahil büyük çoğunluğumuz en fazla on yıl dinlenmiş şarap içmeye alıştığımız için, uzun süre dinlenmiş şarapların meyvamsılığı azaldığı, topraksı karakteri arttığı için içtiğimizde "bu ne biçim şarap, bir boka benzemiyor" dememiz muhtemel. birkaç yıl önce normalden uzun süre yıllanabilen bir beyaz şarabı açıp eşimle içtiğimizde, şarabın adeta konyağa benzer bir karakter alarak ağırlaşması nedeniyle aynı üzümden yapılan çok daha ucuz şaraplardan aldığımız zevki alamamıştık. daha sonra almanya'da şarabın üreticisine tadım yapmaya gittiğimizde şans eseri bize yardımcı olan kadın türk çıkmıştı. yaptığımız güzel sohbette kadın, yıllanmış şarabın karakterinin değişmesi nedeniyle herkesin sevmediğini söylemişti. alman sakinin cimriliğine inat, bize neredeyse bütün şarapları deneterek sarhoş ettiği için az kalsın dönüş trenini kaçırıyorduk. kulakları çınlasın.

    tek bir üzümden yapılan şaraba monosepaj, birden fazla üzümün harmanlanmasıyla yapılan şaraba da kupaj deniyor. tadı sert, buruk ve güçlü gövdeli üzümlerle meyvamsı, hafif gövdeli üzümlerin harmanlanması genelde iyi sonuç veriyor. fransa'da -, türkiye'de öküzgözü-boğazkere üzümlerinin harmanından yapılan şaraplar gerçekten dengeli oluyor.

    yıllanabilen üzüm türlerine gelince. fransız kırmızı şaraplarında cabernet sauvignon, cabernet franc, merlot, petit verdot, pinot noir, beyaz şaraplarında chardonnay, semillion, sauvignon blanc, riesling, italyan kırmızı şaraplarında nebbiolo, sangiovese, corvina, alman beyaz şaraplarında riesling, macar beyaz şaraplarında tokay. bizim öküzgözü ve boğazkere de bir miktar yıllanma kapasitesine sahip. bazı şaraplar üretildikten sonra veya uzun süre yıllandırdıktan sonra içilebilirken bazı şarapların "içilebiir" hale gelmesi için 5-10 yıl gerekebiliyor. ikisinin de kendine özgü avantajları var. ilkinin istendiğinde içilmesi, ikincisinin de sert karakteri nedeniyle, yıllar geçse de bizim gibi ortalama şarap içicisinin damağının alışkın olduğu meyvamsılığı kaybetmemesi. ilk şaraba örnek fransız , ikincisine örnek italyan barolo.

    şarap-yemek uyumunda iki seçenek var. ya şarap ve yemek uyumlu olacak ya da ikisi zıt karakterde olacak ve birbirlerini dengeleyecek. yağlı et yemekleriyle meyvamsı karakteri ön plana çıkan şaraplar içmek gerek. bu nedenle kuzu etiyle pinot noir içilmesi öneriliyor. bölge şaraplarının yerel yemeklerle uyumundan bahsetmiştim. köfte, döner, lahmacun gibi yemeklerle öküzgözü-boğazkere şaraplarının uyumlu olduğunu söyleyebilirim. riesling baharatlı veya limon soslu beyaz et yemekleriyle denge sağlıyor. pinot noir ve benzer karakterdeki şaraplar dışında bütün kırmızılar ızgara veya fırın dana etleriyle uyum sağlıyor.

    fransız şaraplarında bordeaux kupajı (cabernet sauvignon, cabernet franc, merlot, petit verdot), pinot noir, chardonnay ve riesling ön planda. italyanlar'da pinot grigio, corvina-rondinella-molinara üzümlerinden yapılan amarone della valpolicella, nebbiolo üzümünden yapılan barolo ve barbaresco, sangiovese üzümünden yapılan brunello di montalcino ve chianti ön planda. bordeaux kupajı, pinot noir, barolo ve brunello şarapları otuz yıl ve üzeri, amarone ve barbaresco yirmi yıl civarı, chardonnay'ler ise on yıl civarı yıllanabiliyor. istisnalar her zaman var. üreticisine göre aynı üzümden daha uzun veya daha az yıllanabilen şaraplar yapılabiliyor.

    bir özel parantez ise riesling'e. tüm şarap türleri içinde en sevdiğim şaraplar bu üzümden yapılıyor. alkol ve asit oranı, meyvamsılığı, mineralitesi, sek, dömisek veya tatlı olmasıyla birbirinden çok farklı karakterde riesling üretiliyor. eşimle almanya'ya ve avusturya'ya gezmeye veya akademik araştırmaya gittiğimizde bu şarabı adeta gazoz niyetine içtik. bugüne kadar bir tanesi bile kötü çıkmadı. hem hiçbir eşlikçi olmadan hem de yemekle içilebildiği için rakipsiz bir şarap.

    fransa'da aoc, italya'da doc ve docq, almanya'da vpa koruma ve kontrol sistemleri var. üzümün toplanması, üzümün kalitesi, şarap harmanlarındaki üzüm oranı gibi şeyleri kontrol eden bu organlar şaraptaki standardı tutturmayı sağlıyor.

    türkiye'de de iki tip şarap üreticisi var. birincisi doluca, kavaklıdere ve mey gibi büyük üreticiler. özel serileri hariç standart şarap üretiyorlar. beyazlarda kavaklıdere çankaya, villa doluca ve villa doluca neo, kayra narince-emir, kırmızılarda kavaklıdere yakut, villa doluca sizi hiçbir zaman mahçup etmez. bunlar eskiden ucuz diyebileceğimiz kategorideydi ve her birinin fiyatı 15-25 tl arasındaydı. şimdi yüksek vergiler sağ olsun fiyatlar 45-70 bandına çıktı. bir üst kategoride kavaklıdere selection narince-emir, öküzgözü-boğazkere, doluca kav narince ve öküzgözü-boğazkere ve kayra vintage serisi var. bu sonuncunun öküzgözü-boğazkere şarabının yıllanma potansiyeli yüksek. aynı kategoride orta büyüklükte bir üretici olan sarafin(kutman şarap) serisi var. bu serinin özellikle chardonnay'si çok başarılı. bu segmentin fiyatları uçtu gitti, 100-180 tl arasında salınıyor. üniversite öğrencisiyken veya yeni işe başlamışken sık içtiğim bu şarapları fiyatları nedeniyle artık çok nadir içebiliyorum. ikinci tip şarap üreticisi ise düşük verim az üretim mantığıyla hareket eden butik şarapçılar. trakya bölgesinde kalpak, nuzun, chamlija, vino dessera, arda, arcadia bunlar arasında ön plana çıkıyor. urla civarında da önemli üreticiler var ama onlarla ilgili fazla bilgim olmadığından yorum yapamayacağım. chateau kalpak, üç farklı şarap üretiyor. kalpak, bbk ve twin. ama twin uzun süredir üretilmiyor diye hatırlıyorum. cabernet sauvignon, cabernet franc, merlot, petit verdot üzümlerinden bordeaux kupajı yapıyorlar. kalpak'ın 2012 ve 2015 rekolteleri oldukça iyi. chateau nuzun da bordeaux kupajı yapıyor. 2011 rekoltesi çok iyi. 2012 merlot da oldukça güzel. chamlija'nın felix culpa pinot noir'ı, riesling'i ve albarinosu (üçünde de türkiye'de tek üretici diye biliyorum) iyi. listelerinde 300-700 tl bandında uzun süre yıllanabilen şaraplar var ama denemediğimden yorum yapamayacağım. arda'nın kuş serisi cabernet sauvignon'u, arcadia'nın da pinot gris/girigio'su(türkiye'de tek üretici) ve a serisi cabernet franc'ı da oldukça iyi şaraplar.

    son olarak şarabın sağlıklı biçimde yıllanması için mahzeninizin veya şarap dolabınızın olması gerek. mahzeni olan bir aristokrat veya burjuva olmadığınıza göre tek seçenek şarap dolabı. evinizde güneş görmeyen, serin ve nemli herhangi bir yer şarabın yıllanması için yeterli değil. çünkü yıllanma için sabit sıcaklık ve nem oranı, güneş ışığından uzak, titreşimsiz bir ortam gerekiyor. şarap dolaplarının fiyatları ise 3500 tl'den başlıyor 50.000 tl'ye kadar uzanıyor. yıllanma potansiyeli olan şaraplarınızı saklamak istiyorsanız ya önemli bir miktar para ödeyip şarap dolabı alacaksanız ya da şarap dolabı olan bir arkadaşınız varsa, birkaç şarabınızı saklamasını rica edeceksiniz.
    #235590 ozel universitede calisan leninist akademisyen | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    4içki 
  12. içimi kolay, sakinleştirme potansiyeli yüksek, keyifli akşam takılmalarına uygun içki türü.
    #222642 icyolculuk | 4 yıl önce
    0içki 
  13. romantik anlarda, kutlamalı gecelerde, yıldönümü vs. mum ışığına en çok yakışan kadehlerde şıksa ve yarısından az doldurulduysa (kadehi ağzına kadar doldurunca ambiyansı bozuyor) ortamın havasını anında değiştiren alkollü içki türü.
    #222176 kirmizi oje | 4 yıl önce
    0içki 
  14. 'nın hakkında şöyle buyurduğu içecektir;
    "şarap, bilgenin dostu, cahilin düşmanıdır.bir felsefeci tarafından verilen tavsiye gibi acı ama yararlıdır; düşünce adamlarına serbest, aptallara yasaktır. cahili şeytana, bilgeyi tanrı'ya yönlendirir. aynı zamanda din onu bilgeye izin vermiş ve akıl onu zihin yoksununa yasaklamıştır."
    #208785 oturanbalik | 4 yıl önce
    0içki, şiir 
  15. üzümden yapılan alkollü içki.
    tekirdağ mürefte ilçesinde güzel örnekleri deneyebilirsiniz.
    #205410 bi efendi | 4 yıl önce
    0içki 
  16. İster bir yaz akşamı içerken felsefesini yap, ister sokaktaki garibanın eline ver şarapçı de... bana göre sanat tarihine pencere açmış, içilmesi muazzam içki.
    #202574 ikincil tekir sahis | 4 yıl önce
    0içki 
  17. dünyanın güzelliklerinden biri. bu aralar da şahane gidiyor. bahar ve sonbaharda şarabın tadı bir başka. tatlı tatlı esen meltem eşliğinde şarap yudumlamak gerçekten dünyanın bize bahşettiği bir güzellik.
    #202317 comus | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0içki 
  18. Bernard: kimse şarabın aslinda bir tadı olmadığını itiraf etmek istemiyor.
    Manny: iyi de sen tat alamıyorsun ki, günde seksen bajilyon sigara içiyorsun. O ne o?
    Bernard: Ne ne?
    Manny: yediğin şey?
    Bernard: bir çeşit bisküvi. Çok lezzetli.
    Manny: Bardak altlığı o.
    Bernard: hakkaten mi? Daha var mi?

    (bkz: )
    #159344 son kurtadam | 6 yıl önce
    1içki 
  19. Bu zamana kadar içtiğim en güzel şarap, Kayserili bir arkadaşımın babasının yaptığı ve yıllarca bağ evlerindeki karanlık depoda beklettiği şaraptı. Şans eseri oldu aslında. Üniversite yıllarımda arkadaşlarla toplandık. Oğlum sizin bağ evi yok mu gidelim birkaç gün kalır, keyfimize bakarız tarzında şeyler konuşuldu. Ev sahibi Arkadaş da onayı verince hemen Karar verildi. Etrafında hiç market vb olmadığı için de alkol dahil ne varsa yiyecek ve içecek çeşidi olarak, yükledik arabaya. İlk gün, götürdüklerimizi ve bahçeden taze taze kopardığımız sebzeleri kullanarak yemek, salata vb. yaptık. İkinci gün arkadaşın babası geldi, çeşitli bahçe işleri varmış. Dedi çocuklar şarap için, dedik olur. Adamcağız belindeki kemere taktığı deponun anahtarını bize bıraktı, akşama doğru ayrıldı yanımızdan. Gitmeden evvel de tarif etti. En alt raftakiler 5 yıldan fazladır dinleniyor, onlardan için diye...
    Nitekim dediğini yaptık, plastik salça bidonuna yapılmış şarabı yukarı çıkardık. Kırmızı eti pişirdik ve sofraya oturduk. İlk yudumu aldım, lezzetinden dünya ayaklarımın altından kaydı resmen. Hayatımda hiç o kadar güzel bir şarap içmemiştim. Her şeyiyle müthişti. Ne kötü bir tat bırakıyordu ağızda, ne boğaz yakıyordu. Alkollü ice tea içiyormuş gibiydik resmen. Ayrıca çok güzel de çakır yapıyordu. Daha sonraları o bağ evi uğrak noktamız oldu. Defalarca gittik. Üzerinden uzun zaman geçti, hâlâ benzer tatta bir şarap içemedim. Arkadaşımın babası da doktor yasakladığı için yaptıklarının hepsini dağıtmış ve yenilerini yapmıyormuş artık. Bir daha aynı tadı bulma ihtimali de kalmamış oldu bu sayede. Yani kuşkulu yaklaşmamak gerekiyor. İçtiğiniz ev yapımı şarap kötü ise, bütün ev yapımı şaraplar kötüdür tarzında bir söylemde bulunmak çok yanlış olur. Her işte olduğu gibi bunda da ustalık önemli. Sadece ustalık önemli, evet. Çünkü iyi usta, iyi malzeme seçer. İyi usta, özenerek yapar işini. Kötü bir ustaya en güzel malzemeleri verseniz ne fayda... değil mi?
    #150673 proct | 6 yıl önce
    0içki 
  20. ev yapımı şarabın adana ve hatay'da türeyen yeni bir çeşidi var. araplar yapıyor. adına boğma diyorlar. içine esrar ya da başka uyuşturucu otlar (artık neyse) atıyorlarmış. artık boğmadan içmeye başlayan da başka alkol para etmiyormuş. hep boğma içmek istiyormuş.
    aslında ev yapımı şarapta en büyük risk; metil alkol oranının bilinmemesi. sonra keyif yapacam derken, karaciğer yetmezliğinden ölmek var. iyi ihtimalle kör olursunuz. dikkatli olmak lazım.
    #150653 vanosss | 6 yıl önce
    0içki 
  21. ev yapımı olanları (endüstriyel üretime tabii olanları değil. evet, şirince'dekiler bile değil bahsettiğim) sirke ile tuz ruhu arasında bir tada sahip olan, eş dost önerdi diye içilmemesi gereken içki.

    ailesinin aydın'da bağları bulunan, hemen hemen her gün alkol ihtiva eden sıvılar tüketmeyi seven bir arkadaşım babasının şarap yapmaya başladığını, tadının ve içiminin nefis olduğunu ballandıra ballandıra anlattı. "e olm, getir biraz o zaman da tadak" dedim. geçen hafta emaneti, tanışmamıza vesile olan mekana bıraktığını yazmış bana. mekana dün yolum düştü, 5 litrelik su petindeki oldukça koyu renkli sıvıyı getirdim eve, dün de içtim. hayatımda şu ana kadar belki de yüzlerce köpek öldüren içmişimdir. dün geceki kadar sirkeleşmiş bir tada sahip olanını daha önce içmediğimden eminim.

    bu kadar gömdüğüme bakmayın siz, sodayla falan bi' şekilde içiliyor. zaten alkolle arası iyi olan, düzenli alkol tüketimine sahip insan kolay kolay "ben bunu içmem" demez; içemeyeceği bi' şey olduğunda da -soda örneğindeki gibi- katalizörler bulur ve gene içer. bir süre içtikten sonra şunu fark ettim: aslında üzüm sirkeleşmemişti, sadece cinsi boktandı. yani, seven birinin , , ya da içerken ağzında oluşan o buruk tat, dün de bende olmuştu. gene de, dünü tekrar yaşasam, eve geldiğimde şaraba sarılır mıyım; sanmıyorum.

    ev yapımı olarak içilebilecek bir şey değil bence. bi' kere, yapıldığı üzüm cinsinin bakımlı bağlardan geliyor olması lazım. bu aydınlı arkadaş örneğimdeki üzümler büyük ihtimal denilen, küçük taneli, çok yüksek asit oranına sahip, tane tane yerken bile midenizi ekşitebilecek bir cins. bunun sarı hali de, ya da razakı diye bilinen, taneleri büyük ve uzun olanı. ikisi de kolay kolay meyve olarak satılabilen üzümler değil. illa ki bir şeye dönüştürüp öyle ellerinden çıkartabiliyor demek ki çiftçiler. benim arkadaşın babasıgil de, keyfine değil, zorunlu olduğu için şarap yapıp el altından satarak elindeki üzümleri böyle paraya çevirmiş diye düşündüm.

    içimi hafif ve biraz tatlı, fiyatı da cep yakmayan şarap içmek istiyorsanız, ev yapımı olanlardan uzak durun bence. merlot'dan şaşmamak en garantili yöntem. migroslarda sık sık satılan marka nefis şarabı da "köpek öldürendir bu yaae" demeden gönül rahatlığıyla deneyin.
    #150614 lake of the hell | 6 yıl önce
    7içki 
  22. Bira aklı mayıştırır, likör mideyi karıştırır, ama kalbi en iyi şarap yatıştırır.

    'den..
    #135331 c h o n | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    1içki 
  23. Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey.
    #134995 tdk | 6 yıl önce
    0içki 
  24. ekmekle beraber dinsel olarak kullanımı kutsal kitap'ta ilk olarak tarafından avram'ı (ibrahim peygamber) kutsarken yapılmıştır.

    ayrıca bu ilginç birisidir. bir ara bahsedeceğim kendisinden.

    "Avram Kedorlaomer’le onu destekleyen kralları bozguna uğratıp dönünce, Sodom Kralı onu karşılamak için Kral Vadisi olan Şave Vadisi’ne gitti. Yüce Tanrı’nın kâhini olan Şalem Kralı Melkisedek ekmek ve şarap getirdi. Avram’ı kutsayarak şöyle dedi:

    'Yeri göğü yaratan yüce Tanrı Avram’ı kutsasın, Düşmanlarını onun eline teslim eden yüce Tanrı’ya övgüler olsun.'

    Bunun üzerine Avram her şeyin ondalığını Melkisedek’e verdi."

    yaratılış 14: 17-20
    0içki 
  25. diren şarapları şarap hakkında merak ettiğiniz, hatta merak etmediğiniz şeyler için bile gayet ayrıntılı bir sözlük hazırlamış. buyrun, buradan. www.diren.com.tr/...
    #81146 laedri | 7 yıl önce
    0içki