"Onca zamanı boşu boşuna geçireceğime uçmayı öğrenebilirdim. Öğrenecek ne çok şey var!" Martı Jonathan Livingston'dan hayatın tüm yılgınlıklarına karşı tertemiz bir nefes olsun size diye.
"Gösteri toplumunda, kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür, sahteleşir. Tüm dünya aynı gösterinin sahnesidir artık; hepimiz aynı gösterinin oyuncusu ve seyircisi oluruz."
"Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu insanoğlununun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz."
"prosser bütün hayatının bir tür rüya olduğunu hisseder, bazen de bunun kimin rüyası olduğunu ve rüyayı görenin gördüklerinden hoşlanıp hoşlanmadığını merak ederdi."
sizler rüzgarlı havada sigara içtiğinizde, onu yakana kadar üç, beş, on kibrit yakıyorsunuz, ta ki sigara yanana kadar. bir kerede sizin beyninizi, iradenizi yakmamı nasıl beklersiniz benden? hele bir de sizler sadece rüzgar altında değil de, ateşin yakılması güç olan derin bir bataklıkta iseniz.
"gerçekler şaşırtacak kadar hakiki ve net biçimde duyduğumuz bir şey midir? yoksa gerçekler gizlenmiş, kapatılmış ve her tür psikolojik ağırlıklarla üzeri örtülmüş, bir kez tanımlandığında güvenilmez ve anlaşılmaz mıdır? gerçekler asla tam olarak siyah ya da beyaz değillerdir. daha çok gri, kahverengi ve hatta kırmızı tonlarındadır. "
Bazı insanların yüzü buralı değildir. Görür görmez anlarsınız. Çekip gideceklerdir, hem de ilk fırsatta. Dolayısıyla onlara bakarken onları yaşanan anın boşluğuna çivilemek istercesine bütün gözlerinizle bakarsınız. İleride anımsamanızı kolaylaştıracağına inandığınız dipdiri bir dikkatle bakarsınız. Sonradan yaşadıklarınız ne olursa olsun, ilk bakışta gördükleriniz doğru çıkar. Çekip giderler gene de. Yazınızda yazılıdır bu. Bakışlarınızda da.
sanki sol kaburgamın altından çıkan bir ip senin sol kaburganın altına sıkıca bağlanmış gibi, ve aramıza okyanuslar girerse o bağın kopacağından korkuyorum...
"elindekileri karyolanın altına boş bavula koydu. çevresine bakındı. yoktu. oturma odasını da aradı. orada da yoktu. bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. kadınlar da böyleydi. dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu."