böyle soğuk ve karlı havalarda "mal gibi" el freni çekmeyin. çektiyseniz arabayı hiç yerinden oynatmayın.
ben dün oynattım, sonra sitenin ortasında kaldım. yarım saat kar lastiklerine sövdüm. olduğum yerde saatte 50km hıza bile çıktım. hatta üçüncü vitese de takacaktım da vazgeçtim sonra. yoğun çabaya rağmen arabayı oynatamadım yerinden. sonra arkamdaki ize baktım. ilerlediğim 5 metre mesafede, sağ arka tekerin kar üzerinde lastik izleri varken, sol arka tekerin kar üzerinde sürünme izleri vardı. yani sol arka teker kilitli kalmıştı ve zavallı araba arka ayağını kamyon ezmiş sokak köpeği gibi sürüne sürüne gitmeye çalışıyordu.
özetle, yokuşta falan park etmiyorsanız, el freni çekmeden de durabileceği bir alandaysa aracınız, el freni çekmeyin. donup kalıyor.
Kışın soğuk günlerinde araba kullanıyorsanız, gideceğiniz yere 5-10 dakika kala kaloriferi kapatın, camı açın ve arabanın içini soğutun, dışarıdan gelen hava ile havalandırın.
Yapmazsanız içeride nemli hava kalıyor ve cam içeriden buz tutuyor. Camın içbükey yüzeyindeki buzu kazımak zor. Araba hareket etmeden motor ısınmıyor. Ön cam buzlu olunca hareket edilmiyor.
büyük alış veriş yerlerinde, özellikle de perakende, eğer bir reyon boydan boya diyelim deterjanla dolu ise, fiyatlar ortaya doğru düşer, en ucuzlar en ortaya raflanır. çok eski bir marketing yöntemidir.
neyiniz olursa olsun, hiçbir kadına "kilo mu aldın sen?" şeklinde bir soru sormayın. kendisi böyle bir beyanda bulunmuş olsa ve bu beyan üstelik tamamen doğru olsa bile, asla ve kat'a onaylamayın.
minik yavru bir kedi gibi "pışı pışı" diye hapşırmak yerine benim yaptığım gibi hapşırırken havan topuna benzer bir ses çıkartıyorsanız bunu tuvalet kabininde veya benzeri kapalı mekanlarda sakın yapmayın.
her ne kullanıyorsanız kullanın, aşırı hız yapmayın. yavaş gidiyor olsanız bile direksiyondayken yol dışında bir şeyle ilgilenmeyin.
1. hiç tanımadığınız birisinin hayatını kaybetmesine sebep olabilirsiniz. elbet başka hayatları umursamayan bir insan olmanız mümkün.
2. sevdiğiniz birisinin hayatını kaybetmesine sebep olabilirsiniz. elbet böyle olacağını bilemezdim diyerek kendinizi kandırabilirsiniz.
3. ölebilirsiniz. elbet ölümü umursamıyor olabilirsiniz.
4. hüküm giyebilirsiniz. elbet üç beş sene yatarım yahut sağlam tanıdıklarım var, sana ne, diyebilirsiniz.
4. ömrünüzün geri kalanında kullanacağınız tek araç bu olabilir. işte bunu umursamayan bir insan olacağına ihtimal vermiyorum.
Eğer bardağa döküp içmek yerine şişeye ağzınızı dayayıp içtiyseniz şişede yarım kalan suyu ertesi gün içmeyin, dökün.
Aynı şişeye tekrar su doldurmadan önce de iyice yıkayın, bir kaç kere çalkalayıp temizleyin.
Ağzınızda kalan bakteriler suya karışıyor ve ertesi güne kadar suyun içinde vücudunuzun üstesinden gelemeyeceği kadar çoğalıyorlar.
Sonra bademcikleriniz şişiyor, boğazınız ağrıyor. Yazın dahi 'klima çarptı heralde, boğazım şişti' diye düşündüğünüz boğaz ağrılarınızın nedeni bu olabilir.
büyük tuvaletinizi misafir olduğunuz bir evin tuvaletinde yapmayın. eğer buna mecbursanız, operasyon öncesinde sifonun çalışıp çalışmadığını mutlaka kontrol edin. nitekim sifon denen arkadaş bu gibi durumlarda karaktersiz tavırlar sergilemeyi sever.
bazıları sağdan soldan öğrendiğimiz, bazıları yaşayarak test ettiğimiz, gelecek nesillere aktarılması elzem olan bilgiler bütünü.
ilk aklıma gelenler.
- herhangi bir restoranda içinde istenmeyen bir nesne bulunan tabağınızı geri göndermeden önce üzerine bolca tuz dökün. böylece aynı tabağın geri dönmediğinden yahut başkasına verilmediğinden emin olabilirsiniz.
- eğer yolda ufak bir kaza yaparsanız, yahut lastiğiniz patlarsa, yahut çamura saplanırsanız, mutlaka durumun bir fotoğrafını çekip saklayın. bir gün lazım olabilir.