bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
uzun zamandır beklediğim gün çok yaklaştı sevgili sözlük.
me-zu-ni-yet !
evet.
ilk üniversiteyi bu bölüm için bıraktığımda birçok insan eleştirmişti, "bu yaştan sonra en baştan mı başlayacaksın" diye.
başladım.
şimdi de bitti.
doktora sürecinde zihnen ve bedenen dingin ve en enerjik halimde olmak istiyorum.
bu kadar zaman sonra ilk kez sakin bir döneme gireceğim.
bu sebeple kendime bir ödül vererek tatil yapmaya karar verdim...
pandemide malum bu biraz zor olacağı için kafa tatili yapmayı uygun buldum.
zaten yoğunluktan pek aktif olamıyordum birazcık da tatil yapayım dedim, cumartesi günleri yayınlar dışında bir miktar etrafta olmayacağım.
hani tatile çıkarsın 6 akşam kafa dinler 1 akşam çok eğlenirsin ya heh öyle olsun bir süre.
beyaz günlerde görüşmek üzere... bir de bol hayvanlı^^ -
En kötüsü sen kendini ne kadar kandırırsan kandır sonunda suratına çarpan gerçeklerden kaçamıyor olmak bence sayın sevgili sözlük.
Aylardır kendimi kandırıyorum Biliyorum bunu birkaç saat önce iliklerime kadar hissettim zaten, tedavisi olmadığını bile bile aslında durumu iyiye gitmezken Ben her gün itina ile kendimi kandırıp durumu iyiymiş gibi davranmaya devam ettim. Nörolojik formuna kadar ilerlediğini çok çok iyi bildiğim halde “yok yahu meslek takıntısı hep, iyi iyi tedaviler işe yarıyor daha zamanı var” dedim kendime, Son zamanlarda yürüyüşlerinin bozulmasına, iştahsızlığına, daha az su içiyor oluşuna hatta artık idrarını yapamıyor olmasına bile bahane buldum kendimce, hep aynı cümle işte “daha zaman var”.
Şimdi kollarımda uyurken aslında çok da zaman kalmadığını itiraf ediyorum kendime artık.
Sanırım hayatın beni sınama şekli bu sevgili sayın sözlük en değer verdiğim canlılarla sınanıyorum bu hayatta. imkanlarımın tamamını kullansam bile kurtaramıyorum bazen ve bu bazenlerin her seferinde En başında kendime “Tamam bu hayvan hasta evet, tedavisi de yok buna da evet, kimse de istemiyor alıp eve götürmek zorundasın buna da evet ama artık bu gördüğün kaçıncı vaka, alıştın, biliyorsun olacakları ama en azından kalan zamanını mutlu geçirecek” desem bile İçimdeki sızının hiçbir zaman Azaldığını hissedemedim.
Ve kızgınım insanlara, çok çok kızgınım bu konuda, her seferinde asla reddedemeyeceğimi bildikleri için, bu acıyı kendileri yaşamamak ve vicdan azabından kendilerini kurtarmak adına “sen bizden daha iyi bakarsın, senin işin bu” adı altında sömürüldüğüm ve bu kadar yıpratıldığım için gerçekten çok çok kızgınım.
Bugün tam 4 ay oldu ufaklığımla tanışalı ve maalesef bu teşhisi koyalı. Aylardır İstisnasız her gece birlikte uyurken hissettiklerimi tarif edebileceğimi sanmıyorum. Bu Gerçekten o kadar tarifsiz o kadar çaresiz bir his ki ne bu ufaklıkta ne de geçmişte hayatıma dokunan ama ne yaparsam yapayım kurtaramadığım diğer ufaklıklarda adını koyamadım.
Biliyorum bu son olmayacak ve biliyorum yine “hayır demeyi öğren artık” dediğim her olay için sömürülmeye devam edeceğim sırf bu kadar değer verdiğim için hepsini biliyorum, kendime de kızıyorum ama Herhangi birinde bile hayır deseydim şu halimden daha iyi hissetmeyeceğime de eminim.
Zaman bazı şeylere maalesef iyi gelmiyor sevgili sayın sözlük, birde insanlar hiçbir şeye iyi gelmiyorlar... -
sevgili sözlük...
nasılsın görüşmeyeli ? ben iyiyim. aslında o yüzden pek kapını çalmadım, sanırım haksızlık ediyorum sana genelde kötü şeyleri yazarak, bu sebeple bu güzel anımı yazmak istedim sana bu gece...
ben yokken birileri taşınmış yan tarafa, dünden beri annem "kedi yarın komşunun oğlu gelecek bizim köpeği sevmek için, senin gelmeni bekliyordu o yüzden sabah erken kalk" dedi durdu.
ben de diyorum "ee gelsin anne ben ne yapayım, yemez bizimki bilmiyor musun ? niye gelmedi bu zamana kadar" falan diyorum işte neyse...
dün akşam da çocuğun bizim köpekle balkondan konuşmasını dinliyorum odamdan "benim senin gibi arkadaşım yok biliyor musun ? ama biraz korkuyorum senden..." dedi bir ara duydum, ben de diyorum "çocuk çekingen falan herhalde" neyse... buralara kadar her şey normal aslında.
ufaklık geldi sabah biraz korkuyor, bir ara köpek falan saldırmış, normal dedim olur... sonra dayanamadım dedim "sen dün böyle dedin ben duydum, arkadaşın yok mu senin ?" konuşmayı aktarıyorum hatırladığım şekli ile:
-"var da böyle yok"
"nasıl köpek mi yani ?"
-"kalbinden hasta, benim gibi..."
konuşamadım ben tabii, anneme sinirlendim insan bir uyarır falan diye çocuğa sorduk öyle dümdüz neyse...
-"annem de bana koşma diyor hep, senin annen de sizin köpeğe koşma yorulma diyor, benim tüm arkadaşlarım koşuyor."
"hmm, ee tamam o zaman sen her gün gel biz hep birlikte oynarız böyle koşmadan, hem koşunca ben de yoruluyorum hemen ben de koşmayı sevmem ne güzel bak benimle de arkadaş olursun, olur mu ?"
-"gerçekten mi ? çok sevinirim, hep gelirim sıkılmazsanız" dedi.
ulan nasıl sıkılayım ben senden çocuk ! sen gel ben sana hep zaman ayırırım be... tam olarak böyle ifade etmesem bile ona karşı sanırım anlaştık eheheh. saatlerce oturduk sonra, oynadık falan, oynadık dediğim de beyefendi yaşına göre pek olgun, pek bilmiş, sohbet ettik bir sürü şeyden, kahvaltı falan yaptık, bizim köpeği sevdi bol bol, alıştı... sabahları kahvaltıyı beraber yapmak için sözleştik artık her sabah beraberiz sevgili sözlük...
bu güzel anım da burada dursun istedim, hayatta berbat şeyler olduğu kadar, güzel şeyler de var evet, bana da hatırlatma bu.
akıllı çocukları çok severim sevgili sözlük, böyle özel çocukları daha çok... -
Sabah şerifleriniz hayrolsun sayın sevgili sözlük^^
Zor günleri yaşarken hep bir umut “güzel günleri göreceği be, o günlerin cefası her şey” diyen kaç kişiyiz ? Hepinize hasret kedilerinize selam^^
Tam o güzel günler geldi derken daha zor günleri görüp “tamam ulan nelere katlandın canın yansa da dur bakalım bir sakin be” diyen kaç kişiyiz ? Sizlere selam sadece, olmuşsunuz çünkü size hasrete gerek yok ama kedilerinize hep selam^^
Tam o daha da ne olur ulan artık derken ansızın gelen değişik günlerde beyin kıvrımlarınızın her dönemecinde hissettiğiniz o acıyı parmak uçlarınıza geçmesine sebep olan o serseri sinirnize küfür ediyor ve onunla konuşmaya çalışıyorsanız tam o an haber verin ki sarılalım, çünkü bu noktada artık kelimelerimiz tükendi hiç sevmediğimiz o temaslar bizi kurtacak artık ha birde kedilerinize de hem selam hem hasret artık, durum öyle de vahim.
Yalnız atlattığınız her acının hesabını yine kendinize sorarken “hiç iyi değilim be” dediğinizde “aman ya hayat” diye başlayıp kendi dertlerini anlatan “ben çok acı çektim biliyor musun” derken gözyaşlarınızın bir tanesinden bile haberi olmayan ama mutlu olduğunuz o lanet anlarla bağdaştırdığınız o mükemmel (!) insanlara da kucak dolusu küfürler buradan, eksik olmasınlar, iyi ki varlar (!) yoksa tek başımıza da eğlenebileceğimiz o anlarda kahkahalarımızın dozunu kim ayarlayacaktı ? Hiç düşündünüz mü gerçekten^^
Ve iyi kötü her anınızda yanınızda olan en dipteyken hep kalkmanıza yardımcı olan ama asla kıymetini bilmediğiniz/bilemediğimiz o en güzel yanınıza da sere serpe papatyalar... işte sen iyi ki varsın !
Kedileri çok seviyorum sevgili günlük, birde daha fazla kedileri^^ -
Evin içinde çelik kumbaraya ve bir takım çelik tencerelere vura vura dans edip şarkı söylerken bir yandan “keşke kabilemiz olsa akşamları ateş başında dans edip şarkı söylerdik” diye söyleniyordum hatta ev arkadaşımı da dans etmesi için ikna ediyordum ki, beni “sen çık birkaç saat git bir nefes al gel” diye apar topar parka yolladı sevgili sözlük halbuki ben birlikte dans edeceğiz sanmıştım öyle bir enerjiyle kalkınca. Ne kadar da düşünceli bir arkadaş^^ *
neyse kedilerle oturuyorum şimdi iyiyim^^ -
"hayır o öyle olmaz" mantığıyla etrafta dolaşıp, herkese neyi nasıl yapması gerektiğini söyleyen bir ses var herhalde; herkesin bildiği ama benim bilmediğim, görmediğim, duymadığım bir kurallar silsilesi var etrafta sanırım çünkü özellikle şu sıralar ne yapsam, ne desem "yok o öyle diil yia", "cıks olmaz öyle", "yok yanlış yapıyorsun" falan diye çıkıyor biri "abi kim diyor olmaz diye yaparsak olur niye olmasın" dediğimde de "olmaz işte" gibi dünyanın en saçma cevabıyla karşılaşıyorum. olmaz işte nedir yahu ? kendi halimde takıldığım zamanlarda bile kendi başıma onların "kurallarına aykırı" bir şey yaptığım düşünülerek ortamdaki tek "sorun" benmişim gibi davranılmasına gerçekten katlanamıyorum artık. bakın bu psikolojik şiddettir, benim bundan etkilenip etkilenmemem sizi ciddiye alıp almamam bu gerçeği değiştirmez! mantıklı, yapıcı eleştiri olur kabul edersin susarsın dinlersin de yok o yanlış yok bu ayıp aman insanlar ne der mantığıyla sırf diğer insanların düşüncelerini, kendileri hakkındaki tavırlarını etkilemesin diye kendisi olamayan insanların her şeyi biliyor gibi davrandığı,var olmayan ve olsa bile muhtemelen bir halta yaramayacak olan bu gereksiz kurallarınızı kabul etmiyorum ulan!
size ne ya canım isterse bağıra bağıra şarkı da söylerim, canım isterse sokak ortasında dans da ederim, istersem kaldırıma oturur 5 gün kalkmam, istersem bir ağaca sarılır ağlarım, istersem alır başımı giderim, istersem Pikachuyum ben deyip aşağı da atlarım ulan off yetti be! kimseye bir zararım olmadığı sürece istersem her şeyi yaparım en azından yapmaya çalışırım denerim, size de tavsiye ederim^^
akıl sağlığını korumak çok zor iş sevgili sayın sözlük, senin işin de zor vesselam^^ -
hissizleşmeden önce duyguların anlamını anlayamayız.
gülümsemenin tadını...
ağlamanın verdiği huzuru...
sevmenin yorgunluğunu...
sevilmenin ağırlığını...
çöle düşmeden suyun kıymetini anlayamayız.
soğuğu hissetmeden güneşin...
karanlık olmadan ışığın...
sabah olmadan gecenin...
çığlık atmadan sesimizin kıymetini bilemeyiz asla.
kuşları duyamadığımızda anlarız duyabilmenin muazzam döngüsünü.
ve hiç gitmezsek gelmiş sayılmayız.
ölmezsek de var olmuş...
var olmanın amacı ölüm, ölümün amacı varlık.
bu sebeple arada bir gitmek lazım.
gelebilmek için kendine... -
söyleyecek pek bir şeyim yok sevgili sözlük...
sanırım 17 yaşımdan beri hiç tatil yapmadım.
şimdi "tatil" kelimesi benim için birçok şeyi içinde barındırıyor.
uzun zamandır okuyamadığım romanlardan tut ardı ardına 5-10 gün herhangi bir sorumluluğum olmadan geç yatıp geç kalkıp, istediğim kadar uyuyabilip, istediğim herhangi bir şeyi yapabilmek...
ryuk'u çok özledim sevgili sözlük. birde ailemi tabii. birde tüm kedilerimizi.
birde uzun zaman sonra bir yaz döneminde hiçbir şey yapmamaya hasretim evet.
bir ödül veriyorum kendime bu yaz için; istediğim her şeyi yapıp istemediğim hiçbir şey yapmayacağım.
hak ettim^^ -
yaş aldıkça ne çok şeyi değişiyor insanın...
çocukken karanlıktan çok korkardım, gözlerimi kapatmak bile öcülerin gelmesine yeterdi hatta çok üşüsem bile yorganı asla üzerime çekemezdim tamamen.
şimdi en ufak bir kalp kırıklığında her şeyi kapatıp, yorganın içine koşuyorum.
bana ait olan köşeye geçip saatlerce çıkmıyorum hatta çıkamıyorum...
günlerce orada kalmak istediğim zamanlar oldu/oluyor.
çocukken çok boş zamanım vardı ama köşeme saklanmaya korkardım, şimdi köşemde sakince düşünmek istiyorum ama zamanım yok.
bazen başını alıp uzak diyarlara gitmek ister ya insan, yok yok benimki öyle değil, biliyorum gitsem bile kafa aynı kafa, düşünceler aynı karmaşık...
benimki başımı alıp yorganın altına gömülmek arzusu sadece.
sessizliğin ve karanlığın tüm gerçekliğiyle gözlerimi kapatıp huzurlu bir düş diliyorum kendime.
hepsi bu... -
Söyleyemek istediğim çok şey var aslında ama içimi tamamen dökmeye hazır değilim galiba henüz sevgili sözlük.
Tek bir konuda bir şeyler söylemek istiyorum, zaten uzaklaşmıştım ama tüm bu süreç beni insanlardan daha da uzaklaştırdı gerçekten.
O kocaman evlerinizin bir odasına hayvanlarımızı sığdıramayıp, onları dert edip bizi oradan oraya sürüklediniz ya bu süreçte…
Hayvanlarımızı bırakmadığımız için o bomboş evlerinize davet etmediniz ya bizi…
Günlerce bi arabanın içine kedilerimiz, köpeğimiz, kuşlarımız ve kaplumbağamızla biz sığdık da siz bize evinizi açmadınız ya…
O soğukta hayvanlar arabada kalsın siz gelin diye sözde iyi niyet gösterdiniz ya bize…
Hepinize yazıklar olsun.
Her birinize tek tek yazıklar olsun gerçekten.
ailemi böyle bir zamanda olduğumuz halimizle kabul edemediniz ya, kendi cehenneminizde çürüyün her biriniz !
Asla unutmayacağım bu süreçte olan hiçbir şeyi, asla.
Yazık…
Söylemek istediğim milyonlarca cümle var da, bir gün… -
Biraz uyumaya başladım, günler sonra.
Ne kadar lüksmüş…
Uzun yol geldik, gelirken bi yerde mola verdiğimizde meyveli soda içtik.
Ne kadar lüksmüş…
Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum.
Annem, babam, ablam, köpeğim, kedilerim hisseder de üzülür diye ağlayamıyorum günlerdir.
Çok dostumu kaybettim.
Çok insan kaybettim.
Herkes soruyor “yakın akrabadan kaybınız var mı?” İlla akraba mı olması gerekiyor canımızın yanması için.
Binlerce insan kaybettik.
Biz değil sadece hepimiz kaybettik.
Bu ülke binlerce insan kaybetti.
Hani bi Adem bi Havva vardı da oradan gelmiştik ?
Hani hepimiz kardeştik ?
Kaybın derecesi mi sorulur arkadaş ya !
Çok çok çok iyi insanlar da denk geldi bu süreçte gerçekten ama öyle tuhaf insanlar da denk geldi ki “ulan şu zamanda bile mi” dedim.
Kendi evimizden kurtarabildiğimiz erzakları önce tüketip kendi erzaklarını paylaşmayanı da gördüm.
Gelen yardım kolilerini beraber kaldığımız evde saklayanı da gördüm.
Hayvanlarımızdan dolayı bize bu süreci zindan edeni de gördüm.
Evet arkadaşlar bizim de her şeyimiz, mutlu bir yuvamız vardı gerçekten. 2 dakikada yok oldu her şey. Ve siz hala bundan akıllanmıyorsunuz ya. Ne diyim ki sizlere ? Canımız kalmadı, içimiz dışımız kalmadı, en ufak seste, ayak sallanmasında, kamyon geçmesinde kalbimiz çırpındı, anlayamazsınız. Anlamayacaksınız. Biliyorum. İnsan yaşamadan anlamıyormuş zaten hiçbir şeyi.
Kendimden çok aileme, hayvanlarımızı düşündüm tüm bu süreçte. Kaybı olan bi tek ben vardım aileden ama ağlayamadım. Sizin içinizde fırtınalar koparken ananız babanız üzülmesin diye sustuğunuz olmadı mı hiç ? Heh işte onun binlerce mislini düşünün. Her gece herkes uyusun da biraz ağlayayım dediniz mi hiç ? Heh işte öyle.
Kafanızı çevirdiğiniz her yerden çığlıkları duydunuz mu hiç ? Kendi ailenizi düşünmek zorunda kalıp o seslere cevap verememenin çaresizliğini yaşadınız mı hiç ? Cevap veremediğiniz sesler oldu mu ? Adım atmaya çekindiniz mi hiç hayatınızda ? Nefes almaktan utandınız mı ?
Olmasın kardeşim, asla başınıza gelmesin. Ayağınıza taş değmesin güzel kardeşim. Kimse bunları yaşamasın. Ama biz yaşadık.
Nasıl bir şey hiç öğrenmeyin gerçekten. Asla bilmeyin bunun acısını. Gözünüzü kapattığınızda o anları defalarca asla yaşamayın.
Bir de süreçte bu insanlara/bizlere/depremzedelere bok gibi davrananlar var biliyor musunuz ?
Devlete ödediğiniz vergilerin sonucu bekliyorsunuz diye sizi aşağılamaya çalışan insanlar var mesela devlet kurumlarında.
Hayvanlarınız var diye sizi koskocaman o evlere sığdıramayan insanlar var arkadaşlar. 15 saat yol yapmanıza sebep olanlar.
Sözde evlerini açıp 2 gün sonra apar topar göndermek isteyip bir de kedi/köpek tüyünü bahane ederek size hayvanlarınızın hiç bulunmadığı odaları bile temizletmek isteyenler var.
Gelen yardımları saklayan, çalan, sonra satarım diye stok yapan insanlar var.
Enkazdan biri çıkarılırken kılını kıpırdatmayıp tam çıkarılma anında video çeken insanlar var.
Eviniz oturulamayacak haldeyken, siz soğukta dışarıda donarken kendi evinde çay demleyip “ay biz de an önce kahvaltı yaptık” diyebilen insanlar var.
Bir sürü bahaneyle sizi evine istemeyen akrabalar var.
Bunların tam tersi çok vicdanlı, çok iyi niyetli insanlar da varmış gerçekten. Bunu da yazacağım bir gün ama öfkem, kırgınlığım, acım azaldıktan sonra yazacağım ancak.
Bazıları maalesef var bazıları iyi ki… -
hak eden insanların hepsi bu sabah mutlu uyansınlar be sayın sevgili sözlük.
şu karantina günlerinde, uçsuz bucaksız ormanlarda çıplak ayak yürümüş de tüm olumsuzlukları alıp götürsün diye kendisini doğaya bırakmış gibi huzurlu kalksınlar.
aynada kendilerine bakıp "çok tatlıyım lan" dedikten sonra yansımaya bir öpücük de yollasınlar bence^^
sevilesi insanlara selam, kedilere hasret^^ -
Bir gün öldüğümde yakmayın beni sakın.
ya denize bırakın ya da toprağa...
öyle giydirmeyin üzerime bir şeyler, tenim değsin sonsuzluğa.
Doğaya karışıp bir şekilde yeniden yeşersin istiyorum ruhum ya da yüzsün balıklarla.
yeşerememek korkutuyor beni bir de kayalıklar...
Karanlık değil de topraktan çıkamayıp o güneşi görememek ürkütüyor.
Beni gömerseniz derin kazmayın mezarımı.
Çok derin sulara da bırakmayın.
Karanlık iyi hoş da ruhum duymak ister çocukların kahkahalarını... -
hazır radyoyu dinlemeye gelmişken, kafamdaki birkaç şeyi de buraya yazayım dedim.
öncelikle hellooğğğğ^^
özlemişim.
neyse bu başka konu.
sırf birini çok seviyoruz diye onunla hep irtibat halinde olmak, onu hep yanında istemek, onu değil de kendimizi düşünerek bunları talep etmek, hatta o insanı arada bırakmak, zorlamak bana çok bencilce geliyor.
hatta bazen fazlasıyla karşıdakinin bize olan zaafını kullanmak gibi.
neden seviyoruz diye illa dizimizin dibinde olmalı ?
neden her aradığımızda ya da çağırdığımızda o telefonu açmalı ya da bize gelmeli ?
neden önce kendi yolunu bulmasını bekleyemiyoruz ?
neden onun müsait olduğunda bize geleceğinden emin olamadığımız birini seviyoruz ki o zaman ?
neden darlıyoruz !
hayır illa şöylesin, böylesin diyoruz.
hayır değilim dendiğinde bile neden ısrarcı davranıyoruz ?
bu gerçekten sevgi mi ?
yoksa bu sadece bencillik mi ?
biz birini sevdiğimiz zaman neden her salisesine bile el koymaya çalışıyoruz ?
gerçekten neden ?
birini sevmek neden onu olduğu gibi kabullenmek olamıyor hiçbir zaman ?
üzücü.
çok da yıpratıcı.
tüm sevdiklerimden özür dilerim eğer bir an bile böyle davrandıysam.
ve beni sevenlerden de özür dilerim asla sizin istediğiniz gibi birisi olamayacağım için. -
akşam-ı şerifleriniz hayr olsun sevgili sözlük *
hayvanlar çok değişik canlılar, insanın içini görebiliyorlar sanırım ve bugün beni mutlu etmek için çaba sarf etti hepsi, farkındayım. ben de onların çabalarını boş çıkarmamak adına güzel ve keyifli bir gün geçirdim.
çok uzun zaman sonra bu sabah huzurlu kalktım yatağımdan, yanımda çok uzun zamandır beraber uyumadığım bir dostum vardı, iyi hissettirdi varlığını hissetmek.
güne güzel başlayınca devamı da geliyor, biliyor musun papatyalar açmış, birde yeni dünyalar * turuncusunu göstermeye başlamış.
birkaç köpek besledim eve gelirken, tahminlerim doğru çıktı o siyah köpek doğum yapmış beni o tarafa doğru götürdü 8 yavru saydım ve birisine aşık oldum, birde duvardan atlarken bacağımı sıyırdım pansuman yapmak gerekti ama olsun o yavruları görmek hepsine değdi.
kedileri de unutmadım sevgili sözlük merak etme, hepsinin mamasını koydum, sevdim, sırnaştık birbirimize öyle geldim eve.
kedilerden birisi yine kullandı beni, otobüsten indiğim yerdeydi yine, aldım kucağıma eve gelene kadar tepemde bir seyahat aracıymışım gibi bir muamele gördüm, sanırım kuş olmak istiyor kediliğe henüz hazır değil ama aramızda kalsın hoşuma gitmiyor da değil omzumda bir kediyle dolaşmak^^
güzel bir manzarada büyük bir kupada kahvemi yudumlarken bugünü düşündüm, bir canlının seni sevmesi güzel şey gerçekten, toprakta yürüdüm biraz, birkaç papatya kokladım, gökyüzünü izledim uzun uzun, doğanın cömertliği çok güzel şey.
bir köpek yavrusuna aşık oldum sevgili sözlük, birde tüm hayvanlara... -
Sevgili sayın sözlük ruh halim ektedir, öpücükler^^
hizliresim.com/... -
Selam sevgili sayın cağnım ponçik sözlük^^
Özlemişim seni, şu şapşal özlem dolu çocuksu tavrı mazur gör o yüzden^^
Tuhaf, zor, güzel, yıkıcı ama yeniden de doğduğum bir dönemin ardından işte geldim burdayım^^
Depresyondaymışmışmışım da haberim yokmuş, çocuksu ruhumu saklambaç oynarken sıkılıp unutuvermişim bir köşede de kimse uyarmamış meğer. Neyse meditasyonlarmış, içe dönüşlermiş, biraz da destekmiş falan derken baya o küçük şebek kediye dönüştüm tekrar.
Mutluyum demek ruh halimi anlatmaya yetmez sevgili sözlük, 3,5 yaşımdayım diyeyim sen anla^^
Mavi balonları çok seviyorum sevgili sayın sözlük, birde uçanları... -
insan bazen ait olduğu sanılan zamana ait değildir sayın sevgili sözlük.
bir ileri bir geri...
keşke kendi 'an'ımızı bulabilsek.
umarım herkes bir gün kendini ait hissettiği o doğru zamanını bulur sevgili sözlük, birde kendini^^ -
Sana hep kasvetle yazıyorum, biliyorum sayın sevgili sözlük...
İçimi döktüğüm kısmen de olsa anlattığım bir şey oldun sen hep, teşekkürler^^
Bu akşamdan itibaren sana hep eğlenceli ve mutlu zamanları yazmayı planlıyorum...
Birçok güzel kararla yeni hayatımın yepyeni günlerini keşfetmeye hazır olduğumu bilmeni isterim.
İyi ki varsın^^
Şimdiki zamanı severim sayın sevgili sözlük, gelecek zamanı daha çok... -
Yine kendimi adını hatırlayamadığım bir filmdeki “arkasında böyle neredeyse dünya patlarken hiçbir şeyden haberi olmayan o karakter” gibi hissediyorum sayın sevgili sözlük^^
Gözlerimi kapatıp açtığımda bir anda kendimi o ütopik dünyamda Bulsam keşke. Her şey bir rüyaymış klişesine o kadar ihtiyacım var ki şu sıra...
Çocukken Salıncakta sallanırken çok hızlı sallandığım zamanlarda oradan ters dönersem dünya da tersine döner mi diye düşünürdüm, sanki o nokta her şeyi alt üst edecek gibi gelirdi, belki beni korkutmuşlardır hızlı sallanmayayım diye ben de böyle bir şeyler üretmişimdir kafamda, bilmem kaç yıl öncesi hatırlamıyorum şimdi detayları yahu sevgili sözlük. her şey bambaşka olur o zaman korkusuyla zevk aldığım bir şeye bile sınır çizip sırf sallanmak için sallanmaya başlamıştım, ne saçma ! şimdi gerçekten bilsem ki öyle bir şey olacak, hiç zevk almayı bile umursamam fizik kurallarıymış, evrenin sırrıymış falan filan anlamam der * hop başka bir yerlere yolculuğu hiç düşünmeden kabul ederdim. Dur neyse hayal kurmayalım şimdi^^
Karıncaları izlemeyi çok seviyorum sayın sevgili sözlük, birde örümceklerin gözlerine uzun uzun bakmayı^^ -
siz ne zaman gerçekten kendinizi bulursanız işte o zaman en büyük yalnızlıklar kapınızı çalar...
bu neden böyle oluyor sahi ?
bunu çok düşündüm... sanırım buna tek cevabım gerçeğinizi kimsenin kabullenemeyişi...
kendiniz olmadan önce size öğretilen o maskelerden dolayı pembe gözlüklerinizle herkese gülücükler saçıp yardıma koşuyorsunuz, sonra bir gün kimsenin size bir yardımı olmadığını anlamak bir kenara hep sömürüldüğünüzü fark ediyorsunuz.
işte bu farkındalıktan sonra kendinizi bulma çabanız başlıyor...
ve bir gün bunu başardığınızda artık sömürülemediğinizde artık sizi sizden başkası ağlatamadığında hatta güldüremediğinde bir bakıyorsunuz çevrenizde kimse kalmamış...
ufak bir tebessümle karşılıyorsunuz bunu, ne olursa olsun o ruhunuzun temellerini inşa eden saflıktan vazgeçemediğiniz için insanlara da hak veriyorsunuz utanmadan...
bu sefer bunu kendinize yük etmiyorsunuz, tek fark bu. hatta yükünüzü de bırakıyorsunuz bir köşeye, gecenin karanlığında yalnız başınıza bir gezintiye çıkıyorsunuz.
bilmem kaç bilinmeyenli denklemlerdeki her bir bilinmeyenin cevabını bulmak için ilk adımı atıyorsunuz böylece...
belki de sonsuzluğa doğru^^ -
insanlar gerçekten sosyal varlıklar mı ?
konuşabiliyoruz diye mi kendimizi böyle görüyoruz ?
Doğada bizden başka konuşan bir canlı türü yok mu sanki ?
İletişim kurma arzusu kendimizi anlatmak mı yoksa kendimizi ispatlamak mı ?
Gerçekten sosyal miyiz ?
gerçekten dinlemeyi istiyor muyuz diğerlerini ?
gerçekten başkalarının dünyasına meraklı mıyız ?
Yoksa sadece yerimizi mi bulmaya çalışıyoruz ?
Yalnızlaştıkça özgürleşeceğimizin aslında farkında değiliz bence.
Sosyalleşme çabamız bizim sonumuz...
İnsan dünyaya cezalandırılarak gönderilmiş tek türdür.
evet..
Tüm bu kalabalığın içerisinde sadece yalnız kalınca özgürleşeceğini anlayan insanlar içinse bu dünya;
lanettir,
zulümdür,
hapishanedir,
korkudur,
acıdır,
yorucudur,
zordur,
çekilmezdir,
düşürür,
düşündürür,
delirtir,
kaybettirir,
defalarca ve defalarca kaybettirir,
bazen buldurur,
sevindirir,
sonra en beklenmedik o anda hiç sahip olmadığını hatırlatır,
sonsuza dek kaybettirir...
ve gerçekten dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.
evet... -
Az önce kaybettiğim birinin videolarını izledim tekrar, hiç aklımda da yoktu aslında saçma sapan bir anda aklıma geldi ansızın. Birini kaybetmek çok değişik bir şey sayın sevgili sözlük herhangi bir Kelime ve/veya cümleyle tarifi Varsa eğer o bende yok işte. Bir süredir aklımdan çıkarabiliyordum, çıkarmaktan çok aslında ölümün Kalanlar için getirdiği evrelerin Belli bir noktasına kadar geldiğimi düşünüyordum böyle ansızın akıllara gelebileceğini söylemedi kimse. İşin tuhaf tarafı sanki yarın gidip görebilecekmiş gibi o eğlenceli videoları izlerken gülümseyebildim sanırım bu da bir ilerleme çünkü önceden ne izleyebiliyordum ne de ağlamadan bakabiliyordum bi fotoğrafa. Şimdi izledim izledim güldüm, ağladım, kendi kendime konuştum, onunla konuştum ve tuhafım yani tarifi yok işte neyse.
Onu çok özledim sayın sevgili sözlük, birde çalıp söylediği o şarkılardaki neşesini... -
Hiç kimse düşmanınız değildir aslında en başında.
Düşman olmak için önce dost olmak gerekir.
en sıkı dostlardan çıkar en yaratıcı düşmanlar.
Bu yüzdendir gözlerinizin içine baktıklarında görebilmeniz devinimleri.
bu yüzdendir ruhunuzun en ücra yerlerine erişebilmeleri.
Bu yüzdendir en çok nerenizin acıyacağını bilmeleri.
Bu yüzdendir tek hamlede sizi öldürebilmeleri.
Ve bu yüzdendir son nefesinizi verirken dudaklarınıza ve teninize değen o gözyaşının sebebi... -
Akşam-ı şerifleriniz hayrolsun sayın sevgili sözlük^^
Kendimi geçip giden anların ortasında bomboş duruyor gibi hissediyorum şu sıralar.
Beynimden düşünceler akıyor, ne durdurabiliyorum ne de anlayabiliyorum.
Yanımdan anlar/anılar geçiyor ne dahil olup yaşayabiliyorum ne de bir adım geri çekilip kendimi uzak tutabiliyorum.
Karmakarışıklığın en sevmediğim; hiçbir şeyi anlamlandıramama evresindeyim birkaç gündür.
Biraz uzaklaşıp göğü izledim uzun uzun...
Değişen bulut şekilleri dışında bir şey yok açıkçası.
yine kendime döndüm ama sanırım ücra bir köşede duygularımı unutup geldim.
Her uçuşun bir aşınması olacaktı pek tabii.
Beyin kıvrımlarınızdan öpüyorum sayın sevgili sözlük bir de kaçırdığınız tüm anılardan...^^