-
Anadolunun göbeğinde yer alan, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti kocaman şehir.
(bkz: gri şehir)
(bkz: memur şehri) -
Sabah ve akşam trafiği yoğun şehir. Acı yoldan tecrübe ettim. Halbuki ben trafiği İstanbul'a özgü bir terim olarak bilirdim. -
yakup kadri karaosmanoğlu'nun romanı. yaban karamsar bir romandır. işgal yıllarını anlatır. buna karşılık ankara, iyi bir gelecek öngörerek yazılmıştır. cumhuriyetin ilk yıllarında ankaradaki yaşamı anlatır.
-- spoiler --
bu sanırım spoiler oluyor.
karaosmanloğlu romanın sonunu yazıldığı tarihin yıllar ötesine taşıyarak bir gelecek temennisinde bulunmuş. hoş olmuş.
-- spoiler -- -
şehir planlaması uygulanan ilk şehrimiz. -
vega şarkısı. Pek güzel.
youtu.be/... -
Birçok kişiyi bunaltsa da seveninin asla vazgeçemediği ve laf söyletmediği şehir.
Başkentimiz. -
istanbul'da yasamama ragmen bende yeri ayri olan ve bundan dolayi sevdigim sehir. -
içinde yaşadıkça insanı kendisine benzeten şehir.
ilk kez 20 yıl önce yaşamaya başlamıştım ankarada. öğrenciliğimin ilk yıllarında alışamamıştım. son yıllarında ise ankara olmuştum.
3 yılı biraz geçti yeniden ankarada yaşamaya başlayalı. son bir - iki yıldır yeniden ankara oldum.
yoldur ankara. mesafeler uzaktır. eski benden uzağım ankarada.
bozkırdır ankara. taştır, topraktır, betondur. baharları kısadır. baharsız bir adam olup çıktım ankarada. ya yazdayım ya kışta.
kendisini sevmeyeni sevmez ankara, keyif almasını bilmeyene selam bile vermez.
ağız dolusu küfürdür bu şehir, sertir. rahat şehirdir ama kolay değildir.
uzak bir yerlerde sevdiğin vardır ya hani, zamanı mı uzaktır mesafesi mi uzaktır bilemezsin. ankara da öyledir. bir şehri seversin ama geçmişteki bir şehri mi seversin uzaktaki bir şehri mi bilemezsin. "şehir" ankara mı, "sen" sen misin bilemediğin gibi...
yaşadıkça ankara olur gidersin bu şehirde. -
memur şehridir. bunu anlamak için herhangi bir durağa bakmak yeterliydi eskiden. şimdi değişti mi açıkçası bilmiyorum ama benim hatırladığım ankara'da insanlar durakta sıra halinde bekliyor ve gelen minibüse, otobüse sırayı bozmadan biniyorlardı. istanbul gibi kale kapısına saldıran akıncılar gibi değildiler.
ha bir de, bara diskoya takım elbiseyle gelenlerden anlıyor insan, şehrin bir memur şehri olduğunu. -
son 20-25 yıl içerisinde çöken şehir. hayatın sert akışı içinde sürüklenirken, bu çöküşü farkedilmeyebiliyor. hani, yemek pişirirken doğan kokudan çok etkilenmez ya insan ama dışarıdan biri gelir de "aaa x mi pişirdin?" der veya sigara içmeye çıkar da geri girdiğinde fark eder; işte öyle oldu ankara'ya.
gerçi, eskişehir'i saymazsak hangi şehir ileriye gitti ki son 20 yılda?
mahvoldu ankara. lisede sevdiğim kızın hanzonun biriyle evlenip dayak delisi, 6 çocuklu, kocasının metreslerine dahi sesini çıkaramayan, defalarca eve dönmeye kalkıp kendi babasından da dayak yemiş, aptalca süslü giyinerek mutlu rolü yapmaya zorlanan birine dönüşmesi gibi izledim. içindeydim.
içindeyken daha çok canını yakıyor insanın. -
Bu şehrin sevenide sevmeyenide bolmuş onu bir kez daha anladım. Ankaraya hayatımda 1 defa gittim 2 gün 1 gece o zaman diliminde de gayet keyifli zaman geçirdim havanın kötü olmasına rağmen ve bir kısmında yalnız başıma olmama rağmen.
Bana içerisinde yaşam olduğunu hissettirdi o yüzden çok hoşuma gitti. Mesela ulustaki kaldırımlara serpilmiş travesti kartvizitleri komiğime gitti yere baka baka yürüdüm. 5. Ve 7. Caddenin kendine has havası hoşuma gitti. Kızılayda kaybolup sıhhiyeden çıktım o bile hoşuma gitti. Ceres'e gelicem ankaraya diyorum, gelme diyor. Şehir beni çağırıyor diyorum, dalga geçme diyor. Belki yaşam ve gezmenin getirdiği farklılıktan olsa gerek o hiç sevmemiş ankarayı. Aştide bekleyip almayacak beni şehre resmen :D
Sosyal platformlarda da sık sık sevmeyenler ve sevenlerin yorumlarını görüyorum. Tuhaf gelmiyorda değil hani. Bir şehir hem bu kadar sevilsin hemde bu kadar nefret edilsin. -
yerel müzik ve eğlence tarzından olsa gerek, insanlarının neşeli ve eğlenceli olduğunu umduğum, angaralı denince yüzümde tebessüm belirten ancak bu eğlenceli kültürü yaşayan insanların bir kesimden ibaret olduğunu anlayıp üzüldüğüm şehirdir
insanlarının geneli ruhsuzdur, mutsuzdur. azınlığı ise mutlu olduklarını zannederler oysa bilmezler bir şehrin kültürüne ait olmak nedir ? deniz kıyısında rakı balık nedir, surların altında öpüşmek nedir, dağ eteklerinde mangal yakmak nedir, tarihin dokularında kaybolmak nedir bunları tattıkları yer ankara değildir. -
Sessiz şehir. Kaldığım süre içerisinde toplu taşımada gürültüyü geçtim, konuşan 1 kişi bile görmedim. Sokaklar kalabalık ama sessiz. İnsanların işi gücü var.
Esnaf çok cana yakın. Nereye girsem güler yüz, hoş geldinler hoş gittinler...
"Ben istanbul'a dönmek istemiyorum" diye diye gizlice ağlamıştım gecenin karanlığında, ankara'nın sokaklarında.
Eğri oturup doğru konuşursak depresif bir şehir. Ankara benim geceleri ortaya çıkan hüzünlü yanım. Gönlümde farklı bir yeri var. Seviyorum. -
ustteki yazara sitem eder gibi olacak ama ona degil genel yaziyorum: hic anlamiyorum bu ankara romantizmini ben. sehirde bir kere deniz yok, melih gokcek var. acayip sikici bir sehir bence. izmiri sevip bunu surekli dile getirenleri anliyorum ama cidden ankara berbat bir sehir bence. bana kalsa baskentlik unvanini bile soker alirim. bayburt gibi takilsin orada. -
Düşük bütçeli (bkz: gotham city) çakması.
Kasvetli, karanlık, çorak.
joker yerine melih var, türlü türlü komiklik yapan adam.
Penguen karakteri yok, burhan var.
Buz adam yok, şehrin bizzat kendisi göt donduruyor.
-
sanat filmlerine çokça konu olan şehir. modernizmin kültürümüze empoze edilmesi, becerilememesi sonucundaki çarpıklaşmayı ifade etmek için kullanılır. birçok şaire konu olmuş şehir. betonun içinde ruhu arayanların kaybolduğu, betonların altında kaldığı ve can veremeyip eziyetini kaleme döktüğü şehir. ülkemiz için başlangıç noktası olan şehir. nedense ankara ve istanbul denince aklıma iki şey gelir; hasret, kanser.
ahmed arif 'in karanfil sokağı şiirini tavsiye ederim.
gecekondularda hava bulanık puslu
altındağ gökleri kümülüslü
ekmeğe, aşka ve ömre
küfeleriyle hükmeden
ciğerleri küçük, elleri büyük
nefesleri yetmez avuçlarına
-ilkokul çağında hepsi-
kenar çocukları
kar altındadır.
-
yalnız hissedilen zamanlarda çekilmez hale gelen şehir. -
Melih gökçekli beyliği olması lazım artık adının.
(bkz: fışkiyeyi kim kırdı)
Ne zaman ki bu ülkenin başkentinin hitit güneşi olan amblemi, içine minare sokuşturulmuş ucube bir logoya evrildi, bu ülkenin de üzerindeki güneşin batmaya başladığının işareti oldu. -
haluk levent 'in 1993 yılında yapmış olduğu yollarda isimli albümünün içinde yer alan, söz ve müziğin ercan kanlıca'ya ait olduğu şarkısıdır.
sözleri :
-- spoiler --
Sen ellerimde
Sen gözlerimde
Issız geçen her gecemde
Her şeyinle yanımdasın
En zor bu gerçekten
Sevdiğimi söylemeden
Ayrıldım yine senden
Yoksun sen aslında
Yalnızım bu kumsalda
Neler neler yapıyorsun
Bensizken Ankara'da
-- spoiler --
www.youtube.com/...
-
efsane dizi behzat ç.ye ev sahipliği yapmış şehir. -
"aaaabi çok trafik vardı" dediğim halde, sadece 15 dakika gecikmeyle işe gidebildiğim şehir.
bir de istanbulu düşünüyorum da; korktuğum kadar var gerçekten.
şükretmek lazım... -
Benim şirin evim, ait olduğum yer, canımın içi. -
Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum güzel ama gri şehir :) -
Türkiye'nin başkentidir. Denize kıyısı yoktur. Soğuk bir şehirdir. İnsanları da genelde öyledir. -
herhangi bir güzelliği albenisi yoktur ama paketteki son dal, cepteki son dolmuş parası gibidir. azdır ama mutlu eder.