Bu şehrin sevenide sevmeyenide bolmuş onu bir kez daha anladım. Ankaraya hayatımda 1 defa gittim 2 gün 1 gece o zaman diliminde de gayet keyifli zaman geçirdim havanın kötü olmasına rağmen ve bir kısmında yalnız başıma olmama rağmen.
Bana içerisinde yaşam olduğunu hissettirdi o yüzden çok hoşuma gitti. Mesela ulustaki kaldırımlara serpilmiş travesti kartvizitleri komiğime gitti yere baka baka yürüdüm. 5. Ve 7. Caddenin kendine has havası hoşuma gitti. Kızılayda kaybolup sıhhiyeden çıktım o bile hoşuma gitti. Ceres'e gelicem ankaraya diyorum, gelme diyor. Şehir beni çağırıyor diyorum, dalga geçme diyor. Belki yaşam ve gezmenin getirdiği farklılıktan olsa gerek o hiç sevmemiş ankarayı. Aştide bekleyip almayacak beni şehre resmen :D
Sosyal platformlarda da sık sık sevmeyenler ve sevenlerin yorumlarını görüyorum. Tuhaf gelmiyorda değil hani. Bir şehir hem bu kadar sevilsin hemde bu kadar nefret edilsin.