1. eski bir komünist gözüyle...

    1- evet bir ideolojidir.
    ancak ideoloji dediğiniz şey sadece devlet veya halkı içermez tüm hayatı, geçmişi ve geleceği ile ilgile, "her şeyi ile" tüm hayatı içerir. yani dindar bir adamın "hayat bakışı" ne ise mesela ideolojinin de o şekildedir. yani dindar bir adamı isveç'e de götürsen çin'e de, afrika'ya da... hayata bakışı ve yaklaşımı aynıdır, aynı olur. ama "hayat pratiği" aynı "olabilemez!". o yerin tarihini kültürünü bilmez mesela, birikimini bilmez, olayların sebep sonuç ilişkilerini bilemez vs de vs.

    2- bu yüzden "lokal"de o ideolojiyi "uygulamak/uygulayabilmek gerekir.

    hah işte bu yüzden "Marksist" ideoljinin "leninist" uygulanışı ya da "maoist" uygulanışı bu sebepledir.
    şimdi bir düşünün bakalım leninist veya maoist bir yaklaşım türkiye'ye ne kadar uyar? uymaz! uyabilemez!
    sen kalkıp da lenin'in rusya veya sscb şartlarındaki yaklaşımını, sözlerinini, hedeflerini vs de vs... türkiye'de uygulayamazsın... dikiş tutmaz... atar o dikiş!

    3- iş lokale/yerele gelince ise "canı gönülden/tüm samimiyeti ile" bu ideolojiye sahip her ama her türden insana özellikle "aydın" veya "halkı arkasında götürebilecek" insana ihtiyacı vardır.

    teorisyene ihtiyacın vardır...
    taktisyene ihtiyacın vardır...
    düşünüre...
    sanatçıya...
    kanaat önderine...
    bir şekilde lider vasıflı insanlara.

    geçmişte bu ülkedeki en büyük sıkıntı, bu ilk iki aşamayı "sindirememiş", "aşamamış", "görememiş" vasıflı insanlanların 3. aşamada birleşememiş olmasıydı. teorisyeni de vardı, düşünürü de yazarı da. ancak hepsi de bu ülkede bu ideolojinin ne şekilde uygulanacağına dair ortak bir zeminde toplanmış değildi. olamadı. çünkü bu ülkeden dönem itibari ile tüm herkesi ortak bir paydada buluşturabilecek ne 2. bir atatürk çıktı ne de bir lenin, ne de bir mao.
    sovyetler veya çin veya küba becerebildi ise, o halkları 3. aşamaya geçirecek ve ortak bir paydada ve bakışta birleştirebilecek önderleri çıkmasından dolayıdır.

    ne yazık ki bizde "40 çeşit fraksiyon" çıktı ve işte bu yüzden çıktı.

    3b- canını bu ideoloji için veren her kesimden insan hem de çok değerli insanlar ve karakterler çıktı! onca yazar, onca genç çocuk onca sanatçı vs.
    samimiler miydi? soru bile yanlış! can verdiler, işkence çektiler, zorluk çektiler vs.

    ama hiç birleşemediler mesela... devrim "köylerden başlayıp şehirlere doğru mu olmalı", "içeride işçi sınıfı şehirlerde köylüler kırsalda" devrim mi başlatmalı?... "devrim silahlı mücadele ile mi olmalı yoksa halkın bilinçlendirilmesiyle mi? vs vs.

    (laptop ara ara aniden reset attığı için parçalar halinde yazmam lazım diye bu kısım 1 olsun)
    #161404 timoteus | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 
  2. babaannem dindar kadındı. her gece uyumadan önce üç kulfuallah bir elham okuturdu. sonra bildiğim tüm duaları. öyle uyurdum. köy kadınıydı. komünizmi ilk kez ondan duymuştum ben. ona göre komünist demek dinsiz demekti. haliyle bana göre de aynıydı. çocukken dünya böyle basit bir yerdi.

    komünizm hakkında bilmişlik taslayacak değilim. ama söylemek istediğim tek şey öyle ya da böyle başarısız olduğu. evet teorik olarak çok mantıklı olabilir. kaldı ki teorik olarak mükemmel bir lidere sahip olan diktatörlükler toplumlar için en ideal yönetim şeklidir. ancak pratikte aynı o da komünizm gibi elde patlar. çünkü diktatör her anlamda mükemmel olsa da beşeridir, ölür. muadili bulunamaz.

    demem o ki bir tarafta hayaller var, bir tarafta gerçekler. insanların mutlu ve umutlu yaşadığı sistemler pratikte hangileri, ona bakmak lazım. ideolojilere değil realiteye yönelmek lazım.

    gerçi bana ne ki. kim naparsa yapsın.
    #150249 larden loughness | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  3. eski bir kömünist gözüyle - 2

    4- yerel gerçekler...
    evet "kimsenin inancı ile işimiz yok!" dese/k/ de... komünizm dediğin ideoloji "materyalist"tir! "idealizm" yani içinde her hangi bir "inanca" ters bir ideolojidir. lenin de buna göre hareket etmiştir mao da!
    işin traji komik tarafı çinliler için senin benim bildiği anlamda bir tanrı/yaratıcı bile yoktur...
    hitler rusya içlerine girince sscb bile haklın psikolojik direnci yüksek olsun diye kiliseye falan gitmelerine o dönem ses çıkarmamıştır.

    bizde ise... o çocukların nenesi baş örter... sosyolojik bir olay gibi görmüş olsalar da senin benim kadar canı yürekten dostuyla akrabasıyla "bayramlaşırlar"dı. çünkü o "komünistim" diyen insanların bile kolay kolay söküp atamayacağı kadar yerleşmiş bir toplumsal kavramdı.

    hah işte buna kimse kafa yormadı... yorsa da çözüm bulamadı... kimi de "hele bir devrim olsun da sonra bakarız!" dedi.

    "bu çocuklar senin benim hakkımı savunuyor"... diyebilecekleri insanları "allahsız kitapsız"lar olarak gördüler. söyledikleri her şeye destek olabilecek iken düşman gördüler.

    ...
    bizim köyden bir "fakir baykurt" geçmiş... edebiyat öğretmeni imiş buralarda. annemin amcası bağnaz olmayan, içen, istabul görmüş bir eşrafmış mesela...
    korumuş kollamış... temiz de bir insan diye mesela... dayılarım falan, hele de bir tanesi eskinin sayılı komünistidir. ben bile aslında o dönemin bir yansımasıyım mesela neyse.
    büyükbabam namazını kılardı... dayımın allahsız kitapsız olduğunu da bilirdi ama... ya da ailedekiler... evi bir jandarma bastığında ya da bir 12 eylül'de korksalar da etseler de... oğuldu, abiydi... sevilendi. ve en azından bilirlerdi ki, kötü çocuklar değiller... söyledikleri, savundukları kötü değil. mafya değillerdi... şerefsiz değillerdi... hak hukuk bilirlerdi. bir de evlattır, abidir... atsan atılmaz satsan satılmaz, canındandı.
    (bkz: )
    ...

    baba tarafım biraz karışık... 6 kardeş düşünün... ikisi orta solcu... biri babam-polis/kaynı komünist... ikisi bir o yana bir bu yana kaymış.
    ikisi ülkücü. evde türkeş posterleri, mehter marşı kasetleri falan. ama en ilginci kişiye düşman değillerdi!
    ideolojiye düşmanlardı... her iki tarafda.
    birbirlerini tanırlar, denk gelince seksenlerdeki o iki tip gibi yeri geldiğinde kollarlardı. çekip vurmak iki tarafın bile aklına gelmezdi bilirdin.

    mesela o dayımın en büyük tespiti: "milliyetçiliği" mhp'ye falan bıraktı türk solu diye. haklıdır!
    özüne bakarsan "tam bağımsız türkiye"nin, "bağımsızlık" kavramının, "kimsenin uydusu kölesi olmayalım" ifadesinin milliyetçilikle ters düşen bir tarafı hiç yoktur.

    ama sağ cenahın da "hee lan" diyeceği bir şekilde ifade edemediler hiç.

    4b- 4.kuşak

    hiç bir devrim 4 kuşaktan öteye sürmez!
    "sittir len"... "ne diyon len değişik" diyecek olursa...

    ister rus devrimini ister maoist devrim, ister kuzey kore'yi ister türkiye'yi göz önüne alın genel hatları değişmez bir gerçekliktir.


    1. kuşak: devrimde/tarihsel olayda yer almış kuşaktır.
    2. kuşak: en doktrine olmuş kuşaktır! (hiç bir karşı devrim bu kuşakta yer alabilemez!) yeni bir düzen kurulmuştur... sen onun imkanları ile bir yerlere gelmişsindir... ve direk birinci elden anne-babanın seni o ideoloji ile yetiştirdiği kuşaksındır. etrafın bunlarla doludur vs.
    3. kuşak: bir yandan yeniliklere veya yeni ideolojilere veya hatta karşı devrimlere açıksındır ama duygusal bağın vardır.
    babam gibi... ilkokul öğretmenim gibi. çünkü hala dedenden büyüklerinden birinci elden duyup öğrendiklerin vardır. yani duygusal bir bağın.
    4. kuşak: benim.

    daha iyi anlaşılsın mesela...

    arşivler tüm dünyada 75 yıl sonra açılır! çünkü açıldığında kimsenin o olayla duygusal bir bağı kalmamış olur! yani kimse "way mına goduklarım bunlar mı yapmış lan?!" veya "böyle mi yapmışlar lan?!" demez...

    dedesi antep'in kurtuluşunda efsane olmuş şahin bey ile savaşmış adam tanıdım lan ben?! sen de yaşı olsun şu an 50!... şimdi bu adam eli baston yerine silah tutabildiği yaşa kadar çıkar savaşır antep için!
    ben dersen.... annannemin dayıları maraş'ta fransızla savaşmış! ulan insan bir duygusal bağ kurup gaza geliyor da...
    bana pek bir şey ifade etmiyor artık.
    ancak abd değil de fransızın tekrar antebe falan gelmesi lazım! ha bak o zaman "freeeedooommmm" deyip "son mohikan" mod on fransızlara girişebilirim belki!

    kemalist devrime bakarsanız da aynı...

    kuşak doldu...
    (objektif bir gözle bakaraktan)
    istiklal mahkemelerinde vs ya da devrimin kendilerine karşı olduğu insanların 3., 4. kuşaklarıdır erbakan ve sonrasındaki öğrencileri.

    ha karşı devrim denen bir kavram var... karşı devrim ise hah bu bir karşı devrimdir!

    ama sosyo-psikoloji aynı:

    1. kuşak: hapse girdi aşağılandı vs...
    2. kuşak:direndi... bir şekilde başa geçti. karşı devrimi gerçekleştirdi
    3. kuşak: hala islamo-ideolojiye bağlı ama canını feda edecek kadar değil
    4. bir yandan kök olarak bu karşı devrime bağlı ama hele de şu yüzyılda internet vs dersen... yeniliğe açık. yani dedesi, babası gibi risk göze alıp
    hele de hapse bu yüzyılda allah falan için hapse mapse girecek değil.

    islami karşı devrim dersek... şu anki durumu 4. kuşaktır! deist imam hatipliler kuşağı!

    kuzey kore dersen... 3 ile 4. kuşak arası... bir yandan rejim için ölecekler ile (propoganda + dış düşman etkisi hala canlı) (düşünsenize cumhuriyet yeni kurulmuş 40-50'lerde kim olduğu fark etmez bir düşman türkiye'ye dalıyor)...
    sovyetlerin yıkılışı yine aşağı yukarı bu kuşaktır.


    5. kuşak için geçmiş o denli bir şey ifade etmez!







    #161409 timoteus | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 
  4. en büyük eksiği insanı teşvik konusunda yetersiz olduğunu düşündüğüm, siyasal olarak daha ön planda olsa da aslında sosyal düzeni için oluşturulmuş fikir beyanı.

    kabul edelim, insan bir makine değildir, şirinler köyü bir çizgi filmdir. sanmayın ki komünizm hakkında bildiklerim sadece bunlarla sınırlıdır. amacım bu yazıyı okuyan aklının bir köşesinde komünizm bayrağı dalgalanan ama sorgulaması gereken çok düşünce ve okuması gereken çok kitap olması için basitleştirilmiştir.

    her insan ayrı bir dünya, kornea gibi, parmak izi gibi kendine has düşünme stili olan bir canlıdır. herkesin kendi yetenekleri doğrultusunda çalışması topluma katkı sağlaması kadar mantıklı bir düşünce yoktur. takımca oynanılan bütün oyunlara bakın, futbol, basketbol vs gibi. herkesin yeri bellidir her bir oyuncu kendi yeteneklerine göre görev yapmaktadır. kendi görevini her şekilde yerine getiren takım en başarılı takımdır. peki kendi yeteneğini farklı kulvarlarda çoğu kez kanıtlamış yıldızlar topluluğundan oluşmuş bir takım her zaman diğerlerine üstün mü gelecektir? komünizme göre cevap evet. o zaman niye real madrid bütün maçlarını kazanmıyor? cevabı hepimiz biliyoruz çünkü takım olmak farklı şeydir. bu öncelikle oyuncuların bireysel olarak o maçı kazanmak istemelerinden geçer sonra da teknik yönetimin takımın potansiyeline göre oluşturacağı tatktikler ile bu planı uygulayabilme yetisi ile başarılır. teşvik primini hepiniz duymuşsunuzdur. bu kavram da komünizme aykırıdır çünkü oyuncular zaten maaşlarını alıyorlardır. onların koşup, maçı kazanmaları zaten olağandır. bu sadece insan psikolojisinden uzak, robotik bir saçmalıktır.
    insanların küçük yaşta yeteneklerine göre keşfedilip eğitim alması taraftarıyım. fason, ciddiyetsiz, çalışanına gerekli saygı göstermeyen özel şirketler yerine yaptırım gücü yüksek resmi kurumların iş veren olmasını savunurum. bu bir bakıma beni de komünizm çatısı altına sokar. lakin insanların esnek düşünme yetisi, karar verme hükmü değişken iken bunu insanlığa çözüm olacak formül olarak sunmak biraz zalimce. unutulmaması gereken tek bir şey var ise insanlar kendileri için çalışmalıdır ve bunu diğerlerinden daha çok yapanları ya da yapmaya potansiyeli olanları da teşvik etmelidir.
    #120522 alphahumanity | 6 yıl önce
    1düşünce akımı 
  5. komünizm, kapitalizmin karşıtı bir sosyal örgütlenme biçimidir. üretimin düzenlenmesi sorununu tamamen farklı yöntemlerle çözer. üretim araçlarının mülkiyetini tek bir sınıfın eline, toplum yaşamı için ayarlamaları da piyasa ihtiyaçlarına bırakarak bir düzen sağlamaya çalışmaz. üretimin düzenlenmesinin komünist yöntemleri aslında, üretim araçlarının sınıf mülkiyeti sona ermedikçe ve toplumun ekonomik ayarlamaları piyasa ihtiyaçlarının etkisinden kurtulmadıkça denenemez bile.

    marx, uzun zaman önce bunun gibi tam komünist bir toplum ile işçi sınıfının, kapitalizmin yarını üzerine kuracağı böyle bir topluluk türü arasında ayrım yapmıştır. toplum bir anda yalnızca yapılan iş karşılığında yapılacak ödeme temelinde örgütlenebilir.

    öyleyse marx, komünizmin devrimi izlemesi gereken ilk ve geçici evresini ortaya koymuştur. bu evrede meta akışı, toplum üyelerine, çalışılan işin süresi ve yoğunluğu oranında yapılır. ideolojik gelişimin en önemli sorusu, devrimden sonra işçi sınıfının üretimi nasıl düzenleyeceğidir.

    komünizm piyasanın mekanizmasını ve ihtiyaçlarını nüfusun hiçbir kısmını köleliğe indirgemeksizin ortadan kaldırabilir. çünkü komünizm sistemi altında, üretim araçları önceki sahiplerinin elinden alınır ve işçi sınıfının ellerine bırakılır. bu durumun sonunda ise işçi sınıfı toplumun tamamıyla birleşik hale gelir. çünkü kapitalist sınıfın üretim araçlarından yoksun bir üyesi, işçi sınıfının bir üyesi haline gelir.

    dünyanın bütün proleterleri, birleşin!
    #71563 pugio | 7 yıl önce
    0düşünce akımı 
  6. savunanların genellikle doğru uygulanamadığını iddia ettiği doğrusunun ideolojinin teorik kısmı olduğunu bize göstermeye çalışıkları ideoloji.

    işin teorik kısmı çoktan geçti, pratik kısmının aldığı canlar, tahrip ettiği şeyler varken, koca koca komünist devletler kurulmuşken, teorik kısmının bir önemi yok.

    yırtık sandalyesi ile dolaşan lenin arkadaşımız dahi bal gibi ucuz popülist söylemlerle destek toplamış, kendisini desteklemeyenleri ve sonrasında gücü ele geçirdiğinde halkı bir güzel sindirmiştir.

    bu verdiğim örnek denizde sadece bir kum tanesidir, enternasyonalizm adı altında sovyetler içinde yok edilmeye çalışılan kültürler, sırf muhalif oldukları veya rejime sorun çıkaracağı düşünüldüğü için alınan canlar, holodomor döneminde aç bırakılan milyonlarca ukraynalı ve yasaklar cabasıdır.

    bu sadece işin sovyet rusya ayağıdır, tüm dünyada özellikle asya'da milyonlarca can almıştır komünizm, popülist söylemlere yaratılan, tanrısallaşan o soysuz krallardan birisi hala da can almaktadır.

    bunca kayıplar verilmişken komünizmin, sosyalizmin teorik kısmında boncuk aramak, onu desteklemek asıl hadsizliktir, marjinal olma çabasıdır.

    #150113 diogenes | 6 yıl önce
    1düşünce akımı 
  7. ... 5 ile 55...

    şimdi delikanlı olmak lazım.

    marks yaşamış "sanayi devrimi" zamanında.
    sezarın hakkı sezara: güzel gözlemler, çıkarımlar yapıp güzel varsayımlarda bulunmuş.

    sene olmuş 2019-2020!
    nükleer silah diye bir şey bulunalı çok olmuş... hani şu üzerinde kafa patlattığın dünyayı 8-10 defa
    defa patlatacak hale gelen şey.

    internet denen bir şey çıkmış!
    en fazla ulaşabildiğin şey "gazete" iken... marks bir "gazeteciydi"!
    radyoyu televizyonu da geçtim... internet!

    bilebilme imkanı var mıydı? hayır!
    bu zayıflık veya küçümseme veya aşağılama değil... peygamber ya da baba vanga ya da kahin olman lazım! ki
    onların da tahminlerinde yok bu!

    ha ideoloji dersen?!
    dedik ya... dindar bir adamın bakışı genelde değişmez aynıdır diye...
    ideoloji de değişmez... bir bakıştır... hayata bakıştır... yaklaşımdır vs.

    ne yazık ki marks'tan sonra "teorisyenler" çıkmadı adam gibi...
    hele de "yerel/lokal" teorisyenler hiç!

    mesela sezarın hakkı sezara! : che; hem bir taktisyen, hem gerilla ve hem de "güney amerika"yı tanıyan bir "teorisyen"di!
    halkı tanıyordu yani! zamanı!
    arkası eksik kaldı!

    kürtçüler ile alakam yok... çünkü eski bir komünist olarak "şovenist" hiç bir akımı sevmem de...
    el mahkum o adamın sözünü kullanmam lazım diye...

    mesela "update" olarak en doğru tespiti yapmış insan son dönemde "barzani"dir:
    "eline silah alıp gerilla mücadelesi yapmak artık che döneminde kaldı" diye.

    che dönemi 60'lar idi... sende vardı bir tüfek... karşındakinde vardı bir tüfek... hadi karşındaki bir ordu dersek,
    en fazla havan vardı.
    sene oldu 2020!
    bunun uydusu var... insansız hava aracı var... termal kamerası var... dinleme cihazı var... var da var!

    eşitlik bozuldu!
    o yüzden anlamam mesela, almaz benim kafam pkk denen gerizekalı ordusu "don kişot" gibi niye kasar günümüz şartlarında gerilla mücadelesi için!

    aklı başında bir teorisyenleri olsa...ki yok! yaşı 50-60 olan adamlar çünkü başlarındaki...

    (ulan başım belaya girmesin de... yazı içindeki haliyle bir hakime derdimi anlatırım heral) neyse...
    devir "insan hakları" devri...
    150 adam öldüreceğine... 150-200 insanı hangi devlet öldürecek olursa olsun tüm dünya kamu oyundan tepki alıyor şu an değil mi?
    %100 haklı bir sebeple 200 insan kaybetmektir herkesi arkana alman!
    ilk başta kulağa tuhaf geliyor ama...şu günümüzde genelde olayın işleyişi bu!
    böyle bir şey olur... arkanda bir kamuoyu oluşur vs... haksızsan da haklı olur destek görürsün... doğru mu?!


    hah işte teorisyen dediğin adam budur!
    sanatçı dediğin adam faraza ağıtlar yakar... kitaplar yazar... resimlerini afişe eder! vs


    ha ne diyorduk komünizm!?

    finalde tüm bunları yapamamamış "sosyalizm"dir komünizim!

    fikir "karl marks"ta"
    uygulama taa "lenin"de kalmıştır.

    yok ulen... bundan daha büyük bir şeydir "ideoloji" dediğin şey!
    daha kapsamlıdır!

    (devam edecek!)



    #161410 timoteus | 5 yıl önce
    4düşünce akımı 
  8. eski bir komünist gözüyle -4

    insanoğlu denen yaratık... hep bir şeyler ister, bir şeylere sahip olmak ister!

    tamam belki batı dünyası gibi yoz bir kültür istemiyorsundur... ama... eğlenmek ister!
    müzik mi?
    ona göre ayarlarsın her şeyi! (ama boğmazsın "illa da şunu dinleyeceksiniz ulan!" diye...)
    dans mı... eğlence mi?
    ulan hangi ideoloji karşı çıkar ki buna özünde?!
    mutlu olan insan eğlenir! istenen özünde hayattan zevk alan ve eğlenen,
    mutlu olan insan veya toplum değil mi ulan?
    yeryüzünde var mıdır? bir düğün sırasında "koy dünyanın götüne" demeden, her şeyi unutup kafasına göre içip dans etmeyen ya da oynamayan bir insan topluluğu?

    "lumpenlik" ile "eğlence", "eğlence" ile "insan" kavramlarını ıskaladı komünistler!
    kimin aklına geldi lan diyelim "kardeşin" evlenirken, halay çekerken, ekonomi, emperyalizm falan?!
    marks mı eğlenmedi? lenin mi?
    lan insanın özünde olan bir şey bu!

    hangisi sövmezdi?! bir düğünde "marş" çalacak olsan? lenin mi che mi atatürk mü?

    dayattılar!


    ya da... "lada" marka otomobiller mesela!
    mühendislik olarak, fiyat/performans olarak çok iyilerdi!
    ulan sovyet halkının bankalarda bir dünya birikimi vardı... araba olarak bunu layık gördüler...
    tamam ihtiyaç/özenti dengesi yine senin elinde... dümdüz ihtiyaç karşılayacak bir düz lada'nın yanında
    ikinci bir model bile çıkarmadılar!... ne bileyim azıcık spor bir model olur, kimi gençler için biraz
    artistik bir model olur! yapmadılar!

    insan denen yaratığı ıskalamaya başladılar!
    "özenmek" ile "özendirtmek" arasındaki farkı yakalayamadılar mesela!

    ne bileyim... ha bu iki kapılı ama... alış verişte işime yaramaz diyebilirdi! bagajı küçük diyebilirdi!
    genci! ulan benim 4 çocuğu mu var... bana ne bagajdan... diyebilirdi!

    ama genci de aile babası da "seçiminden" mutlu olabilirdi! ki seçimi su an sen sunmuş olurdun!
    #161413 timoteus | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 


  9. 'ın zihinsel kabiliyetleri soyutlaştırma, anlamlandırma gibi şeylerden uzak olduğu için hastalıklı bir şekilde hayat bulmuş patolojik ekonomik sistem. komünizm bu kavramlardan uzaktır çünkü marx kişisi o kadar materyalist bir kişidir ki psikenin gerçeği olan soyutlaştırma fenomenini komple yok sayabilmiştir. söz konusu radikal materyalizm doğrudan doğruya komünizmde kendini manifest etmiştir.

    'un olarak isimlendirdiği 5 temel psikesel özellikten oluşan değerlendirme skalasına göre karl marx'ın görüşleri sadece yüksek uyumlu, yüksek titizlik, yüksek üretken ve/veya kapalı fikirlilik sahibi insanlara uygun bir ekonomik sistemdir. ilginçtir ki bu özellikler politik skalanın öteki tarafındaki radikaller için de aynıdır.

    fakat büyük beşliye göre kişilik özellikleri bunlarla sınırlı değildir. komünist sistemde yaratıcı, açık fikirli, uyumsuz, dışa dönükl ve/veya düşük nevrotik(low neuroticism) sahibi insanlara yer malesef yoktur. bu insanların psikeleri komünist bir sistemde depresyon ve anksiyeteden başka bir şey üretmeyecektir. çünkü fanteziler, spiritüellik, dini inanışlar, soyutlaştırma, keşif sistemi merak , mücadele, vb. şeyler komünist sistemin tiksinme duyarlılığının çok üzerindedir.

    bu kişilik özelliklerini tamamen göz ardı eden komünizm tam anlamıyla uygulandığı her ülke ve sistemde yıkılmaya mahkumdur, ve uygulandığı her ülkede yıkılmış ve ardında milyonlarca ölü bırakmıştır. bu sistem yıkılmış ve felaketlerle sonuçlanmıştır çünkü doğa kendisine ait olanı kabullenmeyen yapıları şiddetle reddetmektedir.

    ayrıca marx'ın para ve metayı doğuştan gelen ayrıcalıklarmış gibi görüp bütün sistemini bunun üzerine kurması ise yeterince açık fikirli olmadığının nişanesidir ve şahsi kanaatimce komiktir. çünkü meta ve para liyakat, beceri ve kabiliyet ile kazanılır. ve bu doğal hiyerarşi topluluk içerisinde kendiliğinden oluşmak zorundadır. bunu redddetmek demek evrimsel çalışmaların sosyal hayvanlar üzerinde 1900'lerde sonra yaptığı bütün çalışmaları reddetmek demektir. insan türünün dopaminerjik sistemini tümden yok saymak demektir. bu kişsel özelliklerin nişanesi olan şeyler tarih boyunca değişmiştir. bir zamanlar hızlı koşabilen liyakatli sayılırken bi zamanlar çok sağlam ve iri olan, bir zamanlar da kafası en iyi çalışıp en iyi tuzağı kurabilen kişi liyakatli sayılmıştır.

    ayrıca;
    - komünist sistemlerde liderinizi hata yaptığı zaman yerinden ederek doğru kişiye yönetim kudreti verme şansınız yoktur çünkü lidere yöneltilmiş her şey ulu sisteme ve ülkeye yöneltilmiş bir saldırı olarak kabul edilecektir. eleştiri ve rahatsızlık gerçekten sadece lidere yöneltilmiş bile olsa önderlik zümresi bunun propagandasını çok rahat yapabilecektir.
    - propaganda çalışmaz ve isyanlar patlak vermeye başlarsa önderlik çatlak sesleri demir yumrukla susturmaya çalışacaktır ki çatlak sesler sistemin selametine tehdit olarak algılanacağı için (ve aslında gerçekten öyle olduğu için) acımasızlığın sınırı olmayacaktır.

    nihayetinde önderlik düşecektir ve arkasında milyonlarca ölü ve mahvedilmiş hayat bırakacaktır.
    bu hep böyle olmuştur.
    böyle olmaya da devam edecektir.
    #169567 drage av kaos | 5 yıl önce
    5siyaset terimi 
  10. Bence, merkezi planlama - yerel yönetimler çelişkisi (yani sosyalizmin kurulmasının plan ile yerel demokrasinin bıçak sırtı bir ince çizgide ilerlemesi), komünist öncü - komünist olmayan bilim insanı çelişkisi yani işbölümünü kaldırayım derken kâh uzman ve bilgi eksikliği sorunu yaşamak ve yanlış yapmak ile kâh bilim insanlarını el üstünde tutayım derken karşıdevrime prim vermek arasında mekik dokumak, abluka altında ve geri bir ülkede -ve üstelik de bir çırpıda- kalkınmayı tesis ederken kalkınmacılığı merkeze koymak zorunda kalmak ve hatta bu yolda düşülen birtakım hatalar ve sapmalar, dalkavuklar-yaranmacılar problemi, dogmacılık ve kitabiliğe düşülmesi, hizipler arası çekişmelerin birbirine darbe yapmaya ve idamlara kadar uzatılması yani demokratik bir biçimde çözülmemesi, sosyalist devletler arasındaki strateji farklarının enternasyonalizme zarar vermesi gibi bir buket problemle karşı karşıya kalan öğreti.
    Ama nihayetinde bisiklet bile düşe kalka öğrenilir. Kapitalizmin de taa venediklilerden beri düşe kalka buraya kadar geldiğini, defalarca krallara yenildiğini görmek lazım.
    Dogmacılık konusunda da şunu söylemek lazım. Bu komünistler marx'ım ya da bir başkasının her dediğini ya da yaptığını doğru kabul etmezler ki. Evet, öyle yapanlar da var ama o din haline getirmiştir, ona tekkecilik diyorlar, bi tür ehli sünnet komünizmi yani..
    #169762 zil 130 | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 
  11. komünizm, kapitalizme ihtiyacı olan bir sistem değildir. çünkü kapitalizm bir evre değildir. sosyalizm ve komünizm fikrini dayatan ya da bu iki fikrin ortaya çıkmasına neden olan insanlık dışı bir sistemdir. kapitalizmin yayılmış ve etkisi artmış hali emperyalizmdir ama burada da bir evre söz konusu değil. sadece sosyalizm ve komünizm arasında bir evre olduğu söylenebilir. sosyalizm komünizmin önceki evresidir. ama sosyalizm yaşanmadan doğrudan komünizme geçilebileceğine inananlar da var.
    #9404 ma icari | 8 yıl önce
    0düşünce akımı 
  12. Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum düzeni, komünistlik.

    Örnek kullanım: Dünyadaki bütün dengeler değişti. Artık ne Sovyetler var, ne komünizm tehlikesi. (A. Ümit)
    #113738 tdk | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  13. (bkz: )
    #150138 razay | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  14. Hoi 4 te sscb ile ittifak olmanız halinde Nazilerden toprak koparmanızı sağlayabilecek ideoloji.
    #161412 migfer tokmakel | 5 yıl önce
    0düşünce akımı, siyaset terimi 
  15. 20. yüzyılda son bulmuş ideolojidir. şu sıralar dünya üzerinde son demlerini yaşamaktadır.
    #169568 fransiz pier | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 
  16. İnsan türü evrimleşmediği veya bir tür cyborg falan olmadığı sürece asla olmayacak eylemdir.
    Doğaya ters bir kere, biyolojinin işlevine ters.

    Evrim nasıl işler kısaca. Büyük balık küçük balığı yer. Küçük balıklar yenmemek için, büyük balıklar da avcılığını yitirmemek yahut geliştirmek için evrimleşirler.

    Sen şimdi bu güçlü, güçsüz oyununa "hadi kardeşce ve eşit şekilde yaşayalım. " polyannacılığını eklersen e tabiki de böyle bir şeyin olmayacağını herkes bilir.

    Doğada bölge ele geçirme vardır, doğada mülkiyet vardır, doğada eşit dağılım yoktur, doğada savaş vardır, hayatta kalma vardır.

    İnsanın da bir hayvan olduğunu reddetmek gerek ki bunun olabileceğini düşünelim.

    Ha nasıl olur, küçük komünlerde olabilir. Uzlaşma ve ikna etmek daha kolay olur.

    Ama unutmayın dünyada iki insan da olsa illaki itilafa düşeceği, anlaşamayacağı ve kavga edeceği anlar olacaktır. İnsan böyle bir varlıktır.

    Soruyorum o zaman. Böyle belirsiz bir yapıda, ne yapacağı belli olmayan, dengesiz insanoğlu ile hele hele üst ütopyası tüm dünyayı bir araya getirmek gibi bir fikir gerçek olabilir mi?
    0düşünce akımı, siyaset terimi 
  17. eski bir komünistin gözünden-5

    bir mühendis gibi baktı herkes...

    üvey annemden dolayı babama "seninle bir baba oğulluğumuz kalmadı" diye ağladığımda
    "oğlum, aç kalmıyorsun, açık kalmıyorsun... bu yaştan sonra seni kucağıma alıp sevemem ki?!"
    diyen babam oldu komünizm.

    yapması en zor şeyi becerdi komünizm...
    insanlar aç değildi, açık değildi... et alabiliyordu... 50 metrekare de olsa ev sahibiydi...
    ama ötesi yoktu!

    ha kapitalizm mi?
    başka türlü aştı!
    aç değilsin... et yiyebiliyorsun! bak şunca sene çalışır kredi ödersen istediğin eve sahip olabilirsin' dedi.
    zenginlik mi? karşı koyma! bak lottery/piyango falan var... gün gelir sen de zengin olabilirsin! dedi.

    sahip olduklarına değil... hayal de olsa sahip olabileceklerine göre hareket etti!


    bulgaristan'ından, ukrayna'ya, rusya'ya bir ton insan denk geldim...
    ya dolaylı veya başkası üzerinden komünizm dönemine dair yorumlarına denk geldim...

    hepsinden çıkardığım ortak nokta şu:
    ulan o zamanlar elimize geçen para şuna buna yetiyordu... dar ama bir evimiz vardı... şunu şunu şunu da devlet karşılıyordu!


    dedim: "ulan ne mutlu ki inandığım şeyleri savunuyormuşum zamanında!"
    görmüş yaşamış insanların özlediği şeyi.

    biri bana dese ki... "al sana özel uçak!" "özel uçağı nereme sokucam ulan?!" derim...
    şaşırır kalırım... hakket yaw ne yapılır kı özel bir uçakla?!
    dünyam "gider dezzemi görürüm!" falan olur hepsi bu.

    biri bana dese ki... 10 ferrari!
    ulan... "bir tane götüm var" "sürebileceğim 1 tane"!
    ev dersen aynı!


    siz şu an şunu okurken... dünyadaki 7 insandan 1 tanesi aç uyuyacak bugün!
    insan lan insan!... o da senin benim gibi insan!

    obez sayısı aç kalan sayısından yüksek bir dünya!
    ziklemiyoruz! niye?... çünkü o konumdaki insanlardan biri değiliz!

    ama "insan isen" sen o konumda olmasan da "zikliyor" insan...
    o zaman "komünist" oluyor işte!
    bir başka insanı düşündüğün zaman!

    gömmedim yani aslında şunca şey yazarken...
    evet... herkesin bir özel uçağı olmayacak ama...
    bunun için savaşmaktansa...
    "kimse acından ölmesin... evsiz barksız kalmasın" diye düşünmektir komünist olmak.



    #161417 timoteus | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 
  18. ucuz popülist söylemden başka birşey değildir, gücünün tanrı tarafından bahşedildiğini, hatta kimi zaman tanrının yeryüzündeki gölgesi olarak tanımlayıp, kitleleri uyutan eski soylu krallar misali, yeni pragmatik söylemlerle, eşitlik ve adalet ütopyası ile kitleleri uyutan yeni soysuz kralların kendisini meşrulaştırma aracıdır.
    #150057 diogenes | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  19. o kadar sevgi pıtırcığı bir ideoloji ki, şimdi ben burada onu eleştirsem girdinin altı komünistlerle dolacak ve ağızlarından salyalar saçıp ideoloji güzellemesi yapacaklar.
    #271898 ramos | 3 yıl önce
    1düşünce akımı