ölmüş iyi insanların, hayatlarını diğer boyutta yaşamını devam ettirdiği bilinen yerdir.çok güzel olduğu anlatılır.belki de öldükten sonra gideriz he sözlük.
hani fani bu hayat ümit bağlayamam
olmadı diye oturup ağlayamam
gönlü geniş olan sükutu öğrensin
sevgimi yok yere ele bağlayamam
gelir mi diye hayallere sığınamam...
kemale eren kendinden versin
sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
ama umudum cennetten
ben dalkavuk olanı hizaya getiremem
sorma bana ben görünmezi göremem
merak eden kendine yönelsin
boş yere kimseyi oyalayıp üzemem
geçici şeylere heves edip üzülemem
fikrim, hevesimi alt etsin
sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
aman umudum cennetten
ben gözü görmeyene resim gösteremem
değerimi bilmeze değeri öğretemem
o önce, e haddini öğrensin
biten sevgiye imrenip özenemem
boş sözü duyup düstur edinemem
eden, kendine ah etsin
bildim lakin söylemem
gördüm ama izah edemem
dünya, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçecek
hayat böyle de bitecek
e bitsin, umudum cennetten
sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
ama umudum cennetten
What i really need is a heaven, a place to go where i can really be Der üstad john frusciante.
benim için de tanımı budur. (bkz: dying song )
Gerçekten kendimiz olabileceğimiz bir yer. Dinsel anlamda da böyle değil mi? Gerçekten kendimiz olduğumuz yer.
'Olabileceğim' yer.
Arzuladığımdır.
ahmet enes'in 2013 tarihli "ahval" albümünden, sözleri ve bestesi kendine ait bir şarkı. son dönemde yayımlanan şarkılar içinde sözlerini en sevdiğim şarkılardan biri.
hani fani bu hayat ümit bağlayamam olmadı diye oturup ağlayamam gönlü geniş olan sükutu öğrensin sevgimi yok yere ele bağlayamam gelir mi diye hayallere sığınamam... kemale eren kendinden versin
sevdim, kaç kere bilemem yaşadım, yok inkar edemem bıktım, senle baş edemem ben zaman öyle de geçiyor hayat böyle de bitiyor ama umudum cennetten
ben dalkavuk olanı hizaya getiremem sorma bana ben görünmezi göremem merak eden kendine yönelsin boş yere kimseyi oyalayıp üzemem geçici şeylere heves edip üzülemem fikrim, hevesimi alt etsin
sevdim, kaç kere bilemem yaşadım, yok inkar edemem bıktım, senle baş edemem ben zaman öyle de geçiyor hayat böyle de bitiyor aman umudum cennetten
ben gözü görmeyene resim gösteremem değerimi bilmeze değeri öğretemem o önce, e haddini öğrensin biten sevgiye imrenip özenemem boş sözü duyup düstur edinemem eden, kendine ah etsin
bildim lakin söylemem gördüm ama izah edemem dünya, senle baş edemem ben zaman öyle de geçecek hayat böyle de bitecek e bitsin, umudum cennetten
sevdim, kaç kere bilemem yaşadım, yok inkar edemem bıktım, senle baş edemem ben zaman öyle de geçiyor hayat böyle de bitiyor ama umudum cennetten
insanlar ego ve inançlarının esiri olmasa idi bu dünyanın alabileceği hal idi.
şöyle bir şey düşünün. öncelikle din diye bir şey yok. kimse saçma sapan şeylere inanmıyor. insanların hepsi kendisi ve diğer insanların daha iyi yaşayabilmesi için çalışıyor. yani herkes birbirine yardım ediyor. herkes kaynaklarını paylaşıyor. kimse kimseye ırk ya da cinsiyet nedeniyle farklı yaklaşmıyor. tüm imkanlar adil ve eşit bir biçimde paylaşılıyor. sınırlar yok. savaşlar yok. silahlara harcanan paraların hepsi sağlık ve eğitime harcanıyor. kimse kimsenin hakkına yan gözle bakmıyor. aklından bile geçirmiyor. hırsızlık yok. cinayet yok. hatta abartıp, kalp kırmak bile yok. çok utopik değil mi?
evet, eğer bu çizdiğim ana çerçeve oturtulabilseydi, bu dünya cennet olabilir. ancak insan dediğimiz memeli, özünde bir hayvan türü. haliyle imkansıza yakın bir şey bunu sağlamak.
aslında yoktur ve olmayacaktır da... en azından kutsal kitaba göre.
yaratıcı bizim formatımıza bir karar vermiş zaten. dil, burnum, gözüm kulağım vs var. bedenim var yani. dolayısı ile bana yiyecek, koklayacak, dokunacak vs bir ortam yani bir dünya lazım. tanrının da yapacağı budur... sıfırdan ilk hali gibi cennet gibi diyebileceğiniz yeni bir dünya.
ne zaman ki "ruh" bedenden ayrı ikinci bir varlık olarak görülmeye başlandı; grek felsefesi vs... de dahil buna... göklerde o ruhlar için cennet düşüncesi çıktı.
ilk işim tanrıya buradaki ot gibi kafa yapan ne yarattığını sormak olacak. ha bu arada sevdiğiniz evcil hayvanlarınızı da görebilme umudunuz da olsun, ki olacak.
firavun zamanında kimin öte aleme geçebileceği sınıfsal olarak belirleniyordu, dinler soyutlaştıkça öte alemi sınıflandırdılar.
"ateizm çok güzel gelsene" meselesi değil ama, en tuhaf idda bu herhalde. gelişine anlatayım:
benim has kankam var, 5 vakit namazında. içkiyi kesti, bildiğim kadarıyla bir kötülüğü yok. hadi bu adam cennete gitti, "acıktım" desem üzülecek adam, benim cayır cayır yandığımı, daha da çıkamayacağımı bildiği halde önüne ne getirsen mutlu olacak? abi sevdiğin mutsuzken"sonsuz mutluluk" olabilir mi? daha bunun evlat sevgisi boyutu var, tanımasam da, kaç kat büyüktür. unutturacaklar mı sevdiklerini insanlara, yarım anı, yarım karakterle mi girecekler cennete?
hristiyanlarda mezhepten mezhebe değişebilen bir mekan. örneğin ortodokslara göre cennettin kademeleri vardır.
katoliklerde, bir kişinin cennete girebilmesi için tamamen saf olması gerekir. bu sebeple de arafta arınır.
cennet; Çok Kutsal Üçlü-Birlik’le olan mükemmel yaşama, Onunla, Meryem Ana’yla, meleklerle ve çokmutluların hepsiyle olan bu sevgi ve yaşam birliğine verilen isimdir. Cennet insanın en derin özlemlerinin gerçekleşmesi ve nihai akıbetidir, yüce ve kesin mutluluk halidir.
Cennette yaşamak Mesih’le birlikte olmak demektir. Tanrı’nın sevgili kulları Onda yaşarlar, daha doğrusunu söylemek gerekirse, Onun yanında kendi gerçek kimliklerini, kendi gerçek adlarını bulurlar.
tanrı’yla ve Mesih’te olan herkesle oluşturulan bu kutlu birlik gizi her türlü anlayışı ve her türlü imgelemeyi aşar. Kutsal Kitap bundan benzetmeler kullanarak söz ediyor: Yaşam, ışık, huzur, düğün şöleni, krallık şarabı, Baba’nın evi, göksel Kudüs, Cennet: "Tanrı’nın, kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir insan yüreği kavramamıştır".