"aylak adam" geçenlerde; "üzerinden çok geçti, bir bakayım tekrar" diye elime aldığım ve baştan sona tekrar okuduğum, türk edebiyat tarihindeki başyapıtlardan biridir.
aylak adam kıskandığımdır, sevdiğimdir, aşık olduğum, nefret ettiğimdir. evet, kitabın karakteri c'ye karşı bunların tamamını hissedersiniz. sayfalar aktıkça ona yakınlığınız artar, c'de kendinizi, kendinizde c'yi bulursunuz.
c umursamaz görünür ama değildir, teyzesinin kucağına kafasını saklayan bir çocuktur o. oradan "büyüdüğü için" zorla kaldırılmış, yine oraya dönmek isteyen, dünyadaki milyonlarca kadının varlığından çok rahatsız, çünkü sadece "bir" tanesini arayan adamdır.
Kuyara ile adako'yu kelime hazinelerimize eklemiştir ayrıca. kuyara; kumda yatma rahatlığıdır, adako; ağaç dalı kompleksi. sadece açıklamalarını terimsel vereyim, derin anlamlarını yusuf atılgan'ın kendi muhteşem dünyasında okursunuz.
roman 1959'da yayımlanmıştır. kitap 4 mevsim başlıklarından oluşur. ve bir defa okuduktan sonra her mevsim aklınıza gelebilir orda burda dolanırken; ve siz de dönüp konuşmak istersiniz, anlatmak istersiniz düşündüklerinizi, hislerinizi. vazgeçersiniz. çünkü biliyorsunuz. anlamazlar.