bugün dördüncü senesini dolduruyor ve beşinci senesine ilk adımı atıyor. bu yıl bu hafta gerçekleşen bir sürpriz nedeniyle diğerlerine kıyasla bir hayli kaotik olsa da özünde kulzos doğduğu gün ne ise halen o. ve dilerim nice yıllara yine aynı saf haliyle merhaba diyecek.
mevcut hali yıllardır sakinliğe alışmış olan herkesi şaşırtıyor. kimisine garip geliyor, kimisine normal. kimisine heyecan veriyor, kimisine kaygı. bence her şey zamanla daha güzel olacak. çünkü, aynı bizler gibi nezih bir ortamda sözlük yazarlığı yapabilmenin özlemiyle yanıp tutuşan sözlük yazarları bizimle kalmaya devam edecekler. aslında böyle bir arayış içinde olmayanlar arasından bile "böylesi daha güzelmiş yahu!" diyenler çıkacak. maalesef pek çok yeni gelen ise "seri eksi oy veren ibne diye başlık açtığım için bana ceza verdiler!" benzeri şeyler söyleyerek bizi terk edecek. ve biz hepsi yaşanırken dilerim yine burada hep birlikte olacağız.
nice mutlu yıllara kulzos. hayat seninle daha keyifli.
Sol frame'i saçma sapan bir kavganın serpintileri ve tarafların birbirine ayar verme hırsıyla kirlenmektedir. Anket başlık kirliliğinden şikayet edildi, ondan bin kat beter mahalle kavgası kirliliği başladı. Güler misin ağlar mısın? Arkadaşlar, anket başlıklara fatiha okuttuğunuzun farkında mısınız?
Bu rezil muhabbet buraya doğru düzgün bilgi yazan insanları yoruyor ve bezdiriyor. Arkadaşlar cidden sıktı artık bu polemik. chat odası mı olur, discord mu olur, orada istemediğiniz kadar kavga edin, hesaplaşın, küfürleşin ama buraya bilgi yazmaya/okumaya gelenleri lütfen buna maruz bırakmayın. Haklı olanınız da seviyesini düşürürse haksız duruma düşer. Yönetim saat gibi tıkır tıkır işini yapıyor, muhatap olmak yerine 1)istenmeyen saldırı girdilerini şikayet edin, 2) sinirinize dokunan kim varsa engelleyin. Ben buraya davet ettiğim, ciddi anlamda bilgi katkısı yapan/yapacak olan arkadaşlarıma karşı fevkalade mahcup oluyorum. Bu kadar büyük heveslerle insanlar buraya geldi ve ekşi'yi hiç aratmayan ergen tripleri gündemi meşgul ediyor. "Kaliteli dedin diye geldik, mahalle kavgasına maruz kaldık" diye sitem ediyorlar, haklılar da. Ben bu insanlara ne diyebilirim ki?
Seviyeyi düşüren isimleri engelleyin dedim ama bir kere buna maruz kalanın ağzının tadı kaçıyor. Ben insanlara ne diyeceğimi bilemiyorum. ekşi'de kulzos reklamı yaptı diye uçurulan yazarların da vebalini alıyorsunuz. Ağır top eski yazarları uçurmadılar ama kulzos başlığında reklam yaptı diye uçurulanlar oldu. Hem onlara ayıp ediyorsunuz, hem buraya kaliteli diye hevesle gelip güzel bilgi girdileri yazan, anket başlıklar daha yeni bitmişken onlardan bin beter mahalle kavgasıyla sol frame ve en beğenilenler kısımları boka bulandığı için tadı kaçan yazarlara ayıp ediyorsunuz.
Bence bu çirkin polemikle alakalı ne yazdınızsa silin, ya bir chat ortamında hesabınızı görün ya birbirinizi engelleyin. Cidden ayıp bu, kulzos bunu haketmiyor.
1. bir isim alabilmek için o ismin boşta olması gerekir. isimden kastım domain. ve inanır mısınız bilmem aklınıza gelebilecek pek çok alternatif isim birileri tarafından alınmış durumda. biz, bu ismi boşta bulduk.
2. bir isim ararken içerisinde xyzsözlük ibaresi bulunsun istemedik. beta sözlük olarak devam etmekten bu sebeple vazgeçtik. çünkü, php bilgimiz enginleştiğinde sadece sözlük olarak anılmayı hayal etmedik.
3. kısa ve akılda kalan bir domain adresimiz olsun istedik.
4. olaylara farklı bir bakış açısı fikrini empoze etmeyi amaçladık. yokuzak'ın önerilerinden olan madalyon ismi aslında bu ismi doğuran fikir akışının başlangıcı oldu. madalyon, diğer yüz, aynadaki yansıma, farklı bakış ve al sana kulzos.
5. basit ama farklı olduğundan akılda kalacağını ve zamanla alışılacağını düşünüyoruz.
Ekşi sözlük'ün 2000'ler başındaki halinden çok daha kaliteli ve nezihtir. Nitelikli içerik üreten ve Ekşi'den soğuyup yazmayı bırakan kimi tanıyorsam davet ediyorum. Ekşi'nin kanzuk yönetiminden önceki eski halinde de terbiyesiz ve agresif barzolar, troller, mizojin ruh hastaları vardı ve eser miktarda kirlilik yaratıyorlardı. Kaliteli yazanlar çoğunlukta olduğundan şimdiki Ekşi gibi batmıyordu ama yine de çok çirkin söylemler, nick altında kavgada edilmeyecek hakaret ve iftiralar azımsanmayacak miktarda idi. Kulzos'ta bunların olmaması şahane. Yönetime de kavimler göçü nedeniyle yaptıkları mesai için buradan teşekkür ediyorum. Yeni evim olan bu güzel ve nezih ortamın korunması için elimden geleni yapacağım şahsen.
haklı haksız bir sürü eleştiri alan sözlük. iddia edildiği gibi üzücü halde falan değil, nitelik olarak gayet iyi durumda. herkes seviyeli. nicelik yönünden yeterli görünmedikçe -ki bana da görünmüyor- saçma sapan eleştiri geliyor.
evet bu sözlüğün yazar eksiği var. ama bu eksiklikte kulzos yazarlarının bir suçu yok. buradalar ve yazıyorlar. az sayıda oldukları için tekrara düşmüş görünebiliyorlar. sonuçta hepimizin aklının fikrinin erdiği mevzular belli. her an birbirinden farklı konularda acayip işler ortaya koyamayız. yazar sayısı artsa çeşitlilik de artacaktır. şahsen ben 1 yazıyorsam 50 okumak isteyen biriyim -ki inanıyorum çoğu kişi de yaklaşık olarak böyle bir oransal durumdadır- maalesef o 50 yazıyı bulamıyorum. bunda halihazırda yazanların bir suçu olmadığı gibi moderasyonun da bir suçu yok. ne yapsınlar, kulzos diye davul mu çalsınlar.
birkaç ay önce ekşi'den koca grup akın ettik, hızlı giden atın boku seyrek düşer hesabı yaldır yaldır gelenler, yallah yallah gittiler. ben ilk 3-4 ayımda burada hiçbir yeni içerik yazmadım, eski beğendiğim yazılarımı sessiz sedasız taşıdım, uyum sağlar mıyım, burası bana hitap eder mi gibi bir deneme süresi verdim kendime. çok da iyi oldu. şimdi bakıyorum, bu sözlüğü doğru düzgün kullanmayı bile becerememişim ilk zamanlar. yorum yazılmış, cevap vermemişim mesela. "son fasilitesi" yok burada, bana cevaben yazılan girdileri fark etmemişim bile vs. kullanmayı öğrendim neticede, gayet içimden gelerek yazıyorum şu an ve keyfim de yerinde. valla o gelip dönen arkadaşlara bakıyorum, çok hızlı girdiler, kimileri eski anketçi alışkanlıklarla girdiler, kimileri -belki niyetleri bu değildi ama dışarıdan görünen buydu- "sözlüğünüze muhteşem katkılar yapıyoruz, bizden önce buralar hep dutluktu" görüntüsü bıraktılar vs. birbirinden farklı iki grup etkileşime girdi ve eski alışkanlıklar kazandı gibi oldu günün sonunda. ama uyum sağlaması gerekenler buraya gelenlerdi. yani ekşiden gelenlere yapılan terbiyesizlikler de oldu ayrı mesele de, o terbiyesizlikleri yapan hatırladığım kadarıyla tek bir kişiydi ve çok geçmeden de uçuruldu. ekşi'den göçenler pire için yorgan yakmış oldular. keşke ekşi'ye dönüp yazmaya devam edeceklerine burada devam etselerdi. bu ortam güzeldi. tahminimce onlara da hitap ederdi, çoğu yıllardır okuduğum, iyi kötü bir muhabbetim olan insanlar. biraz sabırlı davransalardı çoğu burada olurdu şu an ve kendileri dahil herkes için de daha iyi olurdu diye düşünüyorum; ama kimseye ne yapacağını söylemek haddim değil, herkesin kendi aklı fikri var. benimki de benim fikrim işte.
şu sıra @lake of the hell'in çok güzel bir çabası var sosyal medyada. büyüme ve yazar çekme yönünde bir aksiyon alınmalıydı ve alındı. dilerim işe yarar.
Ulen Bi gece erken yattık gene ortalık karışmış hiç bişey anlamadım.
Şimdi sanırım girdisi olmayan bir yazar radyo programı yapmak istemiş, kural yüzünden izin verilmemiş sonra kaçak yayın mı yapılmış?
La şu sözlüğe üç beş girdi yazacak kadar da mı değer vermiyorsunuz? Hadi onu geçtim, kuralı çiğnemek ne la? Çocuk musunuz siz? Aranızda toplanıp "aaa amk kuralının yea" diye mi konuşuyonuz aranızda nabıyonuz. Nasıl bir ruh hali bu ya?
Ayrıca durmadan girdi yazıp silmek sağlıklı mı ya? Uzmanı değilim ama bir noktadan sonra psikolojik bir soruna işaret ediyor bence. Altı üstü sözlük la bura. 3 günde bir yazdıklarını silip geri canlandırmak ya da yeni şeyler yazmak ne?
Aga valla bak burası altı üstü sözlük tekrar ediyorum. Kasmayın Allah için bu kadar. Türk dizisi kıvamında karakter backgroundları oluşmaya başladı sözlükte. Siz kastıkça sözlük de kasıyor. Güzel güzel takılalım. Küstürmeyin birbirinizi.
5 ekim 2020 ekşisözlük boykutuyla yaklaşık bir haftalık bir kavimler göçüyle karşı karşıya kalan, son 3 günse ekşiden gelenler-eski yazarlar olarak bir savaşa sürüklenmek istenen, laf çarpıtmanın, saygısızlığın; söz dinlememenin, yalnızca konuşmak için konuşmanın; şekilciliğin ve kibrin, sinirin tavan yaptığı sözlüktür. sanıyorum ekşi refleksiyle bir sinir hali, her yazılana cevap verme dürtüsü alışkanlık halini almış. hatta öyle ki, bu her şeyi gündem yapma hastalığı ne kadar karşılık bulamıyorsa o kadar daha da çoğalmış.
bir bakıyorsun, herkesçe farklı yorumlanabilecek bir sözün arkasından çok sert ithamlarda bulunuluyor ve 3 gün bunun siniri soğumuyor. nick altında, farklı başlıklarda, hatta silineceği bile bile formata aykırı yeni başlıklarda ve ırkçı başlıklarda tepki gösteriliyor.
sonra bir bakıyorsun, birisi diyor ki, benim eksilenmemem lazım; beni çekemiyorlar, güzel bir kadının böyle şeyler yazmasını çekemiyorlar diyor. halbuki evet, ben de katılıyorum çok güzel şeyler yazıyor. ama eksilenmek de yok mu bunun içinde? insanların onayına bir şey sunup negatif her sonucu itemeyiz, o zaman gidip word dosyası açıp orada yazmak daha iyi olurdu.
özetle, yazarlarının biraz daha sakin olması gereken sözlüktür. her şey sizin istediğiniz gibi olmayabilir. kulzos'u daha iyi bir yer haline getirmek için yazdığınızı sanıyordum, polemikle boğup, herkesi soğutmaya çalışmanız bunun tam tersini gösteriyor oysa ki.
sözüm sadece ekşiden gelenlere değil, ben de onlardan biriyim. kulzos'un her ferdine:
ekşi sözlük'ten, kanzuk'un nişanlısını yazar yapmasından epey önce sıkılmıştım, şimdi çokça geçmişte kalan kişisel husumetlerim yüzünden sözlüğü kullanamaz hale gelmiştim, on üç yıllık hesabımı kapatıp yazar hesabımı kayıp konumuna getirdikten sonra bir çaylak hesabı açıp sadece sevdiğim yazarları ve başlıkları takip etmeye başlamış, çok nadiren gündeme göz atar olmuştum. sonra kanzuk, nişanlısını yazar yapınca buna alınmadım, gücenmedim, bizzat eşim bile zamanında 2004 - 2005 yıllarında sözlüğe ssg'nin akrabası olan bir arkadaşı referansıyla yazar olmuştu zira, olabilir, bunda ne var, dedim. ama sonrasında yazarlara, verdikleri tepkiler nedeniyle "e burası bizim, istersek sizi hiç oynatmayız ki?" dedikleri zaman benim de "meh, burada bir de çaylak hesabıyla bilgi veren entry mi gireceğim, gider başka yerde bir girdi koleksiyonu yapar, sevdiğim şeyler hakkında bir şeyler yazma ihtiyacımı başka yerde gideririm," deme vaktim gelmiş gibi hissetmiştim. çünkü bu bende artık yılların alışkanlığı, keşfedilmemiş şeyler hakkında bir şeyler paylaşmaya bayılıyorum, sevdiğim şeylerle ilgili kişisel anılarımla bilgilermi harmanlayıp o şeyler hakkında bana hissettirdiklerini, o şeylerden öğrendiklerimi yazmayı çok seviyorum. o sırada da galiba sorg, bu sözlüğün epey reklamını yaptı açıkçası, insanlar kanzuk'a kızıp buraya gelirken ben zaten çoktan ekşi'deki varlığımı görünmez hale getirmiştim, sadece kendime yeni bir koleksiyon yapmaya buraya gelmiştim.
burayı çok da benimsedim, istediğim nick'i şıp diye alabildim, profil resminin daha görülebilir olmasını ve yazar sayfalarındaki ayrıntılı istatistikleri sevdim, ekşi'deki uygulamaya tırnak kadar konulan profil resminde sevdiğim illüstrasyonlar çok kötü görünüyordu, beni hangi yazarlar daha çok okumuş ve oylamış göremiyordum, kategori sistemi çok daha ayrıntılıydı. hatta bir girdinin kaç artı, kaç eksi oy aldığı bile kayıtlıydı, ne güzel. harıl harıl sevdiğim her şey hakkında burada severek yazmaya başladım. daha benim buradaki yazarlığımın ilk gününde midnight black ve highpriestess gibi ekşi'den gelen diğer yazarlarla ilgili burada kavgalar çıkmaya başladı, ekşi'de burası için "gerçekten yazmak isteyenler buraya gelsin, burası bilgi paylaşımına değer veren bir sözlük," diyorlarken burada da ekşi'den gelenlere "ay oradan buraya gelmeyin, rahatımızı bozdunuz!" diyorlardı, allah allah? bana ne dedim, etliye sütlüye karışan bir tip değilim, ben sevdiğim şeyleri yazarım.
yazmaya devam da ettim, ama ekşi'den gelenlere üvey muamelesi yapıla yapıla belki de çok güzel şeyler yazacak olan yazarları küstürüp kaçırdıklarını gördüm buradan, ben yine de yazmaya devam ettim, diyorum ya, alışkanlık, bir oyun mu oynuyorum, resmen burada oynadım, bir diziye mi başladım, gelip burada hakkında yazdım, daha önce bahsedilmemiş şarkıları, grupları anlattım. ama yok, sürekli olarak bir "biz burada birbirimizi tanırız, hepimiz başka yerlerde de konuşuyoruz, chat yaptığımız başka yerler var, sizi sev-mi-yo-ruz, pis ekşiciler, ekşici ergenler, gel-me-yin!" modu bitmiyordu ya hu. bakıp bakıp "tövbe estağfurullah, zaten gelenler durmadı, kaçtı gitti, hevesleri bitti burada yazmak için, kaçırdınız, kendileri de zaten sıkıldılar buradan, anket yok, bir şey yok, eski sevgiliye, eski sevgilinin yeni sevgilisine, yeni sevgilinin eski sevgilisine laf çakacak başlık yok, kadınları aşağılayan başlıklar yok, zaten geldikleri gibi gittiler, bir durun, ben yazıyorum bak vallahi..." diye diye devam ettim yazmaya.
sonra, neden ekşicileri sevmediklerini düşünürken son bir aydır yaptığım gözlemlere göre sorun ekşiciler de değilmiş galiba ya. burada bir şeyler paylaşılamıyor, gerçekten sahil kasabası evet burası, ekşi sözlük metropolse burası taşra. bunu da "rahat, sakin, sessiz..." diye övebileceğimiz gibi "taşranın da dedikodusu, kavgası, tribi, bağnazlığı bitmiyor," diye yerebiliyoruz da. ekşi sözlük'le sürekli olarak "ıy orası ergenlerin yeri, orada sürekli insanlar birilerine laf sokuyor, birbiriyle kavga ediyor, kaos var orada..." diye bir don kişot kavgası içindesiniz, ama orada bir başlıkta bir tartışma çıkınca bütün gün başka başlıklara yansımıyor, işler kişiselleşmiyor, herkes başlığın altında birer entry ile meramını kendi üslubunca anlatıp, belki seviyesiz, belki ergence anlatıp başka bir başlıkta normal yazarlığına devam ediyor. e burada sürekli bir tartışma var, tartışmalar hemen kişiselleşiyor, hemen başkaları da sanki bir anda summonlanmış gibi iki kişi arasındaki tartışmaya damlıyor, bir kavga başladı mı aynı gün tüm başlıklarda, alakasız girdilerde bile o kavga referans ediliyor. burada sözlük yazarlığı yapmaktan ziyade sürekli sevimli sevimli muhabbet eden, arkadaşlarıyla geyik yapan, ama bir kavga çıktı mı da o sevimlinin içinden aman allah canavar gibi bir şeyler çıkan, sözlük yazarlığı yapmak yerine burada "takılan" birçok yazar görüyorum. e, ama burası hani ekşi gibi değildi, orası ergen sözde fularlıların yeriydi de burası gerçekten konusuna hakim ve kültürlü kişilerin bilgi paylaştığı bir yerdi?
ekşi sözlük'ten kaçıp buraya geldiğim sözlüktü. ekşi sözlük'ün geçen doğum gününde o eski, on üç yıllık hesabımı geri açtım. çünkü buradan biraz gerilmeye başladım, burada da kendimce minik bir arşivim oluştu ama esas entry koleksiyonum oradaydı zaten. bir yer beni gerdiğinde orada inatla, ısrarla, varlığımı ispat etmek için bulunmam, kullanmayı azaltır, biraz ara verir, özleyince ya da ihtiyaç duyunca dönerim, burası da benim için koleksiyon olarak kalacak, yine ekşi sözlük'te defalarca temcit pilavı gibi döndürülen bir bilgiyi ben yeni keşfettiğimde orada yüz dokuzuncu kez paylaşmak yerine eğer burada paylaşılmamışsa gelip buraya paslayacağım, çok sevdiğim bir şeyi ekşi'de on dokuz farklı başlıkta yedi yüz seksen defa anlatmışlarsa oradaki bilgi kirliliğine bir entry daha eklemek yerine eğer burada hiç bahsedilmemişse buraya gelip anlatacağım, ama burası gerçekten ekşi sözlük'ten daha yorucu. bir yerde eğlenme amacı güden, radyo gibi bir özellik bile paylaşılamayıp kavga konusu haline gelir mi? burada geliyor. kanzuk, nişanlısının yazar yapılmasına verdiği tepkilerde kalan kredilerini de tüketmişti, çünkü "e sözlük benim, bizim, siz kimsiniz ki zaten?" moduna girmişti. e, buradaki moderasyon ekibi de sıradan günlük tartışmalarda bile taraf tutuyor, kendileri de tartışmaya giriyor, ne farkı var şimdi bunun?
o yüzden, buraya yeni gelenlere de, buradan gidenlere de bir laf sokma tutumu mevcut ya, ama yanlışı gösterdiğinizde kimse de "a evet, yanlış yaptık," demiyor, ben de yine de hala buralarda gerekirse yanlış bulduğumu da göstereceğim, ama benim kaçıp buraya geldiğim sözlük, beni yeniden ekşi'ye döndürdü haha, vallahi o on üç yıllık hesabı bir yıldır kapalı tutuyordum, buranın kavgasından gürültüsünden "aman ben niye kapatmışım ki o hesabı, orada kafam daha rahattı vallahi..." diye açtırdı kulzos, teşekkürler kuzum kulzos, siz olmasanız kendime karşı takındığım inattan orayı hala kapalı tutarmışım, niye kapatmışım ki, dursun işte, hiçbir yerin birbirinden farkı yok, bizim tutumumuz her yeri konumlandıran.
kulzos/#1 nolu ilk girdisini @kerem'in yazdığı, üç sene önce, öğlen saatlerinde dünyaya geldi. ve bugün itibarı ile artık 3 yaşını doldurdu.
geride bıraktığımız üç seneye baktığımda bazı şeyleri mutlulukla, bazı şeyleri ise hüzünle anıyorum. hiç yoktan var ettiğimiz sözlüğümüz, bünyesinde bulunan herkesin desteği ile bugüne geldi. ve zaman içerisinde yine onu seven herkesin katkısı ile çok daha iyi yerlere ulaşacak. ona şahsen şüphem yok.
iyi ki doğdun kulzos, iyi ki hayatımdasın. yaşattığın her şey ve edindirdiğin tüm dostlar için teşekkürler.
yeni bir ekşi sözlük arayanlara aradığını veremeyecek interaktif sözlük. çünkü ekşi gibi olmaz. yani böyle deli gibi gündemi takip edelim, biri bişi yazsın ona çemkirelim, girdilerle karşılıklı laf sokalım, ayar verelim, ortalığın a, aa, ne diyordum, hah, öyle bir yer olmaz. zaten öyle bir yer arayan için ekşi sözlük var. kulzos, ekşi sözlük'ün ilk yıllarındaki gerçek sözlük tecrübesini tatmak isteyenler için var olan bir oluşum. gerçekten sözlük yazarlığı yapmak isteyenler için dört senedir burada.
bu yoğun ilgi sırasında bir miktar yolunda sapıyormuş gibi görünebilir. ama endişeye mahal yok. toparlanır kulzos. rayına oturur. var oluş amacından sapmaz.
son akından bu yana, olur olmaz her entry'e eksi verenlerin arttığı sözlük.
arkadaşlar, bilimsel entry'lere eksi vermek yerine hatalı ya da eksik yer varsa onu söyleyin lütfen. ben copy+paste yapan bir yazar değilim. uzun yazmışsam cidden emek vermişim demektir. lütfen buna biraz saygınız olsun.
ilk açıldığı günlerdeki istatistiklerin bile altında seyrediyor şu sıralar.
bazıları bu durumdan endişe duyuyor. bazıları nedenini anlamaya çalışıyor. bazıları ise zerre umursamıyor.
gidenlerin haberi geliyor. örneğin youreads'de kulzos'u yaratmaya çalışıyorlar. demek ki sorun kulzos'un teknik özellikleri değilmiş onlara göre. yani yorum olsun istiyorlar, radyo olsun istiyorlar, kulzos'ta sevdikleri insanlar yanlarında olsun ama sevmedikleri uzak dursun istiyorlar. sanki o sevmedikleri insanların youreads'e ya da başka bir yere gelmesine engel olabileceklermiş gibi... girdilerini silip gittikleri halde hiç utanıp sıkılmadan kulzos'un özelliklerini kullanmaya devam ettikleri de oluyor. yani ne bileyim, radyo sohbeti gibi...
kimisi bu durumdan yönetimi suçluyor. peki gerçekten de bu durgunluk yönetimin suçu olabilir mi? yoksa tüm sorumluluk dış minnakların mı? cevapsız sorular.
kuralları olan ve var olan kuralları olabildiğince doğru uygulanan bir sözlük olabildik mi? bence olduk. elbette zaman zaman hatalı yorumlamalar ya da geç alınmış kararlar olabilir. hata yaptıysak da özür diledik.
troll barındırmayacağız dedik. barındırmadık. bence bu da tamam. ha zaman zaman pasta için, fly için, sabbra için ya da şu an aklıma gelmeyen başkaları için troll diyenler oldu, o kadar da değil dedik. hayatı o kadar ciddiye almayanlarla sözlükte bulunuş sebebi insanların asabını bozmak olan kişileri ayırt edebildik.
sözlük eften püften nedenlerle yarın girdilerinizi de alıp tarihin karanlık sayfalarına gömülmeyecek dedik. bu sözün de net olarak arkasındayız görüleceği üzere. yıllar sonra da arkasında olduğumuzu görecekler elbet. tabi insanlar kendi emeklerini heba edip gittiler, o tamamen bir başka mesele.
yani böyle sorgulayınca, verdiğimiz sözleri tutamamışız gibi görünmüyor. o halde sorun ne?
sorun, aslında yazılı dünyanın devrinin büyük ölçüde geride kalması. ve insanların yazılı dünyada bile sosyal medya tadında beklentilerinin bulunması. insanların ilgi istemesi, gereksiz alıngan olması, dünyanın sadece kendi etraflarında döndüğünü sanmaları, ya da bir takım başka şeyler. ya da belki de sadece benimdir sorun.
tüm bunları bilerek buradayız aslında. istediğimiz gibi olan temiz sözlük yazmamız için bizi bekliyor.
ha belki bir de yeni bir sözlük daha açarız. insanlara istediklerini veririz. metaverse gündeme gelmişken, zuckerberg meta adını kullanmaya başlamışken, meta sözlüğü canlandırırız yeniden. domaini bize ait sonuçta. daha gevşek, daha diğer sözlüklere benzeyen nitelikte. güncel adı normal olan sözlük gibi gereksiz duyar kasmadan. alt yapımız mevcut sonuçta. ancak kulzos'u başka bir şeye dönüştürmeyiz.
sabah sabah ne çok yazdım. sonuç olarak kulzos burada. doğru düzgün sözlük yazarlığı yapmak isteyen herkes için burada olmaya da devam edecek her zaman.
son zamanlarda, kedi-ciğer meselesine benzer trajikomik olayların yine cereyan ettiği caaaanım sözlüğüm. hayır ne zamandır kendi aramızda didişmiyorduk, başkasının körüklemesi iyi oldu, nitekim bu tekerrür eden bir kavram. yok o ona şunu demiş, yok burası hülele rörörö.
yav canlarım ciğerlerim, kurallar var burada ve herkes için işliyor. girdisi silinen arkadaş, velev ki hukuk kurallarına aykırı olabilecek bir sebep ile buna maruz kaldı ise, karşı argümanla gelebilir, öyle değil mi? ekşi kıyaslaması yapmak istemiyorum ama sanıyorum buna benzemez başka sebeplerden şöyle bir şey yazmıştım: sözlükten sıkılan insan/#168593
şunu da anlayamıyorum:
bak güzel kardeşim. bir şeyler bekliyordun buraya geldiğinde, sana uymadı. gayet makul. seversin, sevmezsin, renkler ve zevkler tartışılmaz. sen burayı olduğu gibi kabullenirsen burada mutlu olabilirsin. beşeri ilişkilerde de bu böyledir. birini ya da bir olguyu, olmasını istediğin, beyninde kurguladığın kalıba sokmaya çalışırsan, bu ters teper. tepince de alaycı olduğunu düşündüğünüz zavallı * çirkef sıçramalar ile ortalığı bulandırıyorsunuz. buna ne gerek var yahu. sevdiysen kalırsın, sevmediysen de hayat sosyal mecralardan ibaret değil ki. az kitap oku, kendini geliştir. çık bir çay iç, bira iç, ne bileyim huzur evi gez, maaş alınca bir tane çocuk eşofman takımı al, git kimsesizler yurduna bir tane sabi sevindir.
şov olsun diye değil, cidden gerçek üstü bir haz alabileceğiniz için bu tavsiyelerim. bi kendinizi rahat bırakın. sözlüğü de öyle. bu entry ne kavimler göçüne ithaftır, ne de eski yazarlara. top yekün herkes, kim ne kadar istiyorsa, o kadar üzerine alınabilir.
ekstra şunu da ilave edeyim: gelip burayı sevmiş, kaliteli içerik ürettiğini düşünen/düşündürten * yazar arkadaşlarıma bir ufak tavsiye:
kimse sizden p&r istemiyor abi. mutluysanız burada içerik üretmekten, ortamını sevdiyseniz, radyoda kafanız dağılıyorsa, takılın gitsin. hiç kimse kanaat önderi değil. inanın kasmanıza gerek yok kendinizi bu kadar.
günün en çok beğenilen iki girdisi de sözlük hakkında yazılmış. birisi sözlüğü bırakan, birisi her şeye rağmen sözlükte yazmaya devam eden iki değerli yazar arkadaş. iki zıt girdi gösteriyor ki sözlük fikir ve eylemsel olarak ikiye bölünmüş. tamam diyenler ve devam diyenler. tamam diyene de devam diyene de saygım sonsuz.
sekiz aydır buradayım, tabi ki beş yıldır burada olanla sözlüğe bakış açım bir olamaz. ama sekiz aylık kulzos tecrübemden sonra benim de söyleyeceklerim var. hem de hiç çekinmeden yazar isimlerini vererek...
buraya gelmeme ön ayak olan yazar @kokosh'tur. uludağ sözlük'te burayla ilgili yazısından sonra buraya geldim. kendisi aylar önce burayı terk etti ve kafa sözlük'e gitti. orayla hiç bir bağ kurmadan arada yazılarını takip ettim ve orayı da bıraktığını gördüm. kendisi burayı terk ederken, iyi niyetle sitemkar şekilde kendisini eleştirenlerin de sessiz sedasız kulzos'ta pasif yazar konumuna geçtiğine de şahit oldum. iyi de o zaman kadını neden eleştirdiniz? en azından yazılarını silmeden çekip gitti... burada da benim en çok sevdiğim yazarlardan @ferrarisinisatanbilge'ye sitemim var, kendisi zaten bunu biliyor.
@medusa gibi değerli bir yazar çekip gitti ama takipçilerini kaldırırken gittiğini fark edenlerin haricinde bunu algılayan veya sorgulayan oldu mu? ya da "hımmm beni takiten çıkmış, ben de çıkayım" mı denildi? nasıl olsa tüm yazılarını da silmiş, neyini takip edelim değil mi?
beni ilk kendisi takip listesine ekleyip de, kendince haklı bir sebepten dolayı, kendine daha az sayıda sınırlı bir yazar grubunu yakın bulduğu için takip etmeye devam edip, beni takip listesinden çıkartanı takip listemden çıkartayım mı? @unidentified pasta, @kaiser soze?? tamam mı, devam mı??
sözlükte radyo fasilitesi de bambaşka bir mevzu. radyonun sarı öküzü @yayladag lokumu muydu yoksa @lake of the hell miydi? ikisiyle de bire bir diyaloğum olmadı ama ikisinin de sözlük için çok değerli olduklarını kim inkar edebilir? hele lake dediğimiz adam * hiçbir çıkarı olmadan sözlük için çaba gösteren, sözlüğün reklamını yapan birisiydi. bakın kimin haklı olup olmadığını sorgulamıyorum, benim nezdimde sözlük için iki değerli kayıptan bahsediyorum.
sözlüğümüzde evet, aristokrat bir yapı var. nereden çıkarttın bunu nicholai? yahu ilk üye olduğumda anladım ve buna rağmen yazdım. öncelikle yazılarımın yedeğini tutmak için ve benim sahip olduğum düşünce yapısına sahip olanlarla etkileşimde bulunmak için.
radyodan ve aristokrat yapıdan devam edeceğim. radyoyu değerli kılan bir yazar daha, @sol si re sol, elliden fazla takipçisi olan yazar, "şahsen yazılarından dolayı takip etmedim ama yayınlarını fırsat buldukça ilgiyle takip ettim", giderken son yazısında mesajla iyi temennilerde bulunan bir kaç yazara da teşekkür ettiğini bildirmiş. bir kaç yazar dediği de sanırım üç beş kişi. demek ki bu kayıp da çoğunluğun umurunda olmamış. yani şu saatten sonra sözlükten kim giderse, çoğunluğun umurunda olmayacak, sanırım siz de bunun farkındasınız.
moderasyon zaten "giden ağam, gelen paşam" demiş, ama sonra ortaya patreon çıkmış. "yardım şart değil ama gelen yardıma göre ne yapabiliriz bakıcaz" da demişler. herhangi bir yardımda bulunmadım ve bulunmayacağım. ama şunu size namus sözü olarak temenni ediyorum: eğer bu sözlük iki üç kişi için dahi değerliyse ve sözlüğü yaşatmak için elimizi cebimize atmamız gerekiyorsa, namus sözümü yerine getireceğimi moderasyona burada bildiriyorum. eğer sözlük zaten şuan böyle bir çıkmazda ise, moderasyon benimle özelden irtibata geçsin.
aristokrat kısmını es geçeceğimi sanmayın. sözlüğün zeka seviyesi toplum standartlarının çok üzerinde, bundan eminim. belki herkes alanında en iyi eğitimi aldı ve yaptığı işte en iyisi. herkeste gereğinden fazla bir öz güven olabilir ve bu dışarıdan kibir olarak algılanabilir. sanırım yeni yazarlar bu durumu kibir olarak algılıyordur. mesela radyoya "herkese merhaba, x kişisi iyi yayınlar" diyerek giriyorum. ortada aktif bir sohbet varken, sadece yayıncının cevap vermesi, radyoya giren kişide bir ön yargı oluşturabilir. bunlara da takılmamak lazım.
sizi takip eden takibi bıraktı mı, boş verin. favlarını geri mi aldı, boş verin. siz zaten onu, o sizi takip etti diye değil, onun takip edilmeye değer olduğu için onu takip ettiniz. onun sizin hakkınızdaki düşüncesi o kadar önemli değil. önemli olan sizin burada etkileşimde bulunduğunuz kişiler hakkındaki düşünceniz. kimseye kendinizi ispat etmek zorunda değilsiniz. zaten buraya kendinizi ispat etmek için giriyorsanız siz zaten yanlış yerdesiniz. çünkü hala çiğ ve olmamışsınız demektir.
giden arkadaşlara çağrım: tamam, benden de "tamam". ama bana bir adres gösterin?? deyin ki, "nikolay bir yer var, artık orada toplanıyoruz, kaymak gibi", ben de geleyim. evet, bana bir adres verin ama lütfen kafa sözlük olmasın...
bu başlığa ilk defa yazıyorum. bu girdiyi yazmamı sağlayan da @bir gocmen'in küp bloknotuna yazdığı girdi.
elbette kulzos'ta benim de "ay şu şöyle olsa, bu böyle olsa" diye düşündüğüm şeyler var. zaman zaman kızdığım veya eleştirdiğim. ama yüzyıllık muhtelif sözlükler yazarı olarak, buradaki en çok sevdiğim şeyi biliyorum.
kulzos özelden, hiç rahatsız olmadan sohbet edebildiğim bir sözlük. kadın erkek cinsiyet ayrımı olmadan, zaman zaman ciddi, zaman zaman geyik çevirdiğimiz sohbetleri yapabildiğim bir sözlük. erkek olduğunu bildiğim bir yazara çekinmeden mesaj atabildiğim ya da bana attığı mesajı yanıtlayabildiğim bir sözlük.
malum özellikle meşhur sözlükte, "mesajlaşan evli kadının asıl amacı" yok ne bileyim, "evli sözlük yazarı kadın" gibi ya da şu an sıralamaya gerek görmediğim tonla başlıklardan da buna neden çekinmemiz gerektiğini de biliyorsunuz.
burada yazmaya başlayalı benim de 10 ay falan oldu, bilmiyorum bakmam lazım, ama sadece ilk geldiğimde bir kişi lüzumsuz bir mesaj trafiğine girmişti, zaten o da yeni üyeydi ve 2 haftada da genel olarak sözlükte aradığını bulamadı sanırım ve gitti.
tek tek isimlerini saymayacağım, herkes kendini biliyor zira, güzel kalpli güzel insanların varlığını hatırlatan tüm yazarlara selamlar. huzurla bir kahve içelim de iki lafın belini kıralım diyebildiğimiz tüm dostlara da, birbirlerinin yazdıklarından etkilenip tanışan kaynaşan tüm kalplere de bu vesileyle selam olsun. arada medeniyeti hissetmek güzel geliyor.
yazar olabilmek için on girdi yazılması gereken sözlük. ama bakıyorum bazı yeni yazarlar hiçbir süzgeçten geçmemiş gibi yazmışlar, yazıyorlar. yazılanın içeriği kadar biçimi de önemli. yarım satırda iki imla hatası özensizlik göstergesi. insan hatasıdır, olur, ama gönderdikten sonra bir gözden geçirmek gerekir. noktalama işaretlerini de doğru kullanmak gerekir. noktalama işaretlerinden sonra bir boşluk verilir öncesinde verilmez. günlük girdi sayısı zaten az. bari okuduğumuzdan keyif alalım. di mi?
4. Doğum gününe günler kaldı. Bu 4 yıl içerisinde çok fazla yazar geldi çok azı kaldı. Kalanlar, gidenlerin yarısından daha az, abartırsak çeyreği bile diyebiliriz.
Gelipte gidenlerin %90’ı başka sözlüklerdeki adetlerini burada devam ettiremediği için gitti. Sözlüğü forum olarak kullananlar gitti, formata uygun olmayan başlıkları ve girdileri silindiği için gitti. Trollüklerine müsade edilmedikleri için uçuruldular. Şu an aklıma gelmeyen bir çok nedenden dolayı da gittiler.
Kalanlar ise özlediği sözlük ortamını burada buldukları için burada kaldı. Bilgi paylaşmayı sevenler kaldı, buram buram kalite kokan girdi okumak isteyenler kaldı, keyifli zaman geçirmek isteyenler kaldı.
Bir konuda da çok iddialıyım ki eğer kulzos para kazanmayı, popüler olmayı ana amaç haline getirseydi, barındırdığı potansiyel ile ekşi sözlüğün en büyük rakibi olabilecek bir platformdur. Ama amaç o değil, hiçbir zaman olmadı. Eğer amaç o olsaydı asla kulzos var olmazdı.
Şimdiden güzide sözlüğümün ve yazarlarımızın 4. yılını kutlarım. Nice mutlu ve huzurlu senelere.
sosyal mesafe kurallarının hiçe sayıldığı bu kalabalığı uzun süre bünyesinde barındıramayacağını düşündüğüm sözlük.
ayrıca gözlerime inanamıyorum.
kimsenin keşfetmesini istemediği şarkı 1 gecede 300 milyon dinlenme sayısına ulaşmış insan hüznü var üzerimde.
neyse... hoş geldiniz, umarım fularınızı ve maskenizi takıp gelmişsinizdir.
neredeyse iki sene önce yazdığım kulzos/#118407 nolu girdide bahsedilenlerin halen geçerli olduğu sözlük. ve otuz yılda geçse sanıyorum geçerli olmaya devam edecektir. otuz yıl sonra ben hala yaşıyor olur muyum ondan çok emin değilim...
kulzos bir web sitesidir. ve belirgin bir formatta fikirlerin özgürce ifade edilmesini ister. geçmişteki kötü örneklerden edindiği tecrübe ile belirlenmiş kurallarına uyulmasını ister. lakin her dönem birileri kuralların çok sıkı olduğu, birileri çok saçma olduğunu, birileri kuralların yetersiz olduğunu, birileri kuralların uygulanmadığını, birileri kuralların hatalı uygulandığı, birileri de şu an aklıma gelmeyen başka şeyleri söyler. sonra da gider.
ha bir de. kulzos herhangi bir fikrin sözlüğü değildir. ya da herhangi bir fikre karşı bir sözlük de değildir. her fikrin "sözlük formatına uygun" ifade edilmesini ister. format nedir ne değildir, kurallarda yazıyor zaten.
aynı şeyleri tekrar etmekten çok sıkıldım. salın şu kulzos'u biraz artık. kulzos tek bir varlık değil. bir sürü insandan oluşan değişken bir yapı. haliyle tüm kurucular ve içlerinden biri olarak ben de dahil hiç kimsenin kendi kişisel fikirleri kulzos'a mal edilemez. kulzos başka bişi. kızdığın o değil. sevdiğin de o değil. onun sağladığı ortam sayesinde oluyor ne oluyorsa ve olan biten hiçbir şeyin sorumlusu da o değil.
amann, siz beni takmayın. dedim ya hep, kulzos siz ne görmek isterseniz o. sizi yansıtan ayna o. siz kötü kısımlarına odaklanırsanız size kötü olması onu kötü yapmaz. iyi kısımlarına odaklanırsanız sizce iyi olması onu iyi yapmaz. zaten salt kötü ya da salt iyi olmak zorunda da değil. salın demem o yüzden zaten.
bir şeyler yazmak için başlığa geldiğimde, '50 tane online var, entry girilmiyor.' ibaresiyle karşılaştım. 'adminler de durumdan rahatsız sanırım' diye düşünürken, bu cümleyi daha önceden benim yazdığımı ve kenara koyduğumu hatırladım. şimdi, gelelim söylemek istediklerime. sözlüğe ne zaman girsem ortalama 40-50 tane online görüyorum. ama aktif yazar sanırım 5-10'u geçmiyor. bununla birlikte hemen her gün sözlükte kullanıcıların, diğer kullanıcıların yazdığı yazılarla ilgili bir şeyler söylediğini görüyorum. birkaç gün önce ukde doldurmayla ilgili bir tartışma dönmüştü misal. kimi kullanıcılar ukdelerin doldurulması hususunda, kendi kriterlerine göre belirledikleri özenin gösterilmediğini ifade ediyorlardı. hatta bunu protesto etmek adına bir iki kullanıcının, 'bir sanatçı... bir ülke... bir meyve... bir film...' şeklinde entryler girdiklerini gördüm. hani, madem bizim ukde tanımımızı beğenmediniz, buyrun öyle göte böyle tarak babında. bugün de benzer bir tartışma gördüm. kimi kullanıcılar, kimi kullanıcıların yazdığı cinsel içerikli başlık ya da entrylerin sözlüğe yakışmadığını, bunu yazan yazarların dikkat çekmek için bunu yaptıklarını, ellerinde olsa bu kullanıcıların sözlükten atılmasını istediklerini dile getirdiler. öncelikle belirteyim, bu şekilde düşünen kullanıcıların da düşüncesine saygılıyım ve sözlükte nasıl ki birileri cinsel içerikli girdiler girebiliyorsa, diğerlerinin de bundan rahatsız olduklarını belirtme hakları olduğuna inanıyorum. ama buna katılıyor muyum? tabii ki hayır. bu başlıkların dikkat çekmek için yazıldığı iddiasını değerlendirelim. ee yani?.. burada entry girip de dikkat çekmek istemeyen var mı? 'ben gizliden şuraya entry yazayım ama kimsenin dikkatini çekmesin. benden başka okuyan olmasın.' diye düşünenler mi var? bir kere bu sözlük oluşumlarının ruhuna aykırı. burada olmak istemenin temel sebebi zaten dikkat çekmektir. aldığımız nicknamelerden, girdiğimiz entrylere, yaptığımız yorumlardan, bıraktığımız ukdelere kadar, 'bakın ben de burdayım. beni de görün.'ün el altından söylenmesidir aslen. 'hayır efendim! benim tek amacım bilgi edinmek ve bilgi vermek.' diyenler bence yanlış adreste. wikipedia gibi bir mecra var bunun için. burada amaç, bilgi almak/vermek dışında, sosyalleşmek, keyifli zaman geçirmek, dikkat çekmek, onaylanmak, takdir edilmek vs. vs. bunu da kişiler kendi karakterlerine göre yapıyorlar. kimi hanım hanımcık, kimi efendi, kimi ağır abi, kimi avcı, kimi toplayıcı, kimi meriç, kimi de yerine ve durumuna göre farklı rollere bürünerek beklentisini gerçekleştirmeye çalışıyor. bunların hiçbirisi garipsenecek şeyler değil. tamamen kişinin kendi yapısıyla ilgili. ama misal bugün de gördüm. yukarda verdiğim ukde örneğinde olduğu gibi, bugün de bir kullanıcı öyle göte böyle tarak babında, madem bu işe bir dur demiyorsunuz bakın görün ben de böyle başlıklar açacağım içerikli bir protesto yapıyordu. işte bu bana tutarsız geliyor. bir şeyi yanlış bulabilirsin. ama sesini duyuramıyorsun diye, sesini duyurmak için o kınadığın şeyi kendin yapmazsın. bunu şeye benzetiyorum. kadına şiddeti protesto eden biri, sesini duyurmak için yoldan geçen kadınları bıçaklıyor. ya da amerikadaki halk hareketleri sırasında, mağazaların yağmalanmasına karşı çıkan biri bunu engelleyemeyince, 'madem bunu siz istediniz diyerek yağmaya katılıyor.'. sözlükte hiç ilgimi çekmeyen tonla başlık var. hatta okuyunca, 'ulan bu ne boktan entry!' dediğim yüzlerce entry gördüm. benim yazdıklarımı da böyle görenler oluyor ki bolca eksi oy alıyorum. bunlar son derece normal. normal olmayan şey, sözlüğün tam kendi istediğimiz gibi bir mecra haline gelmesini istemek. bu hem eğlenceli değil hem de gerçekçi değil. bu mecralar çok sesli mecralar. misal şu anda en beğenilen entry ile en beğenilmeyen entry sanırım aynı entry. bunu daha önce de görmüştüm. son derece normal bir durum. haa, olayın bir de ahlak boyutu var. cinsel içerikli başlıkların ahlaksızlık içerdiği yönünde. ahlak çok geniş ve felsefik bir kavram. onu başka bir başlıkta tartışırız ama ahlakın en temel özelliklerinden biri zamanla değişebilir olması. bakın misal roma imparatorluğunda soylular arasında eşcinsel ilişki o kadar yaygındı ki, karşı cinsle olan ilişki sadece üremek için ve istemeye istemeye yapılıyordu.sümerlerde, tapınaklarda ibadet amacıyla insanlarla ilişkiye giren rahibeler vardı. veya o kadar eskiye gitmeye gerek yok. anadolu topraklarında geçen yüzyıla kadar, on iki, on üç yaşındaki kız çocukları evlendiriliyordu. günümüzde bile bunu savunanlar var. e peki, bunların hangi birisini günümüz ahlak anlayışıyla eşleştireceğiz? sözün özü, ahlak bekçiliği çok sevimli bir şey değildir bence. hele de sözlükler gibi toplumun çok farklı katmanlarından gelen insanların bir arada bulunduğu mecralarda. kaldı ki, kimin ahlakının bekçiliği? ben kendi adıma kimseye, benim ahlakımı koruma hakkı vermeyi düşünmüyorum. eleştiri, beğenmeme, düşüncelerini ifade etme vs. sonuna kadar varım. ama sözlüğü kendi düşünceleri doğrultusunda stilize etmeye çalışmaya yokum.
sistemli kaynak olma yolunda evriliyor gibi kulzos. öncesinde yapan olmuşsa da ben farketmedim. kişiye özel başlıklarda listeler beliriyor. zarathustragodot'nun listelerinden sonra solsiresol yalnız ve güzel ülkemin yıllığına başladı. nastenkaolsam kadın cinayetlerinin kurbanlarını listeliyor. bu listeler doldukça kulzos zenginleşecek. güzel şeyler oluyor.
sanıyorum insanların biraz fazla anlam yüklediği bişi bu kulzos. üç beş gün girmedim, yine birileri gitmiş falan filon. tamam da olm bize ne amk? sanki sevgiliden ayrılıyorsun. git, gitme, yaz, yazma, kal, kalma, kim ne karışır? ben misal aylarca yazmıyorum, sonra esiyor, aylarca yazıyorum, sonra yine esiyor aylarca yazmıyorum, kime ney? hayır bir de duyurma çabası var. "bakın ben gidiyorum... gideceğim... gittim." eee yani? tutan mı var? bu akşam ölürüm benim kimse tutamaz! dur bu o değildi.
değişik kafalar.
ben ortamın trollsüz olmasını seviyorum. diğer pek çok internet sitesinde olduğu gibi daha bir kişi bile dm'den kafa ütülemedi. ne bir taciz, ne bir başka bişi. kavgalar tartışmalar bile doğru düzgün dönüyor. insanlar anlaşamasa bile birbirlerine saygılı. şaka gibi olm! türkiye'de değilmişiz gibi. çok enteresan. ve buna rağmen bakıyorum, sürekli birileri "ben gidiyorum, ben gidiyorum!" napak? git yani. ya da gitme, kal, ona da napak? bize ne olm?
gece gece kafam attı bak. ama bu bahaneyle girdi yazmış oldum. yoksa bir bakıp çıkacaktım.
ben de gidiyorum uleyn! tuvalete gidicem. haberiniz olsun.
hakkında son yazılan girdileri aklımdan geçenlere tercüman olmuş sözlük. çok fazla yazmasam da yazılanları takip ediyorum, sözlük ritüeli gibi her ay biri küsüyor, öteki moderasyona kızıp girdisini siliyor, beriki diğer yazara küsüp gidiyor.
arkadaşlar nasıl bir beklentiniz var sözlükten? saygıdan ne anlıyoruz? mesela kulzos bilgi yuvası diyoruz ama bok attığımız yerlerde çeşitlilik çok fazla olduğu için kötüsü kadar iyisi de var ve çok fazla iyi yazar var. benim burada yazmayı tercih etmemin sebebi buranın daha fazla bilgi yuvası olması değil, moderasyonun tavrı. zaten günlük hayatta salak saçma bir sürü insanla muhatap oluyoruz, bir yerlerde yazarken de küfür kıyamet kavga görmek, fikrimi beğenmedi diye ara formların küfürleriyle muhatap olmak istemiyorum. burada bunu hiç görmedim, olsa da moderasyonun müdahale edeceğini biliyorum ki tek tük çıkar her yerden ona da yapacak bir şey yok. bu saygısızlık mesela, birinin fikirlerinize karşı çıkması, ters şeyler söylemesi, inançlarınızı, siyasi düşüncelerinizi, tabularınızı saçma bulması saygısızlık değil. ya adı üstünde adam saçma buluyor, bu da onun fikri ve tabii ki dile getirecek. e sen de bir inanç, siyasi, görüş vs seçerken diğerlerini saçma bulduğun için seçiyorsun ki zaten ? kişi bazında da söylemiyorum. dediğim gibi her ay başka biri yapıyor bunu burada. oğlum her gün okulda dayak yiyip ağlayarak gelse 'iki tane de sen vuramadın mı' derim, yeter da. *
iki eleştiriyle kişiliğiniz bu kadar inciniyorsa karşınızdakinden önce siz kendinize saygı duymuyorsunuzdur, bunu bir farkedin.
Bu saatte yetmiş küsür online yazar gördüğüm canım sözlük, yeni gelen arkadaşlar hoş gelmişler, öncelikle aklı selim, diyalektik düşünebilen yazarları az sonra bahsedeceklerimden tenzih ederim. umarım sol framede "reflüyü azdıran şeyler", "yalaması zevkli şey" "çıkarıldığında rahatlatan şeyler" "kırk yaşındaki adam yirmi yaşında kız ilişkisi" gibi kızlar soruyorvari tecavüzcü zihnetle açılan başlıklar görmek yerine sözlüğün formatına uygun başlıklar girdiler görürüz. Onun dışında Düzenli olarak artan ve büyüyen bu topluluğa son ekşi sözlük olaylarından sonra katılan ve aktif sözlük yazarlarından daha da büyük bir güruh olması beni endişelendiriyor. Söylediklerimi kişisel algılamayın lütfen popülere olan antipatim anksiyetemi artırıyor sadece. Ve sanırım bir süre "yuav ganzuk yaxti yixkti ortaligi beşyüzmilyar girdimi buraya işimlayamiyormuyiz" gibi narsist arkadaşlara karşı sağ görüş benimseyeceğim umarım moderasyon sözlüğün çöplüğe dönmesine karşı önlemler alır, saygılar.