1. Siz kendi halinizde takılırken birilerinin size durduk yere takabileceği sözlük.

    Şu söz benim buradaki 2-3 yıllık olan yazarlık süremi iyi anlatıyor:

    i.ibb.co/...

    Sözlüğe ilk geldiğim zamanlarda da periyodik olarak birileri kafaya takardı beni. Hatta çok girdi girdiğim için "ilgi orospusu" bile dendi hakkımda.

    Oysa ki tek amacım, en başından beri, öğrendiğim şeyleri birileriyle paylaşmaktı. Tabii zamanla benim için bir öğrenme veritabanına dönüştü burası, o da ayrı bir konu.

    Zaten kulzos üzerinden de çok sosyalleşmeye çalışmadım. Ne radyosu bana hitap ediyor, ne discord sunucusu, ne de zirveleri. Öğrendiğimi burada yazabiliyorsam o yeter bana.
    1web sitesi 
  2. uzun zamandır söylemek istediklerim vardı. onları uzun uzun dökeceğim.

    2015 yılından kulzos'a geldiğim süreye kadar bir başka sözlükte yazardım. Ancak aynı yazarların, aynı konuların etrafında dönmesiyle sözlük, canlılığını yitirdiği gibi, tek tipleşmeye başlamıştı. bu durumdan rahatsız olduğum için bir süre kendimi ifade edebileceğim yeni sözlük arayışlarına girdim. Birçok sözlükle karşılaştım ancak içerik olarak ne tatmin ediciydi ne de yazarlar iyiydi. Tesadüfen bir sitede karşılaştığım interaktif sözlükler sıralaması ile ilgili bir yazı vardı. Sıralamaya dahil olan bütün sözlükleri tek tek girip inceledim. Rastgele butonuna tıkladıkça karşılaştığım başlıklara bakıp genel fikirler edindim. Buna kulzos da dahildi. Kulzos'a kayıt olup çaylaklığımın yazarlığa dönüşmesini bekledim. Elbet okuyor ve az da olsa yazıyordum. Ve yazar oldum!

    Kulzos'ta ilk zamanlarda sessizdim. Çünkü yeni girdiğim bir ortama hemen atlayamıyorum. Bir oturup solukklanıp, kim ne yapıyor, ne yazıyor, ne konuşuluyor, kulzos mahallesinde komşular ne alemde diyerek perdenin aralığında seyrettim. Zaman geçtikçe, kulzos'ta karşılaştığım başlıklarla okumalar derinleştikçe, benim de var olduğumu, artık perdeyi çekip pencereyi açmanın vakti geldiğini düşünüp okumalar neticesinde edindiğim bilgilerimi kulzos ansiklopedisine başlık başlık eklemeye başladım. İlk zamanlar yazdığımda posta kutum boşken, yaptığım bir açılma itirafının ardından dolup taşmaya başladı. Cinsel yönelimlerle ilgili yazdıklarımdan sonra kapı altından fışkırmaya, pencereden giremeyince bacadan dökülmeye başladı mesajlar.

    "dalga geçiyorsun diğmi, pipilisin sen", "bir şans versen bana aslında öyle olmadığını anlıcan", "penetrasyon eksikliğinden böyle ciyaklıyorsun", "biseksüel olabilir misin?", "çok mu çirkinsin de yüzünü değil götünü bu kadar çok yazıyorsun", "saçma sapan şeyler uydurup duruyorsun. bir tek heteroseksüellik var. kendi çöplüğünde öt".

    daha aklıma gelmeyen bir sürü mesaj. okur okumaz silip attım. Cevap vermedim. Umursamadım. Ancak en sıradan konularda bile girdi paylaşır paylaşmaz eksileniyor. Güldüğümü yazıyorum yine eksileniyor. Pipili olsam neden kadın taklidi yapayım ki? Üzerini çize çize cinsiyetimi söylüyorum. Kadınım yahu! bundan daha güzeli, daha ötesi var mı! Evet, çirkinim. ve çirkinliğimin hoşa giden bir yanını keşfettiğimden bu yana daha çok seviyorum çirkinliğimi. Ve yazmaya devam edeceğim. Homoseksüelim diye her yanımda oturan kadına sulanmıyorum. Pezevenkleşmiyorum. Yavşamıyorum her gördüğüm kadına. Cinsel aktivitelerle ilgili yazıyorum diye her önüme gelenle fink atmıyorum. Nerede, nasıl davranmam gerektiğinin gayet bilincindeyim.

    Yazdıklarımdan rahatsızlar ise, ben geldiğimde kapıyı bacayı pencereyi örtüp perdeyi sıkı sıkı çekip içeri geçebilirler. görmeyebilirler. okumayabilirler. ancak bu şekilde mesaj atarak benim kulzos'tan gideceğimi düşünüyorlarsa, düşünüyorsanız eğer üzgünüm. üniversite sınavlarını kazandığımda yapacağım tercih listesinde ankara'yı değil de istanbul'u yazdığım için evden kovulmuş, bir yıl boyunca eve alınmamış, harçlık gönderilmemiş, irtibat kurulmamış bir insan iken klavye başında sadece rumuzunuzu bildiğim sizlerin ettiği bir iki kelam ile gitmeyeceğim elbet. giderek size bu primi vermeyeceğim. İnandığım şeylerin peşinden koşmaya, yazmaya, ötmeye, doğru olanı yazıp çizerek bağırmaya devam edeceğim. duymak ya da duymamak o sizin meseleniz.

    Kulzos'ta yazdığım müddetçe mesajlar almaya devam edeceğimi biliyorum. olsun, yazmak isteyen dileğince yazsın. Çok seviyoruz şurada bir avuç insan iken birbirimizi tırmalamayı. İnatçı olduğum konular dışında, sınırlarım olmadı ancak kendime belirlediğim bir etik çerçevem var. Bunun haricinde elimden geldiğince aynılaşmamaya gayret ediyorum. Çünkü aynılaşmaktan, tep tipleşmekten, kemikleşmekten en çekindiğim ve bunlardan uzak durmak için sürekli kendimi yenilemeye gayret ediyorum. Duygu ve düşüncelerin değişimi olmadığı müddetçe insan kokmaya başlıyor. Böyle benimle de sevişir miydin diye mesaj atan kişi/kişiler gibi sapıtma ortaya çıkıyor. Herkes aynı düşüncede olmak zorunda değil, olsaydı sıkıcı olurdu. gelişme ve değişim göstermezdi.

    paylaşmanın en önemli neticelerinden biri budur, paylaşılan şeyin çoğalması, katlanması, iyileştirilmesi, yanlış ise doğrulanması, tartışılabilmesi, öğrenilmesidir. Yazdığım her alanda kafalar başka bir gezegene gidiyorsa demek ki sıkıntı var. Bir şeyi ürettiğimde, yaptığımda ya da yazdığımda paylaşıyorsam şayet, farklı yaşamsal deneyimleri sonucunca edinilen birikimlerin biricikliğine, tekilliğine, öznelliğine inandığım içindir. bu farklılıklardan yeni fikirler, ne görüşler, yeni yorumlar ve güzel muhabbetler döneceğine inandığım içindir. ban şuraya bir fotoğraf koydum diye "ıyyy" diye mesaj atan gibi, olmadım. göremediğim bir şey varsa eğer fark edebileyim diye. üretmedikçe rahat duramıyorum. ancak ürettiklerimi paylaştıkça rahatsız olunuyorsa mesaj atıp çirkinleşmek yerine gözlerini kulağınızı ağzınızı kapatırsınız olur biter. daha söyleyeceklerim var ancak başınızı ağrıttım. az da olsa içimi yıkadım.

    sonra olarak vangölü ekpresi başlığını değiştirmemenizi isterdim. günce değil çünkü. uzun uzun yazıp okuyucuyu sık boğaz etmemek için gün gün bölüp paylaşıyorum girdileri. yeniden halka açık, ve aynı başlığında durmalı. çünkü vangölü ekspresi yapmış diğer arkadaşlar olduğunda onlar da başlığın altına yazabilmeli. Bu yüzden eski başlığına ve halka açık olması taraftarındayım.

    nefretinizi, öfkenizi, çirkinliğinizi güzel şeylere dönüştürün. haziran eksik olmasın başınızdan!

    edit: siz eksiledikçe ben daha çok güçlü bir şekilde bağırmaya başlıyorum. çok yaşa emi!
    #95518 pia | 7 yıl önce
    6web sitesi 
  3. en ufak bir anlaşmazlıkta isyan çıkan sözlük. şaka mısınız allasen.

    ortada bir problem varmış gibi burada bunu abartmanızı anlamıyorum. hayatta her şeyin bir karşılığı var. girdi silersen cezası var. kurallara uymak istemeyişi bi yerde anlarım, bazı konularda ben de anarşistimdir. ama bu, bu sözlüğün oluşumuna saygısızlık en başta. ortada bir emek var ki bunu tartışanlarınızın tamamı benden eskidir, sizin daha iyi bilmeniz lazım.

    bizde toplumca bu var bak. burası tüm yazarların ortak kullanım alanı di mi, hemfikiriz. beğenmediğiniz bi kural mı var, hoşunuza gitmeyen bi husus mu var, ve başlıkları orada, niye yazıp hak aramıyoruz orada da, girdi siliyoruz, ne bileyim trip atıp ara veriyoruz yazmaya falan. hayır kime ceza yani orasını da anlamıyorum. kişisel olarak muhabbetlerini ve karakterlerini sevdiğim, saygı duyduğum insanlar yapınca bana komik geliyor. bu karantina mevzuları ayarlarınızı kaçırdı diye tahmin ediyorum ama uydu alıcınızla oynamanızda fayda var.

    şunu da bırakayım şuraya, sonra nasıl eleştirileceğini bildiğim için bu yazının, peşinen deklare etmiş olayım:

    ben kimsenin tarafında değilim. biri haksızlığa uğradıysa, tamamen arkasındayım, dini, siyasi ya da ideolojik görüşü beni enterese etmez. yaşadığım hayatta hep bunu motto edindim. hepiniz kitap okuyan insanlarsınız. kitap okumasanız bile binlerce insan tanıdınız, hayatınıza girdi, çıktı. muhakeme ederken neden farklı açılardan bakmıyorsunuz?

    dj mi istiyorsunuz aktif olarak, yayın yapın abi en basitinden. yapın ki şevklensin millet. yayınından hoşnut olduğunuz biri var ama kural yüzünden dışarıda mı kaldı? talep edin bu kuralın kalkmasını, çok mu zor? ya da kural kaldırmak yerine, bunun temel sebebine niye inmiyoruz?

    "19. kural
    belirli ve/veya belirsiz periyotlar halinde, süreklilik arz eden şekilde, girdi yazıp silme işini alışkanlık edinmiş bir yazarın bu eylemi sözlük yazarlarını rahatsız etme amaçlı art niyetli bir çaba olarak değerlendirilecektir. uyarılara rağmen bu eylemin devamı söz konusu yazarın süreli ya da süresiz uzaklaştırılmasına sebep olacaktır."

    denmiş mi, denmiş. niye denmiş? sözlüğe emek harcanıyor, zaman harcanıyor, biraz saygı gösterin, insan olun diye denmiş. sen burada okuyorsan en basitinden, bi nevi hizmet alıyosun. kimse senden bunu için ücret vs talep de etmiyor. tamam ekşi gibi gündem belirlemiyor, inci gibi de taşak platformu değil. ama madem mutlusun diye buradasın, sorunlara başka yönlerden yaklaşıp, at gözlüklerinizi çıkararak bakarsanız, bir sonuca varırsınız.

    ha canınız bunu yapmak istemiyor mu? küsün anasını satayım o zaman, ne diyeyim? akşam ebesi sende oynayalım, kapanış da öyle olsun.
    #181349 mangetsu | 5 yıl önce
    0web sitesi 
  4. "yav bu kulzos size ne etti?" yazsam moderasyon siler haklı olarak.

    o yüzden diyorum ki; yahu sözlük işte, yazın, çizin, okuyun, belli bir üslup dahilinde tartışın, eleştirin, kızın, sevin, sevmeyin... ama gece başınızı yastığa koyduğunuzda hebelek mahlaslı yazarın size niye sataştığını, höbelek nickli yazarın da aslında bok gibi yazdığını falan değil de mesela orhan veli'nin ne muazzam bir şair olduğunu, jeff'in (buckley) ne kadar da hüzünlü "i love youuuu" dediğini ya da en sevdiğiniz yönetmenin son çıkan filmini, sevdiceğinizi, o da olmadı evrende kapladığımız yeri, arıların yaşamın devamı için ne denli önemli olduğunu ya da almanların niye her haltı bu kadar iyi yaptığını falan düşünün. olmadı sihirli mantarların kafa buldurduğu masum anadolu insanına gitsin aklınız. ne bileyim işte, isteyen çükübik isteyen de meminto düşünsün ama gece gündüz "kulzos" düşünmek de ne bileyim biraz tuhaf geliyor bana.
    #226665 petra von kant | 4 yıl önce
    1web sitesi 
  5. Sanırım bilmem sözlüğün kaçıncı yıl dönümünü radyodan kutluyorduk. Mod ekibi ve ağzı iyi laf yapan birkaç yazar arkadaş ses kayıtları ile kulzos hakkında konuşuyorlardı.

    Orada biri kulzos için aşağı-yukarı şöyle bir şey söylemişti, "kulzos'u senfoni orkestrası gibi düşünebiliriz. Gelen her kişi kendi köşesine geçip enstrümanını çalar ve orkestranın bir parçası olur. Ve bu durum bu şekilde süregelirken her yeni gelen için dışardan gruplaşma varmış gibi gözükür -ki keman çalan ile viyola çalan elbette iyi anlaşır çünkü ikisi de yaylı çalgıcılar- ama durum öyle değil."

    Şimdi ben ilk geldiğimde harbiden bana da öyle gelmişti. Yani bir grup ve ben gibi gelmişti. Gelirken de niyetim enstrüman kullanmak değildi açıkçası. (Yazmak)
    tembellikten kullanmadım da pek. Seyirci (okuyucu) olmak daha kolay geldi. İşte seyirci olarak bulunduğum bu yerde bile zamanla orkestranın bir parçası halinde hissettim kendimi. (Aidiyet)

    Şimdi bu son göç ile gelen Writerofadream, ben buyum abi ya, sol si re sol, nastekaolsam gibi yazarlara bakıyorum hepsi sanki sözlüğün ilk temelinde buradaymış gibi geliyor. Büyük ihtimalle kendilerine de öyle geliyordur. -hayır gelmiyor, derlerse yandık- yani toparlamak gerekirse evet kulzos bir orkestra ve herkes kendi köşesinde kendi enstrümanlarını çalıyor. Ne yenisi ne eskisi var. Kalanlarıyla bir bütün..


    -- spoiler --


    Zaman zaman çalgıcılarımızın can sıkıntısından enstrümanlarını bırakıp birbirleriyle yastık savaşı yaptığı ve yapacağı doğrudur. Bu savaşlarda hayatını kaybeden ve kaybedecek olan çalgıcılarımıza Allah'tan rahmet dilyoruz. Yaralıların ise en kısa zamanda iyileşip aramıza katılmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.


    -- spoiler --

    #261969 alatriste | 4 yıl önce
    8web sitesi 
  6. temellerinin atılışı aslında eylül'den öncesine dayanır.

    puslu bir cumartesi akşamıydı. yok be ne pusu, bildiğin cumartesi işte. istanbul, beşiktaş'ta, 'nin önerisiyle 'da buluşmuş oturuyorduk. cappucinosunun yanına patates söyleyen yan masadaki tuhaf kızın patatesini bize vermemesi nedeniyle hem hüzünlü, hem sinirliydik. "cappucinonun yanında patates ney lan?" diye dalmak istedi kubiluck ama amaçtan sapmamak adına garsonun da bişeysi olan kıza bulaşmadık.

    o gün orada yedi kişi toplandık. ile konuşacağımız şeylere karar verdik. tseven ile durumu çözemezsek yeni bir sözlük için yapılabilecekleri kararlaştırdık. bu yolda her daim bizimle olan ve onun yanı sıra meta ruhunu yaşatmak isteyen ve teknik anlamda bizim çok çok ötemizde olan , o an orada olmasalar da ekipte olması gereken kişiler olarak gıyaplarında anıldı. bizler de, teknik anlamda kendimizi geliştirmek için çalışmaya başlamaya karar verdik. bütün bunlar içilen biraların etkisi miydi, yoksa kızın patatesi vermemesinin yarattığı sinir miydi bilmiyorum. kahve ile patates ney lan?

    o gün orada olanlar, soldan sağa, , , , , (), () ve (efendim? bana mı seslendin?) [yok bişi] (peki) idi. tepelerin kocakarisi, "ben valla sözlük falan kuramam ama siz kurun gelir yazarım" dedi özetle. gecenin ilerleyen saatlerinde hemen herkesi pert edeceğinin emaresi bile yoktu oysa o masum cümlelerin hiç birinde.

    geri kalan herkes, keltox bize katılırsa, cevem desteğini sürdürürse, biz burada olan insanlar ne yapar eder bu işi kıvırırız dediler. ve oldu.

    arada çok şey yaşandı. betasozluk.club, tseven görüşmeleri, php dersleri, script araştırmaları, pazarlıklar, kahve yanında patates yiyen kıza edilen küfürler, falan, filan, fişmekan...

    şimdi buradayız. ama burada bahsi geçen insanlar sadece hareketi başlatanlar. hareketin devamı ise şu an burada olan ve gelecekte burada olacak olan, meta ruhuna aşık herkesle mümkün.

    alnımızın akıyla ve internet var oldukça var olmak dileğiyle, sizlerleyiz işte. kahvenin yanında patates? öyk.
    #1110 larden loughness | 8 yıl önce
    0web sitesi 
  7. insanların kendi aralarında herhangi bir başka platformda da gerçekleştirebilecekleri kavgaları sırf burada yapmaya karar verdikleri için suçlayıp durdukları web sitesi, evim. instagram ya da twitter üzerinden bir tartışma yaşandığında nasıl ilgili mecraları suçlamak anlamsızsa aynısı burası için de geçerli olmalıdır. bir yorum ya da girdi ilgili şikayet butonu ile moderasyona bildirildikten sonra saniyeler ya da dakikalar içinde bu talebin yanıtlanmıyor olması moderasyonun da insan olduğu gerçeğini gözler önüne serer. kalabalık yokken anında yanıtlanabilen bildirimler kalabalık arttığında bu süreyi uzatmıştır lakin bu şikayetler incelenmiyor anlamına gelemez. bunun yanında yüzlerce girdi, binlerce yorumu tek tek incelemek hali hazırda bir işi olan ve bir yandan da mesaisinin büyük kısmını buraya harcayan insanların sahip olduğu bir meziyet değildir. şikayet butonu tam da bu sebeple vardır. şikayet edilmeyen girdi ve yorumların bir yaptırıma uğramıyor oluşu da bundandır. bi kavga etmeyin yeter artık.

    edit: imlalar şeyler
    #211356 the fool | 4 yıl önce
    1web sitesi 
  8. Şahit olun, mağduruz biz meta'dan,
    Cânım sözlük hiç çıkmadı betadan,
    Pek bir zaman geçmedi ki aradan,
    Henüz parlak bir fikirdi kulzos.

    Cengâverler bir bir davrandı önden,
    Devam etmek için kalınan yerden,
    Cevcev, keltox, kesret ve larden,
    Bir fidan misali yeşerdi kulzos.

    Kuruldu altyapı, verildi izin,
    Yazıldı nice kodlar, gömüldü dizin,
    Sevinin arkadaşlar, bu gurur sizin,
    Ana hatlarıyla belirdi kulzos.

    Dört bir yana bugün haber salınsın,
    Toplansın eskiler, yeni üye alınsın,
    Kurallara hep mütabık kalınsın,
    Serin bir eylül akşamı kuruldu kulzos.

    Her daim kalbimizde saklısın kulzos,
    Diğer sözlüklerden farklısın kulzos.


    istek üzerine yazdığım kulzos şiiri:) umarım beğenilir.:)
    #49374 Trafalgar | 8 yıl önce
    8web sitesi 
  9. bu güne getiren herkese teşekkür etmek istediğim sözlük.

    çok fazla bu tarz sosyal mecralarda vakit geçirmiş biri olarak, buranın ne kadar farklı olduğunu söylemek istiyorum.
    şöyle ki;

    çok göze sokulmasa da, sürekli bir şeyleri daha iyiye taşımak için çalışan insanlar var.
    ki her şey kusursuza yakın neredeyse, tasarımından altyapısına kadar.

    her şey o kadar ince düşünülmüş ki, belli ki çokça vakit harcanmış yapım sürecinde.
    ve diğer kalabalık sözlüklerle kıyaslamadan, direkt bir internet sitesi olarak bakarsanız,
    hiç de az olmayan kullanıcılarının her birinin verdiği tavsiye ya da gördüğü bir eksiklik üzerine, hemen çalışmalara başlayıp güncelleme getiren moderatörler var.

    hepsinin tasarım ya da bilişim konusunda ileri düzey başarılı olduklarını fark etsem de, onlar bunu göze sokmadan kullanıcılarının isteklerine anında cevap verip, ona göre şekillendiriyorlar çoğu şeyi.

    ayrıca fark ettiniz mi bilmiyorum, sitede ne bir reklam, ne başka bir gelir kaynağı var.
    demek ki bu adamlar burası için cebinden para harcıyor.

    site, radyo, mobil falan bunlar hep masraf.
    üstüne bir de vakitlerini harcıyorlar.

    ve getirisi olmaması bir yana, burada egolarını okşayacak ya da kendilerini normal yazarlardan üstün gösteren hiçbir şey de yok.

    hiçbir moderatörü ya da kimin ne kısımla ilgilendiğini bilmem.
    tanımam da.

    fakat hepsinin eline sağlık.
    bir işi kar amacı gütmeden, sadece istediğiniz ya da sevdiğiniz için yaparsanız böyle olur işte.

    işin teknik kısmını geçtim, en güzel yanı mükemmel bir kitle yaratmış olmaları.
    ya da kendiliğinden mi oluştu, bu bir şans mı bilmiyorum.

    ama bahsettiğim kitleye hitap eden bir ortam yaratıldığı için olsa gerek.
    umarım hiç bozulmaz.
    emeğinizin karşılığını soyut şekilde aldığınızdan eminim, umarım somut şekilde de alırsınız bir gün.

    teşekkürler efendim.

    #65253 lizard | 7 yıl önce
    0web sitesi 
  10. bence kalite olarak şu anda türkiyenin en iyi sözlüğü. az çok diğer sözlüklere de baktım ama burası başka. sakin sol frame, ilgili moderatörler, düzeyli ilişkiler...10 ay önce ilk geldiğimde yazdığım gibi, sakin bir kasaba burası. benim temennim hep böyle kalması.

    bugün ekşi sözlük'e şöyle bir baktım da, yeni alınan yazarlar falan tam bir çöplük olmuş. random harflere basarak bile yazar olunabiliyormuş artık. nitelikten çok niceliğe önem verince sonun o şekilde oluyor. burada nitelik, nicelikten önce geliyor. işte bu yüzden kaliteli.

    bu kadar övmeye bir madalya neyin bir şeyler verirsiniz bence?
    #80081 joker | 7 yıl önce
    7web sitesi 
  11. bilgi odakli, ciddi bir ortami olan sozluk, hatta daha once deneyimledigim sozluklerin tamamindan daha ciddi. bu nedenden oturu benim gibi yeni gelen yazarlar bocalama yasiyor olabilir; hatta bir kismi hicbir zaman adapte olamayabilir.

    eksi sozlukte yazar olmadim, bir hesap actim ama hic doldurmadim. o ortamin yozlugundan, nefret soylemiyle harmanlanmis olmasindan, sistematik homofobiden, gunumuz iktidarin'in sozluk uzerindeki baskisindan dolayi elim hic gitmedi. gundem kontrolu icin arada bakiyorum, ve yazilanlari okudukca cogunluk icim karariyor.

    daha once iki tematik sozluk deneyimim oldu. ayi sozluk, lgbti sozlugu diye gecer. hayatimin en dip doneminde karsima cikti. iyiki de cikti. o donemi asmamda yardimci oldu, bircok dostluklar edindim hatta yazarlardan biriyle kisa sureli bir iliskim bile oldu. evim olarak gordum. kalabalik bir ailenin yasadigi, kavgasi; dirdiri bitmeyen evim ki sozluk diktatorunu elestirdigim icin kendisi tarafindan kovulmamla beraber o macera bitti. 5000 uzeri cogunlugu bilgi icerikli giri, emegim yok oldu.

    digeri kirmizi elma sozluk, diger adiyla edepsiz kadin sozlugu. ayi sozluk gibi evim olarak degil, sanki altin gunu ortami gibi, gordugum sozluk. ancak digerinden daha samimi ve eglenceliydi. format icin onemli olan tek nokta eril dilin tolere edilmemesiydi ki, dilimin eril olmadigi sanrisindan kurtulmamda, kisiel gelisimimde buyuk rol oynadi. oradan da guzel dostluklar edindim. ancak birgun azalarak tukendi ve sonunda yok oldu.

    kulzos. ucuncu sozluk maceram. diger iki sozluge karsilik oldukca farkli bir ortam. daha cok bir kampusun kutuphanesini andiriyor benim icin. ciddi, kurallari olan ancak yine de ara sira samimi guluslerin duyulabildigi, bircok kisiyi tanimadigin, ancak tanimasan da samimi olabilecegini tahmin ettigin, yeri geldiginde bir kalemi odunc isteyebilecegin insanlarin oldugu bir ortam.

    kendimi donanimli biri olarak tanimlamasam da, turkiye'de 4 sehir, dunyada 9 ulke ve 4 ayri kitada yasamis, bunula beraber cokca seyahat etmis biri olarak kalemimin yettigince deneyimlerimi , gozlerimi paylasmak, bildigim konularda yazmaktan keyif aliyorum. henuz kulzos'a isinma donemindeyim, ama gittikce sevmeye basladigim ortam.
    #209206 aigai | 4 yıl önce
    0web sitesi 
  12. Sevişmesi de dövüşmesi de bitmeyenlerin sözlüğü. Ama en pis anında bile çok düzeyli herkes. Mahalle kavgası ayarına inmiyor işler. Moderasyonun etkili olduğu buradan belli.

    ben buraya geleli 4 ay oldu. şu dakikaya kadar bu mecrada kendimi daha çok "diego dur allahını seversen"deki diego gibi hissettim. bi kavga dönüyor; ama kimin kiminle ne derdi var, Genelde anlamıyorum. Kel alaka yorumlar yazıp, bazen de rica üzerine aydınlatılıyorum falan. hafif bir düzelme olsa da Bu malımtrak moddan henüz kurtulabilmiş değilim, bir gün araya kaynayacağım, kaynadığımı da anlamayacağım gibi geliyor ama, hayırlısı artık.

    gel gelelim, şimdi de işte şu mevzusu çıktı. ay ben bir üzüldüm anlatamam. yaptığım esprilerin yarısını yıldızlara doldurmuşum. ama asla karşı çıkmadım. neden? çünkü yurt dışına göç etmiş beyaz yakalı türk gibiyim allah kahretmesin. ortama uyum sağlamaya, aksanlara alışmaya falan çalışıyorum, "buranın da kuralı böyle, çıkıntılık yapma ilk dakkadan" diye yavşak yavşak, sinsi sinsi dolanıyorum ortalıkta. sonra bayağı da sevdiğim yazarlar aynı bu düşünceyle güzel güzel girdiler yazdılar, yıldızlı bakınız içindeki espri haklarını savundular. ben nasıl pişman oldum! ben de aynısını düşünmüşüm bak. ama gittim ne yaptım, her boku parantez arasına yazdım burası da böyle demek diye. bana bi oryantasyon haftası falan mı düzenleseniz yav? bazen neden eksilendiğimi anlamıyorum, kural ihlali yaptım sanıyorum. taktım kurallara, ne belaymış. şöyle bir girdi yazdım, kulzos yardım hattına, , kitap önerisi istedim. allah bi eksilendi. aha dedim kesin kural ihlali yaptım. bir hafta sözlüğü her açışımda bu girdiyi nereye taşısam diye düşündüm, hangi kuralı ihlal ettiğimi aradım durdum. sonra lafı geçti de bir arkadaş aydınlattı sağ olsun, " 'ilgimi çekmeyenler edebiyat, felsefe, tarih, sanat, fantastik.' büyük ihtimal şu cümle yüzünden eksilenmiş" diye. ohh nasıl rahatladım anlatamam, kural ihlâl etmemişim, sadece benden tiksinmişler diye. bak mesela beni aydınlatan yazarın ismini vermem de kural ihlâli olur mu bilmiyorum. normalde verirdim ama şu an düşündükçe geriliyorum. sürekli tedirginim.
    #240494 istenc | 4 yıl önce
    9web sitesi 
  13. ruhu ergen, olmamış tiplerden kurtulsa çok daha güzel bir yer olacak olan sözlük. Ama oğlu oldu diye tutup çükünü koparan da, oğlu olmuyor diye karısına zulmeden de, oğlum sana söylüyorum damadım sen anla diyen de bu ülkenin gerçeği sonuçta. Atsan atılır da, herkesin hayatına kimse karışamıyor işte. Netice itibariyle O o şekilken, bu da bu şekil. O değil de benim kafam nasıl güzel, nasıl güzel.

    Külzös mınaac.
    #260008 petra von kant | 4 yıl önce
    2web sitesi 
  14. sakin bir pazar gününde çıkmış sözlüktür.
    5web sitesi 
  15. son birkaç gündür ülkenin atmosferini benimsemiş küçük sahil kasabasına benzettiğimiz sözlüğümüz. şu pandemi döneminden hiç ders almamışız. hayatın ne kadar kısa olduğunu, abuk sabuk şeylere takılmanın ne kadar saçma, ne kadar boş bir zaman kaybı olduğunu anlayamamışız.

    bir şeyler okuyayım, öğreneyim, en kötü birinin kedisinin köpeğini göreyim mutlu olayım diye sol frame’e bakıyorum iki gündür imalı imalı girdiler, birbirine laf çakmalar. şahsım kürsüye çıktığında nasıl bir gerilin hissediyorsam öyle bir his kaplıyor içimi. en azından onu görünce tv’yi kapatıyorum. anlaşılan burada da aynı şeyi yapacağım. yazık oldu.

    yiyin birbirinizi afiyet olsun, ben aç değilim.
    #262663 lachattenoire | 4 yıl önce
    6web sitesi 
  16. bünyesinde "kulzos radyo djlerinin yayın playlistleri" ve "kulzos radyo yayın duyuruları" isimli 2 adet başlığı bulunduran sözlük.

    aslında derdim başlıklarda değil, girdilerde de değil. bu başlıklardaki girdilerin bu kadar çok oylanıyor oluşunda. duyurular altındaki girdilere bi bakın. saat 10 da başlıyorum...başladım...x şimdi yayında....yayın süper akıyor....metalin dibine vuruyoruz.....sorun çıktı yarım saat geç başlıcam....cumaya gittim geliyorum.....

    ben mi çok sığ düşünüyorum, saat 10 da başlıyorum girdisi nasıl oluyor da günün en çok hit alan girdisi oluyor. eğer en çok hiti bu alıyorsa bu diğer girdilere hakaret olmuyor mu? yani bir duyuru neden/nasıl en beğenilen oluyor çözemiyorum (bkz: )

    hadi playlist başlığındakiler bi yere kadar. kişi yayında kendince çok güzel müzikler dinlemiştir, çalan kişi veya diğer çalma potansiyeli olan kişiler oradan takip edip, aaa bak gördün mü powerwolf çalınca çok beğeniliyor, insanlar powerwolf dinliyor/talep ediyor hadi ben de playliste 1-2 powerwolf koyayım falan diyor olabilirler (bu başlık bunun için de mi, yoksa ben mi çok safım)
    #86550 11001 | 7 yıl önce
    4web sitesi 
  17. Daha dün gibi buraya ilk gelişim. Birbirlerini uzun zamandır tanıyan insanlar vardı burda, daha doğrusu herkes birbirini tanıyor gibiydi. Derme çatma duvarları olan, parasızlıktan kapısı penceresi bile taktırılamamış mütevazı bir ev gibiydi. Sevdim burayı içindeki sığınmacılarla birlikte. Çünkü herkes bir şeylerden kaçıp da burada inzivaya çekilmiş gibiydi.

    Sonra zamanla kalabalıklaştı burası, elbirliğiyle kapıları, pencereleri, duvarları tamamlandı. Hatta çiçekler bile ekildi bahçesine. Artık mutfağında tarçınlı kek pişen gerçek bir yuva gibiydi burası. Ve ilginçtir ki bahçede hiç yabani ot da çıkmıyor.
    Bahçıvanlar çalışkan galiba.
    #91511 petra von kant | 7 yıl önce
    8web sitesi 
  18. yaşananları hüzünlü bir tebessümle seyrediyorum. (hüzünlü bir tebessümle seyrettiğim sözlük yazılması gerekmiyor, böyle de tanım)

    tebessümün sebebi şaşkınlık. duyguların karışması. bazılarını uzun süredir tanıdığım, bazılarını çok fazla tanımadığım, ama sözlükteki çizgilerinden algılayabildiğim kadarı ile "bence" hepsi birbirinden değerli olan yazarların birbirlerine karşı sergiledikleri manasız tutum hislerimdeki bu karışıklığın temel sebebi. cevabını bulamadığım tek soru kafamda yankılanıyor. paylaşılamayan ne?

    hüznün sebebi ise hayal kırıklığı. ikinci yılımızı doldurmamıza bir kaç ay kalmışken sizce kuruluş ve varoluş amacımız böyle anlamsız kavgalara maruz kalmak olabilir mi?

    elenor roosevelt'e atfedilen bir söz var. "Great minds discuss ideas; average minds discuss events; small minds discuss people." türkçesi, "büyük akıllar fikirleri, ortalama akıllar olayları, küçük akıllar kişileri tartışırlar" bu sözün doğruluğuna inanan bir insan olarak sizleri de bu söz doğrultusunda düşünmeye davet ediyorum. elimden fazlası gelmiyor çünkü.

    sözlükte gözlemlediğim en önemli olay, hemen herkesin aslında kendi sergilediği benzer tutumları görmeyip başkalarını bu tutumu ve davranışı sergilemekle suçlaması. yani, atıyorum kendisi akşam yemeğinde ıspanak üstüne labne peyniri sürerek yiyen kişi, bir başkasını ıspanak üstüne labne peyniri sürmekle itham ediyor. yapmayın. yapılmasın.

    herkes her fikrini sözlük kuralları çerçevesinde ifade etmekte özgürdür. bu fikrin konusu ne olursa olsun, ifade özgürlüğü tamdır. isteyen içinde aldatmak ve cinsellik bulunan bir itiraf yazabilir. okumak istemeyen yazarı engeller. isteyen bu okuduğu ile ilgili hissettiklerini yoruma dökebilir. itiraf edenin itiraf etme özgürlüğü olduğu kadar okuyanın da bundan hoşnut olmadığını ifade etme özgürlüğü vardır. isteyen ise böyle bir yorumu yazanı eleştirebilir. bir başka isteyen bu eleştiriye karşılık verebilir. isteyen bu yaşananları kendince yorumlayabilir. isteyen böyle şeyler yaşanmasın diye yasaklamalı bir kampanya önerebilir. isteyen bu öneriye istediği gibi tepki verebilir. herkes "sözlük kuralları" dahilinde istediği her şeyi yapabilir. hatta isteyen insanları çete kurmakla bile yaftalayabilir. yaftaladı. gördük.

    benim çeteyle ilgili yazmak istediklerim var.

    çete birbirleriyle temas halinde olan, iletişim halinde olan, belki de yüz yüze görüşen insanların içerisinde bulunduğu bir topluluktur. birbiriyle ilgisiz olarak belirli ya da benzer olaylara belirli ya da benzer tepkiler veren insanları çetecilikle suçlamadan önce çuvaldızı insan kendisine batırsa iyidir.

    hatırlarsanız bir arkadaşımız "radyoyu kapattırmak için uğraşırım" şeklinde bir yorum yazmış idi. uğraşır. bunun için herkes uğraşabilir. herkesin fikrine saygımız var. ama o arkadaşımızın düşüncesinin "radyoyu kapattırırım" olarak lanse edilmesi ve bu minvalde sözlüğü bırakacak noktaya taşınması asla çetecilik değildir. ben koca koca insanların birbirleriyle iletişim halinde bir yazarı sözlüğü bıraktıracak bir noktaya sürüklemeyi görev edineceklerine imkan ve ihtimal vermiyorum. bu şekilde organize olmayan tepkilerle ortama ısınamayan yahut örgütsüz bir linçe uğradığı için sözlüğü bırakan başka arkadaşlarımız da oldu. ve bu ve benzeri kişilerin karşısında buldukları şey çete değil, benzer düşüncedeki insanların benzer tepkileriydi.

    çünkü aksi durumda, çetecilikle itham edilen kampanya girdisi sözlüğün eksi rekorunu kırıyorsa aldığı bu tepki oylarını da çetecilikle itham etmiş olursunuz. yapmayın.

    sözlük dışında yaşanan sorunların sözlükte çözülmeye çalışılması çabasına ise hiç girmek istemiyorum.

    çok yazdım affedin. bunlar benim görüşlerim. kulzos'un değil. sabahtan beri yaşananları takip ediyoruz moderasyon ekibi olarak. ve eminim hepsi en az benim kadar hayal kırıklığı yaşıyorlar.

    lütfen oluşturmaya çalıştığımız güzelliğe sahip çıkın. bir kaç gün sonra tekrar okuyunca kendinizi pek de iyi hissetmeyeceğiniz şeyleri yazmayın. biliyorum, ülkenin girdiği yol belirsiz, havalar sıcak, herkes farklı bunalımlarda falan filan. ama işte ne bileyim, biz farklı olmak için çıktık yola. farklı olduğumuzu gösterin. çok zor değil egosuz olmayı başarmak.

    sürçü lisan ettiysem de affedin.
    #101664 larden loughness | 7 yıl önce
    1web sitesi 
  19. Bir aylık gözlemlerim sonucunda herkesin görüşünü, inancını, politik duruşunu özgürce paylaşabildiği; küçük kelime oyunları ile intihal yaptıklarının farkında olunmasına rağmen ses edilmediği, şevklerinin kırılmaması için editoryal düzeltme bile yapılmadığı nadir platformlardan birisi bana göre. Ya da varsa da ben bilmiyorum. Ekşi'den başka bir yerde yazarlık yapmadığım için (kulzos'tan sonra oradaki hesabı da sildim.) dış dünyaya o kadar da hakim değilim belki de.

    Dünya, bu kadar romantik bir yer değil arkadaşlar. İlk insandan, bugüne değin istisnasız her insan bir inanç sistemine tabi. Ateist birisi olmakla beraber, gerek uzmanlık alanım ile ilgili referans bilgiye ulaşmak, gerekse iktisat tarihi ile akademik bir korelasyon oluşturmak amacıyla ve ayrıca şahsi merakımdan ötürü dinler tarihi üzerine tahmin edebileceğinizden daha fazla okuduğumu da bilmenizi isterim. Şahsım adına maymun'a tapana da, dinlerin farklı şekillerde imgeleştirdiği "tanrı" 'ya inananlara da aynı derecede saygı göstermeye çaba gösteririm. Bu konulara dair fikir istişarelerine girsek sabaha kadar çıkamayız, o yüzden kısa kesmeye özen göstereceğim.

    Sanırım katolik inancına mensup bir arkadaş (hemen her girdisinde bu inanca mensup olduğunu gözümüze sokarcasına ifade ettiği için bilmemek mümkün değil) (bkz: ) başlığındaki girdisine yazdığım yorum sebebiyle kırılmış veya kendisine karşı bir saldırı olarak nitelendirmiş. Yukarıda da belirttiğim üzere her inanca saygılı olan ve olmak zorunda olan birisi olarak, kendisinin inancı ile en ufak bir sıkıntım olmadığının anlaşılmamasını garipsedim açıkçası. Malum başlıkta da yazdığım üzere, ilgili konu özelinde kendisi katolik kilisesi üzerinden birtakım olgulara yönelik düşüncelerini ifade etmesinden ötürü ve ayrıca birçok yanlış bilgi içermesine rağmen bilmişlik yapmamak adına, sadece dini kurumların, ekonomik sistemlerdeki rolünü eleştirdim. Yazar arkadaş hemen her girdisinde olduğu gibi o başlıkta da salt "katolik" inancı üzerinden ilerlediği için haliyle eleştirilerimi de kilise düzleminde ifade ettim. İslam coğrafyasındaki benzerini söylememe gerek yok sanırım. Dolayısı ile kimsenin inancını eleştirmek gibi bir derdim olmadığının bilinmesini ister, amacından sapan veya saptırılmaya çalışılan yorum sebebi ile kırılan arkadaşın da kusura bakmamasını rica ederim.

    Fakat;

    İkinci kez belirtmek isterim ki, Dünya, bu kadar romantik bir yer değil arkadaşlar. Dudaklarını öne uzatıp, afrika papağanı gibi makyaj yaparak dikkat çekmeye çalışan insanlardan bir farkınız kalmıyor böyle yapınca. Bir konu özelinde inancımıza güzelleme yapacaksak, en azından doğruluğu kesinleşmiş tarihi bilgiler ile bunu yapalım; wikipedia sandığınız kadar da doğru bir kaynakça değil, inanın.

    Bok gibi bir dünyada yaşıyoruz ama sinek olmayı da istemiyoruz, değil mi ? Neyse, hep de ciddi, gözlüklü öğretmen modunda olmayı da istemem, ki değilim de zaten. Sıradan bir vatandaşım.

    Tekrar ifade etmek isterim ki, kimsenin inancına yönelik bir saygısızlık yapmak bana göre bir şey değil. Ama o yöne çekerek algı çalışması yapmak ve bunun sonucunda da dikkat çekmeye çalışmak ne kadar doğru, onun kararını da siz verin.

    Kalp kırdıysak affola. Bu girdiyi de niye yazdım bilmiyorum, sanki hesap veriyormuşum gibi oldu ama derdim o değildi. Özetle bu mecranın kıymetini bilin diye yazdım, en azından şimdilik.

    Madem her daim ciddi olmak da bir eleştiri konusu, o zaman argo bir fıkra ile bitireyim girdiyi de belki gönül almış olurum. Vallahi ne yapacağımı, yazacağımı şaşırttınız, dinler arası geçiş yaptırdınız bana :)

    Fıkraya gelince;

    temel : fadime, bana öyle bir şey söyle ki hem mutlu olayım hem üzüleyim.
    fadime : arkadaşların arasında en büyük seninki.
    #181378 becoolnotfool | 5 yıl önce
    1web sitesi 
  20. lan artık hakkında yazmayayım diyorum, yeter diyorum, olmuyor...

    kulzos, anonim olarak modere edilse de yönetimi ve kurucuları üç aşşağı beş yukarı bilinen kişilerdir. haliyle bir sorun ortaya çıktığında, kulzos için "tu kaka" yazmak yerine durumu bu sorunu çözebilecek insanlarla bir araya gelerek değerlendirmek, öneride bulunmak, kafa yormak, eksiklikleri tartışmak çok daha şık ve yerinde bir hareket olur. kulzos'u karalamak bir çözüm yöntemi hiç olmadı, hiçbir zaman da olmayacak.

    açıkçası ben sözlük yazarlığını seven bir insanım. haliyle kulzos'un mevcut ortamı bunu yapmaya elverişli olduğu için kulzos'u da seviyorum. ve yine açıkçası kulzos dolsun taşsın şeklinde kaygılarım da yok. ama yazma işini bir sözlükte yapıyorsak, okunmak da istiyoruzdur derinlerde bir yerde. yoksa açardık bir text editör yazardık. hatta ona da gerek yok, al eline kalemi, yaz. ama sözlük yazarlığını tercih ediyorsak bilinç altında bir yerlerde gizli bir okunma arzusu da bulunuyor demektir.

    herhangi bir sorunda kulzos'u kötülemek, dışarıdan bakan bir göz için oldukça rahatsız edici bir hadise. şöyle düşünün, ilk kez geliyorsun, ilk okuyacağın yer kulzos başlığı olmaz mı...

    lütfen kendi evladınızı kötülemeyi bırakın. bir ya da bir kaç kişinin yaptıklarını ona mal etmeyin. ve bu işi yaparken sığındığınız bahanelerin de üzerinde lütfen biraz kafa yorun. asmak, kesmek, yakmak, yıkmak kolay. zor olan anlamak ve anlaşmak.
    #182135 larden loughness | 5 yıl önce
    2web sitesi 
  21. hiç bir karşılık beklemeden bilgi paylaşan yazarların bulunduğu interaktif sözlüklerden biri. sadece bunun için bile değerli.

    ben bilginin, ister akademide ya da okullarda ders anlatımı şeklinde olsun ister kitap veya makale yazarak olsun para ile satılmasından nefret ediyorum. interaktif sözlüklerde pek çok insan, ki bunların sayıları oldukça fazla, sadece doğru bildiklerini diğerlerine anlatmak için yazıp duruyor. bu sözlüklerde saatlerini harcıyor. bundan daha büyük bir iyilik olabilir mi? kapitalist bir sistemde para ya da menfaat beklemeksizin yazmak için emek vermek ve bunu sırf başkaları da benim bildiklerimi bilsin diye yapmak az bir şey midir?

    diğer interaktif sözlüklere kıyasla kulzos'un sevdiğim ilave özellikleri de var.

    birincisi belki bir tesadüf sonucu burada oransal açıdan iyi insanların diğer platformdakilere göre daha fazla olduğunu düşünüyorum. bu da ister istemez en asosyal kişiyi bile diğerleriyle bağlantı kurduğu bir dostluk ağının içine itiyor.

    ikincisi birincisiyle de bağlantılı olarak kavga gürültü pek olmuyor. insanlar daha anlayışlı, farklı fikirlere daha açık eleştirilerinde daha ölçülü.

    üçüncüsü kulzos teknik özellikleriyle diğer interaktif sözlüklerden çok daha zengin. bunun için emek verenlere teşekkür ederim,bu kişilerin herhangi bir menfaat beklemeden bu çalışmaları yaptıklarını düşünürsek bu da az bir şey değil.

    son olarak, az kişi yazıyor. bu bir eksiklik olarak görülebilir ancak sayı arttığında burada fazlaca olduğuna inandığım değerli fikirlerin kalabalıkta bizlerce duyulması zorlaşacaktır.

    bütün bu saptamaları yaptıktan sonra, kulzos'un benim gündelik hayatımın önemli bir parçasını oluşturduğunu söyleyeyim.
    #185145 little thirty | 5 yıl önce
    0web sitesi 
  22. Kuruluş amaçları arasında "başka bir platformun muadili / klonu / taklidi olmak" gibi bir gaye olmamakla beraber; yegane amacının "sözlük yazarlığını seven insanları buluşturmak" olduğu oluşumdur.

    Gelene git, gidene gel demez; kendi küçük dünyasında mutludur, huzurludur. Kurucuları ve birçok yazarı zaten eleştirdikleri yerlerden kaçıp gelmişler, burada inzivaya çekilmişlerdir.

    Salt sözlük yazarı olmanın tadını çıkartın, çıkartalım; hep birlikte.

    Selamlar.
    #196674 becoolnotfool | 4 yıl önce
    0web sitesi 
  23. Kimsenin kimseyi kafasına göre suçlu ilan edemeyeceği, fikir tahakkümü oluşturamayacağı, despotluk yapamayacağı, gündemin sığ tartışmalarını bünyesine kabul ettiremeyeceği sözlük.

    Çok sıkıldık; ülkece çok sıkıldık. Sizlerden, şovmen vatanperverlerden, terörist sevicilerden, şundan, bundan.. Gerçekten sıkıldık; belli ki sizler sıkılmadınız ama inanın burası can sıkıntınızı gidermek için doğru yer değil.

    Lütfen.
    #201605 becoolnotfool | 4 yıl önce
    3web sitesi 
  24. bugün doğumgünü yuvamızın. daha beş günlük bir bebekken kucağıma gelmiş. hep beraber özenle, sevgiyle üstüne titreyerek besleyip büyütmüşüz.
    bebemiz tam da dördüncü yaşın eşiğinde anaokuluna başlamış gibi. birden çok renkli bir kalabalıkla karşı karşıya kaldı. kimse saçını çekmezse, ayağına basmazsa sağlıklı bir şekilde büyümeye devam edecek. şimdilik alışma sürecinde. hayat yerinde saymak üzerine değil ilerleme ve gelişme üzerine. ilk bir kaç gün mızmızlık edecek tabii. sonra coşkuyla devam edecek hayatına. doğum günü kutlu olsun.
    #202194 laedri | 4 yıl önce
    0web sitesi 
  25. Bazı kimselerin 'sözlük'lerin kuruluş felsefelerini, vizyonlarını tam olarak tayin edememelerinden mütevellit 'u kendilerine özel bir "chat odası" olarak konumlandırmak istedikleri için duygusal yaklaşımlarının normal karşılanması gerekendir.

    Evet; insanoğlunun ilk doğduğu günden bu yana birincil önceliği 'güvenlik'tir. Hiç kimse kendi konfor alanının bozulmasını, bazı kimseler ile arasında oluşan samimi diyalogların üçüncü kişiler tarafından bozulmasını istemez. Çocukça bir kıskançlık ve içgüdüsel bir tavırdan başka bir şey de değildir bu.

    Benzeri platformların kuruluş ve geçiş aşamalarında hemen hepsinde birtakım art niyetli kişiler, samimi ortamı bozmaya çalışan ve bundan mutluluk duyabilecek ölçüde insanlar olmuştur. Bazılarının yönetim kadroları salt ticari kaygılarından ötürü bunlara göz yummuş, kimileri de arz / talep dengesi neticesinde "hehehe amma da kafa çocuk / kız / kadın / bayan / erkek" gibi etiketler neticesinde talep görmelerinden ötürü kendi aralarında buna bir çözüm getirememiş veya her görüşe / tavra saygı duymak durumunda kalmışlardır. Haliyle eski, yeni fark etmeksizin 'u evleri gibi gören samimi duygulara nail insanlara hak veriyorum.

    Fakat her ortamda olduğu gibi, bünyesinde de salt amacı ilginin odağı / tek olabilmek gayesiyle bulunan insanlar da olabilir, normaldir de. Kaygılarında samimi, belki de profil olarak nispeten dışa kapalı yazarlarımız endişeye kapılmasın; yazılı kurallarının olması dışında o kuralları içselleştirip, uymayanları bir şekilde sistemi içerisinde öğüten bir sözlüğe sahipsiniz / sahibiz. Bir şekilde elemine olacaklardır ve gerçek manada sözlük deneyimini yaşamak / tekrar tecrübe etmek isteyenler bizlerle yola devam edecektir.

    Önyargılarınızdan kurtulup, her gün yeni bir şey öğrenmenin, tecrübe etmenin keyfini çıkarmak yerine, 'Sallama serbestliği' lüksünden mahrum kalmanızdan, 'ilgi, ilgi ,ilgi' diye daha fazla mesai yapmanız gerekeceğinden ötürü endişeli iseniz de kusura bakmayın artık. Oturun da ben artı değer olarak ne katabilirim'i düşünün.

    Huysuz ihtiyar mode is on : Not



    #202667 becoolnotfool | 4 yıl önce
    0web sitesi