Sıcak ve soğuk içilendir. Çay soğudu diye lavaboya dökeriz. Gider marketten ice tea alırız. Soğuyan çayı buzdolabında saklayıp, biraz limon ya da neyli isterseniz bir şişeye koyup ice tea olarak değerlendirebildiğimiz muazzam lezzettir.
japon kültürüyle ilgili bir dersimizde türkiye'de geçici olarak hocalık yapan bir japon hocamız derse çay seremonisi ile başladı. en az 10 ders çay seremonisine ayrıldı. tabii ki çoğu kişi (ben de dahil olmak üzere) bu konunun çok gereksiz olduğunu ve sadece meraklıların öğrenmesi gerektiğini düşünüyordu.
neyse çay seremonisi dersleri bitti. diğerlerini bilmiyorum ama japonya'dan "çay seremonisi var gelir misin?" deseler "gelirim" demeye cesaret edebilecek kadar çay seremonisi öğrendim.
işte dananın kuyruğu da orada koptu zaten.
"ne işe yarayacak lan çay seremonisindeki oturma düzeni ve çay seremonisi davranışları?" derken iş saygı dili ve iş kültürü öğrenmeye gelince o çay seremonisindeki her şey teker teker karşımıza kimonolu adamlar yerine takım elbiseli adamlar olarak çıkmaya başladılar.
demek ki japon kültürünü öğrenmek için japonya'nın her şeyini bilmek gerekli diye düşündüm o an işte...
"egzotik bir tören" diyeceğimiz bir şey adamların iş yaşamının tam kalbinde...
gereksiz yere abartılmış içecek. her edebi lafın içine sokulmazsa da çatlayacak sanki. bu zamana kadar çay mı vardı? hep bir hava peşinde bazı insanlar.
Samimiyettir. Şirketlerde olmayandır. Hele ki çalıştığınız şirketin ana dili plaza dili ise orada çay diye bişey olamaz. Nerde kardeşim bir çay içirtmediniz.
O zaman size bir double sütlü caramel macchiato yapıyorum Hüsnü bey diyen bir Merve su yerine. Çay vereyim de keyfin yerine gelsin aslan parçası diyen bir Hüseyin abiyi tercih ederim.
İçeriğinde (bkz: tein) bulundurması sebebi ile vücut da demir emilimini engellediği ve suyu tutmama gibi özellikleri barındırdığından özellikle demir eksikliği yaşayan kişiler için önerilmeyen bir içecek türüdür.
rize'de yetişen ve makasla toplanan çayı içiyoruz. rizeli makası icat etti, çay, çay olmaktan çıktı. tek tip çay içiyoruz. peki dünya ne içiyor. dünyada bi dünya çay çeşidi var. yetiştirildiği ve hasat edildiği yöreye bağlı olarak adlandırılan ve iklim etkisiyle farklı lezzetleri olan çaylar var. toplandıktan sonra fermentasyon ve kurutma aşamalarında farklı işlemlerden geçirilen ve farklı lezzetlere ulaşan çaylar var. bu işlemler sırasında aromatik bitkilerle birlikte bekletilip farklı aromalar kazandırılan çaylar var. çay yaprakları çevredeki kokuları çeken ve barındıran bir yapıya sahipmiş. bu bilgiyi edinirken eskiden içtiğimiz çaylardaki bakkal dükkanı kokusu geldi aklıma. deterjan aromalı çay içmişliğimiz çoktur. eski çay paketlerinin içinde yalıtım sağlayan bir malzeme yoktu. çay ince kağıttan bir keseye ambalajlanır dışında da ezilmesin patlamasın diye kartondan ikinci bir kat olurdu. bakkal dükkanında ne satılırsa kokusu sinerdi çaya. en çok da kiloyla satılan açık deterjanların kokusu sinerdi. bütün bu çaylar hazırlandıktan sonra içerken içine eklenen şeylerle de çeşitlenebiliyor. bunların başında şeker geliyor. türklerin aksine dünyada çay illa ki şekerli içilir diye bir kaide yok. çünkü şeker pahalı bir şey. dünya çayı rafine şekerden önce tanımış. çaya katılacak şeker uzun zaman yalnızca üst ve üst orta sınıfların erişebildiği bir şey. biz çay içmeye başladığımızda ise şeker herkesin erişebileceği bir şey haline gelmiş durumda. o nedenle ayrılmaz ikili haline gelmişler. özellikle ingilizler çaya süt ekliyor. süt çayın acılığını alıyor biraz. limon dilimleri aroma katıyor. tibet'te çaya tuz ve tereyağı katıyorlar. hintliler tarçın kakule ve karanfil üçlüsüyle zenginleştiriyor çaylarını. her kültürde farklı şekilde hazırlanan tüketilen çaylar var.
oldum olası bir türlü sevemediğim, içtiğim zaman midemi bulandıran içecek. toplumumuzda gittiğiniz ortamlarda çay içmemek ortam sahibine hakaret gibi hissedildiğinden, yıllarca vücudumu alıştırıp, sevmeye çalıştım ama olamadı malesef, sırf bu nedenle içeriğinde satış olan işleri/pozisyonları kabul etmiyorum artık, oysa gayet iyi bir satışçıyımdır aslında
Rize halkının genel cahilliğinin sebebi olan bitkidir. Ekrem Orhon ile başlayan çay üretimi o dönemde yüksek maddi gelir getirdiği icin insanlar eğitime önem vermemiş hemen hemen herkes çay toplama- Satma işi yapmıştır. Maalesef ilerleyen zamanlarda çayın o maddi getirisi azalmış ama cahillik baki kalmıştır. Günümüzde Rize bölgesinin kültürel bocalamasi ve döneme ayak uyduramamasi bu yüzdendir. Yine de şimdiki jenerasyonun eğitime önem verdiğini görmek umutlarımı arttırmıyor degil.
özellikle siyah olarak adlandırılan çeşidi demir depolarını boşaltma gibi bir şeye neden olur. günde tek başına rahat 2 demlik deviren kişiler tarafından acilen bırakılmalıdır. sonu iyi değildir, dikkat edilmelidir. bırakmak için çayı önce şekerli içip ardından bitki çaylarına yönelmek makul bir çözüm olabilir.
yaseminli yeşil çay, demlenmiş olarak özellikle çin restoranlarında sürekli müşterilere sunulur. yağlı yemeklerin üstüne 3-4 ufak bardak içildiğinde rahatlatır, tansiyonu düşürür, insanı baygın bir hale sokar. müthiş bir rahatlıktır ancak 2 kişi için 1 demlikten fazlası uyuyacak rahat bir yer aramanıza sebep olacaktır. *
siyah çay; kabartay'ler ve bir takım kafkas toplulukları tarafından içerisine süt ve tereyağı eklenerek içilir. soğuk kış günleri yaklaşırken içerisine bal ve karabiber de atılır. eğer tereyağı tuzsuz ise eski nesiller içerisine tuz da serpebilir. hastalıklara karşı koruduğu, hastalanıldığında iyileşmeye yardımcı olduğu düşünülür. önünüze geliyorsa ve ne olduğunu biliyorsanız, içmemek için vücudu iyi hissetmeye zorlamanız da olası tabi.*
kaçak çay olarak adlandırılan bir çeşidi de bulunmaktadır. kendisi esasında bir çeşitten ibaret olmayıp, iran çayı, içinde ne olduğu belli olmayan bir takım çaylı karışımlar gibi açıklamalar da yapılabilir. genellikle doğu, güneydoğu illeri ve istanbul'da tüketilse de ülke genelinde de yaygın sayılır.
şeker ile birlikte tüketimi ise bir çeşit belirteç haline gelebilir. ığdır, erzurum ve kısmen erzincan yörelerinde kıtlama şeker ile tüketilir. bu tekniğe has şekerler üretilse de yöre halkı tarafından genellikle bu yeni tür şekerler pek beğenilmemektedir. direkt küp şeker de kıtlanabilir. çayın bu teknikle tüketilmesi ise şu şekilde olabilir: öncelikle şekerden bir miktar kıtlatılır, ardından sıcak çay yudumlanır. şekerin çay ile beraber ağızda çözünmesi sonucunda alınan yudum, mideye indirilir.
karadenizli bir tanıdığıma * dayandırdığım bilgiye göre çay 5 kalite olarak ayrılır ve paketlenip satılır. en kaliteli çay, gram ile satılmakta ve yine aynı iddiaya göre marketlerde bulunmamaktadır.
Çay/#165074 numaralı girdide değerli yazar @ooogooo (çok mu aradın bu ismi mübarek?) güzel bir tanım ile çayı tarif etmiş, şimdiye kadarki gördüğüm en güzel tanım olduğunu bilmeni isterim. üstüne ekleme yapayım: asosyali bile sosyalleştirip bir geveze meczup insana çevirir, mutluluk kaynağı dost meclislerinin vazgeçilmezidir.
ülkemizde ağırlıkta rize'de üretilen, ülke genelinin tükettiği içecektir. en güzel çay sarı çaydır,tabi soğuk içmek gerek. hele sıcak yaz günlerinde hararet basmışken bu çayı içince insanın içi inanılmaz ferahlıyor. döküyor ağzından bütün kelimeleri şakır şakır. çay candır