3 kedi ile bir evi paylaştığınızda sizi değil 3. kişileri şaşırtan davranışlardır.
örnek olarak, belgesel izlemek verilebilir. Evde en çok izlenen şey kedi belgeseli. çünkü neden? kavgayı engelliyor. ya da kalabalık bir arkadaş grubunun bende kaldığı gece saat 4te herkesi uyandırmaya çalışan bir kedi. çok büyük bir kelebek yakalamış hanımefendi, hava atmak istemiş hepimize. ayrıca bu entryi yazmamın sebebi hasta ve yaşlı olan kedimin moralini yerine getirmek için aldığım cips. 14 yaşındaki kedi şu anda 14 yaşındaki bir çocuktan çok daha hareketli.
kadınlara karşı cesur ve şımarık davranışlar, erkeklere karşı çekingen ve utangaç davranışlar sergilemesi.
en azından benimkisi öyle. kadın-erkek ayrımı yapabiliyorlar demek ki bunlar. ne zaman bir kadın ev sınırları içine girse sapıtmaya başlıyor hayvan. çanta, giysi, insan falan demiyor hepsini parçalamaya çalışıyor.
şu discovery'de mi nerede çıkan bir kedi psikoloğu vardı. ondan lazım bizimkine.
hıyardan korkmaları küçükken çok oyuncu olup büyüyünce yataktan kalkmamaları mamaları yemeyip doğasına aykırı olan mısır patlağı, makarna gibi şeyleri yemeleri her gördükleri kitabın köşesini ısırmaları. el verince ısırıp çiğneme oyuncağı verince ısırmamaları. yatağımın hep aynı noktasına(yastığın hemen önü) yatması
sınırlı sayıda olsa da kelime dağarcıklarına sahip olması.
kedimin çıkarttığı sesleri dikkatli dinleyince aç olduğu zaman farklı bir ses çıkarttığı (mgaam diyor benimkisi*), balkon kapısını açmamı istediğinde farklı bir ses çıkarttığı (vağööm gibi tuhaf bir şey, bunu tam çözemedim*) sonucuna vardım.
bir poliglot olarak bir hayvanın kendi diline sahip olması beni çok şaşırttı diyebilirim.*
aslında bunu daha önce öğrenmiştim. kedilerin kendi aralarında farklı, insanlara karşı farklı bir dil kullandığını biliyordum. ama bilmekle farkında olmak farklı şeyler işte.*
Kendilerine has bir karakterleri olması. Kimisi sokulgan, evcimenken kimisi özgür ruhlu, tek başınalığı seviyor ve hiçbiri karakterine uymayan bir talebi asla yerine getirmiyor. Kucağında oturmaya zorlayamazsın ya da oyun oynamaya. İnsanlar gibi değiller, ödün vermiyorlar, kendilerini sevdirmek için değişmiyorlar. Bu yüzden kediciyiz
bi arkadaşımın kör bir kediciği vardı. bu kedi kucağa alınmaktan hoşlanmadığı için biri kucağına aldığı anda osurmak gibi nadide bir korunma yöntemi geliştirmişti. arkadaşım "bak göstereyim" diye hayvanı kucağa alınca anında osurmuştu, kokudan boğulmuştuk. ya ne orijinal hayvandın sen manyak. hazırda osuruk mu bekletiyordu nasıl yapıyordu ruh hastası kokalak.
oynamak istediğim zaman tırmık atıp içinden ana bacı küfretmesi akabinde ben önemli bir işle uğraşırken gelip iş materyallerini(kalem, laptop vs.) ellemeye çalışması.
gece 11’den sonra evin içinde yabani at gibi oradan oraya koşturması. hayır koşuyorsun bari git yerde koş niye ben yatarken üstüme çıkıp beni de uyandırıyorsun şerefsiz?
en kral mamaya sahip olmasına rağmen inatla yediğimiz yemeğe salça olması.
Bir kaç gündür sulamadığım çiçeklerimin saksılarından birisinin toprağının nemli olması.
4 büyük saksıda salon çiçeklerim var. Bugün sulamak için başlarına gittiğimde sadece 1 tanesinin nemli olması aklıma başka bir şey getirmiyor. Gün içinde evde yalnızken can sıkıntısından değişiklik aramış belli ki! "Bunlarla hep oynuyorum. Bir de işeyim"
Diğer en büyük keyfi kitaplıktaki kitapları yere saçmak. Daha önce de - 2-3 gün üst üste- eve geldiğimde bu manzara ile karşılandım.
Her mama verişimde yemeden önce kendisini sevdirmesi. Bir nevi mama yemek için izin istiyor sanki. Çok aç olduğu zamanlarda çok az yedikten sonra sevdirmek için geliyor. Sevdiğim zaman mamasını bitirene kadar yiyor. Bu zamana kadar hiç sekmedi fakat hala şaşırtır.
Benimki de "emir erim ramazan" gibi yerimden kalksam pesimden geliyo. Uyukurken bile kalkiyor. Sirf ona kıyamadığım için işemeye gitmediğim oldu yataktan çıkıp.
veterinere gitmemiz gerektiği zaman kendisine ne kadar çaktırmamaya çalışsam da bir şekilde anlayıp ona en ulaşamayacağım bölgeyi bulup oraya sığınmasıdır. acaba konuştuğum şeyi anlıyor mu bu ya?
kendi halimde ders çalışırken patileriyle sandalyeme tırmanıp masaya çıkmak istemesi, benim dersime engel oluyor ama onun canı sağolsun ah bir de kendini severken sıkılıp yatakların altına girmese.
kuyruklarının hem en yakın arkadaşları hem de en azılı düşmanları olması. sabahtan beri kuyruğuyla sevişiyor dövüşüyor, sonu nereye varacak çok merak ediyorum.