sosyal ilişki kurma çabaları fazlasıyla zevzek, ahlâki normları toplumun geneline taban tabana zıt olan yönetmen. kendisinin işlerini sevmeme rağmen, bu minvaldeki vukuatlarından bana bile gına geldi.
önce 10 kasım 2018'de, eğlenmeli, "biraz da 10 kasım dedik" yazılı bi' story yayınlamıştı. linç çığ gibi büyüdü ve sonra özür dileyerek kaldırdı. ardından, yıllar önce yayınladığı (ve başlığın ilk girdisinde baya açıkladığım) bi' reklam kampanyası için çektiği kısacık videodaki "beyni delinerek tecavüze uğramış kadın" karakteri üzerinden linç yedi (ki bence insanlar evrenol'un filmlerini seyretmeden, sinematografik üretimlerini göz ardı ederek tek bir kareye bakıp linç ettiler). "siz gerizekalı mısınız?" diye cevap verdi, daha da linç ettiler ve adı "tecavüz mizahını savunan yönetmen"e çıktı (yok artık ya. kafası delinen karakter kadın diye sjw'liğin yılmaz savunucuları da kendisini lince başladı). sonra gene özür diledi. son olarak da, yaklaşık 1 ay önce ukrayna-rusya savaşı hakkında şu tweet'i yazdı. sjwler gene lince başladı. kendisini biraz savundu ama ruj emojisinin bağlandığı tek yer vardı tabii, lincin altında kaldı gene. özrü nü de kabahatinden beter şeklinde yazdı. çoğu insan "kitlene sıçayım, offend'ine de tüküreyim" falan demiştir kendisine. önceki yıllarda karısının doğrudan "çocukları uyutup swingerlara katılıyoruz" anlamına gelen açıklamaları da vardı. ailecek böyleler yani.
yaşım 30'u geçtikten sonra, bazı insanları yaptıkları iş ve sosyal ilişkileri üzerinden total olarak değerlendirmenin doğru olmadığına inanmaya başladım. orhan gencebay örneği bu noktada önemli. akil adam olduktan sonra gururunu bile akilliğe bağışlayıp bağışlamadığından hiçbirimiz emin değiliz ama en az 10 şarkısını ezbere söyleyebilir birçoğumuz. bazılarımız için ise orhan baba'lığına zeval gelmesi mümkün değil zaten. evrenol, henüz gencebay kadar şirazeyi kaydırmadı bence ama aynı yolda ilerliyor. @robert frippin sandalyesi'nin 1,5 yıl önce yazdığı ve "böyle bakma be olm, iyi filmleri var" şeklinde püskürtmeye çalıştığım eleştiriler o zaman da doğruydu, şimdi de doğru. kendisinin şımarıklığı doğrudan amerikanizm (ve büyük olasılıkla başka bi' şeylerin) bağımlısı olmakla da doğrudan açıklanamaz. ülkede kendisi gibi film çeken insan yok. art house korku filmi kategorisinde rakipleri dabbe falan yani, öyle düşünün. karşılaştırmaların doğrudan ecinni, gulyabani gibi sikko şeyler üzerinden yapılması bi' yere kadar tamam ama atatürk paylaşımından sonra "zaten filmleri de bok gibi" demek nefis bir ad hominem klasiği oluyor.
parası pulu bolca var. sadece koleksiyonundaki 3-5 figürü satsa, benim yıllık ev kiramı ödeyebilir herhalde. acilen bi' sosyal medya ve imaj desteği alması gerekiyor. ne kadar geç kalırsa, yalancı çoban efekti o kadar geniş kitlelere yayılacak. asıl korkum bu. aynısı yıllar önce aslı tohumcu üzerinden de -haksız yere- yapılmıştı, kahrolmuştum. evrenol üzerinden haklı olarak da yapılsa, gene kahrolurum.