www.yenicaggazetesi.com.tr/... yeni çağ gazetesinin haberine göre İstanbul da İmamoğlu Ankara da ise Mansur yavaş ın seçimi alacağı gözüküyormuş anket sonuçlarında. 1.si zaten önceki seçimlerde de Mansur yavaş kazanmıştı da ne oldu sanki? 2.si umarım bir yerlerde bomba patlatılmaz daha önce onu da gördük. 3.sü sanırım yolun sonu göründüğü için bilerek yapılmış bir çalışma gibi de duruyor. Seçim falan hikaye. Nasıl olsa istedikleri yerleri YSK onlara verecek. Tabi hala istiyorlarsa..
31 mart 2019 tarihinde gerçekleşecektir. bu seçimlerde ilkokulu okuduğum okulda oy kullanacağım. her zaman oy kullandığımız okul kentsel dönüşüme girdi, şantiye halinde.
bir de muhtarlık konusunda biraz ders çalışıp kim kimdir öğrenmek gerek. tarih öncesinde beri mahallemizin muhtarı olan emekli albayı muhtarlıktan da emekli etmek için bir kadın adaya oy vermiştik geçen seçimde. eski muhtarın kızıymış meğer. yıkamadık saltanatı. bu sefer dikkat.
Anket sonuçlarının hiçbir işe yaramadığını 1994 seçimlerinde görmüştük. Refah Partisinin İBB adayı Sn. Recep Tayyip Erdoğan anketlere göre 3. sırada idi. Sonrasını biliyorsunuz.
93 doğumluyum, yanılmıyorsam 3 veya 4 kez oy verdim. hepsi de maalesef AKP iktidarı dönemine denk geldi ve ben hiçbir seçimde AKP hükümetine tek oy dahi atmadım. Bu seçimde de atmayacağım. bugüne kadar sonuç değişmedi, bakalım bu sefer değişecek mi? Değişmezse bu halka zaten müstehak. Değişirse, yerine gelenler "enkaz devraldık" diyebilirler. iki ucu boklu.....
beka meselesi olarak tantana ediliyor. alt tarafı çöpleri kimin toplayacağına karar veriyoruz. gerçi çöp toplanmazsa hepimiz salgın hastalıktan ölürüz ama çok da büyütmemek lazım. yerel seçimde partiye değil adaya oy verilir. o kadarını biliyoruz.
türkiye'nin kurucu partisi chp kurmaylarinin iktidar partisine bile isteye hediye ettigi bir baska secim olacaktir. hep derim, chp bu ülkenin(atatürk'ün ölümünden sonra) en büyük yükü ve zararlisidir. chp secmeni tepki gösterip bunlara oy verdikce akp de o koltuktan kalkmayacaktir.
Muhalifler sayesinde iktidarların var olabildiklerini düşünmeye başladığımdan beri oy kullanmıyorum.zaten bu yerel seçim. kim gelse dolarla kaldırım taşı ve asfalt alıp yandaş zengin edecek. O yüzden hiç ilgimi çekmiyor. 16 yılıdır partisinin yönettiği belediye için aday olan adam "daha güzel bir istanbul için bana oy verin"diyor. Bu kara mizahtır bence. benim espri anlayışıma uymuyor. benle taşak geçilecekse de kaliteli bir taşak geçilsin. bunu kabul etmiyorum.
benim için, 2014, 2009, 2004 seçimlerinden tek farkı, sonucu heyecanla beklemiyor olmam herhalde. ben oy verme taraftarıyım ne olursa olsun. gelenek mi dersin, vatandaşlık misyonu mu dersin, ne dersen de. takip ettiğime göre, istanbulu yine akp alır da, izmir'de zaten şansı yok, ankara'yı da kaybedecek gibi. gariptir, yerel seçimlerde milletin oy verme mekanizması genel seçimle farklılık gösterebiliyor. adam yerine hizmet işi olabiliyor yani.
bakınız sayın kocaoğlu. abi adam şaka gibi. hiç bir chp'li yoktur ki bir dönem daha başkanlık yapmasını istesin. bir dönem daha o yüzden aday gösterilmedi. aynı şekilde melih için de geçerli bu. bir dönem daha melih gökçek olsaydı, kaybedeceklerdi.
bir gün yerel seçimlerdeki sağ duyunun genel seçimlere de yansıması dileğiyle.
gezici araştırma şirketine göre bursa hariç bütün büyükşehirlerin adalet ve kalkınma partisi tarafından kazanılacak olan cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk yerel seçimi olmasıyla tarihte yer alacak günümüze en yakın seçimdir. bu nedenlerden ötürü oldukça önemlidir bilhassa cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk yerel seçimi olması hükümetin büyük önem vermesine neden olmaktadır. şöyle ki ilk yerel seçimin kaybedilmesi demek yerelde en büyük propaganda sisteminin sekteye uğraması ve icraatlerin tabana anlatılmasının güçleşmesi demektir. ayrıca ülkenin ekonomik sıkıntıdan kurtulmasının güzergahını belirleyecektir bu seçim. eğer hükümet oylarını kaybetmez ve ya arttırırsa yönetim bu durumu halkın zorluklara dayanabildiği şeklinde yorumlar ve seçimden sonra 6 aylık sert bir istikrar programı devreye sokulur ve yurt dışına iyi görünme çabaları başlar. bunun tersi durumda ise yönetim halkın artık dayanamadığını ve bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek istemeyerekte olsa yurt dışından bir kefil bulmaya çalışacaktır çünkü şu anki durumda bizim sözümüz yurt dışı için yeterliliği karşılamıyor. her iki durumda da finansal istikrar programları uygulanacağından halk için değişen çok fazla bir şey olayacak ancak hükümet için yerel seçimleri kazanması daha iyi çünkü belirttiğim gibi yereldeki en büyük propaganda aracı belediyeler ve istikrar programının negatif yanları ile daha kolay baş edilebilecektir.
tabi bütün bu anlattıklarım sadece şahsi görüşlerim hiç biri de olmayabilir. bahar geliyor olabilir. bunu gelecek bizlere gösterecek.
Hiçbir partinin iyi hazırlanamadığı gün gibi ortadadır. Gerek cennete yollamaya aday belediye başkan adayları, gerek vatandaşı adam yerine koymayan belediye başkan adayları seçim propagandalarında bağlı bulundukları partilere zarar vermektedirler. Genel başkanlar seviyesinde bile hazır olmadıkları ortadadır.
muharrem ince'nin bitmesi, hdp'nin türk metropollerinden çekilmesi, herkesin rantçı-torpilci olması gibi etkenlerden dolayı düşük katılımlı bir yerel seçim olacaktır. ben de gitmeyeceğim. o gün işim var. gitseydim zarfa hegel'in veya gramsci'nin resmini falan koyup kendi çapımda absürd bir protesto yapmayı düşünüyordum ama değmez.
yeni seçilmiş bir belediye başkanının koltuğuna daha oturmadan yerine kayyum atanabileceği bir rejimde yaşadığımız için pek ehemmiyeti olmadığını düşünüyorum seçimlerin. Öyle ki, ilk piyango Mansur yavaş'a çıkacak bana kalırsa, o da seçime girmeyi başarabilirse. Oldu da Mansur Yavaş seçime girdi, şans bu ya trafoya da kedi girmedi o gün ve yavaş seçimi kazandı. Sabahına kalmaz koltuğundan edilir diye düşünüyorum ben.
Kendi adıma, "Bundan gayrı Oy vereni s*ksinler" diyerek ömürlük bir 'demokrağsi' boykotunun ilk kurşununu sıkacağım seçim. O gemi önce 16 nisan sonra ise 24 haziran'da kaçtı, cumhuriyet'in 15 temmuz'da okunan selasının ardından cenaze namazını bu tarihlerde kıldık... kurtarılacak bir şey kalmadı benim nazarımda... üzgünüm...
İstanbul'un bir ilçe belediye başkan adayına seçmenin "projeleriniz arasında en çok da teleferiği merak ediyorum" şeklindeki cümleyi yönelttiğine şahit olduğum propaganda sürecine sahip seçim.
diyalogda en çok da başkan adayının "evet, istanbul'un trafik sorununu çözecek dev proje" şeklinde karşılık vermesinden çok korktum. zaten teleferik de bir ilçenin olmazsa olmazıdır!!
insanların bir şeyler yapma isteğini söndüren hadise. yine biraz umutlanıp yine hüsranla bitecek hissi hakim gibi. ve bu hissiyatın yansımasını her ortamda görmek mümkün. buna kulzos da dahil.
bir şekilde sonuçlanacak. ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın akabinde bizi yine zor bir süreç bekleyecek. öyle ya da böyle bu süreci de atlatacağız. çünkü bu dünya süleyman'a kalmadı gitti. malum.
olsa bitse de psikolojisinden ülkece kurtulsak artık.
genel konjonktürde çok fazla bir şeyin değişmeyeceği pazar günü tüm gün sürecek eğlence. çünkü apolitik değilseniz bir şekilde bu seçim çeker sizi içine, kahvaltı yaparsınız sonra gider oy verirsiniz, sonrasında görüştüğünüz kişilerle oy ve seçim muhabbeti yaparsınız. akşam oldu mu geçersiniz tv başına saat 7 olsun da ysk seçim yasaklarını kaldırsın diye beklersiniz, sonrasında çeşitli kanallardaki çeşitli yorumları dinlersiniz sonrası ise istiklal marşı ve kapanış.
yani bir şekilde tüm günü işgal eder. sonuçlar memnun eder, etmez orası tamamen kişinin dünya ve politik görüşüyle alakalıdır. sonuçlara göre "adam kazandı" olur, "kadın kaybetti" olur olur ha olur.
kişisel görüşüm mevcut durumda çok fazla bir değişiklik olmayacağı. değişikli olması ihtimal sadece ankara ve eskişehir olarak görüyorum ben oturduğum yerden. kaldı ki bu şehirler değişse bile hayatımız çok fazla değişmeyecek. ama toplamda mevcut iktidarın oy kaybedeceği kesin görünüyor. yani son seçimlerde %52 civarında oy alan mevcut iktidar bu seçimler %40-45 arası kalacak gibi duruyor. haaa bu bi şey değiştirir mi, bence bu da bir şey etkilemez.
sonuç olarak, seçim işte yapılıp bitecek. hiçbir şeyin değişmeyecek olması oy vermemeyi gerektirmez. vatandaş olarak sivil toplum örgütleriyle toplu bir hareket yapamıyorsak eğer yapabileceğimiz tek şey oy vermektir, bundan imtina etmemek lazım. hep aynı örnek oluyor biliyorum ama aziz yıldırım vefa küçüğe karşı 1 (yazıyla bir) oy farkla seçimi kazandı ve sanırım 20 yıl fenerbahçe'yi yönetti. o yüzden 1 oy nedir ki demeyin.
Ankara'da bi' katakülli olmazsa 3-4 puan farkla mansur yavaş alacak.
İstanbul'da çok çekişmeli geçer, kürt oylar belirleyici olacaktır, tahminim binali 1-2 puan farkla kazanır.
İzmir değişmez.
Eskişehir değişmez.
Kıyı şeridi çok büyük ihtimal eksiksiz (belki birkaç fire ile) millet ittifakının olur.
Trakya'ya akp sızsa bile geneli millet ittifakında kalır.
Kendi memleketim kayseri'de cumhur ittifakı büyükşehir ve 4 merkez ilçeyi toplar.
Cumhurcular Ülke genelinde %50'yi az bi farkla aşabilir, ama ankara'nın kaybedilmesi ihtimali iktidarı sarsacaktır.
İstanbul da kaybedilirse sıkıntı çok büyür.
Eyyorlamam bu kadar...
Edit: ülke geneli haritaya baktığımızda değişen bi'şey olmayacak gibi görünüyor yine. Kıyı ve trakya kırmızıya, doğu ve güneydoğu ekseriyetle mora, ülkenin geri kalanı da turuncuya boyanacak...
son on yılda kaç seçim yapıldı hesaplayamıyorum. yerel seçimler, referandumlar, başkanlık seçimleri, genel seçimler, bunu beğenmedik bi daha yapalım seçimleri. sürekli sandığa taşınıyoruz. o bir şey değil. sabah kalk, kahvaltını et, git sıraya gir oyunu ver, gel. ama her seçimde aylar öncesinden başlayan bir propaganda süreci var. afişler, bayraklar, trafiği felç eden mitingler, şarkılı türkülü otobüsler, minibüsler, anketçilerden gelen telefonlar, hepsinin üzerinde tv reklamları ve mitingler tarafından işgal edilmiş haber bültenleri. bu kadar sık seçim olmasa propaganda süreçlerinde boşa harcanan, sokağa saçılan para memleket ekonomisini düze çıkarırdı belki de. dünyada da böyle mi bilmiyorum. her propaganda sürecinde seçmeni konsolide etmek için, tarafları belirlemek için, safları sıklaştırmak için başvurulan yöntem nefret söyleminin sınırlarında geziyor. bir içeri bir dışarı mütemadi bir sınır ihlali var. herkesin sürekli birbirine, sana, bana bok atmasından gına geldi. illallah dedim. yoruldum. kendi köşesinde yaşayan bir insan olduğum halde hedef gösterilmekten, yediğim, içtiğim, giydiğim üzerinden yargılanmaktan tükendim. bu duyguyu yaşayan yalnızca ben değilim, memlekette huzur kalmadı. pazar günü yine kalkıp gidip oy vereceğiz. sonuç ne olursa olsun, ondan sonra hiç olmazsa bir dört yıl hiç seçim lafı edilmesin bu ülkede.
Biz yurttaşların ortak ihtiyaçlarının yerinden tespiti ve karşılanmasından sorumlu örgütü görev başına getirmemize imkan veren seçimlerden biri.
Yerel yönetimler kamu idaresinin vatandaşa en yakından hizmet veren birimleridir. Bu nedenledir ki yerel halkın karar alma mekanizmalarına aktif katılımı ve alınan kararların yine yerel halkın katılımı ile uygulanması çok önemlidir. Yönetime katılım ise istediğimiz adaya oy vermekle başlar. Sonuç değişmeyecek anlayışının yaygın olduğu okumuş kesim de kenara çekilince iş istemeyeceğimiz şekilde sonuçlanıyor. Halk olarak yerel yönetimlerinden ne şekilde hizmet isteyeceğimizi bilmediğimizde yöneticiler de kendi bildikleri yoldan devam ediyorlar. Yönetim anlayışı, yönetilenlerin sorgulayabilir hale gelmesi ile değişecektir.
Şimdi, kaçımız yerel seçimler sonrası yeni yönetimin stratejik planlamayı altı ay içerisinde yapması gerektiğini biliyoruz? Bu demek oluyor ki gelecek 5 yılın yönetim planına halk olarak dahil olabiliriz. Her belediye kendi web sitesinde, yıl sonunda daha önceden belirlemiş olduğu amaç ve hedefler doğrultusunda faaliyet raporu yayınlar. Kaç kişi bu faaliyet raporlarını inceleyip belediyenin hizmetlerini gerçekleşme oranlarına göre değerlendiriyor? Halk olarak belediye hizmetleri deyince tek bildiğimiz yol, su, çevre temizliği… Kamu kurumlarının görev alanını dahi bilmiyor insanlarımız. Asayiş görevi, sosyal hizmetler, ulaşım bir ilde hangi kurumun sorumluluğunda bilmeyen insanlar var.
Tekrar yerel yönetimlere katılımın faydalarına dönersek: - Halkın yerel yönetimlere dahil olması alınan kararların kalitesini arttırır. - Toplumsal çatışmaların önüne geçilir ve uzlaşma kültürü gelişir. - Bölgeye göre değişen kadın, çocuk, engelli gibi dezavantajlı dediğimiz grupların sorunları özelleştirilerek çözüm üretilir. - Bence en önemlisi kamu kaynağının ne şekilde değerlendirildiğini/değerlendirilemediğini denetlemiş oluruz.
Sonuç olarak yerel yönetim seçimleri biz seçenler için çok önemli. Vereceğimiz oy ileride alamayacağımız hizmetin hesabını sormamızda hak tanıyacak bizlere.
Ayaklı bir ysk genelgesine dönüştüğüm seçim oldu. Madde ve bent okuyarak müdahil oluyorum sınıflara. * bilin bakalım sandıklarda oyların geçerliliği tartışılırken hangi partinin avukatını ciddiye almayıp ‘‘avkat hanım çok iyi biliyor onu dinleyin.’’ Dediler. :’) “bizdeki hukuk losyonu değil oluum.” Dedim içimden. *
neredeyse sonuçlara değil de gecenin bi yarısı patlayacak silahlara yanıyorum. reyiz balkon konuşması için yola çıktı bile. normalde katiyyen beddua etmem... şu çocuklar silah seslerinden korkup bi uyansın inanolsun kimsenin duymadığı beddualar edeceğim hepinize!