Anket başlıklarla ilgi görmeye çalışmak, tindervari çiftleşme çağrıları yapan çöp başlıklar açmak gibi itici davranışlarla zuhur eder. Ekşi'de bunlardan tiksinip kaçan insanlar burada da görmek istemiyor. kimseye bir faydası olmayan saçma sapan anket başlıklarda yazmak isteyen bunu Ekşi'de yapmaya devam etsin, leş ekşi gündemi, futbol ve anket kirliliğini lütfen buraya bulaştırmayın. Umarım yönetim bu güzelim interaktif sözlüğün anket, futbol ve çiftleşme çağrıları çöplüğüne dönmesine izin vermez.
tuzruhu gibi bir şey. normal insan ruhu üzerinde aşındırıcı etkisi var. sürekli dönen kavgalar. girdilerde bir öncekine sövüp saymalar, aptal saptal klişe bakınızlar, etnisite kavgaları, mizojini, dünyada olup biten herşeyi başlık açıp sözlüğe taşımak, lüzumsuz ve okuyana bir hayrı olmayan anketlere abanmak. bunlar ekşiyi çekilmez kılan ve çok sayıda yazarın kulzos'a sığınmasına yol açan unsurlar. ne var ki bu ruh üç beş günde çıkmıyor insanın içinden. pek çok yazarın kendini arındırma konusunda gayretlerini gözlemliyoruz. biraz zaman alacaktır. umarım kulzos'da kadrolu exorcist ihtiyacı ortaya çıkmaz.
benim, herhangi bir sözlük ortamının bozulmasından ziyade sinirimi bozan şey, bu bozulmanın normal karşılanması. insanların aklında "üye sayısı arttıkça, mecra büyüdükçe bunların olması normal" gibi bir düşünce oluşuyor ve ben buna hiç katılmıyorum. herhangi bir ortamı çöpe döndürmemek, tamamen oranın çöpe dönmesini istemeyen insanların elinde olan bir şey.
eğer ben ekşi sözlük kadar büyük ve ünlü bir sözlüğün sahibi olsaydım, o sözlüğün büyüme şekli benim için önemli olurdu. bazı şeyleri en başından sıkı tutarsanız, sonrasını kontrol etmeniz de kolaylaşır. üstelik ortama yeni katılacak kişiler de, gelecekleri ortamın nasıl bir yer olduğunu bilerek ve bunu kabul ederek gelirler.
uzun süredir dışarıdan ekşi'ye bakan bir insan, sol frame ile zaten sitenin geldiği durumu gayet net görüyor. bu nedenle trollük yapma derdinde olan ve 2 satır bilgi öğreneyim gibi bir endişesi olmayan herhangi biri, rahatlıkla ekşi'ye üye olur. rahatlıkla derken, çaylaklık süresinden bahsetmiyorum. tam da bir trollün bulunmak isteyeceği tipte bir ortam olduğu çok açık, bundan bahsediyorum. troll dediysem, internet ortamlarının ilk trolleri gibi kaliteli ve zekâ pırıltısı gösteren trollerden bahsetmiyorum. mesela kadınları, erkekleri fiziksel özellikleri ya da davranışları üzerinden genelleyip gömerek tepki çekmeyi bekleyen veya bunlara benzer başlıklardan medet uman vasat kişiliklerden bahsediyorum.
ben bugün bir ortamı sulandırmak, sadece geyik yapmak ve hatta sözlüklerin esas amacı olan duruma uyarak bilgi dolu başlık açan ve entry girenleri "yallah bilmem nereye!" diye kovacak cüreti kendimde bulmak istesem, mesela mega sözlük'e üye olmam, mesela kulzos'a üye olmam, çünkü en azından şu an için bu tür ortamlarda saçma sapan hareketlere izin verilmediğini dışarıdan 1-2 başlık okuyarak da anlayabilirim. fakat ekşi, inci, uludağ gibi sözlükleri gördüğümde "tam da bana göre" derim. zira bahsi geçen sözlüklerde kimseye kolay kolay "dur!" denmediğini rahatlıkla görebilirim dışarıdan.
eğer bir ortamda üyeler yönetime sık sık şikayetlerde bulunuyorsa, yönetim bu şikayetleri dikkate aldığı sürece o ortamın yozlaşması pek mümkün değil. fakat insanların istek ve şikayetlerine kulak asılmıyorsa ortam ortamlıktan çıkar. yani bu "yozlaşma" aslında çoğu kimsenin sandığı gibi normal bir şey değil, insanların esas taleplerinin umursanmamasından kaynaklanan ve normal şartlarda olmaması gereken anormal bir durum. hele de kazandığınız parayı o insanlar sayesinde kazanıyorsanız, bunu yapmaya asla hakkınız yok. çalıştırdığı işçilerin sigortasını yapmayan, parasını ödemeyen birtakım patronlardan farkınız yoktur bunu yapıyorsanız.
son olarak şuna da değinmek istiyorum. kesinlikle katılmadığım bir düşünce daha var: "mekân adamın kendi mekânı. istediğini yapar."
bir adam bir iş yerinin patronu ve sahibiyse, oraya işten anlayanları almak zorundadır. mesela bir yerde çalışıyorsunuz ve terfi bekliyorsunuz. işi son derece iyi biliyor ve yapıyorsunuz. senelerdir de oradasınız. artık terfiyi hak ettiğinizi düşünürken hooop patronun yeğeni geliyor ve beklediğiniz pozisyona yerleştiriliyor, ama o da ne! yeğen daha önce bu tip bir işte hiç çalışmamış, konuyu anlamıyor, yani kesinlikle ve kesinlikle o an için o pozisyona uygun değil. yani "liyakat" mevzusu karşımızda tüm haşmetiyle duruyor. elinizi vicdanınıza koyarak cevaplayın: iş yeri adamın, istediğini yapar diye hemen kolaylıkla hazmedebilir misiniz bu durumu, yoksa "ben (yahut x kişi) ondan daha uygunduk bu terfi için. adam haksızlık etti. kadrolaşmayı burada bile yaşıyoruz" diye isyan mı ederdiniz? eğer isyan ediyorsanız, bunu herhangi bir sanal ortam için de normalleştiremezsiniz.
daha önce de söylemiştim, yine söyleyeyim; haksızlığın büyüğü küçüğü, yapılmaya uygun olan ve olmayan yeri yoktur. haksızlık her yerde haksızlıktır. bunu normalleştiren insanların da bulunduğu ortamdan, düşürüldüğü kötü durumlardan şikayet etmeye hakkı yoktur.
eğer genel olarak ekşi ruhu, ekşici ruhu diye bir şey olsaydı, olup bitenlere herkes aynı tepkiyi verir, kimse "tamam, sevgilisini açıktan getirip yazar yapmasına lafım yok" demezdi. bugün buna lafınız yoksa, ülkedeki kadrolaşmaya da lafınız olmasın bence.
tüm bunlar şahsi fikirlerimdir ve katılmayana saygı duyarım. tek istediğim bu tür basit gibi görülen, ama aslında ülkenin altının oyulmasına neden olabilecek türden davranışlar üzerinde biraz düşünülmesi. zira bugün kendisine ait küçük bir bölgede istediğini yapmayı hak gören ya da bunu yapana "normal" diyen insanlar, yarın daha büyük bölgelerde sözleri geçtiğinde haksızlıklarını da perde perde artıracaklardır.
kokmuş bir ruh. nerede bilgi veren ve güzel yazan adamlar, trollüğü bile bir sistematikle yapan yazarlar, nerede münazaralar ve de nerede şimdiki hali.
benim gözümde tıpkı ii. dünya savaşı sonrasında, yani 1950'lerden günümüze dek istanbul'un plansız göç politikalarıyla büyütülmesi sonucu olanlar gibidir.
yıllar içinde taşradan göç eden (ama halen kırsaldaki yaşantısını şehirde sürdüren) ve hiçbir şekilde kendisini geliştirmek istemeyen, yıllar içinde ölçüsüz şekilde çoğalan bu niteliksiz yığınlar, şehirde çoğunluk haline gelmeleriyle bugün şehrin ortalama insan profilini ve yaşam kalitesini maalesef gözle görülür biçimde düşürmüştür. tüm bu ucuzluklara sırf rant veya oy için göz yuman siyasilerin ve yöneticilerin, şehrin bugünkü son haline gelmesine neden olduğu gibi,
benzer şekilde ekşi'nin yöneticileri de sitenin daha popüler hale gelmesi, trafiği ve böylece reklam gelirlerini artırmak, site üzerinden daha fazla para kazanabilmek uğruna, tamamını kendi koydukları kuralların yıllar içinde giderek esnetilmesine o kadar göz yummuştur ki sitenin geldiği son hal hepinizin malumu.
bugün sitede birbirinden farklı onlarca troll grupları mevcut (başta siyasi troller, reklam trolleri, pr trolleri vs.) bu gruplar kolektif şekilde hareket edebildikleri için istedikleri gibi gündemi belirleyip, oylama yapıp sözlüğü mahvedebiliyorlar. artık sitede yüzlerce, hatta binlerce troll cirit atıyor. ve yazı yazmasını dahi bilmeyen cahil cühela lümpen yığınlar. artık format, kural falan kalmadı. tam anlamıyla bir keşmekeş halini aldı. durmadan başlıklar açılıp saçma sapan entryler giriliyor.
gündem butonuna tıkladığınızda artık karşınıza çıkan sadece aptalca başlıklarla dolu bir sol frame, en ufak zeka kırıntısı dahi içermeyen ve büyük çoğunluğu troll içeriklerden oluşan başlıklar.
debe denilen (geçmişte kaldırılan ve sonradan tekrar geri getirilen) rezil fasilite dahi; sırf bu listeye entry sokabilmek için aptalca popülist entryler yazarak birbirleriyle yarışan geri zekalıların tekrardan ortaya çıkmasına neden oldu.
ha ama sorarsanız sol frame akıyor. akıyor ama kanalizasyon gibi.
format, bilgi falan hak getire, artık faydalı entryler okuyabilme ihtimaliniz bir çöplüğün, bir foseptik çukurunun içinde işinize yarayabilecek bir şeyler bulabilme ihtimaliniz kadar, tahammül edebilir ve saatlerinizi harcarsanız belki.
son birkaç aydır siteye sadece badilerin yazdıklarını okumak için giriş yapıyordum. en son baktığımda 2548 kişiyi engellemiş olduğumu gördüm, artık anladım ki bunun bir sonu yok.
çünkü yönetime bu kuralsızlıklardan duyulan memnuniyetsizlikler yıllardır dile getirilmesine rağmen yönetim ilgileniyormuş gibi yapıp aslında hiçbir şey yapmıyor. zira site trafiğinden kaynaklanan reklam geliri çok tatlı, bundan katiyen vazgeçemiyorlar. maalesef yıllardır niceliği, niteliğe tercih ettiler ve sonucunda vasatı egemen kıldılar. beni ekşi'den soğutan en büyük etmen bu oldu.
yöneticilerin, moderasyonun keyfiliklerine, hoyrat hareketlerine, birilerine ayrıcalıklar tanınmasına yıllardır tanık oldum. her defasında entry girme motivasyonum biraz daha düştü. fakat sadece yazarlara değil, siteye göz atan herkese bir tür amme hizmeti yapabilmek, faydalı olabilmek uğruna yazdıklarıma özen göstererek bir şeyler karalamaya devam ettim.
burada kendime en çok kızdığım nokta; aslında birkaç yıl önce webrazzi olayı patlak verdiğinde karşıma yine bugünküne benzer bir yol ayrımı çıkmıştı. ve ben yine de birileri okuyor, bir ihtimal belki ileride düzelir motivasyonu ile seyrek de olsa entry girerek devam etmeye karar vermiştim. bu son olaylardaki hoyrat ve küstah tavır artık benim için de bardağı taşırdı, boşa kürek çektiğimi geç de olsa anladım.