bu varken cennet olamaz. 6 degrees of seperation diye bir mevzu var. mutlaka ya bir çok yakınınız, ya çok yakınınızın çok yakını yanıyor olacak.
benim ninemi düşünebiliyor musunuz? ne saçma bir soru lan! ama anladınız. cennette huri, nuri, bal, süt, kuzu kapama takılıyor ve o sırada, torununun akıl almaz, tarif edilmez acılar içinde işkence gördüğünü biliyor. bu kadının mutlu olma ihtimali var mı? hadi ben son dakika tövbesiyle direkten döndüm, en yakını, sevdiği bu durumda olacak, onun üzüntüsüne üzülecek. birilerini cayır cayır yakarken diğerlerine katıksız mutluluk veremezsiniz. onları da vicdani cehenneme atmış olursunuz.
fikren kendini kitliyor semavi dinlerin cennet-cehennem inancı.
bunu yazdım sanıyordum ama bulamadım, umarım 2. posta olmamıştır.
cehennem, dante'nin kendisinin omuzlarına duygusal olarak yüklediği insan zayıflıklarının sürekli farkındalığı. tam da bir şizofrenin yapacağı gibi ilerlemek için en kötü yanlarıyla (cehennem) yüzleşmek zorunda olduğu ve onlardan kurtulabilmek için kişisel bilinçaltında uzaklaştığı terapötik bir yol. ve yine aşka ve sonsuz ebediyete giden yolda, herkesin uğramak zorunda kalacağı bir durak.
torpili olumlu göstermek için sağa sola çekerek eğip bükenlerin kendilerine tepki gösterenlere en sonunda Allah’tan korkmadıklarını iddia ettiği ve yaşamalarını arzu ettikleri kurgusal, mitolojik ve dinî bir yer.
ilahi dinlerde anlatıldığı gibiyse eğer bütün bu korkutucu tasvirler tanrı'nın kişiliğine yönelik çok ciddi soru işaretlerini beraberinde getirebilir.
cehennem azabının şiddetini sorgulayanlara, ''adalet bunu gerektirir, suç işleyen bedelini öder. bu yüzden suçlular ya da günahkarların yanmasından sanane'' denebilir..
hayır, buna iki itirazım var.
ilk olarak, bir günah ne kadar büyük olursa olsun bunun adil karşılığı sonsuza kadar cehennemde yanmak olamaz. insanın 60-70 yıllık ''sınırlı'' hayatında yaptığı kötülükleri ''sonsuza'' kadar sürecek olan şiddetli bir cezayla karşılamak bana adil görünmüyor. bu tanrının adil ve merhametli olma sıfatıyla bağdaşır mı?
İkincisi de dinlere inanmayanların durumu.. (ateist, deist, panteist ya da politeist) bu insanların tamamı sırf allah'a ya da onun tarafından gönderildiği söylenen çelişkilerle dolu kitaplara inanmadığı için cehennemde yanacak gibi gözüyor. işte bunu da aklım almıyor.
kainatı yaratan, her şeye ölçü ve nizam veren, insanlar arasında sevgi ve duygudaşlık duygularını yerleştiren tanrı sırf kendisine inanmıyor diye insanları cehenneme atacak.
şimdi soruyorum.
böyle adil olmayan, zulüm dolu bir sistemin başına tanrıyı getirmek, tanrıya yapılabilecek en büyük hakaret değil midir?
ben kişisel olarak, tanrıya inanıyorum, ama onun planlarını dolayısıyla öbür dünyanın varlığını veya içeriğini bilmeme imkan yok. ama o kadar saçma şey anlatılıyor ki, öbür dünya varsa eğer, onun uydurma dinlerin fantezileriyle uzaktan yakından alakalı olmayacağından eminim.
Şöyle bir senaryo düşünün. tüm insanaların ölümüne neden olan bir olay yaşanıyor. Adına kıyamet günü diyelim.
sonra yaşamış olan tüm insanlar yeniden diriliyor veya simülasyondan çıkıyorlar. Simülasyon içinde gösterdikleri performanstan aldıkları puanlara göre sıralama / gruplama yapılıyor.
Aynı puanı alanlar aynı grupta toplanıyor. Kişi sevdiği ile beraber oluyor yani.
Sonra hepsine başlangıç için aynı şartlar sağlanıyor. Verimli sulak araziler, güzel bir iklim.
Bir gruptakiler iş birliği yaparak huzurlu bir medeniyet kurarken diğerleri birbirleri ile mücadele edip birbirlerine rahatsızlık veriyorlar. Birbirlerinin odunu olup kendilerini yakıyorlar.
Dante'nin cehennemine göre islam peygamberi muhammed cehennemin 8. katında bel ve çehe hizasından ayrılmış vaziyette, yanında yüzü yarılmış ali ile yan yan işkence görmektedir. suçu hak dininde ayrılık çıkarmak yani sahte peygamberliktir.
gerçekten dante muahmmed'in cehennemi hak ettiğini düşünmüş müdür bilinmez ama kendisi çağına göre açık fikirli olsa da katolik kilisesine bu kadar zıt köşeden direnmeyi göze alamazdı. islam peygamberini cehenneme koymamak bile okları üzerine çekmesine neden olurdu.
işin ilginci zamanında islamcı kaynaklardan birinde, dante'nin doğu bilginlerinden, özellikle ibn-arabi'den etkilendiğine dair bir yazı vardı ki bu, haçlı seferleriyle taşınan, islamın altın çağına ait eserlerin çevirileriyle avrupa'da aydınlanmayı kıvılcımlayacak rönesans alimleri için şaşırtıcı değil.
Sanıldığının aksine, cehenneme ruh değil, ruh ile birlikte beden gider. mahşerde toplanmak üzere yeniden bedene büründürülen kul, yargılanmasının sonucunda sırat köprüsünden geçer. Geçemeyenler cehenneme düşer. Burada ise çekilen azap ebedidir. bakara suresi 80. ayet bu durumu açıklar;
“Sayılı birkaç gün dışında bize ateş dokunmayacak” dediler. De ki: “(Bu hususta) Allah’tan söz mü aldınız; –öyleyse Allah sözünden dönmeyecektir– yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
Cehennemde suçun karşılığı azap çektikten sonra cennete gitme efsanesi bir musevi inancıdır. Musevilerin şakaklarından saçlarını uzatıp örmesinin nedeni budur. Onlara göre, cehennemde yanan kul, tanrı tarafından örgülerinden tutulup çıkarılacak, ve cennete konacaktır.
yasarken musluman olan ama dinin gerekliliklerini yerine getirmeyenlerin de ugrayacagina inanilan yer. belli bir muddet burada yandiktan sonra cennete girebiliyorlar.
hakkındaki en iyi tasvirlerden birisi luka'nın yazdığı incil'de olan mekan.
“Zengin bir adam vardı. Mor, ince keten giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirdi. Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atardı. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını yalardı.
Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü. Ölüler diyarında ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı gördü. ‘Ey babamız İbrahim, acı bana!’ diye seslendi. ‘Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.’
İbrahim, ‘Oğlum’ dedi, ‘Yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. Üstelik, aramıza öyle bir uçurum kondu ki, ne buradan size gelmek isteyenler gelebilir, ne de oradan kimse bize gelebilir.’
Zengin adam şöyle dedi: ‘Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar’ı babamın evine gönder. 28 Çünkü beş kardeşim var. Lazar onları uyarsın ki, onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler.’
İbrahim, ‘Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler’ dedi.
Zengin adam, ‘Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!’ dedi. ‘Ancak ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler.’
İbrahim ona, ‘Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar’ dedi.”
İsmi ve tasviri Kudüs yakınlarında yer alan hinnom vadisinden gelir. Bu vadinin ibranice'deki ismi gehinnom'dur. İlahi dinlerin varlığından önce, bölge insanları bu vadide kendi tanrılarına kurban olarak çocuklarını yakarlarmış. Yahudilerde de bu gelenek devam edince, bu vadi direkt olarak ölümden sonra insanlanların cezalandırıldığı bir yer olarak masal kitaplarına da esin kaynağı olmuş.
İncil ve Kuran'da da cehennem kavramı aynıdır ve yazarlarının aynı hikayelerden esinlendiğini gösterir.
Ben en çok japon mitolojisindeki bir inanışı severim, cehennem yaşamınızda en azap çektiğiniz, pişmanlık duyduğunuz anların tekrar tekrar yaşandığı yerdir.
Cehennemdeki en büyük azap, sırf onun için yaratılmış olduğu ve özlem duyduğu mutlu yaşama yalnızca Tanrı’da sahip olabilecekken, Tanrı’dan ebediyen ayrı kalmaktır.
Tanrı hiç kimseyi Cehenneme gitmesi için yaratmadı; Cehenneme gitmek için insanın isteyerek Tanrı’ya karşı gelmesi ve bunda sonuna kadar ısrar etmesi gerekir. Efkaristiya litürjisinde ve inanlıların günlük dualarında Kilise "hiç kimsenin mahvolmasını istemeyen ama herkesin tövbeye gelmesini isteyen" Tanrı’nın bağışlayıcılığını diler.