-
ekrem imamoğlu'nun üzerine saldıkları yargı elini kullanma methodu 20 küsur yıllık iktidarında daha önce yaptığı hiçbir usülsüzlüğe benzemeyen parti. kayyum atanan doğu illerini zamanında takip ettiyseniz, soruşturma başlatılıp belediye başkanları doğrudan ifadeye çağırılmamış, soruşturma savcılık eliyle açıldıktan sonra belediyelere doğrudan kayyum atanıp geçilmişti. sanırım ahmet türk bu noktada istisnaydı. uyap'ında romanlar basılabilecek kadar yargılanma geçmişi olduğundan mıdır, bilmiyorum; doğrudan göndermişlerdi ifadeye. diğerlerinde böyle olmadı. imamoğlu'nun evine sabahın 6'sında 200 polis yollamak herhangi bir refleksle de açıklanamaz. fark burada bence.
çevremde tartışıldığını duyduğum mevzulardan biri de, akp'nin bu kadar topla tüfekle bu işin peşine düşmesinin neden şimdi, neden bunca ay beklendikten sonra başladığının makul bir nedenini bulmak. akp'nin yargı kolunu mhp'ye vermesi yıllar önceki mevzu. değil istanbul'u; ankara ve izmir'i de aynı anda kumpasa alet edip belediye başkanlarını düşürebilirler şu anda ama yapmıyorlar. ayrıca rte'nin imamoğlu ile ilgili sorulara özgür özel üzerinden cevap vermesi de "ben onu sallamıyorum"dan ziyade, "imamoğlu'nu gündemde tutmamalıyım, yoksa halk desteği kendiliğinden büyür. bari bu olmasın" mantığına yaklaştırıyor beni. polisin odtü, bornova ve saraçhane'nin çevresinde küçük çaplı orantısız güç uygulaması, geri kalan neredeyse bütün yerlerde sıktığı gazı, suyu bile yönetmeliğinde de yazdığı şekilde, olması gerektiği gibi hedef gözeterek uygulaması da doğrudan ya valiliğin ya da rte'nin emri gibi. bornova-bayraklı arasında dün de 4 toma'yla biçerdöver gibi kaldıraçlıları yok etmeye çalıştılar. kaldıraç, gezi'den sonra yok hükmünde bir oluşum benim gözümde. o zaman da kaldırım taşlarını toma'ya değil, polisin kafasına nişanlayarak atmaya çalışan, sapanlarla gösterilere katılıp slogan atmaktansa kavga etmeye yer arayan, kitlenin hiçbir zaman en önüne geçmeyen, aralarda kalarak senin benim gibi sadece protesto hakkını kullanmak isteyenleri kendilerine kalkan olarak gören bir topluluk olduklarını görmüştüm. kaldıraç'ın dsip'in (devrimci sosyalist işçi partisi) bir alt kolu olduğu günler çoktan bitti. gezi'de özellikle gösterilerde yaptıkları, sonradan gündeme çıkabilmiş duruşmalarda "biz de buradayız" desteklerini komple sildi, götürdü bence. polisin bunlara karşı olan tavrının dahi daha da sertleşemeyeceğini düşünüyorum çünkü yukarıda yazdığım gibi, bi' şekilde bir emir var ya da bekliyorlar gibi.
ben yolun sonuna geldiğini düşünmüyorum akp'nin. rte sonrasındaki düzenle ilgili hiçbir plan yapmadıkları için şimdi devrilme ihtimali gün geçtikçe artan tek adam'ın saçmalamalarına karşı da parti içinde hiçbir çatlak ses de çıkaramıyorlar. dün bir arkadaş da dedi bunu: "olm, bunlar gezi'de bile kendi içlerinde bölünüyorlardı, şimdi tek farklı ses çıkmıyor. hatta bakanlardan başka doğru düzgün ses bile çıkmıyor". işte, ben bunun topyekün bir birleşme olduğunu değil, tam tersine "o ne yaptığını bilir yeauv, biz ne düşüneceğiz?" tepkisizliği olduğunu düşünüyorum. bu yüzden, imamoğlu suçlamaları maddi sonuçlar vermeye başladıktan sonra (tutuklu yargılanmalar, belediyenin bütün önemli adamlarının mal varlıklarına el konulması, siyasi hayatlarını bitirmeye yönelik adımların savcılık tarafından başlatılması gibi) ne yapacaklarına dair fikri olan tek bir akp siyasetçisi ya da bürokratı yok. rte de bunu düşünmüyordur, adım gibi eminim. "önce şu tehlikeyi tamamen yok edelim, sonrasında bakarız" kafasına sahip olduğunu 20 küsur yıldır biliyoruz. sonuçta siyasal islam 2 adım ötesini düşünmez, plan yapmaz, sadece önünde sorun olarak gördüğünü "o an" yok etmeyi amaçlar.
akp'nin tarih olacağı günler çok yakın değil belki ama tek plana dair gerçekten akılsızca üretilmiş, tek hamleli planları ve amaçları yıllar içinde yok olacak olan parti benim gözümde. kurtuluş da çok yakın değil ama ufukta bir şeyler var gibi bence. sadece bunun için bile protestolara katılıp "faşizme karşı omuz omuza" demek, çapsız ana muhalefet partisinin önderliğindeymiş gibi görünen ama aslen sendikaların, stk'ların, %1 civarı oy alan küçük partilerin sağlam yapılanmalarının sırtladığı (izmir için tkp, hkp, tip gibi) protestolarda fiziken bulunmak gerekli. buna göre valiliklerin anayasaya aykırı yasaklarını delmeyi düşünmenizi öneririm gençler. sonuçta her zaman gözaltına alınabilir, 3 kelime hukuk bilgisi olmayan memurlara derdinizi anlatmak zorunda bırakılabilir, nöbetçi mahkemede hakimin karşısında dimdik durmanız istenebilir. bunlar için hukuki bir gerekçeye ihtiyacı olmayan yapı 20 küsur yılda boşuna inşa edilmedi bu topraklarda. sadece sonraki yıllarda geriye dönüp kendinize baktığınızda, neyi, neden ve hangi düşüncenize göre yapıp yapmadığınızı kendinize açıklayabileceğiniz kadar adaletiniz olsun. gerisi sorun değil. tutup "ekmek için ekmelettin" saçmalığını tüm ülkeye dayatmış ve bundan da utanmamış bir partinin aklıyla hareket etmenizi kimse beklemeyecek sizden zaten.-
2 gün önce yürüyüşteydim (bulunduğum şehirde polislik bir olay olmadı). Bu akşam tekrar yürüyüşe gideceğim. İstanbul'a gittiğimde Saraçhane için de fırsat yaratmaya çalışacağım. Birkaç yerde daha dedim burada da yazayım; yıllar sonra aynaya baktığımda kendimden utanmak yerine gurur duyabilmek için gidiyorum, gideceğim. Ülkeme dair umudum 1 hafta öncesinden çok daha fazla.
*149908 | 6 gün önce -
anlık umut patlamaları haricinde, iyi yoldasın albi. bu ülkenin geleceği seninki ve sonraki nesiller. en azından yazdıklarımı okuyup buna benzer düşündüğün için teşekkür ederim.
*149915 | 5 gün önce -
Anlık umut patlamaları olduğunu kabul etmekle birlikte bundan ibaret olduğunu düşünmüyorum. Benim gibi düşünen, hisseden, benimle aynı dertleri dert edinen milyonlar olduğunu görmüş oldum. Bu milyon insan benim umudum ve geleceğim. Bu yüzden umudumu diri tutuyorum.
*149918 | 5 gün önce
-