-
"...karı taksitle alma... ben aldım."
(bkz: kibaz feyzo)
youtu.be/... -
Hep gülümseyin, çok sarılın sizi de karşınızdaki insanı da mutlu eder.
Eğlence bulduğunuzda eğlenin.
Çikolata bulduğunuzda löpletin.
Elalem, şunlar bunlar hep hakkınızda konuşacak. Gıybet seven bir toplumuz. Umursamayın. Kendinizi veya birini incitmediğiniz sürece canınızın istediği gibi davranın, kime ne ?
Sizi üzen insanların ikinci kere sizi üzmesine izin vermeyin.
Eğer birisine yardım etmek ya da herhangi bir konuda şans vermek istiyorsanız, unutmayın ;
Şans istemeyen ve yardım istemeyen birine yardım edemezsiniz. ( Sonradan kendinizi aptal gibi hissetmeyin )
Müzik sihirli bir şeydir. Ruh halinizi çok kısa sürede değiştirebilir.Ne dinlediğinize dikkat edin.
Son olarak; sadece bugünü bir kez yaşıyoruz. Zaten her şey bir şekilde kötü zaten. Elimizden geldiğince bugünü güzel geçirmeye bakalım.
-
çok bulunan ipuçlarıdır. şöyle yüzeysel geçmek gerekirse:
özel hayatta;
-bu hayata bir kere geldiğinizi bilin, bu zamanı bir daha yaşamayacaksınız.
-ilk önce kendinizi mutlu etmeye başlayın, çevrenizdekiler sizin mutluluğunuzla mutlu olsunlar.
-bir kadın veya adam sevin, sevginizden ve onun sevgisinden şüpheniz yoksa kendinizi diğer vücut ve güzelliklere izole edin.
-ailenizle uzun vakit geçirin, zamanı geldiğinde (evlilik, askerlik, yurtdışı) zaten ayrılacaksınız.
iş hayatında;
-paranın köpeği olmayın, para kazanmak için kendinize tasma taktırmayın.
-terfi almak için birilerini harcamayın, harcanması gereken kişi varsa o, bu sistemi kurup bunun yapılmasını isteyen kişidir.
-sevdiğiniz işi yapın, yapamıyorsanız işinizi sevmeye de çalışmayın.
-içerisinde para konuşulan her şey çıkar ilişkisi üzerine kuruludur. bu sebeple iş arkadaşları geçicidir unutmayın.
-karakterinizden taviz vermeyin, ast yada üst kim olursa olsun sizinle sizin izin verdiğiniz seviye de konuşsun.
-haksızlık gördüğünüzde başkasına yapılıyorsa belirtin, size yapılıyorsa kendinizi savunun. genel olarak sizinde içinde bulunduğunuz bir topluluğa yapılıyorsa siktir edin. yüksek ihtimalle müdür yada müdüreniz gecesini iyi geçirmemiş, yataktan hayal kırıklığı ile ayrılmıştır.
-1, 3, 5, 10, 15 yada 20 yıl sonra o iş yerinden olamayacağınızı bilin ve buna göre kendinizi hırpalayın.
son olarak: yüz yüze geldiğiniz insanın 1 saniye veya 1 dakika sonra orada olamayacağını bilin ve son sözlerinizi her zaman iyi dilek ve mutluluk ile bitirin, kalp kırmayın.
bonus: şu siktiğimin dünyasında empati yapmayı öğrenin, kimse size bir şeyleri tek tek açıklamak ve anlamanızı beklemek zorunda değil. -
herkesin yapabildiği sıradan şeyleri yapamamak pek bir eksiklik değil.
çünkü kritik bir zamanda zor olanı yapmaya geldiğinde pek çoğunun sindigini görürsün. oysa akıl, cesaret, bilgelik, cömertlik tam da böyle zamanlarda belli olur.
-
her nabza göre şerbet vereyim derken, bazen ne yaptığınız anlaşılıyor. o sebeple yapmayın.
mesela birbirine ters düşünen iki arkadaşınız varsa, ikisini de elde tutamıyorsunuz. sadece birine yaranabiliyorsunuz.
haliyle düşünceleriniz net olsun. herkesi mutlu edeceğim derken herkesle ters düşmeyin. gerektiğinde bazılarını üzün. -
An itibari ile Kavacık, köprü, çevreyolu, galata ve son olarak Eminönü güzargahından bildiriyorum.
Arabanızla yoldaysanız ve trafik varsa olduğunuz şerit haricinde her şeritin hareket halinde olduğunu ve kendinizin bir tek trafikte olduğunuzu düşüyorsanız sakin olun ve şeritten ayrılmayın.
Ne zaman yandaki şeritin daha hızlı olduğunu düşünüp oraya geçsem bıraktığım şerit daha da hızlı akmaya başlıyor ve geçtiğim şeritte ahiret trafiği oluşuyor. -
Taksitle karı almayın.
(bkz: kibar feyzo) -
insanları kendinizden fazla önemserseniz kaybedersiniz. -
Bir samsung androidim var herkes kadar. Yer yok yer yok diyip duruyordu.
Meğer whatsappın alt kloserlerinde hemen her şey hala duruyormuş.
O klasör içini silin... çüklü memeli videolar, attığınız paylaştığınız kedili medili şeyler.
Bildiğin 3-5 mb o 3-5 derken zaman içinde yekün tutuyormuş.
Ha bir de silinmiş sandığınız şeyler bunlar. Telefonun bu kısmını birisi kariştırırsa kendinizi cenifır lawrıns modunda bulabilirsiniz... ben diyim.
(Mağadan yeni mi çıktın diyeceklere lafım yok) -
Diyelim ki karbonhidratça zengin veya çok asitli şeyler tükettiniz, arkasından hemmen dişlerinizi fırçalamayın. Önce suyla güzelce bir çalkalayın, süt için, peynir filan otlanın. Sonrasında fırçayı dişlerinize vurun.
Hayır biliyorum, bir tatlı kaşığı nutellanın üstüne peynir kemirmek bozuyor tüm ortamı, haklısınız. Hiç olmadı güzeelce 3-5 yer fıstığı yiyin çikolatanın üstüne. Ama direkt fırçaya koşmayın.
-- spoiler --
Çünkü asit diş yüzeylerini yumuşatır. fırçayla uygulanan kuvvetle de, yüzeyden kopan, sertleşmeyi tekrar sağlayacak olan partiküller uzaklaşır. Önce ortamı nörtleştirip bu parçacıkları dişlerimize tekrar tutundurmalı, sonrasında aktif bir fırçalama ile yüzeye tutunan artıkları uzaklaştırmalıyız.
(bkz: antikaryojenik)
-- spoiler -- -
Gizli içerik yok hayatta. çözmek için ipuçları arama, basit yaşa. Modernizm öncülerinin minimalizm dediği mevzu(İlla entel dantel ifadeler kullanacaklar fularlılar) Öngörülemeyen dipsiz çukurda derin yaşamaya kalkışma. Rekabetçi olmaktan uzak dur, stres uğramasın. büyük cevapları bulmaya çalışmaktan vazgeç, belirsizliğe mahkum olma. Son olarak Rüzgarı yakalamaya çalışmayı bırak. -
insanların gerçek niteliğini anlamak için kritik zamanlarda ya da en önemsiz durumlarda nasıl davrandığına bakın.
kritik zamanlarda zaten maskeler düşer, bu bilenen birşey olmalı.
ama bence en önemsiz görünen konularda da nasıl davranıyor bir bakın derim. mesela yemeğe gittiğiniz bir restoranda nasıl davranıyor. buradan öğreneceğiniz çok şey var.
kritik durumlarda nasıl maskesi düşecekse bu gibi durumlarda da ona önemsiz göründüğü ölçüde maske takmaya ihtiyaç duymayacaktır. -
bildirimlerinizi kapatın.
insanlar her istediğinde değil, siz istediğinizde size ulaşabilsinler. -
sizi üzen şeyleri kendinizden uzak tutun. bi kere kestirip atarsanız, bir kere acı çekersiniz. pi sayısının 3.'sından sonraki sayılar kadar üzülmekten iyidir
;) -
bir şeyler üretip yaratmaktan vazgeçmeyin, yoksa bir yerlerde bir şeyleriniz ölür. -
yaşadığımız 30 ekim 2020 izmir depremi sonrasında lütfen şunları unutmayın:
Depremden sonra telefon görüşmelerinizi mümkün olduğunca kısa tutun.
Haberleşmek için kısa mesaj servisi (SMS) ve internet tabanlı mesajlaşma uygulamalarını tercih edin.
Hayati durumlar dışında telefon görüşmesi yapmaktan kaçının. -
herhangi bir felaket sonrası göçük üzerine uzman kişiler haricinde kimse çıkmamalıdır. 80 kilo ağırlığında 5 kişi çıktığını varsaydığınızda göçük altında ki kişiye 400 kilo ekstra yük yüklenmiş olur. herhangi bir ilkyardım eğitiminiz vs var ise yetkili kişilere bildirebilirsiniz ihtiyaç durumunda yardımcı olabilirsiniz ancak eğer yardımcı olabileceğiniz herhangi bir konu yok ise ekiplerin işini zorlaştırmamak için enkaz bölgesinden uzaklaşmalısınız. hasar alan binaların çökme ihtimali olduğundan eşyalarınızı almak vs gibi amaçlar ile lütfen hasarlı binalara girmeyiniz.
yakınlarınızdan haberdar olduktan sonra hatları gereksiz meşgul etmeyiniz. ve her ne olursa olsun kalp kırmayınız çünkü hiç bir haklı sebep, barışamamak ve sevdiklerinize son kez sarılamamaktan daha önemli olamaz.
güvende kalın. -
Trafikte dikkatli olun ve asla aşırı hız yapmayın! Çok tecrübeli, usta bir şoför olabilirsiniz , ya sizinle aynı yolda olanlar? Karşınızdan gelen araç sürücüsü acemi mi, sarhoş mu? Asla bilemezsiniz! -
bir enstrüman çalmayı düşünüyorsanız, mutlaka düzenli olarak iyi bir hocadan ders alın.
derslere ödev yetiştirme telaşından ötürü sürekli motivasyon halinde olursunuz ve kolay kolay tıkanmazsınız.
son günlerdeki yasaklar sebebiyle kemana dair motivasyonum hiç kalmadı 1 haftada. hakikaten derslere ödev yetiştirme telaşı beni günde 3 saat çalışmaya teşvik ediyormuş. -
Az önce iş yerinde bir arkadaşla konuşurken verdiğim ip ucunu yazayım.
Şöyle bir sorun yaşamış. Küçük çocukları var, çocuklar olmadık programları bilgisayara yüklüyorlar ve muhtemelen arada virüs ve zararlı yazılımlar da yüklenmiş.
Evde ortak kullanılan bilgisayarlar için önerim şudur gençler, ortak kullanıcı ve şifre ile giriş yapmayın. Evdeki her aile bireyinin bir kullanıcı adı ve şifresi olsun; çocuklar dahil.
Çocukların yetkilerini kaldırın, kontrolsüz bir şekilde program yükleyemesinler. Eşiniz ve kendiniz için de ikişer kullanıcı yaratın, bunlardan biri çocuklar ile aynı seviyede yani program yüklenemeyen bir yetki seviyesi olsun.
Ne avantajı olacak?
- Çocuklar ya da siz farkına farmadan program yükleyemeyeceksiniz.
- Birbirinizin alanına girip özel hayatınızı ifşa etmemiş olacaksınız. Çocuklar da "özel hayata saygı" ve bireysellik kavramını yaşayarak öğrenecekler.
Bir de konu ile ilgili anı gelsin. Yurt dışına tayin olan bir arkadaş Türkiyedeyken eşiyle ortak olarak kullanıyormuş bilgisayarını. Yurt dışına tayin olunca eşi Türkiye'de kalmış.
Aradan bir kaç ay geçtikten sonra eşi arayıp "bizim bilgiayara virüs bulaştı galiba, sürekli randevu, eskort kız, cinsel içerikli reklamlar çıkmaya başladı, bağlanıp temizlesene bilgisayarı"
Kıssadan hisse. Böyle iyi niyetli bir kadın bulduysanız fuhuş imkanı elinizin altında bile olsa bok yemeyiniz. Hadi yediniz diyelim; teknolojik farkındalığınız yüksek olsun, devir kötü. Kendinizi kollayın. -
suzuri deyip geçmeyin, hakikaten fark ediyor... -
Gazete, dergi vs. Şeyleri Takip edeceksiniz yoruma en kapalı olan bilimsel yazıları takip edin.
Sakın bu köşeyazarı vs. Öznel yorum katılan tayfaya güvenmeyin.
Hepsi ayrı telden çalıyor, bu ülkede neden hiçbir şey bağımsız ve tarafsız değil gerçekten anlaması Zor.
2 yıldan beri sıkı bir basın-yayın takipçisi olarak anladığım şudur ; bunlarda şeref ve haysiyete dair gram bir şey yok.
Dün a dediğine bugün b demekTen çekinmezler.
En iyi düşünce üzerine kafa yorduğunuz kendi bağımsız düşüncenizdir.
HePsi kendi olması istediği şeyi anlatıyor, ha mahalle bakkalı ha bunlar hiçbir farkı yok.
Ülke entelektüelliğine siyaset gibi belli bir yaş sınırı ve belli bir dönme sınırı getirmek lazım 50+'nın geneli de mümkünse bu ülkede hiçbir şeye karışmasın.
Yemin ediyorum mahalle bakkalından farkları yok.
Siz kendi burnunuzun dikine gidin arkadaşlar her halükarda bunlardan daha iyi yaparsınız her şeyi ve düşünürsünüz.
Ekleme : gerçekten güvenilir birkaç kişi de var tabi tamamı böyle değil. -
@fransiz pier‘in yazdıklarını okumamak -
Bilime "ilim" diyenden uzak durun bunlar büyük ihtimalle bademci tayfadır, gericidir.
"Ergenekoncular ve anadolu'nun mütedeyyin insanları"nı aynı cümle içinde duyar veya okursanız uzak durun Fetullahçıdır.
"Ama Atatürk de şöyle yap... başlayan bir cümle duyarsanız ya da tamam ben de atatürk'ü seviyorum ama..." ile başlayan bir cümle ya da uzak durun %99,99 atatürk düşmanıdır.
"İlimin" "bilim" olduğu zamanlar zamanlar çok eskilerde kaldı günümüzde artık ilim kelimesini kullananlar maalesef gerici tiplerdir genelde.
Hâlâ kullanan gerici olmayan güzel insanlara ve kelimenin patentine sahip Güzel insan yunus emre'ye selam olsun. -
evrenin büyüklüğüne ve zamanın sonsuzluğuna aklım erdiği günden beri insan varlıkları olarak önemsiz olduğumuza inanmıştım.
zaten çok uzun zaman pek çok filozof, bilim insanı ve sıradan insan da hep bunu söyleyip durdu.
gerçekten de dünya ölçeğine göre ne kadar büyük görünürse görünsün uzaydan bakılınca hiç bir şeyin üzerinde durmaya değmediğini düşünmek çok rahatlatıcıydı.
ama şimdi kendime şu soruyu soruyorum: küçük olmak önemsiz olmak mıdır? Evren ölçeğinde fiziken hemen hiç yer kaplamasak da bilince, akla ve duygulara sahip olmak çok önemli değil mi? İnsanın sahip olduğu özfarkındalık fiziksel büyüklükten daha önemli değil midir? bir şeyin büyüklüğüyle önemi arasında bir bağlantı kurma aceleciliğinde yanlış birşey yok mu?
diğer yandan,dünyada yaşayan milyarlarca insandan biri olduğumuz söylenebilir. Bu kadar çokluğun içinde tek olmak önemsiz denebilir. Ama ben burada da bir mantık hatası olduğunu düşünüyorum. Her insan dünyayı, evreni, zamanı, diğer insanları kendi perspektifinden inşa ediyor. Her birinin farklı bir kapasitesi, farklı donanım ve incelikleri var. çok büyük bir metafizik iddia gibi gelecek ama bir insanın doğuşunu evrenin bir kere daha yaratılışı olarak görmek mümkün. Çünkü kaç insan varsa o kadar çok evren tasarımı var. evren her bir çift gözde yeniden-ve çoğunlukla başka biçimlerde-yaratılır.
Zaman konusu ise biraz karmaşık. Zamanın sonsuz akışında bir anlık bir yaşam süremizin olduğu doğru. Bu yüzden insanın önemsizliğini savunmak için en güçlü zemin dünyadaki kısıtlı zamanımız olmakta.
bu sonuncusu, hiç birşeyin önemli olmadığını düşünüp kendimizi avuturken sığınacağımız son limana benziyor.
var olduğumuz zaman çok kısıtlı ve dertlerimizin de sözü sadece biz hayattayken geçiyor, dolayısıyla dertlerimiz zaman ölçeğinde gerçekten önemsiz.
herşeyin gelip geçiciliği rahatlatıcı ve insan dertlerinin hiç değilse bir kısmını zamanın sonsuzluğuna gömebilir.