bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. yeni şarkı yeni şarkı
    #274090 imnilaying | 3 yıl önce
    2kişiye özel 
  2. yeni şarkııı
    #275161 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  3. hayatımda ilk kez sahne aldım :')
    ümitlerim yeşerdi... yetersiz olduğunu biliyorum. 30 kişiye şarkı söylemek bir şey değil. sesim az çıkıyor, tam anlamıyla uyum sağlayamadım, duruş ve kostümler yeterli değil.
    ama bunu yapacağımdan programdan yarım saat önce haberim oldu ve ben o yarım saat içinde garson olarak çalışmaya devam ettim.
    bir kez bile prova yapmadan oldu bu.
    ama ben şarkı söylerken " kızın sesi ne kadar güzel.." lafını duydum ya yetti o bana..
    #271508 imnilaying | 3 yıl önce
    11kişiye özel 
  4. biraz da sempati
    #275080 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  5. yine şarkı söyledim sizee
    #275245 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  6. (link: merhaba size YouTube linki ile geldim bu sefeeer : youtu.be/...
    #262096 imnilaying | 4 yıl önce
    4kişiye özel 
  7. bir yere varmak isteseydim
    yola seninle çıkmak istemezdim
    çünkü seninle çıktığım yolların hiç sonu gelmesin isterdim
    çünkü varmak ne anlama gelir ki sen yanımdayken
    tüm varmak istediğim senken
    o zaman ben zaten varmışım
    seninle
    artık tamamlamak zorunda olduğum hiçbir şey kalmayacaktı
    işte ben seni bu yüzden bu kadar çok istedim
    bir yerlerde gördüm seni
    havada aramak hatasına bile düşmemişken...
    seni bulmak da hata bana kalırsa.
    eğer sen de beni bulamayacaksan...
    sanki sadece bir gölge var yanımda,
    güneşten kaçıp sana sığınıyorum
    ama sen yoksun
    yağmur yağıyor ve sen yoksun
    işte sanırım ben seni en çok da
    var olmadığın için sevdim
    #274291 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  8. ***
    bu sefer six feet under söyledim
    geçen sefer eşit oy kullandınız bu yüzden atıyorum . fazla kasmaya gerek yok zaten beğenmiyorsanız bu durumu beni engellersiniz şimdi düşünüyorum da sormam bile biraz gereksizmiş.
    iyi geceler hepinize .
    #224186 imnilaying | 4 yıl önce
    4kişiye özel 
  9. yeni videomu yükledim abilerim ablalarım aman izlemeden geçmeyelim
    #235658 imnilaying | 4 yıl önce
    0kişiye özel 
  10. nispeten hayatıma daha sakin bir açıdan bakabildiğim bir andayım ve benim hep pik noktalarıma denk gelen sizlerin bu halimi de görmesini istedim. gereksiz bir durum ama ben yapacağımı yapacağım.

    en baştan alırsak ben 17 yaşına girdiğimde çok net bir karar almıştım, 18 yaşımdan sonra aileme maddi ya da manevi olarak bağımlı yaşamayacaktım. nitekim öyle de oldu. 18 yaşımdan beri karşılığını ödemediğim veya ödemeyeceğim bir maddi destek almadım. onlarla beraber yaşıyordum ama bunun sebebi maddi nedenler değildi, manevi olarak bağımlılığımı koparmak daha doğrusu onların bana olan bağımlılığını koparmak çok acılı bir süreç oldu. bu sürede ehliyet aldım . ekonominin bu kadar kötü olduğu bir dönemde benim için başarılı bir yatırım gibi görünüyor bu nedenle eklemek istedim.
    üniversitenin ilk yılı pandemi nedeniyle evde geçti, bu zamanı iyi değerlendirdim. düzenli spor yaptım, bir enstrüman aldım ve akorlarını gördüğüm parçaları biraz zaman alarak da olsa çalabilecek seviyeye geldim, almanca ve İngilizce çalıştım bir ara çok kısa bir süre Rusça denedim, alandaşım olan birinin yanında asistanlık yaptım, Python öğrenmeye başladım çok gelişemeden 2k ya aldığım notebook um bozuldu, en son silindirin alanını falan hesaplattırıyordum. he bir de sosyal becerilerimi geliştirdim. sosyal becerileri belirtmemin sebebi şu, benim aileme bağımlı yaşarken geliştirmek için bir şansım olmamıştı. sosyal beceriler sadece konuşmaya ve iletişime dayanmıyor çünkü, belli bir maddiyat gerektiriyor.
    size daha iyi anlayacağınız bir şekilde anlatmam gerekirse ben adisyonun ne demek olduğunu 17-18 yaşımda falan öğrendim.
    drama yaratmaya çalışmıyorum yemin ederim. sadece ne kadar çok çabaladığım görülsün istiyorum, çünkü şu ana kadar verdiğim emeklerin karşılığını alamadım. bari görülsün.
    hayatımın iplerini elime almak... beni motive eden şey buydu. kendime ait olmak, kendime yetebilmek. çoğunuz yaşını başını almış olgun insanlarsınız, belki size komik gelebilir. ben 30 yaşındaki Nilay'ın bunları gülerek okuyacağını düşünüyorum mesela ama bu hissi de unutmayacağım. benim için en büyük hazlardan birisi. kişiliğinden ödün vermemek için bazı temel ihtiyaçlarını görmezden gelebilmek... irade, kendim üzerimde sahip olduğum o söz hakkı...
    bunlara çok kapıldım, bu zevklere aşırı bağlandım öyle bağlandım ki şu an uğruna iki yıl çabaladığım bölümde başarı sahibi olmak için doğru olan şeyi yapmıyorum.
    sıra sıra gitmeye devam edeceğim.
    ben buraya sanki çok sevinmişim gibi Bolu da psikoloji kazandığım sene bir girdi girmiştim ama aslında dehşet derece mutsuzdum.
    benim ilk sınav senemde emek vermiştim fakat sınav anında girdiğim aşırı stres nedeniyle sınavda başarımı gösterememiştim. o seneki başarısızlığımı bir utanç kaynağı olarak görüyordum ama pes etmekten de çok çok uzaktım. anneme kesin kabul eder gözüyle bakarak, "bir sene daha çalışayım herhangi bir destek beklemiyorum sadece çalışmama engel olunmasın." dedim. annem ise sanırım benim stresli halimden çok bıkmış olacak ki, " ben seni bir sene daha çekemem neresi geliyorsa yaz git oku." dedi. buna çok bozulan ben anneme haber vermeden tercih listeme antalya, izmir gibi gitmemi istemediği şehirleri doldurdum.
    tercih sonucum deu sosyoloji geldi. annem birden tutuştu. ona göre İzmir'e gidersem ben çok bozulacaktım. yolumu falan sapıtacaktım. dolayısıyla benim dediğim şey kabul edildi. İzmir'e gitmemdense bana bir sene daha katlanmaya karar verdi.
    bazen diyorum ki keşke bir sene sonrası sahip olduğum sert ve o diktatör kişiliğe o sene sahip olsaydım. çünkü bir okul yazdığım ve tuttuğu için gelecek sene yapılacak sınavda puanım kırılarak alınacaktı. sınava tekrar girdiğim sene pandeminin ilk senesiydi ve ilk başta evde olup çalışmak her ne kadar avantajlı gibi durduysa da bir süre sonra yeni yaşam biçimine adapte olamamamdan dolayı kayışlar koptu. sınava beş ay falan kalmıştı ve ben 3 ay hiç ders çalışmadım. son iki ayda geri topladım ama yine de bir kayıptı benim için. bu da sorumluluğunu aldığım ve kendi hatam olduğunu kabul ettiğim bir başka durumdur kendi seçimlerimle ilgili.
    neyse, geçen senesi ham puanla 200 k sıralama yaptığım sınavdan o sene ham puanla 22k yapmıştım ama puanım kırıldığı için 60k geriye attı. her ne kadar Bolu gibi geçmişi sağlam bir okulda olmama sevinsem de çok daha sağlam okullara gidebilecekken salak saçma nedenlerden ötürü oraya düşmem beni dehşete düşürdü.
    sanırım bu konuda annemi asla affetmeyeceğim. babamı da tabi. tüm bu olaylar yaşanırken zerre kadar bile dahil olmadı konuya. en azından karşı da çıkmamıştı diye düşünüyorum ama sonuçta o da ebeveynim.
    mızmızlanmaya başladım galiba, amacım bu değildi.
    neyse işte hazırlık dönemini pandemide yaşadım, 1. sınıf için geldim Bolu'ya...
    kyk yurduna yerleştim, kyk bursu da alıyorum. iyi her şey çok güzel. eğer ekstra masraflar çıkmasa çok güzel idare edeceğim. ama bolu soğuk yer. karı var kışı var. benim botum yok, notebook um bozuldu, kitaplar çok pahalı.. bir de deli gibi bir İstanbul'a gitme isteği var içimde.. zaten düşünüyordum çalışmam gerektiğini, bir süre part-time iş aradım ama bolu çok küçük bir şehir ve bulamadım. bir şekilde. belki ben yeterince aramadım, bilmiyorum. bulamadım işte. sonra bir kültür evinde (bunun ayrıntıları için başlık açacağım ) tam zamanlı bir iş buldum. 9 saat çalışıyorum günde, haftada bir gün iznim var saatim de 8 tele. meeh adam olana çok bile. bir ayda 2k kadar bile kazanamıyorum, sigortam yok ama bursum var Allah'tan yeter daha ne olsun. tamam güzel ama iş bitiş saati 12, müşteri olursa 2 ye kadar bile duruyoruz. yurdun kapanış saati 11. gittim yurt müdürüne kendimi acındırabildiğim kadar acındırdım olmadı. kabul etmediler. ben de yurt yaşamından zerre haz etmiyorum zaten. o iğrenç yemeklerinden, 6 kişi ile aynı odayı paylaşmaktan, ortak kat tuvalet banyosu kullanmaktan, özel alanımızın olmamasından. nefret ediyordum içindeki insanlar dışında her şeyden.
    eve çıktım.
    ya sen kimsin ki eve çıkıyorsun? bunu kendime çok soruyorum. iyi ki yapmışım gerçi, şu an iki artı bir evimde misler gibi uzanıyorum bölen yok eden yok kendi kendime yazıyorum burada saat olmuş beş.
    bir ev arkadaşım da var, Bolu'nun avantajlı yanı ev kiraları. aşırı pahalı olmadığı için geçinebiliyorum aşırıya kaçmadığım sürece. doğalgazı bile yakabiliyorum hatta. bence çok iyi olay. büyük lüks yani. şu zamanda her babayiğidin harcı değil.
    evet çalışma hayatı yorucu, çok geçmeden bizim vizeler de başladı. benim çok fena götüm sıkıştı tabi o ara. çünkü bir yandan sınava çalışayım bir yandan işte çalışayım bir yandan da evde yaşıyorum ya artık çamaşır bulaşık her şey bana bakıyor derken günde bir öğün yemek yer oldum, günde 2-3 bazen 1 saatten fazla uyuyamaz oldum. gözlerimin altı çöktü, insanlar bana madde bağımlısıymışım gibi tepkiler faaln vermeye başladı.
    işte o rezalet derece depresif olduğum ya da kendime tapıyor gibi girdiler girdiğim zamanlar bu dönemlerde yaşandı.
    hayat kolay bir şey değil tamam mı birini yargılamadan önce 2-3 kez falan düşünün. birine akıl vermeye de çalışmayın artık, özellikle bana kimse akıl falan vermesin lütfen. şurada mücadele ettiğim şey tek başına geçim derdi değil çünkü. gecenin ikisinde yalnız başıma eve giderken başıma gelebileceklerin korkusu bile yeterdi zaten o kadar kötü hissetmeme. annem benden doğru düzgün haber alamadı o hafta ve kadının tansiyonu hiç inmedigi için dil altı haplarına rağmen acile götürdüler. orası da psikiyatriye yönlendirdi iki tane antidepresan kullanıyor şu an benim halime dertlenmemek için.
    birileri bir şeyleri olumladığı zaman sinirlerim tepeme çıkıyor, psikolojik olarak sağlıklı değil bu durum belki. ama hayatın olumlu ya da olumsuz bir yanı yok ikisini de yemiyorum artık bunları duymak da hoşuma gitmiyor bu nedenle.
    hayat mücadelelerle dolu, ben de kendi mücadelemi veriyorum. kimseden de akıl falan almak istemiyorum çünkü ben kendi versiyonumu yaratmak istiyorum. en iyiye ulaşmak gibi bir derdim yok. sadece ben nilay olabilirim, bu bir lanet ve aynı zamanda bir lütuf. ikisini de dibine kadar yaşamak istiyorum. doğru ve yanlış diye de genel bir şey olmadığından biri gelip de bana en doğrusunu biliyormuş gibi davrandığı zaman ya da en azından davranışı bana bunu anımsattığı zaman çığlık atasım geliyor. ben sormadan yaptığında yani. yoksa akıl almayı severim ama benim kontrolümde olmak zorunda.
    sözlüğe söylemişim gibi oldu, burayı düzelteyim. size değil. gerçek hayatta çok fazla insan var da bu şekilde onlara söyleyemedim. çünkü dediğim gibi çok da sağlıklı değil bence bu kadar çıldırmam. o yüzden tepki de vermedim. hepsini içimde tutuyorum, yavaş yavaş kendimle konuşa konuşa atlatmaya çalışıyorum. çünkü sadece kendimi değiştirebilirim. insanlar değişmeyecek. hayatından atsan aynılarının yeni versiyonları giriyor.
    zaten sadece kendimi değiştirmeliyim, onlar da kendilerini yaşasınlar. ben her ne kadar birçoğunun var oluş şeklinden tiksinsem de kabullenebilirim. kabullenmediğim zaman iyi olmuyor. onu da denedim.
    neyse... şimdi tüm bunları anlatmamın sebebine geldim. sebep değil daha doğrusu. her şeyin birbirini nasıl tetiklediğini göstermek istemiştim.
    psikoloji giriş vizesinden 63 almışım, bu sınava bir gün bile çalışmadım. derslerin de en fazla %50sine girdim. evrim ağacı ve biyoloji merakım sağolsun. lobları, koni hücrelerini falan sınava girmeden önce de biliyordum. ekonomiye giriş ten 65 almışım. ona da hiç çalışmamıştım. karl marx sayesinde çözdüm soruların çoğunu, zaten iyi notlar da değiller. sadece çalışmamış olduğum için sevinebiliylrum.
    istatistiğe bayağı çalıştım (toplamda 6 saat falan) ondan da 60 almışım :")) ama onun da hiçbir dersine girmedim neredeyse olsun. türk dili de 80. buna arkadaşım girdi benim mesai saatime denk geliyor diye online sınavdı. teşekkür ederim arkadaşıma en yüksek notumu o aldı.
    diğerleri daha açıklanmadı. notlardan kalacak gibi durmuyorum ama sanırım devamsızlıktan kalacağım.
    bu durum beni kahrediyor.
    zaten hiç böyle hayal etmemiştim. ben Ankara'da ya da İstanbul'da okumak istiyordum.
    üniversitede derslerime çok asılırım diye düşünüyordum. part time çalışırım yurtta kalırsam benim ihtiyacım karşılanır diye düşünüyordum.
    ya ben en çok neye üzülüyorum biliyor musunuz benim hiçbir eğlencede, lükste gözüm yok. sadece kendi halinde bir şeyler keşfetmek isteyen meraklı bir insanım. her şey meraklarımı gidermeye uygun bir konuma gelmemi sağlamak için. tüm çabalarım... bu sistem beni yine nasıl içine çekti de istediğim yerden bu kadar uzaktayım? işten gelince hiçbir şeye halim kalmıyor, sadece rahatlamak istiyorum. sabahları da gece erken uyumadığım için hiç verimli geçmiyor. finallere daha fazla çalışmam lazım, belli bile değil ki devamsızlıktan kalırsam niye boşuna çalışayım?!
    halledebilirim hepsini, her zaman hallettim. yine hallederim kendime güvenim sonsuz ama bu sistemin insan psikolojisi için uygun olmadığı üzerine ileride ciddi tezler yazıp tüm kapitalist fikirleri yerle yeksan edeceğim günleri de özlemle beklemiyor değilim.
    #270851 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  11. size yeni şarkı getirdim, bilin bakalım ne söyledim
    #278789 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  12. aşık nilay yazıyor...
    biliyor musunuz her şeyi olmasa bile çoğu şeyi kafamda kurmuşum.
    o sandığımdan da altın olduğunu kanıtladı. ben de huzur buldum...
    bu açıklamayı yapıyorum çünkü neden birden olumlu hissetmeye başladığımı anlamak bence tüm okuyucularımın hakkı... hahahdhdjkkfkfl

    bu ara buraya yazamıyorum çünkü artık ne demek istersem direkt ona diyebiliyorum. onun hakkında ya da hayat hakkında. her zaman dönüş yapmıyor. ama yaptığı zaman da cidden isteyerek yaptığını biliyor oluyorum. rol yapmak için hiçbir sebebi olmaması beni çok rahatlatıyor. bende bir tahammül ediliyor olma korkusu var ahahaha bu bile komik..
    kendi hakkında ne sorarsam cevaplıyor. hiçbir şey olmasa da beni anlatmaya değer bulduğunu biliyorum.
    daha ne isteyeyim ki, zaten sadece onu istediğim gibi sevebilmek istiyordum. buna izin veriyor artık. tabi tam olarak anladı mı bilmiyorum ne hissettiğimi.
    ne olacağını merak ediyorum, şimdi ilerleyen bir konuşma bir gün durabilir birden. sonuçta her şey biter. bunu ne bitirir merak ediyorum ve o ana gelmemek için de sanırım elimden gelen her şeyi yapacağım.
    cevabını merak edip peşinden gitmediğim tek şey olabilir ahahfnck
    neyse haber vermek istedim sizlere.. neden bilmem.
    #274835 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  13. o gün bugünmüş, hiç bu kadar kısa süreceğini düşünmemiştim. onu çok iyi anlıyorum bu yüzden hiç isyan eden bir tarafım yok. bu da acımı dibine kadar hissetmemi sağlıyor.
    önemli değil. ben hep derim. acılar da hissedilmeli. geçeceğini de biliyorum, hayat bana bunu öğretti. geçmezse de eyvallah. çünkü dediğim gibi hiçbir zaman kendimi kayıp içerisinde hissedeceğim bir şey değildi.

    hiçbir şey hissetmemi engellemek istemiyorum. eskiden hep böyle yapardım artık sağlıklı gelmiyor. bu hislerle baş edebilmeyi, hissederken baş edebilmeyi öğrenirsem asıl o zaman güçlü olurum.

    çünkü ne hissedeceğimi seçemiyorum. hem zaman her şeyi değiştirir. ben zamana güveniyorum.

    üzgünüm tabiki... yapabileceğim hiçbir şey olmadığı için, çaresiz ve umutsuz olduğum için... bunlarla da yapabileceğim şeyler var. onları yapmaya odaklanabilirim belki böylece.

    aklımda bir sürü şey var... ama sabah 8 de kalkmam lazım. o yüzden şimdilik bu kadar. kendinize iyi bakın dostlarım. ve sen de kendine iyi bak.

    #274905 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  14. kimsenin huzurunu kaçırmak istemem, çığlık attım çünkü yardıma ihtiyacım vardı. tepemden sarkan yıldızları görebiliyordum sadece, bedenim kaskatı bir boşluktaydı. gözlerimi kapayıp açıyordum, bu her şeyi netleştirmek içindi. şimdi gözlerimi hiç açmak istemiyorum ve tek dilek hakkımla hafızamı sildim. bu yüzden ne gördüm de bu kadar korktum bilmiyorum.
    gördüklerim buraya kadar ve elbet ölümlüydü hepsi. şimdi anladıklarımı yazacağım.
    karanlığın içinde kederli gözleriyle fısıldayan bir adam var, şahlanan atını çağırıyor. atı uçurumun kenarında , atladığı zaman onu ışıktan bir deniz kucaklayacak.
    adamın fısıltısı, benim çığlıklarımdan çok daha fazla hissettiriyor kendini . yine de kimse ona yardım etmiyor. bedenim kaskatı bir boşlukta olmasaydı ben edebilirdim. hareket etmeye çalıştığım zaman bana dokunan her atom ve o atomlara dokunan her atom da hareket ediyor. ben hareket edersem, kıyamet kopacak ve evren infilak edecek.
    o fısıltılar duyduğum en kanlı notalar olmasaydı eğer ve ben kırmızıyı bu kadar sevmeseydim eğer kıyametin kopmasını bu kadar umursamayacaktım belki de.
    yine ve yine, tanrıyı anladığımı sanıyorum. tanrı ata en yakın yıldızdı, bana kahkahalarla gülüyor.
    tanrının gülüşü de oldukça ilham verici. kanlı notalardan çok, tok vuruşlara benziyor. hatta tok darbelere.
    yine kaskatı bir boşlukta olduğum için ben titreşimlerin hepsini duyabiliyorum. başka türlüsü mümkün değil ama içimdeki deli bana kaçmam için yalvarıyor.
    içimdeki deli bana bileklerimi kesmem ve kırmızıyı görmem için yalvarıyor.
    eğer kırmızıyı yeterince sevseydim, kıyametin kopmasını umursamayacaktım belki de.
    bulutların üstünde ağaçlar var, kökleri yeryüzüne uzanıyor. her ağacın bir kokusu var, tüm uzay boşluğunda yayılıyor.
    ağaçların sesi hiç çıkmıyor ama onlar bile benim çığlığımdan daha çok hissettiriyor kendini.
    çığlığımın bedelini güneşin kupkuru göz yaşları ile ödemiştim. şimdi güneş bana her gün lanet okuyor.
    daha fazla çözemiyorum olayları, tüm algım bu kadar. sevgiyi nefretle kazıyan tırnaklarımı boğazıma batırıyorum. biraz kıyamet kopuyor, gökyüzü de ala bulandı. ağaçlar besleniyor, kanlar ışık denizinin üstünü örtüyor pıhtılaşıp. ışığın kendisine sırt çevirdiğini sanan at karanlığa geri dönüyor. ben ölüyorum. çünkü kimsenin huzurunu kaçırmak istemem.
    #276820 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  15. çok yorucu hayat... bir yerden destek atarken bir yerden de hayvan gibi aşağı çekiyor. tamam bu sefer attığı destek aşırı kıyak bir şeydi ve ömrüm boyunca minnet duyabileceğimi biliyorum. o kadar da kızgın değilim.
    şu sıralar ne zaman hayata kızgınlık duyacak olsam, aşık olduğum adamı önüme çıkardığı aklıma geliyor ve kızgın kalamıyorum.
    bu metne sayıp sövmek için başlamıştım ama şimdi farklı devam edeceğim sanırım.
    birini seviyorum ve bu sıcak, yumuşak kumların üstüne uzanmak gibi bir his. tüm dünyanın ve onun tüm karmaşık olaylarının son bulduğu kollar var onda.
    birini seviyorum ve bu sonsuzluğa doğru spiral bir yolculuk yapmak gibi. artık eski isteklerim o kadar da önemli görünmüyor bana. artık eski isteklerimi güçlü olmak için istemiyorum, çünkü zaten birlikte güçlü olduğum biri var. artık eski isteklerimi sadece güçlü olduğum kişiyle beraber refah sürmek için istiyorum. ama zaten onunla olursam işler yolunda gitmese de böyle güzel hissedebiliyorum. artık eski isteklerimin kölesi değilim, ilk defa sevgi özgürleştiren bir şey hayatımda.
    kaybetmeyi göze alabileceğim bir şey değil.
    hayata karşı minnet duyabilmek benim için çok zordu, geçmişe baktığımda beni bu noktaya taşıdığı için mutlu olabilmek...
    artık neden tüm o sıkıntıları çektiğimi biliyorum. tüm bunlar birini tüm varlığı ile sevebilmem ve onun tarafından da tüm varlığımla sevilebilmem için çok önemliydi.
    bunları yazmak da çok önemli, kaydetmek çok önemli.
    bir gün tüm bu hisler biterse, bir şekilde, nankörlük yapmamak için...
    eğer tüm bu hisler bitmezse de, bir şekilde, parlak bir mazinin her parıltısını hatırlayabilmek için...
    daha fazla devam etmeyi çok istiyorum. gözlerim izin vermiyor ve çok yorgunum.
    birini seviyorum ve bu en güzel rüyaları görmekten bile daha güzel.
    #278132 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  16. *
    çok iyi olmadı ama deneme denemedir
    #191949 imnilaying | 5 yıl önce
    0kişiye özel 
  17. tamam.
    kaç yıl oldu bilmiyorum.
    Bir gün aklım çok karıştı, ne olduğunu anlamadım. sanki kafamın içinde çok fazla insan vardı ve orada büyük bir parti yapmışlardı. tüm gece dans etmiş, bol kalorili müziklerle eğlenmiş, içip içip kusmuş, köşelerde kuytularda sevişmiş ve etrafı dağıtmışlardı. sonuç olarak parti sahibi, yani sanırım ben, çok yoruldum ve dedimki : "buraları yarın toparlarım, şimdi uyuyayım." . ve yarın oldu, ben toparlamadım kafamı, bir işim çıktı herhalde ne bileyim. ödemem gereken telefon fatularım vardı galiba. o ay paralel evrendeki Nilay ile çok konuşmuştum, fatura bayağı kabarmıştır muhtemelen onu ödemeye gittim, evet. neyse işte. ben fark etmeden bu partiler çoğalmaya başladı. bulaşık üzerine bulaşık birikti. masraf üstüne masraf çıktı. iş iyiye gitmiyordu farkındaydım ama bilmiyordum ki bu insanları kim çağırıyor. bir bilsem, gidip derim, " bana bak !" derim "yeter artık! git kendi evinde yap partini! benim eve davet edip durma bu insanları!" derim ama bilmiyorum. e gelenler de misafir zaten, denir mi onlara "gidin sizi istemiyorum ben?" diyemedim.
    kafam dağıldıkça dağıldı. artık orası benim kafam değildi, orası şu koskoca evrenin çöplüğü haline gelmişti. e kafamın içi çöpten bir saray olunca ben de çöpçüler kralı oldum. tabiki çıkamıyordum işin içinden. hâlâ çıkamıyorum.
    kaç yıl oldu bilmiyorum.
    ama içten içe çürümeye başlamamın, kurtlanmamın hikâyesi budur işte.
    #145524 imnilaying | 6 yıl önce
    0kişiye özel 
  18. ben kimeee bağlanmışıım
    ağlıyoruuum giiizliiicee
    #251373 imnilaying | 4 yıl önce
    4kişiye özel 
  19. o kadar fazla soru soruyorum ki cevaplamak için şans bile bırakmıyorum kendime... arada bir iki cevap geliyorsa onlar da çok kötü zaten. olmaz Nilay, böyle olmaz bu işler. öylesine sıkkın ki canın. aslında gözlerini açık tutmak bir eziyet. bıktın artık ve pes etmek için bahane arıyorsun, buluyorsun da. anlamadın hiçbir şeyi, neden anlamadın ki? herkes senden çok umutluydu? ortada bir yalancı var anlaşılan. sen misin yalancı, herkesi kandırdın, ortada umut edilecek bir şey gibi yaptın? yoksa onlar mı seni kandırdı, sende ışık varmış gibi davrandı? kusmak istiyorsun değil mi? keşke kussan... kussan ve tüm endişelerin de gitse. ağlamak da istiyorsun. ama kimse inanmaz senin göz yaşlarına. işin kötüsü artık sen de inanmıyorsun. tam ağlayacaksın, yerin dibine batacaksın bir ses yankılanıyor beyninin içinde " bıktım senden!" aynen öyle. bıktık senden. her şeyden bıktık. nefret ettik. suçu kime atsak bilemedik. suçu birine atsaydık, bu yükü omuzlarımızda taşımaz, altında da ezilmezdik. suçu birine atsaydık bellki en azından kaybetmemiş gibi yapabilirdik. ne olacak halin senin...
    #184144 imnilaying | 5 yıl önce
    0kişiye özel 
  20. bambaşka biriyim artık. dünkü benin üstünden ne sular aktı... köprüler bile yapıldı!
    ismi sansürlenecek bir şey beni tedavi etti. iliklerime kadar işledi ruhumun sıcağı. üşümüyorum artık... ısınmayacağına inandığım havalar bile ısındı. bana baharı müjdeleyen bu değildi yalnız... bana baharı müjdeleyen beni baharın ortasında bıraktı. bense bıraktığı baharın tadını yeni çıkarabiliyorum. yapacağım çok şey vardı zaten. ne kışı ne ayazı... kurt değilsem bile...
    cümlelerimi tamamlamak istemiyorum artık. jaz müzikte, enstrümanlar gibi hepsi kendi hikâyesini yazsın istiyorum. böylece sonlu ve sonsuzun birleşmesinden doğan 3. grupta var olsunlar. aynı insanlar gibi. insandan doğan cümleler de insan olsunlar.
    oraya buraya saldırıyor fikirlerim. kendimi anlatmak için yollar arıyorum, yollarda kalıyorum. acelem yok. beynimin içinde zamanım çok. 15-20 dakika düşündüğümü sanıyorum bazen fakat sadece 1 dakika geçmiş oluyor.
    kendimi tanıyorum artık, beni hiçbir şey kıramaz. sağlıklı olmak sandığım kadar kötü bir şey değilmiş. kendine göre avantajları var.
    ne diyeceğimi bilmiyorum daha fazla. aslında bunlardan çok daha başka bir şeyi anlatmayı istiyordum. kendime olan tahammülümün sınırlarına ulaştığımdan olsa gerek... yapamadım.
    #275061 imnilaying | 3 yıl önce
    1kişiye özel 
  21. ne hissettiğimi anlayamıyorum, yine bir yabancılaşma içerisindeyim. gömdüğüm bir ruh var, açıkçası gömmek zorunda kaldığım. şimdi artık bir de o ruhu diriltmemesi için gömmem gereken bir İsa çıktı ortaya. çok savaştım o ruhu gömmek için ve o kadar emindim ki geri dönmeyeceğine hiç geri dönerse diye hazırlık yapmamışım bu yüzden bu savaş şu an ağır geçiyor.
    bir şey istiyorum ama sanki istediğim şey bana haram. bir elma var, bir adem var. tüm insanlığın hikayesini baştan yaşıyorum herkes gibi. dünyaya dönmek pahasına o elmayı yer miyim, ademin siki için buna değer mi?
    bize anlatılan o kıssalar, hikayeler, yerleşmiş o tüm şeyler. onlar boşuna yerleşmedi. birileri çıkıp dedi ki onlara bir şey bırakalım, aynı burukluğu yaşamasınlar ama biz ne yapıyoruz? ben ne yapıyorum. ölülerin diriltilme ihtimalini sana bir miras olarak bıraktılar ama ne yaptın onunla Nilay? eğer bir kez maddi hazlara bulaşırsan tüm o manevi mucizevi dünyanın kapıları sana kapanacaktı ve sen bunu biliyordun ama ne yaptın? o lider olabilmek için diğerlerinden önde gitmen gerekiyor. sürüyü toplamak istemiyorsun ki sürmek istiyorsun.
    geriye dönemiyorum, ileriye gitmek için çok zamana ihtiyacım var ve bitmeyen şimdiler...
    böyle olsun istemez miydim şansım olsa? büyük bir yanlış olanı sevme arzum var.
    meleğim mi yoksa şeytanım mı olduğunu bilmediğim biri, beni bir öpücükle kutsuyor ya da kandırıyor.
    bense o öpücükle ruhu tekrar öldürmeye çalışıyorum.
    #275422 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  22. o zaman buraya geri dönebilirim...

    zaten ne demişler.. bir şey demişler. şu an umrumda değil ama sözün kürkçü dükkanı ile bir ilgisi vardı gibi geliyor. cidden...
    tek ihtiyacım olan kaybolmakmış gibi hissediyorum. sokaklarda gezinsem, hiç bilmediğim yerlerde olsam... ıssız bir adada yaşam mücadelesi falan versem. tamamen yalnız olsam, aynı hissettiğim gibi...
    kanatları kırılmış bir kartal gibi hissediyorum.
    o bilmiyor, bazı şeyler çok içimde kaldı. söylemek istemedim çünkü bununla uğraşmak zorunda değil diye düşündüm.
    o bilmiyor ama ben cidden çok direndim, ona abi demeye bile çalıştım. ister inanın ister inanmayın. keşke deseydim belki her şey farklı olurdu. belki o zaman onu sadece hayranlık kategorisinde tutabilirdim ve ondan uzaklaşmak zorunda kalmazdım. nasıl bu kadar düştüm bu bataklığa bilmiyorum sanki hiç kimse ondan iyi olamazmış gibi geliyor. ondan başka hiç kimse duygusal olarak beni tatmin edemezmiş gibi ama aşk bir körlük. bir körlük ve biliyorum aslında böyle değil. bilmek nasıl yetmiyor ben bunu da anlamıyorum içimde sadece dehşet bir umutsuzluk var.
    onu gayet anlıyorum demiştim ya hâlâ anlıyorum. bu kadar karakterli biri olmasaydı bu sebep olmazdı ve bu kadar karakterli biri olmasaydı onu bu kadar sevmezdim zaten. bu bir paradoks ben her seferinde bunu kendi başıma kendim örüyorum. hep tutamayacağım şeyleri tutmaya çalışıyorum.
    umutsuzluğum ondan çok kendime belki de. resmen mutlu olmayı seçmemek için yemin etmiş gibi bir halim var. belki bu sefer fazla büyük bir ateşle oynadım. altından kalkamıyorum gerçi daha iki gün geçti ama... yani hâlâ bir umut olabilir mi diye düşünmem... akıl almaz resmen..
    kendimden uzaklaşmak istiyorum ben. kendimi unutmak istiyorum. adımı bile hatırlamak istemiyorum.
    onu umursamayan, varlığını hafife alabilecek 8 milyar eksi 500 kişi falan vardır dünyada hadi 1000 olsun ya... nasıl bu 1000'in içine düşmüş olabilirim? neden ona bu kadar hayran kalacağım şekilde şekillenmeme sebep olan bu hayatın içindeyim? benim yerimde olan biri için onu sevmemek imkansız. öyle güzel bir tuzak ki... can vermeyi seçebileceğim türden. seçmişim zaten. cidden nefret ediyorum kendimden bunun sebebi o değil. bunun sebebi benim. git kardeşim eğlen, hayatın tadını çıkar işte. derdin ne ya?
    umursuyorum. çok umursuyorum. engelleyemiyorum.

    bunu okuduktan sonra bana tavsiye vermek istemeniz muhtemel ama cidden umut vaat eden bir tavsiye değilse lütfen yapmayın, özellikle de beni anladığınızı hissedeceğimden emin değilseniz hiç bulaşmayın çünkü tahammül seviyemin dehşet derece düşük olduğu bir dönemden geçiyorum. kimseyi kırmak istemiyorum ama sert çıkma ihtimalim var.

    amacım ahkâm kesmek değildir, sadece bir şeyler yaşanmadan önüne geçebilmeyi umut ediyorum.
    bu gece bu kadar. sabah iş var.
    amk böyle hayatın. dışarıda bir milyon tane sadece okuyan, hatta bırak okumayı eğlencesi için ailesini dara sokan genç var. ne bokuma aileme yük olmayayım gibi dertlerin içinde boğulup okula harcadığım enerjiden fazlasını para kazanmaya veriyorum anlamıyorum. (anlıyorum)
    #274930 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  23. kendimi buluyorum her yerde, çarpıp duruyorum her sokakta kendime. ayağım takılıyor bir kaldırım taşına, bir bakıyorum benim. çayındaki şekeri benimle karıştırıyor insanlar, görüyorum. çayına kattıkları şeker de benim.
    bir kadın ağlıyor sokakta, yanaklarından yuvarlanıp yere dökülen şelale de benim. biri birine aşık oluyor deli gibi, oradaki aşk da benim orada var olmayan da benim.
    kendimi buluyorum evrenin her zerresinde, fark etmeden nefes alırken içine çektiğin toz tanesi de benim, ayaklarının ucundaki karıncalar da benim.
    tüm bu benimlerle aslında bana ait demiş olmayı çok isterdim, ama hayır hiçbir şey bana ait değil. öyleyse tüm evrendeki bu yaygın karanlık, bu sonsuz yalnızlık ve onu fokur fokur fokurdatan yangın sadece ve sadece ben olabilirim.
    tıpkı kafanın içindeki kuyruğu birbirine değmeyen tilkiler de ben olduğum gibi.
    soğuk bir suya girdiğinde bedeninde duyduğun o çığlık ve uykuya dalarken aklına gelen, o gün yaşadıklarınla ilgili garip ayrıntılar benim. ayrıntılarda gizlenenler, tüm o alt metinler...
    taşladıkları şeytanlar, ellerindeki taşlarla beraber benim.
    taşlayan da benim, taşladıkları da benim...
    hiçbirinden ayıramıyorum kendimi. cehenneme atılan da atan da cehennem de benim.
    her şey benim yansımam olsun çok isterdim, her şey benden bir parça taşısın ama biz tam olarak aynı şey olmayalım çok isterdim. şimdi ekrandaki beyaz harfler de benim, siyah harfler de benim, tanımlanamaz renkler de benim.
    cümlenin sonuna konulan noktalar da benim, evrenin sonunda bulunan karadelikler de benim.
    her şeyi içime çektim tek nefeste, neleri aldığımı fark edince dayanamayıp püskürten de benim. hem başlangıcım hem bitişim. öyleyse şu kocaman daire benim. hem tuzuyum hem biberiyim, hayatı kederden ibaret yapan da benim.
    #276497 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  24. insan koleksiyonu

    "bana benzemek zorunda değiller."
    bu cümleyi tam olarak hayatımın hangi hayal kırıklığı ya da yapılandırma evresinde kurduğumu hatırlamıyorum ama bir gün durdum ve bunu düşündüm " hayatıma aldığım insanlar, bana benzemek zorunda değiller."
    öncesinde bana benzeyen insanları seçtiğimin de farkında değildim ama daha da öncesinde bana benzemeyen insanlar tarafından mağdur edildiğimin farkında olduğum için bu noktaya taşınmış olmalıyım. bilinçli olarak olmasa bile...
    o insanları bulduğumda verdiğim tepki aklımdan asla çıkmayacak. karakterimin kabullenilmesi için enerji kaybedilmeyen bir ortam... inanılır gibi değildi ve böylece bütün enerjimizi adolf hitler, kuantum fiziği, yapay zekanın sınırları, kriptonun geleceği gibi teorik kısımları dışında hiçbir fikrimizin olmadığı şeyler hakkında konuşarak harcayabilirdik. öyle de oldu. geceler boyu evrimin, tanrının, politikanın temelinde yattığı, birbirimizi okuduğumuz kitaplar ve dinlediğimiz müzikler hakkında kıskandırmaya çalıştığımız, hayatımıza ne katıyor ki sorusuna "daha eğlenceli bir şey bulamıyoruz." diye cevap verebilirmişizcesine basit konularmış gibi davranarak sabahlara kadar konuştuk ve hayatımıza hiçbir şeyin dolduramayacağı bir boşluk kattığımızı fark edemedik. ya da sadece ben böyleyim şu an. bu kadar basit olabileceğini sandığım için o zamanlar ne kadar çocuk olduğumu anlamak kolaylaşıyor.
    o insanları kaybedersem hiç kimsem kalmayacak diye düşünerek var olan insanlarımı o insanlara benzeme konusunda motive etmeye bile çalıştım, çabalarım sonuç gösterdiğinde ben tüm bunları ilginç bulmaktan çok uzaktım. duyduğum şeylere şaşırmıyordum. mucizevi bir şey kalmamıştı. bilim her şeyi ispatladı ya da ispatlayacaktı ve benim o insanların çalışmalarına yetecek kadar zamanım olmadığı için, en ince ayrıntısına kadar bilemeyeceğim için ve bununla da istediğim kadar gerçekçi olamayacağımı fark ettiğim için sessizleştiğim bir dönem geldi çattı.
    bende numara bol dedim bu sefer pratiğe geçtim. dans ettim, spor yaptım, şarkı söyledim. hissetmek istedim çünkü lanetlenmiştim. hissettiğim şeyler hakkında düşünürken hepsini sırf ölümü unutmak için ve üremek için kendimi manipüle ederek hissettiğimi fark etmiş, hissiz de yaşayabileceğimi düşünmüş ve onları sakatken kullandığım bir değnekmiş ama ben artık sakat olmadığıma göre kırmamda sakınca yokmuş gibi kırıp bir kenara atmıştım.
    ben sakatlanmışım. seçemediğim insanların, seçtiğim insanlarla yaptığı en büyük iş birliği iyileştiğime olan inancım olabilir sanırım.
    bir yerlere gittim ve geldim, aradaki bölümleri ya çok önemli olduğu için ya da çok önemsiz olduğu için hatırlayamıyorum.
    sonra bir cehenneme düştüm. adının hdfilmcehennemi olmasını çok isterdim fakat sanırım adı tanrı tarafından kurgulanmış gerçeklerdi... tanrının benim hakkımda ne kadar can sıkıcı bir kurgusu olduğunu da anlamış bulundum. kendi kurgumu yazmaya gerek duydum. bu noktada 8. sınıfta roman okumayı çok seven arkadaşımın bana verdiği bir tavsiyeyi dinlemeye karar verdim "yazdığın şeylerde ne kadar fazla karakter olursa o kadar lezzetli olur."
    sonra o insanları tekrar dahil etmek istedim ama fark ettim ki hepsi aynı karakter. sadece bir isim hepsine yetecek. tekrar dehşete düşmek için çok güzel bir sebepti, hazır tekrar sakat kalabiliyorken el yordamıyla değnekleri bulmaya çalıştım çamura dönmüşlerdi.
    sürünerek ilerledim ilk başta şunu düşündüm farklı olmak benim bir özelliğimse ve bu insanlar da bana benziyorsa onlar farklı olmalılar. sonra baktım aslında cidden farklılardı. hayallerimiz aynı değildi, yaşadığımız yerler, yediğimiz yemekler, gördüğümüz insanlar farklıydı... aynılığın nerede olduğunu bulmak samanlıkta iğne aramaya benziyordu ve benim parlak gözlerim maalesef görme yetimi, görülme ihtiyacımın daha fazla olması nedeniyle gölgeliyordu.
    farklılık her yerde, aynılık nerede?

    devam edemiyorum şimdi ve silineceği kaygısıyla taslak alamıyorum. yarım bırakmayı istemiyordum ama çok hastayım. özür dilerim.
    #276121 imnilaying | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  25. beni görüyor musun diye sordum aya. ayın gözleri güneşten başkasını görmüyordu, biliyordum. bu kendini ortadan kaldırmak pahasına sevgisini yansıtmayı tercih ettiği ilişkiyi büyük bir tutkuyla kıskanıyordum.
    karanlık tarafı ile gülümsedi bana ay. bu gülüşü gören herhangi birisi için artık cevabı merak edilen sorulardan çok daha fazlası olacaktı ayda.
    yaralı bir yüzey bırakmıştı evren onda, bu gülümseyişi gören herhangi biri onları sarmak istemezdi mesela.
    zaten ancak bir güneş iyi gelebilirdi aya. ama ben yine de pencerede oturup, ayaklarımı aşağı sallandırarak izleyecektim ayı.
    beni gör dedim aya. ay bana karanlık tarafıyla gülümsedikten çok uzun bir süre sonra. o gece modu dolunaydı. karanlık yüzü bile sırtını dönmüştü bana. sadece sarmak istemediğim yaralarını görmekle yetindim. artık aydan cevap beklemiyordum. hissettiğim sevgiyi yaşayabilecek kadar özgürdüm, nefes aldım.
    bir gün beni görecek misin diye sordum aya. karanlık tarafıyla koskoca bir kahkaha attı ay bana. hiçbir şey demedi ama ben anladım. o kahkahada güneşten başka hiçbir şey göremeyecek olmanın acısı ve zevki vardı. ışıkların sarhoşluğu ve yansıtmanın zorunluluğu vardı.
    güneş olmanın hayalini kurardım çocukken. gelecekle bağ kurduğumu bile fark etmeyecek kadar küçükken. gelecekle son bir kez daha bağ kurdum ve kendimi pencereden aşağıya atarak uzaklaştım.
    #276622 imnilaying | 3 yıl önce
    3kişiye özel