devre arasını ve transfer dönemini en hareketli geçiren türk futbol kulüplerinden biri olan izmir'in gururu.
8 ocak'ta emre can coşkun'u adana'ya kiraladık. 12 ocak'ta prince segbefia'yı gazişehir'e (eski adıyla gaziantep büyükşehir belediye'ye) gönderdik. böylece karabük'te forma giyen andre poko'yu transfer edebildik. poko'ya verdiğimiz 1,4 milyon euro bonservis bedelini fazla buldum ben. gene de, ilk maçı olan fenerbahçe maçında, sonradan oyuna girdiği gibi golünü de attı. fena katkı vermeyecek sanırım.
ocak sonuna doğru mathieu peybernes'in sözleşmesini de feshettik. bunu da gremio'dan wallace reis'i kadroya katmak için yaptık. fazla maç kaçırmayan, bizim kadu gibi bir stoper bu reis. kadrodan gönderilen oyuncunun yerine bir seviye daha iyisini alarak yama yaptık açıkçası. gelecek vaad eden kerem atakan kesgin'i de buca'dan bonservissiz satın aldık. ve transferin son gününde, artık karın ağrısına dönüşmüş olan adis jahovic'i 1,5 milyon euro bonservis bedeliyle atiker konya'ya sattık. sözleşmesi 6 ay sonra bitecek ve sözleşmesini uzatma konusunda hep ayak direyen bir oyuncuyu satarak gelir elde ettik ama forvete oyuncu alma ihtiyacı da katmerlenmiş oldu. demba ba'yı bonservissiz ve garanti maaş vermeden (sadece maç başı ücret ve gol primi alacak) 6 aylığına kadroya kattık. demba ba'nın en az 8-9 aydır ayağına top değmemiş olması bir yana, sağlık durumunun da koca bir soru işareti olması büyük sıkıntı.
devre arası transfer dönemini bence olumlu kullanamadık. takımın en golcü ismini gönderip 6 aylığına sağlığı ve formu belirsiz ama isimli bir forvet aldık. devamlılığı hariç, büyük bir sorunu olmayan, yumuşaklığı da tolere edilebilecek bir stoperi gönderip yerine kadu'nun benzerini getirdik. hiç süre alamayan bir orta saha oyuncusu yerine de hem genç hem de atletik yetenekleri oldukça iyi ve hazır bir ön libero aldık. adama traore'yi yedekleyebilecek bir sol bek, ilk 11 oynaması gereken bir sağ bek, iyi bir 10 numara ve en az bir kanatı idare edebilecek (mümkünse iki kanatta da görev yapabilecek) bir oyuncu ihtiyacımız vardı. bu ihtiyaçların hiçbirini gideremedik. olumlu olarak ise, her yıl devre arası transfer döneminde olduğu gibi, bir kamyon oyuncu almadık. gene de transfer politikamız halâ bok gibi.
bu seneyi kafada bitirmişiz biz, ben bunu anladım. alınabilecek kadar çok puan (ve tabii ki kasaya giren para) ve prestij olarak orta sıralarda yer alma, amaçlarımız içinde yer almıyor. seneye hazırlık olarak bu yılı bitirmek tamer hoca'nın da, mehmet sepil'in de aklında olan tek şey. madem kafalarda olan bu, neden demba ba'yı 6 aylığına kadroya aldık? onun yerine genç, gelecek vaad eden bir forvet bulunamaz mıydı? deve hörgücüne sahip nabil ghilas ve gene sakatlanmış ömer şişmanoğlu'nu neden kadroda tuttuk?
devre arasından sonra istanbul'da fenerbahçe'ye 2-1 yenildik. ardından da izmir'de kayseri'yle 1-1 berabere kaldık. pazartesi de trabzon'la deplasmanda oynayacağız. takım halâ 3 mağlubiyet üst üste alsa paramparça olacak kadar kırılgan, 2 galibiyet üst üste aldığında da "herkesi yenebiliriz" hayali özgüvenini taşıyor. ayakları yere basan bir takım olmamızın en az 2 sene süreceğini düşünüyorum. bunun için de iyi bir kadro mühendisliği şart. keşke haldun üstünel ve ibrahim altınsay benzeri iki iş bitirici çalışan bulsak ve transferlerin nasıl yapılacağı hakkında hem başkana hem de teknik ekibin tamamına rapor verseler. bu işleri ancak böyle öğrenebileceğiz galiba.