1. var olup olmadığı konusunda merakta olduğum ruh.

    benim, herhangi bir sözlük ortamının bozulmasından ziyade sinirimi bozan şey, bu bozulmanın normal karşılanması. insanların aklında "üye sayısı arttıkça, mecra büyüdükçe bunların olması normal" gibi bir düşünce oluşuyor ve ben buna hiç katılmıyorum. herhangi bir ortamı çöpe döndürmemek, tamamen oranın çöpe dönmesini istemeyen insanların elinde olan bir şey.

    eğer ben ekşi sözlük kadar büyük ve ünlü bir sözlüğün sahibi olsaydım, o sözlüğün büyüme şekli benim için önemli olurdu. bazı şeyleri en başından sıkı tutarsanız, sonrasını kontrol etmeniz de kolaylaşır. üstelik ortama yeni katılacak kişiler de, gelecekleri ortamın nasıl bir yer olduğunu bilerek ve bunu kabul ederek gelirler.

    uzun süredir dışarıdan ekşi'ye bakan bir insan, sol frame ile zaten sitenin geldiği durumu gayet net görüyor. bu nedenle trollük yapma derdinde olan ve 2 satır bilgi öğreneyim gibi bir endişesi olmayan herhangi biri, rahatlıkla ekşi'ye üye olur. rahatlıkla derken, çaylaklık süresinden bahsetmiyorum. tam da bir trollün bulunmak isteyeceği tipte bir ortam olduğu çok açık, bundan bahsediyorum. troll dediysem, internet ortamlarının ilk trolleri gibi kaliteli ve zekâ pırıltısı gösteren trollerden bahsetmiyorum. mesela kadınları, erkekleri fiziksel özellikleri ya da davranışları üzerinden genelleyip gömerek tepki çekmeyi bekleyen veya bunlara benzer başlıklardan medet uman vasat kişiliklerden bahsediyorum.

    ben bugün bir ortamı sulandırmak, sadece geyik yapmak ve hatta sözlüklerin esas amacı olan duruma uyarak bilgi dolu başlık açan ve entry girenleri "yallah bilmem nereye!" diye kovacak cüreti kendimde bulmak istesem, mesela mega sözlük'e üye olmam, mesela kulzos'a üye olmam, çünkü en azından şu an için bu tür ortamlarda saçma sapan hareketlere izin verilmediğini dışarıdan 1-2 başlık okuyarak da anlayabilirim. fakat ekşi, inci, uludağ gibi sözlükleri gördüğümde "tam da bana göre" derim. zira bahsi geçen sözlüklerde kimseye kolay kolay "dur!" denmediğini rahatlıkla görebilirim dışarıdan.

    eğer bir ortamda üyeler yönetime sık sık şikayetlerde bulunuyorsa, yönetim bu şikayetleri dikkate aldığı sürece o ortamın yozlaşması pek mümkün değil. fakat insanların istek ve şikayetlerine kulak asılmıyorsa ortam ortamlıktan çıkar. yani bu "yozlaşma" aslında çoğu kimsenin sandığı gibi normal bir şey değil, insanların esas taleplerinin umursanmamasından kaynaklanan ve normal şartlarda olmaması gereken anormal bir durum. hele de kazandığınız parayı o insanlar sayesinde kazanıyorsanız, bunu yapmaya asla hakkınız yok. çalıştırdığı işçilerin sigortasını yapmayan, parasını ödemeyen birtakım patronlardan farkınız yoktur bunu yapıyorsanız.

    son olarak şuna da değinmek istiyorum. kesinlikle katılmadığım bir düşünce daha var: "mekân adamın kendi mekânı. istediğini yapar."

    bir adam bir iş yerinin patronu ve sahibiyse, oraya işten anlayanları almak zorundadır. mesela bir yerde çalışıyorsunuz ve terfi bekliyorsunuz. işi son derece iyi biliyor ve yapıyorsunuz. senelerdir de oradasınız. artık terfiyi hak ettiğinizi düşünürken hooop patronun yeğeni geliyor ve beklediğiniz pozisyona yerleştiriliyor, ama o da ne! yeğen daha önce bu tip bir işte hiç çalışmamış, konuyu anlamıyor, yani kesinlikle ve kesinlikle o an için o pozisyona uygun değil. yani "liyakat" mevzusu karşımızda tüm haşmetiyle duruyor. elinizi vicdanınıza koyarak cevaplayın: iş yeri adamın, istediğini yapar diye hemen kolaylıkla hazmedebilir misiniz bu durumu, yoksa "ben (yahut x kişi) ondan daha uygunduk bu terfi için. adam haksızlık etti. kadrolaşmayı burada bile yaşıyoruz" diye isyan mı ederdiniz? eğer isyan ediyorsanız, bunu herhangi bir sanal ortam için de normalleştiremezsiniz.

    daha önce de söylemiştim, yine söyleyeyim; haksızlığın büyüğü küçüğü, yapılmaya uygun olan ve olmayan yeri yoktur. haksızlık her yerde haksızlıktır. bunu normalleştiren insanların da bulunduğu ortamdan, düşürüldüğü kötü durumlardan şikayet etmeye hakkı yoktur.

    eğer genel olarak ekşi ruhu, ekşici ruhu diye bir şey olsaydı, olup bitenlere herkes aynı tepkiyi verir, kimse "tamam, sevgilisini açıktan getirip yazar yapmasına lafım yok" demezdi. bugün buna lafınız yoksa, ülkedeki kadrolaşmaya da lafınız olmasın bence.

    tüm bunlar şahsi fikirlerimdir ve katılmayana saygı duyarım. tek istediğim bu tür basit gibi görülen, ama aslında ülkenin altının oyulmasına neden olabilecek türden davranışlar üzerinde biraz düşünülmesi. zira bugün kendisine ait küçük bir bölgede istediğini yapmayı hak gören ya da bunu yapana "normal" diyen insanlar, yarın daha büyük bölgelerde sözleri geçtiğinde haksızlıklarını da perde perde artıracaklardır.
    #198972 kokosh | 5 yıl önce
    0kavram