1. hükümet düşer göztepe düşmez sloganını çağrıştıran büyük ruh.
    #145454 sekertv | 6 yıl önce
    0spor kulübü 
  2. boyu iyice kısalmış, 2 hafta içinde sona erecek olan içinde bulunduğu ligin en heyecanlı maçlarını oynayacak olan izmir'in gururu.

    son yazdığım girdiye baktım. akbilspor maçına 0 verip antalya maçını "ya tamam ya devam maçı" olarak görmüşüm. takım gene ters köşe yaparak akbil'i istanbul'da, antalya'yı da içeride fark atarak yendi. nefis kokan bir gaz bulutunun içindeyken, geçen hafta sivas maçı ile hayallerden uyanıp akbilspor maçından önceki duruma göre nispeten iyi ama paçayı gene de kurtaramamış halimize döndük. 3 maçta 7 puan topladık ama doğrudan rakiplerimiz olan erzurum belediye ve bursaspor da bu dönemde 4'er puan toplayınca, sondan bir üstteki basamaktan kurtulmaktan öteye gidemedik. istanbul takımının küme düşmeyeceğini sezon başından beri bas bas bağırdığım için 40 puan yapmış takım taraftarlarının geç gelen rahatlığını anlayamıyorum. akhisar gençlik'in küme düşmesi matematiksel olarak garantilendiğinden dolayı, son 2 düşme bileti için 3 temel aday var (göztepe, bursaspor ve erzurum belediye). eğer bu son 2 hafta garip sonuçlara gebe olursa, belki ankaragücü de potaya girebilir ama şu anda 38 ve üzerinde puan toplamış takımlar erken tatile çıktılar bence. göztepe'nin bu son 2 haftada önce bursa deplasmanına çıkıp son maçı da içeride kan davalısı ankaragücü ile oynayacak olması, düşenleri bizim belirleyeceğimizi gösteriyor. her zamanki gibi, gene kendi ipimizi kendimiz keseceğiz.

    akbilspor maçında berbat oyuna karşın, alınan temiz galibiyet, antalya maçında pozisyon üretememeye rağmen, skor üstünlüğünü rahatlıkla ve erkenden ele alma ve sivas maçında korkunç defans hatalarına devam etmeye karşın, 3 kez skorda geriye düşmeyi içine sindiremeyen tavır birçok taraftar için "kimin düşeceğini belirleyen maç" oalrak anılan bursa maçı öncesi bizimkilerin en büyük artıları. dev bir eksi var ki; bütün artıları yok ediyor benim gözümde: sakatlar ve cezalılar. kırmızı kart cezalısı , haftalardır oynayamayan , sivas maçında adalesi atan , gene adale sakatlığı sebebiyle uzun süredir tam performansını sahaya yansıtamayan ile kronik sakatların büyük kısmının stoperde olması bursa maçını en iyi kadro dizilişiyle oynayamayacak olmamıza neden olacak. 4-2-3-1'i bu zorunluluklar sebebiyle bırakıp 4-4-1-1'e dönmüş ve 5 hafta gol dahi atamamış takıma doğrudan olmasa da, dolaylı yoldan yeni bir kimlik kazandırmış tamer hoca, hafta boyunca beyin yıkayacaktır. yukarıda saydığım isimlerin hiçbiri pazar günü sahada yer alamazsa, bursa'nın bizi hacamat edeceğini düşünüyorum. zaten biletlerin hepsinin bittiği ve karaborsacıların euro üzerinden satışlar yaptıkları da ortaya çıktı. bursa'nın 45 bin kişilik stadının pazar günü kapasite aşımına uğrayacağı noktasında birçok kişi hemfikir.

    bursa maçı nasıl biterse birsin; iş son maça kalırsa, ankaragücü'nü izmir'de öyle ya da böyle yeneceğimizden eminim ben. asıl sıkıntı, erzurum belediye'nin kalan 2 maçı: fenerbahçe ve kayseri (deplasman). eğer fenerbahçe'ye kendi evlerinde yenilirlerse, o zaman biraz daha rahatlayacağız çünkü bursa bizi yense bile, son maçında malatya'ya gidecek. malatya'nın uefa şansının bitmiş olması kötü görünse de, ligin son maçında kendi seyircileri önünde oynamaları onlara yeterince destek olacak ve bursa'ya karşı "hiçbir amacı kalmamış takım" olarak oynamayacaklardır. aslında biraz daha hayal kurup ankaragücü'nü de potaya sokmak mümkün. bu hafta sivas'la ankara'da karşılaştıktan sonra son maç izmir'e gelecekler. sivas geçen hafta bize izmir'de kök söktürmüştü. aynısını ankaragücü'ne de yapıp, bir de yenerlerse, ankaragücü'nün son 2 maçta 0 çekmesi de ihtimal dahilinde. ama düşme tehlikesi olarak pek bir şeyden söz edemem. bu hafta bursa ya da bizim kazanmamız halinde ankaragücü'nün düşme ihtimali oldukça azalıyor (bence bitiyor ve rahatlıyorlar). evet, aynı o karikatür deki gibi, hesap kitap yapmak zorunda olduğumuz 2 hafta içine girdik.

    son iki haftaya girilirken, düşme riskini en çok hisseden takımların bursa ve biz olmamız kanıma dokunuyor. kasımpaşa'nın, ankaragücü'nün, rize'nin, kayseri'nin, alanya'nın, antalya'nın, konya'nın, malatya'nın kafaca çoktan rahatladıkları zamanlarda, elimize geçen fırsatları heba etmekle meşguldük. umarım ne bursa düşer ne de biz düşeriz. her iki takım da "düşerse, tekrar çıkar" imajı çiziyor, biliyorum ama alt liglerde hiç yer almamış takım taraftarlarının hezeyanı bu. alt liglerde, sizin türkiye'nin en göz önünde olan liginde haftalarca tartıştığınız kararlar, maçlardan sonra bile tartışılmıyor, medya hiçbir şekilde bu liglerdeki maçlarla ilgilenmiyor, yenen haklar, şaibeler, takım kayırmalar, onurunu satmalar her hafta üst üste tekrarlanıyor ve arap sermayesinin himayesine aldığı türk futbol kamuoyu birkaç takımın peşine takılmış, avel avel maç izleyip yorum yapıyor. belediye destekli, proje olarak hazırlanmış, peşlerine takılmış taraftar sayısı bir avuç olan kulüplerin hepsinin yok olması bu arap sermayesi tehditinden kurtulmaktan da büyük bir adım olacak. göztepe gibi, gibi, gibi takımların "dış kapının mandalları"nın sevgisine de, hoşgörüsüne de ihtiyacı olmadıklarını düşünüyorum.



    edit: adale-adele değişikliği
    #145438 lake of the hell | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0spor kulübü 
  3. resmi maçlardaki son golünü 'a karşı 3 mart'ta deplasmanda attıktan sonra 5 maçtır gol dahi atamayan, bu süreçte sadece 1 puan toplayabilen, küme düşmemek adına hemen hemen bütün etkenler lehineyken bile (seyirci desteği bu kadar kötü bir ortamda bile azalmadı, fikstür nispeten iyiydi, bu sezonun 3. teknik direktörü takımın başına getirildiğinde korkulan taraftar tepkisi beklenilen düzeyde olmadı, adı süper olan ligte maaşları gecikme yaşanmaksızın yatırılan 4 kulüpten biri bu takım) 17. sıraya demirlemeyi başarabilen izmir'in gururu.

    başlığa son yazdığımdan bu yana 4 aydan fazla bir süre geçmiş. devre arasından önceki son maçta ankara'da ankaragücü'nü 3-0 yendik ve "biz bu ligte, şu halimizle bile rahatça kalırız" rehavetine kapıldık. o dönemki ankaragücü transfer yasaklısıydı ve düşme hattının birkaç puan üzerinde bulunmasına rağmen, küme düşmesi en çok beklenen takımdı. çaykur rizespor ligin ilk yarısını ligin dibinde, 17 maçta topladığı 12 puanla kapatmıştı. erzurum, akhisar, alanya ve kayseri en büyük küme düşme adaylarıydı. ne olduysa, devre arasında saydığım bu takımların hepsinin iyi planlamaları, iyi transfer politikaları ve hepsinden önemlisi de, kenetlenmeleri ile oldu. ankaragücü transfer tahtasını borç harç, bir şekilde açabildi. alanya devre arasından sonraki 3 maçında 7 puan toplyarak ivme kazandı. kayseri -öyle ya da böyle- 7 maçlık yenilmezlik serisi yakaladı. peki, bu dönemde biz ne yaptık?

    takım bangır bangır forvet eksikliği çekerken, devre arasında sadece 2 transfer yaptık ve takıma forvet kazandırmadık. sağ açık 'i ve sol bek 'yu kiraladık. eldeki forvetler zaten yetersizken, hiç forma şansı vermediğimiz, geçen sezon 2. lig kırmızı grup'un gol kralı olmuş 'yı transferin son günü erzurum'a kiraladık. 'den kurtulmuş olmamız, devre arasının -acınası belki ama- tek güzel gelişmesiydi. takım devre arasından sonraki 6 maçta sadece içeride alanya'yı yenerken (o da ite kaka ve devesinin son dakika röveşata golüyle oldu), kemal hoca ile de yollar ayrıldı ve takıma geri döndü. bence taraftarın bir kısmı takıma desteğini bu noktada çekti. bir takımı sevmeyi maddi karşılıklara bağlamayan, benim gibi faşşolig'e tepkili olanlar başkan 'in tükürdüğünü yalamasının hata olabileceğini ama ego mastürbasyonu yapmamayı seçmiş gibi görünmesinin de olumlu olduğunu görmüştü.

    tamer hoca'nın taraftardaki kredisi zaten yoktu. geçen sene ligte kalmayı neredeyse garantiledikten sonra takıma oynattığı korkak futbol, maç içinde takıma etkisinin bulunmaması ve tabii ki beşiktaş'la adının sıklıkla alınması (ve bunu hiçbir zaman yalanlamaması) tamer hoca'nın eksileriydi. gördük ki, hiçbir şey değişmemiş kendi adına. yukarıda bahsettiğim son golümüzü attığımız konya maçı, tamer hoca'nın ilk maçıydı. 6 maçta 1 gol atabilmiş, fikstür ve iç saha avantajını hiçbir şekilde değerlendirememiş bir göztepe ile karşı karşıyayız şu anda.

    devre arasından sonra birçok göztepeli'nin düşündüğü gibi, ikinci yarı fikstürünün en güzel maçları, nisan ayında oynayacağımız, üst üste gelen akhisar, rize ve erzurum maçlarıydı. akhisar ve erzurum'u içeride öyle ya da böyle yenip rize'den de puan aldığımızda, zaten ligde kalmayı hem umut ölçeğinde hem istek değerinde hem de muhtemel puan durumunda neredeyse garantilemiş olacaktık. bizim andavallar ise, bu 3 maçın hepsini kaybederek "biz bu ligten rahat rahat düşeceğiz" fikrini beynimize çakmış durumdalar. üzülmemek, hem fikstüre hem puan durumuna bakıp da kahrolmamak elimde değil.

    ligin bitimine 5 maç kaldı. bunların 3'ünü içeride oynayacağız (antalya, sivas ve ankaragücü). akbilspor maçına zaten sezon başından 0 puan yazdığımız için çok önem teşkil etmiyor. takım biraz umut vaad etse "en az 9 puan alırız, bursa maçı da kimin düşeceğini belirler" derdim rahatlıkla ama diyemiyorum. sepil takıma gözdağı vermek için cuma günü oynanacak maça bütün kafilenin çarşamba gününden kara yoluyla gitmesini istemiş. takım üzerinde olumlu bir etkisi olacağını sanmıyorum. antalya maçı ya tamam ya devam maçımız olacak. şu ligte kasımpaşa'nın, malatya'nın, konya'nın, kayseri'nin yer bulup bizim olmayacağımıza şimdiden üzülmeye başladı birçoğumuz. eh, "ıssız kuytu köşeler bizi özlemiştir. nasıl düştüysek, öyle çıkarız" diye moral enjekte etmek de mümkün ama içimden gelmiyor. gene de, çıkmadık candan ümit kesilmez. henüz ölmedik, düşmedik.

    #141467 lake of the hell | 6 yıl önce
    2spor kulübü 
  4. sadece adı süper olan ligte ilk 9 maçta 15 puan aldıktan sonraki 7 maçta sadece 4 puan toplayarak adeta dibi gören izmir'in gururu.

    4 gün önce yönetime istifasını sundu ve takımdan ayrıldı. salı günü de yeni teknik direktör olarak getirildi. biraz önce biten bursaspor maçının farklı olabileceğini düşünüyordum. futbolcuların üzerinde asılı duran, bir korkuluk gibi umutsuzluk pompalayan "kazanamama" özgüvensizliğini kısa süre içinde yıkabilecek bir isim olduğunu düşünmüyorum kendisinin. gene de, iç sahada oynadığı 7 maçta 15 puan toplamış takımın taraftar baskısını kazanma içgüdüsüne dönüştürebileceğinden emindim. olmadı ve ligin tek berabere kalmayan takımı ünvanı berbat bir oyunla birlikte tarihe karışmış oldu.

    futbolcuların hemen hemen hepsinde görünen isteksizlik ve "bana ne ya? ben mi yapcam her şeyi" kibirli duruşu bir topluluk olabilme yeteneğimizi engelliyor. kemal hoca'nın önce bu soruna çare bulması gerekecek. haftaya ankaragücü'yle deplasmanda oynadıktan sonra 1 aylık bir araya gireceğiz. bu aranın, özellikle egoları tavan yapmış ve üzerinde olumlu etki yapmasını ummaktan başka bir şey gelmiyor elden. 16 maçta yalnızca 15 gol atmayı başarabilmiş, deplasman karnesi korkunç (8 maçta 1 galibiyet ve kazanılan 3 puan), özgüven olarak ligten düşmemesi mucizelere bağlı, fikstürü 2 sezondur "serbest fikstür" olduğu için sezon içindeki yükselip düşmelerden diğer takımlardan daha fazla etkilenen bir takımın geleceğini karanlık görmek de mümkün tabii. ankaragücü maçının sonucu ne olursa olsun; sezon sonunda 40 puan hedefini gerçekleştirebileceğine inanan binlerce taraftarı olan bir spor kulübünün futbol ekibinin henüz "kendisini yere düşürecek son yumruğu bekleyen boksör" ruh haline bürünmesini gerçekçi bulmuyorum. önümüzdeki yol halâ uzun.

    takım son 5 maçta sadece 1 gol atıp 1 puan alabilmiş olabilir. futbolcu kadrosunun içinde "taraftar beni yuhaladıysa, ben de onlara tribimi atarım" ukalalığında bulunabilecek kadar geniş yürekli(!) sporcular olabilir. günde 12 saat çalışıp aldığı 2 bin lirayla "en azından içerideki maçlarda bizimkilere destek vereyim" diyerek 2 haftada 1, ayazda ya da 40 derece havada fark etmeksizin; en az 2 saat boyunca bağırıp gırtlak patlatan insanların desteklediği, isteksizliği yüzünden okunan, çimin üzerinde bir adım atmak bile istemeyen sporcular da olabilir. hiçbir şeyin bitmediğini bildikten sonra, bütün kötü ayrıntıların çözülebileceği bir yerde durmaya devam eden bir takım bu. devre arasına kendimizi bi' şekilde atalım da; sonraki günlerin daha güneşli olacağına dair umudum halâ taş gibi benim.

    #119450 lake of the hell | 6 yıl önce
    0spor kulübü 
  5. 51 yıl önce bugün atletico madridli futolcuların efes oteli balayını hüzünle bitirmiş, izmir'in gururudur.

    2-0'ın rövanşında 3-0

    alternatif link
    #117709 lake of the hell | 6 yıl önce
    0spor kulübü 
  6. sadece adı süper olan ligte, biraz önce biten maçla birlikte 9 maçta 15 puan almış izmir'in gururu.

    iç sahada bugünkü maçta birlikte 4 maçtır kazanıyoruz. sol bek 'nin sezonu kapatmış olması, en azından devre arasına kadar en büyük zaafımız olacak. yerine oynayan 'in defansif kurguya yatkın bir bek olmaması ve ofansif özelliklerinin takım halinde aniden savunmaya geçilecek pozisyonlarda büyük hatalara sebep olması bizi olumsuz etkileyecek. gene de, kendisi birkaç maç üst üste oynadıktan sonra ön yargısız bir fikir edinebiliriz. önündeki 'in oldukça savruk bir futbolcu olmasından ötürü, sağ kanadı kuvvetli takımlar bahsettiğim tarafımızı felç edebilirler. sağda da 'nın gelişmeye çok açık bir futbolcu olduğu kadar, henüz toy olduğu ve bek özelliklerinin hepsine sahip olamadığı bir defansif kurguyla önümüzdeki maçlarda zorlanacağız. hele ki -odin korusun- gassama'nın da uzun süreli bir sakatlık geçirdiğini düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor çünkü kendisinin yedeği yok. 'ü sağ bek olarak kullanmaktan başka çaremiz de bulunmuyor.

    orta saha kurgusu oturuyor gibi ama ile 'nun birbirlerine oldukça benzer oyuncular olmaları ve poko'nun çok yönlülüğünün öne çıkması forma rekabetini artıracak o bölgede. 'in bu ligin üzerinde olan oyun görüşünden bu yıl iyi faydalanacağız. (al yanak) amc ile mc arasındaki isimsiz alanda oynamaya alıştı gibi. gerçek mevkisi olan mc'de yer bulması bundan sonra zor. bugünkü maçta özellikle ilk yarı ortada görünmeme nedeni, maça amc olarak başlayıp 15. dakikadan sonra mc'ye geçmesiydi. bu 3'lüden (poko-borges-castro) birinin bile uzun süreli sakatlığı ya da form düşüklüğü bizi ipin ucuna getirebilir. zira aralarında uyum da günden güne artıyor.

    önde ise biraz sıkıntılıyız. halâ ligin az gol takımlarından biri olma nedenimiz, geçen sezonun nisan ayından beri ortada olan forvet sıkıntımızdı. ilaç gibi geldi ama biraz geç kaldık. kendisi iyi ki takıma ve oyuna çabuk alıştı. devre arasına kadar yer yer tökezleyebilir ama sonrasında takımı sırtlayabilir. yasin'in savruk oyunu takım savunmasını bitiriyor ama tabelaya katkısı iyi olduğu için (9 maç, 5 gol, 2 asist) henüz eleştirilmiyor. yediğimizden fazlasını atmaya uzun bir süre devam edersek sıkıntı olmaz tabii ama bu ivmeyi geçen senenin mükemmel ilk yarısından sonra sürdürememiş, kısa süre sonra da amaçsız bir takım haline gelmiştik. gene aynı sorunu yaşamamız içten bile değil. bu senenin ana hedefi, geçen seneki gibi, ligten düşmemek adına alınacak en az 40 puan. bu hedefe ulaşıldıktan sonra ise, avrupa kupalarına katılmak için gerekli sıralamayı tutturmaya çalışmaya gelecek sıra. geçen sezon bunu yapamadık çünkü ligte kalmayı neredeyse ilk yarının sonunda matematiksel olarak kesinleştirmiştik. bu sezonun ilk yarısının bitiminde 40 puanda olabileceğimizi düşünmüyorum. ligin ikinci yarısıyla birlikte, biraz daha da akıcı oynarsak, avrupa kupaları hedefine emin adımlarla yürüyebiliriz. takımın maddi olarak iki kamburu olan ve ile devre arasında yollar ayrılırsa, yerlerine alınabilecek alternatif isimlerle kadro tam bir "istanbul hegemonyası yıkma timi"ne dönüşebilir.

    daha güzel günler göreceğiz. devre arasına kadar defansif kurguda biraz dişimizi sıkacağız, takım savunmasında da topu -bugünkü gibi- rakibin ayağına verip geride kaldığımız maçlarda vitesi yükselteceğimiz anları doğru ve akıllıca hesaplayacağız. devre arasına doğru ligteki konumumuz ve hedeflerde hangi seviyeye geldiğimiz daha belirgin olacaktır.
    #113927 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  7. gene bir istanbul takımı maçı öncesi izmir'de ikamet eden taraftarına şafak baskını yapılarak gözaltına alınmış izmir'in gururu. sebep olarak da, milli maç arasından önceki son iç saha maçı olan 20 küsur gün önceki konyaspor maçında bütün stada verilen ceza ve tabii ki tam bir "tribünleri sterilleştirme" operasyonunun maşası olarak kullanılmak için yaratılmış 6222 sayılı kanun gösterilmiş.

    facebook linki

    atiker konyaspor maçında birkaç ergen "köpek" dediği için 10 bine yakın kişinin tamamına stada giriş yasağı getirilirken sesi çıkmayanların bundan sonraki hiçbir hukuksuzlukta da sesleri çıkmayacak zaten, orası net. ama bugünkü maçtan önce, sosyal medyada bütün hafta hay huy yapıp "bütün izmir kızlarını kaldıracağız" gibi pis söylemlere devam eden, 10 otobüsle, biletsiz olarak izmir'e gelmeyi planlayan insancıkları henüz izmir'e bile girmeden olaya karışınca auuv oluyor. geçen sene izmir'deki maçta açılan küfürlü pankartın öncesinde ankara'daki hentbol maçında bıçaklanan göztepelileri de anlattık ama cezayı yiyen gene biz olduk. beşiktaş'ın çoğu ergenlerden oluşan tribün grupları bir şeyi unutuyor: izmir'in bütün takımlarının tribüncü yaş ortalaması 25'ten küçüktür. 30'unu devirenlerin hepsi ya 6222 yediği için ya faşşolig'e karşı olduğu için ya da artık kendi hayatlarına baktıkları için tribünü bıraktılar. kendi ergenlerini kontrol edemeyen "büyük" takım tribünleri, bu akşam izmir'de herhangi bir olay olursa, gene çığırtkanlığa doymayacak. beni üzen ve sinirlendiren de bu işte. aynaya bakmaktansa, "siz bize böyle yaptınız, bizim milyonlarca taraftarımız var, siz kimsiniz"ciliği tüm medyaya yayma yoluyla bunca yıldır kanını emdiğiniz türk futbolu ve taraftarlarının hepinize edecek bir çift lafı var.

    izmir'e gelenler umarım kazasız belasız, olaysız, laga luga olmaksızın geri dönerler. maçı falan siktir ettim, odin'e bu ergenellalar sağ salim geri dönebilsin diye dua ediyorum. ufacık bir olay olduğunda bile adımız "bunlar böyle işte, keşke diplerde çürüselerdi"ye çıkıyor. bu maçtan sonra da böyle olmasın, ufacık boktan olaylardan ötürü ceza yemeyelim. malum; istanbul takımlarının yemesi gereken cezalrın hepsini anadolu takımları yiyor. gelin, tatlı tatlı yenilin ve gidin lütfen.

    edit: alamadım hızımı, kanıtlarla geldim. geçen seneki maçta -yazayım açık açık hadi- "hepiniz orospu çocuğusunuz" pankartını arap sermayesi canlı yayında gösterip yangına körükle gitmiş, istanbul takımı tutanlar da "bunlar böyle işte, beter olsunlar" demişti (örneklerden sadece biri: ). o maçtan sonra ortalık çok karıştı, bizim kale arkası tribünü komple ceza aldı, "onları temizleyeceğim" diyerek gaza geldi ve taraftar gruplarının bir kısmını karşısına aldı (, ve ). hentbol maçlarına giden gruplar arasında ciddi sürtüşmeler ve salon kapısının önünde nöbet tutmalar bile oldu. bir pankartın koca bir camiaya mal edilmesinin sonucunu sadece biz çektik; ne bu pankartı gazetelerinin ilk sayfalarına koyanlar ne sosyal medyada ortalığı yangın yerine çevirenler ne de televizyon taraftarları "yanlış yapmışız, fazla büyütmüşüz" dedi. neden bunları yazdım: bugünkü maçtan önce, ergenlerden kurulu goodfellas'ın boy boy pankartları öğlenden beri sosyal medyada yer alıyor ama ne hikmetse hiçbir anaakım medyadan tepki çıkmıyor.

    ana

    tohum

    ben bunları görüp sinirleniyorsam, 17-18 yaşındaki bizim ergenellalar hurdacılar'da emanetlerle otobüsleri bekleyebilir. "medya bunları göstermiyor, her zaman istanbul takımlarının faydasına çalışıyor, onları kolluyor" diyerek bizans yakıştırması yaptığımızı bile anlamayanlar, bunlara da tek kelime eleştiri getiremiyorlar tabii. 3 maymunu oynayıp "ama siz de bize böyle yaptınız" argümanlarını kusuyorlar. ne güzel.

    tekrarlayayım: umarım tek bir olay bile yaşanmadan, kimsenin burnu kanamadan, sağ salim gelir ve gidersiniz. kazasız, belasız bir yolculuk geçirmenizi dilerim. bütün anadolu takımları adına, dayanaksız bir umudun yansıması olarak değil, geleceğin habercisi olarak dillendirdiğimiz mottoyu da yineleyeyim:

    #113902 lake of the hell | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    2spor kulübü 
  8. süper lig'te 3 maçta 3 puan toplamış, henüz yapılamamış forvet transferi sebebiyle gol üretmekte ciddi sıkıntı yaşayan izmir'in gururu.

    biraz önce biten fenerbahçe maçının da gösterdiği gibi, bu takım geçen seneki ya da gibi bir bitirici bulduğu zaman geçen senenin üzerine çıkabilecek potansiyelde. borcu yarım milyar euroları bulmuş, bunca borca ve döviz kurlarının korkunçlaşmasına rağmen, transfer ettiği futbolculara yıllık 4 milyon euro civarında yıllık maaş vermekten çekinmeyen, kendi kendilerine "büyük takım" demeyi alışkanlık haline getirmiş takımlardan daha az sorun yaşayacağımız bir sezon olacağını düşünüyorum. ligin ilk 4 maçında puan alamamayı bile şimdiden dert etmeyen bir taraftara sahibiz. iç sahadaki maçlarda yakaladığını affetmeyeceği de çok açık. belki geçen yılki gibi ilk yarıdan 30 puanı yakalayamayacak ama kendilerini dev aynasında görmekten zevk alan istanbul takımlarına her zaman diş gösterecek.

    bu sene avrupa kupalarına katılabilecek bir konumda ligi bitirsek ya da ziraat türkiye kupası'nda yarı final veya final yapsak, seneye geçeceğimiz yeni statla birlikte avrupa maçlarında çok mutlu olacağız. gene de hedef, geçen seneki gibi, ligi rahat bir pozisyonda bitirmek. sezonun ilk 3 puanı da bu hafta içinde rahatlatacaktır takımı. güzel günler göreceğiz.
    #106600 lake of the hell | 7 yıl önce
    1spor kulübü 
  9. spor toto süper lig'in 2018-2019 sezonu'na izmir'de evkur yeni malatyaspor'a ve yanlıkaya destekli olarak dün 3-1 mağlup olarak başlamış izmir'in gururu.

    gene geçen seneki gibi bize patladığı için ilk 3 maçta en az 4 puan almalıyız. bu şansımız çok azaldı ve büyük ihtimalle eylül ayında ligin dibine demirlemiş gibi görünen bir göztepe olacak puan cetvelinde. gene geçen seneki gibi boktan bir fikstüre sahibiz ama ligin son haftasında, mayıs ayının sonunda izmir'de ankaragücü ile oynamak güzel olacak. ankara gençlik parkı'nda 2 göztepe taraftarının bıçaklanarak öldürüldüğü maçın üzerinden 10 yıldan fazla geçti ama iki taraftar arasındaki husumet hiçbir zaman azalmadı.

    geçen seneye göre defans hattı daha iyi, 4 stoperinin 3'ü sol ayaklı (1'i de akılsız), orta sahası daha dinamik ve daha genç, takım listesinde adı okununca "bu adam ilk 11 yazılır" denilebilecek 1 tane bile forveti bulunmayan bir takımız bu yıl. transfer dönemi bitmeden (ki galatasaray ve fenerbahçe maçlarını oynayacağız ve transfer dönemi kapanacak. yani ligin dibini gördüğümüz zaman transfer yapmış olacağız) acilen 1 forvete ihtiyacımız var. geçen aydan beri , , , , , , ve 'un adları geçti. gomez'i asbaşkan hemen yalanladı. diğerlerinde de maddi konularda anlaşılamadığı yazıldı, çizildi. ben 1 forvet alınacağından eminim. belki bir de hem mc hem de amc oynayabilen bir futbolcu da takıma katılır ('in peşinden 1 aydır koşuyoruz).

    güzel günler göreceğiz diyerek bu günlere geldik. bu sezon sonunda stat da bitmiş olacak. hedef, geçen seneki gibi ligte tutunabilmek ve 40 puan. umarım odin bu yolda mahcup olmamıza izin vermez.
    #105613 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  10. güzel bir yaş gününü daha geride bırakmış, bizi de yarınki işe yarım uykuyla gönderecek olan, 93. yaş günü kutlu olasıca.

    2 sene öncekine göre oldukça kötü, geçen seneki süper lig coşkusuna göre ise gayet sönük geçen bir doğum günü kutlamasını daha geride bıraktı. sahile kurulan dj kabinleri işi bok etti. her marşı arada kesip "arkadaşlar, şimdi de 1925'te kurulan canımız için..." diye konuşmaya başlayan dj'i acilen semt dışına çıkartmak gerek. 9 yaş altı futbol takımının minik kızceğizlerine canım feda ama izmir marşı için 14 haziran kutlanmıyor. gece 10'a doğru köprü civarında olan muharrem ince'nin propaganda aracı bile müziği kesti, göz göz çekti. bu gecenin istenmeyen adamı sendin dj.

    geçen senelere göre çok sönüktü bu yılki kutlamalar. kuş katili havayi fişekler gecenin en iyisiydi ama hem ramazan'ın son günü hem ertesi gün bayram olması hem de izmir'in korkunç nemi ile kötü bir kutlama gerçekleşti. yanan meşalelerin drone ile çekimi yarın düşer sosyal medyaya. geçen yıllardakiler çok daha iyiydi. saçlarımdan omzuma kadar her tarafım yandı, sesim kısıldı ama gene de tatmin olmadım.

    bu yılki doğum günün sönük geçtiği için kusurumuza bakma göztepe'm. seneye stadın açılışıyla bilrikte en iyisini yapacağız. sesim kısılana kadar bağırmaya devam edeceğim. nice yıllara.

    güneşi tuttum

    not: karlı kayın ormanı çakması olan, türkiye'nin en iyi futbol kulübü marşımız da bu ydu, ekleyeyim istedim.
    #96977 lake of the hell | 7 yıl önce
    1spor kulübü 
  11. dün evime giderken göztepe köprüsünün ve civarlarının kutlamalara hazırlanmıştı. izmir'in sportif alanda yüz akı. beşiktaş'la arasındaki rekabeti hakkında yorum yapmayacağım. zira bursa, ankaragücü sonrasında da 2011 yılı ve 6222 geliyor. göztepe iyidir.
    #96896 no pasaran | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  12. bu akşam 19:25'te yaşına girecek olan izmir'in gururu ().

    biraz önce, eve doğru gelirken, meral akşener'in seçim propaganda aracından son ses güzel güzel göreceğiz 'in bizim marş halinin çalındığını duydum. şoförle göz göze geldiğimde ise kornayla selamlaştık.

    bu akşam doğum günün için izmir yanacak. yansın. nice yıllara gençliğimin katili.
    #96894 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  13. Bir kaç seneye ligi 10-14 civarlarinda bitirmeye başlayacak vasat takım. İşte eğlence o zaman.
    #93542 Sabbracadabra | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  14. durduk yere akla düştüğünde, youtube'ta eski videolar üst üste açıldığında yürek parçalayan, gözyaşlarını dereye döndüren izmir'in gururu.

    sevdamıza and olsun diyerek gözyaşımız kan kırmızı akarken bu aşkın peşine düştüğüm gün için odin'e ne kadar şükretsem az. daha 1 yıl bile olmadı ama şu nu her izlediğimde dağılıyorum.

    güzel günler göreceğiz diye diye geldik bu günlere be. insin ofisin camı çerçevesi, umrumda değil.

    #79448 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  15. sokak arasında oynasa kaldırıma çıkıp destekleyeceğimiz aşkımız, tutkumuz, kavgamızdır. dünyanın en güzel çilesidir.

    sokayım şampiyonluklara, sensiz yaşayamam bu dünyada.
    #77337 endingcredits | 7 yıl önce
    2spor kulübü 
  16. biraz önce biten maçta gençlerbirliği'ne ankara'da 3-0 yenilerek 2018'deki galibiyet hasretini sürdüren izmir'in gururu.

    ligin ilk yarısındaki kayseri deplasmanından sonra oynadığımız en kötü maç buydu. hiçbir pozisyona giremedik, hiç şut çekemedik, maç boyu hücuma çıkamadığımız gibi, savunmayı da yapamadık. beto, kadu ve castro'nun olmaması takımı korkunç etkiledi. bir de, hedefsiz kalmış olmamız söz konusu. 2018'e fenerbahçe, kayserispor ve trabzonspor maçlarıyla başlayınca "fikstür zor, puan alamazsak bile sorun olmaz" mantığı devreye girmişti ama bu da bir yanılsamaymış. takım son 6 maçında galibiyet alamadı ve işin kötüsü, şu son iki maçta fark bekleyen benim gibi insanları da fena halde üzdü. gençlerbirliği maçının son dakikaları o kadar kötüydü ki, sinirden gözlerim doldu.

    takımın hedefsiz kalması futbolcuların bahanesi olabilir ama teknik ekibin bahanesi olamaz. 10 kişi kalmışken 3'lü stoper oynamayı denemek, sonradan forvet hattını 2'lemek cesur hamleler gibi görünebilir ama buram buram akılsızlık kokuyor. bilmiyorum, belki de tamer tuna yeternce adını duyurmuştur bizde. o da hedefine ulaşmış olabilir.

    haftaya izmir'de oynanacak sivasspor maçı ile biraz daha net bir resim göreceğiz galiba. galibiyet hasreti 7 maça çıkmış bir takımda birçok oyuncu kızağa çekilecektir. umarım kazanırız ama eğer bu ruhsuzluk sahaya yansımaya devam edecekse, kazanıp kaybetmemizin de hiçbir önemi yok demektir. ligin en az isabetli pas yapabilen takımından 3 ara pasla 3 gol yedik ve son dakikalarda maç 5-0 da olabilirdi. hayal kırıklığı ve öfkenin iç içe girmiş halinden nefret ediyorum.
    #77334 lake of the hell | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    8spor kulübü 
  17. kendi evlerinde 3'leyip döndüğümüz takım.
    #75392 Sabbracadabra | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  18. osmanlıspor ile izmir'de 3-3 berabere kalmasına verilecek en iyi tepkiyi, tribün dergi forumuna yazan birisi vermiş: "kaşındık, karşılığını da aldık."

    geçmiş yıllarda da bu takım öne geçince kapanmaya çalışıyor (ve tabii ki bunu başaramıyor), atak yedikçe gardı iyice düşüyor ve gol yiyordu. osmanlı maçı da bunu en iyi gösteren maçlardan biri oldu. ilk yarıdaki iyi oyundan sonra, devre arasından hemen önce maç 2-1'e gelince, ikinci yarıda topu tamamen osmanlı'ya bırakmak "en kötü beraberliğe yatmak ama onu da başaramamak" anlamına geliyor bizim için. bunu aylardır göremedi, göremeyecek de. orta sahanda 2 ağır adam (selçuk, rotman), sağ bekinde yetersiz bir adam (tanju), sağ açığında defansa hiçbir zaman yardım edemeyen hızlı ama vasat bir adam (halil), defansının göbeğinde birbirleriyle uyumsuz ikililer (kadu-kosanovic, wallace reis-kosanovic) olduğu sürece kapanamazsın. kapanmaya çalışırsın ama illa ki golü kalenden çıkarırsın çok geçmeden. her öne geçtiğimiz maçta aynısı olmaya başladı ve tamer tuna'nın mantığı hep aynı: "sabri ve ghilas'ı alırım oyuna".

    takımda revizyon yapımalı. haftaya oynanacak gençlerbirliği deplasmanında beto ve castro cezalı olacak. kadu'nun sakatlığı ciddiyse, o da oynayamayacak. bu maçla birlikte başlayacak değişiklik dalgası hem taraftarı heyecanlandırabilir (doğanay'ı, ngando'yu, muhammed enes'i, kerem atakan'ı, tayfur'u, gamsız da olsa bir şansı daha hak ettiğini düşündüğüm scarione'yi sahada görmek gerek artık) hem de tamer tuna'nın kredisini artırabilir. şu an için kendisine başkandan başka güvenen olduğunu sanmıyorum.

    osmanlıspor son 3 maçında gol atamazken, bize (hem de deplasmanda) 3 gol birden attı. birkaç maç sonra hedefsiz bir takım haline geleceğimizi düşünmeye devam ediyorum ben. avrupa kupalarına katılma hayali güzel ama gerçekçi değil. bence mümkün de değil. ligte kaldığımızı matematiksel olarak da garantiledikten sonra, hedefsiz, ne oynadığı belli olmayan, takımın içinde huzurun zerresi bulunmayan, teknik ekibe saygısı tükenmiş bir takım haline gelmekten çok korkuyorum. ne yazık ki gidiş bu yöne doğru. umarım ben yanılırım.
    #75338 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  19. az önce biten maçta osmanlıspor ile kendi evinde 3-3 berabere kalan izmir takımı. bu maç aynı zamanda devre arasında 6 aylık sözleşme imzalanan demba ba'nın da göztepe adına ligdeki ilk golünü attığı ve güzel top oynadığı maç olarak hatırlanacak.

    göztepe adına 2017-2018 sezonu benim aklımda, hızlı başladıkları maçlarda skoru korumakta zorluk çekmeleri ile kalacak. bunun en bariz örneği bugün yaşandı. 2-0 öne geçtiler, iyi oynuyorlardı. bireysel hatadan 2-1'i buldu osmanlıspor, ardından 2. gol bağıra bağıra geldi ve göztepe 2-2'den sonra tekrar yüklenmeye başladı. 3-2'yi de buldu ama son dakika penaltısıyla maçta 2 puan bırakan taraf oldu. mentalitelerini arttırmaları, bunu kısa sürede başaramayacaklarsa da maç planlarını gözden geçirmeleri şart. bu sorunu aşmaları halinde, ilk 4'e, türkiye kupası'nı kazanan takımın lig sıralamasına göre de ilk 5'e girip avrupa kupalarına katılmaları işten bile değil.

    www.ntvspor.net/...

    linkte de söylediğimi destekler bir haber yapılmış.

    düzeltme: link eklendi.

    #75334 mikadonuncopkutusu | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    2spor kulübü 
  20. biraz önce biten süper lig'in 20. haftasında deplasmandaki trabzonspor maçından mucizevi bir şekilde beraberlik çıkartarak puanını 32'ye çıkartan izmir'in gururu.

    düzenli olarak maç girdisi yazmamı eleştiren yazarlar vardı. ben de geri adım atmıştım, yazmayacaktım. ama halen bunu neden göztepe başlığı altında yapmamam gerektiğini anlamadığım için devam edeceğim. ister başlığı ister beni engelleyin. karar sizin. bu başlık semt olan haricinde, spor kulübünün de başlığıdır.

    sol açıkta , forvette , orta sahada çakılı olarak oynayan selçuk-poko-castro ile maça başladığımızda hiç pozisyon bulamayacağımızı biliyordum. ilk yarı tamamen trabzon'un kontrolünde geçti zaten. çok fazla pozisyonları olmasa da, duran toplarda 'yu her zaman ihmal ettiğimiz için ciddi tehlikeler atlattık. ikinci yarı başında oyuna girdi ve biraz kıpırdandık. ilk tehlikeli şutumuzu da 55. dakika civarında 40 metreden demba ba çekti. ikinci yarıda 75'e kadar biz oynadık. 75-85 arası ise trabzon gene bunalttı. uzatma dakikalarında ise kalp krizi eşiğine geldik ve maç 0-0 bitti.

    öncelikle rakipten bahsedeyim: trabzonspor dirençli, orta sahada taş gibi bir takım falan değil. ligin ilk yarısında 9 maçta 2 galibiyet alabilmiş, berbat bir takım görüntüsündeydi. bizim 3-2 kazandığımız maçtan sonra da "trabzon bu sene küme düşmeli ama düşürmezler" demiştim. halâ da aynı düşünüyorum. sosa, ve 'ün aynı anda oynamasıyla orta sahası çöken, bu oyuncuların hepsi birlikte oynamazsa da yaratıcılığı duran toplar ya da uzun paslar seviyesinde kalan bir takım. yoktu bu maçta, olsaydı da hiçbir şey değişmezdi. 2'ye 1ler, küçük üçgenler ve ters kademeye atılan toplarda can yakıyorlar. bunu da iyi kullanabilecek, akıllı oyuncuları var. defansta ise hem hem de ön liberodaki berbatlar. kucka nasıl milan'dan gelmiş, anlamadım. kendisini bir süredir takip ediyorum. bu sene türkiye kupası ile birlikte 16 maçta forma giymiş ve 6 sarı kartı var. bunun 10 olmaması için hiçbir neden yoktu ama verilmeyenleri vardı işte. bu maçta da, oyundan çıkmadan hemen önceki pozisyonda büyük tetikçi kendisini 2. sarı karttan atmalıydı, atmadı. bunu görüp kendisini hemen değiştirdi. futbolcu olarak görmüyorum ben kendisini. trabzonspor konusunda son bir ek yapmak istersem; iç sahada hakemi öyle ya da böyle baskı altına alabiliyorlar. okay'ın topu saklama becerisini olur olmadık fauller alma başarısına(!) çevirmesi duran top sayılarını artırıyor. bu da gol yollarında daha da etkili olmalarını sağlayacaktır. deplasmanda ise, kötü oynayacaklarını düşünüyorum her maç. son 4 deplasmanlarında galibiyet çıkaramayacaklarını düşünüyorum.

    bize gelirsek; tamer hoca'nın berbat tercihleri sebebiyle ilk 11 tamamen mahkum oynadı ilk yarıda. demba ba, ve 'ın oyuna girmesi bizi değiştirdi ama takım ilk yarıda yediği baskıyı üzerinden atamadı. hep tutuk oynadık. pozisyonlara girdik ama gol atmamız mümkün değildi. 'in 'ya yaptığı net faul (penaltı değildi, ceza sahası dışındaydı), 'a gösterilmeyen direkt kırmızı kart oyunu değiştirecekti. kucka'nın kırmızı kartı da trabzon'un oyun ritmini bozacaktı. tabii ki, bütün bunlar konuşulmayacak, göçek ortalama bir yönetim göstermiş gibi davranılacak ve haftaya gene maç alabilecek.

    adis sonrası döneme alışamadık. orta sahanın göbeğinde oynayacak 3'lüyü belirleyemiyoruz. sakatlıktan sonra kendini frenleyerek oynuyor. demba ba'nın daha çok zamana ihtiyacı var. ghilas o kadar kilo vermesiyle birlikte ayak-göz koordinasyonunu kaybetmiş gibi görünüyor. daha önce de yazdığım gibi, bizim için sezon bitmiş gibi görünüyor. maçlara ne kadar puan, o kadar kasaya girecek para olarak bakıyoruz sanırım. birkaç maç sonra hedefsiz bir takım haline dönüşebilecek olmamız beni çok korkutuyor. umarım korkularım gerçeğe dönüşmez.
    #74734 lake of the hell | 7 yıl önce
    3spor kulübü 
  21. ayak seslerini yavaş yavaş dünyaya duyuran izmir'in en kıymetlisi. hakkında james kelly imzalı çok güzel bir yazı hazırlanmış avrupa basınında. gücümüz dünyayı sarsacak demiştik.

    (link: thesefootballtimes.co/... : göztepe and the long journey back to turkey's top flight)

    yazıda beni en çok etkileyen kısım ise şu oldu:

    "they sing isyan marşi – the rebellion anthem – which has become the soundtrack of their remarkable comeback."

    yani diyor ki olağanüstü geri dönüşlerinin arka fonunda o hep söyledikleri isyan marşı vardı.
    #74455 endingcredits | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  22. devre arasını ve transfer dönemini en hareketli geçiren türk futbol kulüplerinden biri olan izmir'in gururu.

    8 ocak'ta 'u adana'ya kiraladık. 12 ocak'ta 'yı gazişehir'e (eski adıyla gaziantep büyükşehir belediye'ye) gönderdik. böylece karabük'te forma giyen 'yu transfer edebildik. poko'ya verdiğimiz 1,4 milyon euro bonservis bedelini fazla buldum ben. gene de, ilk maçı olan fenerbahçe maçında, sonradan oyuna girdiği gibi golünü de attı. fena katkı vermeyecek sanırım.

    ocak sonuna doğru 'in sözleşmesini de feshettik. bunu da gremio'dan 'i kadroya katmak için yaptık. fazla maç kaçırmayan, bizim kadu gibi bir stoper bu reis. kadrodan gönderilen oyuncunun yerine bir seviye daha iyisini alarak yama yaptık açıkçası. gelecek vaad eden 'i de buca'dan bonservissiz satın aldık. ve transferin son gününde, artık karın ağrısına dönüşmüş olan 'i 1,5 milyon euro bonservis bedeliyle atiker konya'ya sattık. sözleşmesi 6 ay sonra bitecek ve sözleşmesini uzatma konusunda hep ayak direyen bir oyuncuyu satarak gelir elde ettik ama forvete oyuncu alma ihtiyacı da katmerlenmiş oldu. 'yı bonservissiz ve garanti maaş vermeden (sadece maç başı ücret ve gol primi alacak) 6 aylığına kadroya kattık. demba ba'nın en az 8-9 aydır ayağına top değmemiş olması bir yana, sağlık durumunun da koca bir soru işareti olması büyük sıkıntı.

    devre arası transfer dönemini bence olumlu kullanamadık. takımın en golcü ismini gönderip 6 aylığına sağlığı ve formu belirsiz ama isimli bir forvet aldık. devamlılığı hariç, büyük bir sorunu olmayan, yumuşaklığı da tolere edilebilecek bir stoperi gönderip yerine kadu'nun benzerini getirdik. hiç süre alamayan bir orta saha oyuncusu yerine de hem genç hem de atletik yetenekleri oldukça iyi ve hazır bir ön libero aldık. 'yi yedekleyebilecek bir sol bek, ilk 11 oynaması gereken bir sağ bek, iyi bir 10 numara ve en az bir kanatı idare edebilecek (mümkünse iki kanatta da görev yapabilecek) bir oyuncu ihtiyacımız vardı. bu ihtiyaçların hiçbirini gideremedik. olumlu olarak ise, her yıl devre arası transfer döneminde olduğu gibi, bir kamyon oyuncu almadık. gene de transfer politikamız halâ bok gibi.

    bu seneyi kafada bitirmişiz biz, ben bunu anladım. alınabilecek kadar çok puan (ve tabii ki kasaya giren para) ve prestij olarak orta sıralarda yer alma, amaçlarımız içinde yer almıyor. seneye hazırlık olarak bu yılı bitirmek tamer hoca'nın da, mehmet sepil'in de aklında olan tek şey. madem kafalarda olan bu, neden demba ba'yı 6 aylığına kadroya aldık? onun yerine genç, gelecek vaad eden bir forvet bulunamaz mıydı? deve hörgücüne sahip ve gene sakatlanmış 'nu neden kadroda tuttuk?

    devre arasından sonra istanbul'da fenerbahçe'ye 2-1 yenildik. ardından da izmir'de kayseri'yle 1-1 berabere kaldık. pazartesi de trabzon'la deplasmanda oynayacağız. takım halâ 3 mağlubiyet üst üste alsa paramparça olacak kadar kırılgan, 2 galibiyet üst üste aldığında da "herkesi yenebiliriz" hayali özgüvenini taşıyor. ayakları yere basan bir takım olmamızın en az 2 sene süreceğini düşünüyorum. bunun için de iyi bir kadro mühendisliği şart. keşke haldun üstünel ve ibrahim altınsay benzeri iki iş bitirici çalışan bulsak ve transferlerin nasıl yapılacağı hakkında hem başkana hem de teknik ekibin tamamına rapor verseler. bu işleri ancak böyle öğrenebileceğiz galiba.

    #74451 lake of the hell | 7 yıl önce
    0spor kulübü 
  23. futbolla, o hep istediğimiz taraftar konusunda gelişmişliği bir arada düşününce,
    yıllardır desteklediğim futbol kulübü.

    fanatikliğim yoktur, maç izlerken çok da heyecanlanmam açıkçası.
    fakat neredeyse her ligi, her takımı falan takip eder, çoğu maçı izlerim hobi olarak.

    yıllardır türkiye'de süper lig içerisinde neden bir izmir takımı yok diye sorup, üzülmüşümdür kendi kendime.
    yani keşke olsa diye iç geçirir dururdum hep.
    çünkü bursa'nın vardı, istanbul zaten artık semt olarak büyük takımlar çıkarmaya başlamıştı başakşehir kasımpaşa falan.

    izmire neredeyse her tatilimde gidip, vakit geçiren ve çok seven biri olarak,
    nedense o hep hayal ettiğimiz futbol kültürü seviyesine buradaki insanlarla ulaşabilirmişiz gibi geliyordu.
    yani o avrupadaki stada girip, birasını içip takımını destekleyip, maçını izleyip giden insanlar gibi olabilirmiş gibi geliyordu.
    çünkü izmirde otogarda, caddelerde herkes seviyeli bir şekilde alkolünü alıyor, sohbet edip dağılıyordu.
    yadırganmıyordu, karşı da çıkılmıyordu çünkü taşkınlık yapan yoktu.
    bu neden futbolda da olmasın ki diye düşündüm, olacaksa da buradan başlayacaktı.

    tabi bunu alkol algı seviyesiyle ölçmüyorum, bu sadece üzerinden gidilebilecek bir örnek gibi geldi bana.

    karşıyaka ve göztepe maçlarını izlemeye başladım daha sonra.
    özellikle bu fanatizme dışarıdan bakan bir seyirci olarak, çok hoşuma gidiyordu, keyif veriyordu.

    göztepe daha iyi bir takım gibiydi, sanki yürüyecek olan oydu süper lig yolunda.
    hatta destek olsun, biraz da izmir hatırası kalsın diye formasını bile satın almıştım izmirdeyken.

    şimdi hala izliyorum maçlarını, takip ediyorum.
    canavar gibi giriş yaptılar lige, bu kadar az tecrübesi olan bir takım için harika gidiyorlar.
    böyle sürpriz, alışılmışın dışına çıkan takım senaryosuna bayılırım zaten hep, pes ya da football manager oynarken bile ufak bütçeli takım alır öyle yürürüm.

    kısacası keyif veriyor, iyi de gidiyorlar.
    umarım iyi bir yönetim ve destekle avrupada falan da görürüz yakında.
    #65170 lizard | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0spor kulübü 
  24. biraz önce biten maçta evkur yeni malatyaspor'u deplasmanda 3-2 yenerek son 2 deplasmandan 6 puan toplamış izmir'in gururu.

    deplasman takımı değiliz biz. öne geçmezsek maç kazanamıyoruz, deplasmanda öne geçince de savunma yapamıyoruz. ilk yarısı 3-1'e gelmiş maçın son yarım saatinde deli gibi baskı yedik; hem de malatya'dan. geçen haftaki karabük maçı da böyleydi. 0-0'a göre oynuyorduk, adis golü atınca savunma yaptık. son dakikalar gene zulüm olmuştu. malatya maçı da aynı oldu.

    birçok mevkide eksiğimiz var. sabri, peybernes, traore yoktu bu maç. özellikle bek yedeklerimiz alt lig seviyesine düşüyor böyle olunca. ne tanju ne de geçen yılın en iyi oyuncularından biri olan leo bu ligin adamları. karşılarına iki tane 100 bin euro'luk, hızlı, atletik ve biraz teknik adam gelince defolarının hepsi ortaya çıkıyor. pereira ve dening böyle oyunculardı. son yarım saatte tamamen kapanarak oynadığımız için de kabus gördük tabii.

    tamer hoca'nın bazı değişikliklerini anlamıyorum ben. selçuk'un 90 dakika sahada kaldığı bir maçta rotman neden 60. dakikada oyundan alınır? son haftalarda gayet iyi performans veren gouffran neden daha hazır olmadığı belli olan ömer'le değişir? scarione birkaç haftalık sakatlıktan neden bu kadar kötü ve laubali bir şekilde geri döner? tanju kim ya, kim? bunları tamer hoca'ya da sorsam, "eldeki malzeme bu" diyecektir, eminim. ama biz bu malzemeyi geçen yıl da biliyorduk. sene başında bas bas "en az 3 tane bek almamız lazım" diye boşuna demedik. selçuk alındığında "gosso'yu da kadroda tutun" diye boşuna anırmadık.

    her ne olursa olsun, 2 deplasmanda 6 puan gayet iyi. bütün kötü yönlerimizi kapatacaktır. haftaya konya ile izmir'de oynayacağız ve ligin ilk yarısını galatasaray'la istanbul'da bitireceğiz. konya maçını kesin alacağımızı düşünüyorum. istanbul'dan elimiz boş dönsek de olur. en azından bu yıl için hedefimiz kendilerine büyük diyen takımlar değil, ligte kalmak. konya maçını kazandıktan sonra da 30 puana geliyoruz. büyük ihtimalle ligte kalırız ama garantilemek lazım bunu. ligin ikinci yarısının fikstürü ilk yarıdan daha kötü. zaten ilk maçları bu kadar kötü olan başka takım da yok. şubata kadar puan alamayabiliriz. "ilk yarıdan 30'u görelim" deme sebeplerimden biri de zor fikstürdü zaten. lige verilecek arada da en az 1 bek, 1 de sağ-sol açık oynayabilen oyuncu almamız gerekecek. selçuk'la, tanju'yla falan da yolları ayırırsak süper ama bunun gerçekleşeceğini hiç sanmıyorum.

    son 2 maçı ite kaka kazanmışız gibi görünse de, doğru yoldayız. konya maçından sonra da "hedefler"le ilgili biraz daha geniş bir girdi yazayım istiyorum. o ıssız kuytu köşelere de selam olsun: bekleme bizi, geri dönmeyeceğiz.
    #65169 lake of the hell | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    4spor kulübü 
  25. süper lig'in 14. haftasında deplasmanda kardemir karabükspor'u biraz önce 1-0 yenerek 24 puana ulaşmış izmir'in gururu.

    berbat bir maç oynadık. özellikle ilk yarı hiçbir varlık gösteremedik; hatta kaleye tek şutumuz vardı. karabük bize bilenmiş, bu çok belli oluyordu. onların en büyük sıkıntısı ise, yetenekli oyuncularına topu atıp harikalar yaratmalarını beklemek. ilk yarı bu formül gazla çalıştı, ikinci yarı ise oyunun temposu düşünce, son 5 dakika hariç, varlık gösteremeyen bir karabük izledik.

    maç boyu kaleyi tutan tek şutumuz gol =) maçın ilk yarısı, süper lig'te şu ana kadar oynadığımız en kötü futbolu oynadık. beto'nun kurtardığı penaltı olmasa, ikinci yarıda iyice kontrolden çıkabilirdi maç. 1-0'a dua etmemiz lazım. kayseri deplasmanı da böyleydi ve 1-0 yenilmiştik. şimdi ödeşmiş olduk bence.

    etliye sütlüye bulaşmayan bir hakem. ikinci yarıda ve 'nin, sırasıyla halil ve selçuk'un bileklerine basmalarında uyudu. poko'ya sarı değil, kırmızı kart göstermeliydi. torje'nin pozisyonuna ise, faul bile çalmadı garip bir şekilde. adı süper olan ligin hakemleri böyle ne yazık ki. bunları yazınca "yenmişsiniz, halâ ağlıyorsunuz" diyenler olabilir. 1 saat sonraki derbinin ardından göreceğim sizi.

    adım adım 30 puana doğru gidiyoruz. haftaya da malatya deplasmanı var. malatya'nın da karabük gibi oynayacağını düşünüyorum ama bu sefer, karabük maçındaki gibi ite kaka değil, baştan sona hak ederek kazanacağımızı umuyorum. bugün şanslıydık ama berbat hücum yaptığımız da unutulmamalı.

    #64571 lake of the hell | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0spor kulübü