1. yardım etmek isteyenlerin aşağıdaki 2 videoyu izlemelerinin (toplamda 1 saat kadar sürüyor) ve gene aşağıda paylaşacağım instagram hesabındaki stroyleri takip etmelerinin önemli olduğu afet.

    video 1 ve video 2

    bu da dilara yıldız'ın instagram hesabı

    resmi kurumların hesaplarından daha farklı bir bakış ve daha gerçek bir yardım yapmak isteyen, maddi durumu iyi, bir başkasına yardım etmeyi gönülden isteyen herkesle bu linkleri paylaşabilir, hem yardımseverlerle depremzedeler arasında köprü kurulmasına yardım edebilirsiniz hem de "orada gerçekten neler oluyor?" diye soruyorsanız, gerçek bilgileri alabilirsiniz.
    #224711 lake of the hell | 4 yıl önce
    0doğa olayı 
  2. üzerinden aylar geçtikten sonra bile dolaylı yoldan travma yaratmaya devam eden deprem.

    dün gördüğüm rüya, neredeyse 1 ay kadar önce gördüğümden daha korkutucuydu (). annemlerin evin önünde duruyorum. apartmanın alt katı etüt merkezi, önünde durup hem öğretmenlerle muhabbet ediyorum hem de çay içiyorum. önümüzdeki otopark-kaldırım arası küçük alanda da birkaç çocuk top oynuyor. top ana caddeye doğru gidiyor. çocuklar hep bir ağızdan kaldırımdan geçen bir adama "amca, topu atar mısın?" diye bağırıyorlar. adam duruyor, topu da durduruyor ve gelişine abanıyor. her mahalle abisinin doğuştan gelen özelliği olan "kendisine doğru gelen topa gereksiz bir şiddetle ve alakasız bir yönde vurmak" tecelli ediyor: top annemlerin bir alt katındakilerin balkona doğru gidiyor. bu sırada şangırtı duyuyoruz, topun camı kırdığından hepimiz eminiz. topun isabet ettiği yere bakmadan önce adamla göz göze geliyorum; yüzünde hafif bir gülümseme ve hatasının sonuçlarına katlanmayı bekler bir ifade var. gözlerimi topun gittiği yere çevirdiğimde ise, şok oluyorum: top camı kırmış, görüyorum ama balkona açılan kapının yanındaki duvara saplanmış. balkonu incelemeyi sürdürürken, sıvaların eğrilip bükülmeye (kırılmak değil bu) başladığını fark ediyorum. topa vuran adam, apartmana doğru yaklaşarak "bi' topla böyle oluyorsa, zaten tükürükle ayakta duruyordur bu apartman" diyor ve uzanabildiği büyükçe bir sıva parçasını çekiştiriyor. apartman titriyor ve kısa süre sonra da balkon aşağıya doğru eğrilmeye başlıyor. sonrasında da balkon demirleri kopup aşağıya düşüyor. birkaç çocuk, öğretmenler ve "mahalle abisi" halâ balkona bakıyoruz. aynı anda, komşu balkona çıkıyor.

    kadını tanıyorum, yıllardır annemlerin komşusu. rüyada da farklı değil. balkona çıktığı gibi, yüzündeki ifade değişiyor ve aşağıya bakmaya çalışıyor. "x abla, balkon çökecek, aşağıya atla" diyerek atlayabileceği uzaklığa doğru yürüyorum. x kısa bir süre boyunca gözlerinde korkuyla bana bakıyor ve atlıyor. bu korku dolu gözleri gördüğümde yerin de sallandığını hatırlıyorum. hatta, bunun bir rüya olduğunu anladığım 1-2 saniye de aynı zamana denk geldi. uyanmaya çalıştığımı ama sallantıyı hissedip tekrar rüyanın içine doğru çekildiğimi de hatırlıyorum. x'i tutuyorum, hizasından biraz uzaklaşıp balkona bakmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. bu sefer, x'in eşi y balkona çıkıyor. olmayan balkon demirlerine, eğrilmiş duvara bakıyor. ona da bağırıyorum: "y abi, durma orda, düşeceksin aşağıya, atla". y bana doğru bakıyor, "hı hı" sesiyle incecik güldükten sonra şaşırtıcı bir hızla evin içine geri dönüyor. balkonun çökmesi ve duvarların dışa eğimi devam ediyor.

    sarsıntı ve eğrilmenin bittiğine kanaat getiriyoruz. apartmanı geniş açıdan görmek için ana caddeye geçiyorum. karşıdan gördüğüm manzara daha kötü: ilk 2 katın balkonları aşağıya doğru eğrilmiş, apartman duvarlarının sıvası dışa doğru bükülmüş, ilk 2 katın balkon demirleri kopmuş, topun saplandığı 2. katın balkona doğru olan pencereleri sanki üst kat onu ezmiş gibi çarpıklaşmış. bu arada, apartmanın 4 katlı olduğunu ve topun saplandığı 2. kattan sonraki katların ne halde olduğunu göremediğimi belirtmeyi unuttum. annemler 3. katta, balkonlarını bile göremiyorum. son katı hiç görmedim rüya boyunca. apartmanın bu çarpık hali beni daha da korkutuyor ve ablam aklıma geliyor.

    ablam, annemlerin evde değil, yakındaki babaannemlerin eski evde. evde eğitim veriyormuş ve gırla çocukla ilgileniyor. oraya doğru gidiyorum. babaannemlerin evini görmeye başladığımda, ablamın en az 20 çocuğu balkona çıkardığını ve tek sıra yaptığını, onları sakinleştirmeye çalıştığını görüyorum. bağırıyor ve el sallıyorum; beni görüyor, eliyle "gel, gel" yapıyor. eve doğru koşar adım yürüyorum. bu sırada, balkondaki ablama bakıyorum; benimle göz göze geldikten sonra balkondan aşağıya yuvarlanıyor. düşüyor mu, kendini mi atıyor; anlamıyorum. zaten atladığı sahneler de net değil. balkondan aşağıya içi dolu turşu bidonu atmışsınız da, hiç sallanmadan, kütle halinde aşağıya düşüyor gibi... aşağıya yuvarlanması başladıktan sonra, ablam yok oluyor zaten, düşüp düşmediğini, ölüp ölmediğini bile bilmiyorum. bu sırada, benim ev aklıma geliyor ve oraya doğru gitmeye başlıyorum. rüya da burada bitiyor. kan ter içinde uyanıp kandilli'den son depremlere baktım. gece 4 civarı ödemiş merkezli 1,5 şiddetinde bi' deprem olmuş. uyanmadan hemen önce de akdeniz merkezli 3 küsur bi' deprem olmuş. 4'ün altını -hele ki uyurken- hissetmem mümkün değil zaten. rüya yorumlarında, deprem yaşamanın iş yerinde büyük değişikliklerin, kötü haberlerin, felaketlerin habercisi olduğunu okudum ve sakinleşmeye çalışmaya devam ediyorum saatlerdir.

    berbat bi' şey. size neyi, ne zaman ve hangi koşullar altında gerçekliği bükerek (ve sizi asıl gerçeğin bu çarpıklık olduğuna ikna ederek) hatırlatacağı hiç belli olmuyor. ona iyi davranmanın yolunu da bu yaşıma kadar bulamadım. bulursanız, bana da haber ediverin, olur mu?
    #274724 lake of the hell | 3 yıl önce
    0doğa olayı 
  3. Burada yapılan mide bulandırıcı şovları görünce bir kez daha 'u ve spitak depreminde gösterdiği muhteşem revlet adamlığını hatırladım. Bunu vk'da yazıp "Bizde hiç böyle yöneticiler yok." Diye hayıflandım. Bir rus arkadaş yorum yazdı, "artık bizde de yok" dedi.

    (bkz: )
    #224150 sorg | 4 yıl önce
    0doğa olayı 
  4. Dünden beri aklımdan gitmeyen bir haber var:
    itfaiye erleri, kontrollü yıkılmasına karar verilen binanın yedinci katında mahsur kaldığı söylenen kediyi kurtarmak için vinç sepetiyle balkona yanaşıp eve giriyor ve sonra "burada kedi falan yok" diyerek tekrar vincin sepetine biniyorlar. Tam vinçle aşağı inerken, altıncı katın balkonundaki Türk bayrağını görüp oraya yanaşıyor ve bayrağı alıp, öpüp, katlayıp yanlarına alıyorlar. Bu olay da sevgili medyamızda duygulandıran görüntü diye servis ediliyor. Benimse aklım o kedide kaldı.

    Bilmeyenler için şunu söyleyeyim: Sürekli evde yaşayan ve dışarı çıkmayan kediler, evin içerisinde kendilerine sahiplerinin bile aklına gelmeyecek sote yerler bulur ve bir tehlike anında buralara saklanırlar. Aynı kediler; evde ilk defa gördükleri, kendilerine yabancı olan bir insanın varlığında da tedirgin olur ve yine öyle yerlere saklanır. Hele ki bu yabancılar birkaç kişiyse ve sürekli bağırarak "geğall pisi pisiğiee!!!" diye bağırıyorlarsa kedi iyice siner ve asla ses çıkarmadan, bulunduğu yerden zerre hareket etmeden bekler. Ancak ve ancak tanıyıp güvendiği, koynunda uyuduğu bir insanın sesine tepki verir; o kişi sabırla, rahatlatıcı bir ses tonuyla, kendisini düzenli olarak çağırdığında ve etrafta tehlike unsuru olarak algılayacağı başka bir canlının var olmadığına emin olunca miyavlayarak yerini belli edip çok yavaş adımlarla, hala tedirgin bir şekilde saklandığı yerden çıkar.

    Kedinin sahibi olan vatandaşa cidden Allah dayanma gücü versin. Umarım bina yıkılıp da enkaz altında kalmadan o kedi oradan çıkabilir.
    #224542 jny | 4 yıl önce
    0doğa olayı