1. (bkz: )
    #7763 thedirector | 8 yıl önce
    0eşya 
  2. yazlık yer örtüsü. kışın halı serip, yaz gelince toplayıp daha ince ve havsız kilimler seriliyor bazı evlerde. kilim yün ipliğinden, dokuma tekniğine bağlı olarak geometrik desenlerle süslenen bir yaygı türüdür. genelde bez ayak dokunur. ama dokuması biraz atraksiyonlu ve zahmetli zili, cicim, sumak gibi türleri de vardır. geleneksel el sanatlarımızdandır. koruyalım, yaşatalım.
    #7771 laedri | 8 yıl önce
    0eşya 
  3. Bir türkü.

    *****

    Sevdiğine Sözü Olan Bir Kilim Dokur
    Kilimin Dilinden Ancak Anlayan Okur
    Sırlarımı Verdim Sana Sevgimi Verdim
    Şu Gönlümü Kilim Yaptım Yoluna Serdim

    Ayıptır Günahtır Diye Kilit Vurdular Dilime
    Aşkı Dokudum Kilime Anlıyor Musun
    Yetinmedim Türkü Yaptım Gayri Bu Canımdan Bıktım
    Hani Senin Olacaktım Dinliyor Musun

    Kilim Kalbin Aynasıdır Gönül Sesidir
    Her Nakışı Bir Duygunun İfadesidir
    Kilim Sevgiliye Çağrı Aşka Davettir
    Kimi Renkler Şikayettir Kimi Hasrettir

    Ben Şu Gönül Tezgahında Kilim Dokudum
    Erenlerin Dergahında Aşkı Okudum
    Töremizde Kilim Demek İlim Demek
    Kilim Sevdadır Özlemdir Derttir İstektir

    fatih kısaparmak'tan
    #7780 kesret | 8 yıl önce
    0türkü 
  4. bir şiiri.

    *****

    kilimde incir çekirdekleri –parlak, pahalı
    elmaslar yerine çekirdek– süs, avunma.
    hatta soluk, ucuz boncuklar olabilirdi,
    –cam boncuk, incir çekirdekleri – süs, avunma.
    gezdir parmaklarını: pürtük! çünkü üzüm çöpleri…
    aptallığımızdan kalma üzüm çöpleri, armut sapları.

    ama biz dokuduk bu kilimi, eh bir dereceye kadar!
    değil ele güne çıkacak, değil asılacak duvarlarda.
    çiğnenir –çok çiğ çağ– ayaklar altında yabansı.
    sağlam olabilirdi, saplar aldattı bizi:
    üzüm çöpleri, armut sapları, çekirdek, çok çiğ
    önceden düşünemedik, çok çiğ çağ!

    renkler, oldu bir kere, geçti, renkler…
    düşünmek gerekli başlarken, sen buna
    renk mi diyorsun? ben serin–mavi
    ismarlamıştım sana sıcak çaylar yanında.
    çok çiğ çağ. çaldılar. çıplak. mavi, ama bu
    kan oturmuş tırnaklardaki mavi. geçti.
    geçti, sökülmez, dokundu, sırıtır boşluk, ben sana…

    sakladığım baharlar nerde bu kilim için,
    nerde yıllarca önce, ben sana…
    ne yaptın baharları, baharsız çok çiğ, topraklarda…
    çok çiğ çiçek –hiç yok– hani bu kilimde?
    hani beyaz, beyaz, beyaz… beyazları ne yaptın?
    çok çiğ bu kızgın yaz, çiğ bu karakış!
    bari biraz kışlarda… çıplak, çok çiğ!
    çok çiğ bu çığlık, bu en bol renk: kara! ben sana
    hiç kara koyma demiştim, nerden düştü, çok çiğ
    paslı borulardan katran, soba zifiri…
    sonra eski patiska perdeler gibi solgun ve sıska
    parmaklarda kirli tütün sarısı.
    çok çiğ kesik öksürük, çiğ çatlak çağıltı…

    en güzel renk mi, çok az! eğreti, kaçamak, belki!
    belki kimi gecelerde ekleme
    sevinçlerden gelme çağla yeşili –yanlış
    eğrelti otlarının yitik yeşili yani,
    iki başlı kartalların ölü gözlerinde–
    –ki belki– çok az!
    sonra çok az pembe, işe giderken ayrılışlarda
    kimi günler bir süre hani ayaküstü
    çekingen bir gülüş, çekingen çok çiğ çevre
    pörsük pembe, solgun güllerde, belki biraz!

    heyy! bu kilimdeki bu bir sürü merteğin
    işi ne? çok çiğ! kendi gözümüzde
    çöpler vardı, karartmış önümüzü.
    çöpler, yeterdi kilimde, bol –çok, çiğ, çağ–
    ama onlar mertek, doğru, çok çiğ!

    gözlerinin dalışı bile çok çiğ, çünkü…
    çünkü hançer nakışlarda bu çılgın çağrı,
    bu çürük iplik, bu ensiz atkı,
    bizim!
    #49434 kesret | 8 yıl önce
    0şiir 
  5. sloganıyla evlere girmeye çalışan mobilya markası. www.kilimmobilya.com.tr/...
    #86354 laedri | 7 yıl önce
    0marka 
  6. Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma.

    Örnek kullanım: Dikmen Yıldızı'nın gözleri yerdeki kırmızı sarı çubuklu kilime takıldı. (A. Gündüz)
    #103838 tdk | 7 yıl önce
    0eşya