1. kendisi de dayak yiyerek büyümüştür. insan davranışı öğrenilen bir şey. ve kuş yuvada gördüğünü yapar diye bir de atasözümüz var. dayak yiyerek büyüyen çocuk bir noktadan sonra bunu normalleştirir. aksi takdirde hayatla başedemez. çünkü dayak yalnızca can acısı değildir. varoluşunun, kişiliğinin, kimliğinin ayaklar altında çiğnenmesidir. yediği dayaktan ibret alıp bu döngüyü kırmak ve kendi çocuğuna fiske bile vurmamak çok az insanın başarabildiği bir şey.
    #181271 laedri | 5 yıl önce
    0tespit 
  2. hayvanlara şiddet uygulayan çocukların öykülerinin olmazsa olmazıdır. karınca keseni, sinek deleni, empti yapması zor olan hayvanlara bunu yapanı ayırın. kedi kuyruğu kesen, köpek boğazı kesen çocuklar ailelerinden muhtemelen şiddet görüyordur.
    #181258 son kurtadam | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    2tespit 
  3. klinik muayene sırasında hastanız yaralı bir çocuksa dikkate almanız gereken bir seçenektir.

    şöyle ki;

    1-eğer hasta geçmişine baktığınızda aynı çocuk çeşitli zamanlarda, farklı sebeplerle ve farklı yaralanmalarla getirildiyse,

    2- eğer anlatılan hikaye hastanızın durumuna uymuyorsa,

    bir örnekle açıklamam gerekirse, çocuğun alnının morardığını ama burnuna hiçbir şey olmadığını düşünün. ve aile size "kapıya çarptı yüzünü" diyor. böyle bir kazada burnunun da zarar görmüş olması beklenir ama morluklar sadece alında varsa ortada şüpheli bir durum olabilir.

    3- ekstremitelerde özellikle sprial tarz kırıklar varsa

    bu tarz kırıklar kolun ya da bacağın tutup çevrilmesi sonucu oluşmuş olabilir.

    4- çocukla konuştuğunuz sırada size "annem babam beni çok severler, hiç zarar vermezler bana" gibi cümleler söylerse

    bu tarz cümlelere "emanet cümleler" deriz. çocuk bunları söylemesi için tembihlenmiştir ve sizinle yalnız kalır kalmaz emaneti teslim edip rahatlamak ister.

    fiziksel istismardan şüphelenilebilir.
    istismar/kaza ayrımını yapmak bir pediatristin en önemli görevlerinden biridir.

    bahsettiğim durumlar kesin bir istismar kanıtı olmamakla beraber şüpheli durumlar da sadece bunlardan ibaret değildir.

    bu tarz durumlar "aile içi mesele" olarak kesinlikle görülmemeli ve karşılaşıldığı durumda gereken yapılmalıdır.
    #181170 cassiopeia | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0tespit 
  4. babamdı. babam yani, geçmiş zaman kullanmam çok eskide kalmış olmasından da olabilir, görüşmememizden de. on seneyi devirdik sanıyorum. yoksa sağdır. sanıyorum.

    bir kez şiddetine maruz kaldım. 9 yaşındaydım. ya ağırlığından bana öyle geldi, ya hakkaten çok uzun sürmüştü, bir saat kadar dövdüğünü hatırlıyorum. konuşularak halledilecek bir şeydi. ne olabilir ki zaten, 9 yaşındasın :)
    düşününce inanamıyorum tabii şimdi, bir insanın çocuğunu dövmesi, dinlene dinlene, bir saat boyunca dövmesi...
    bir tokattır, dersin ki bir an gözüm döndü kendimi kaybettim. peki diyelim. demeyelim de, diyelim. peki. ama bilinçli şekilde, gayet kendinde, soğukkanlı biçimde, bir saat dövmek nedir yahu. düşün, durması için yalvarıyorsun o arada, her ne yapmıştıysan daha da yapmaktasın da adam delirmiş değil. çok üzücü. çok acı.
    üzücülüğü, acılığı, kendim için değil. komik ama, ebeveynlik müessesesi, benzer durumda olabilecek çocuklar, tüm zayıflıklarıyla insanoğlu, kendim dışında her şey adına.
    kendi adıma düşünmek için geç. o dönem ailecek yaşanmamış sayıldı bu olay, ölümlü dünya'da serbest'in dediği gibi, sanki "ben başka bir yerde yedim de geldim" o dayağı, yok sayıldı o gün, bilmiyorum iyi oldu belki de, travmasının minimumda tutulması için yapılacak en doğru iştir belki bu.
    sonrasında da anıları silikleşti. ki bu herkesin işine geldi. müdahale etmemiş, edememiş annem de dahil olmak üzere.

    yıllar geçti, şimdiki durumumuza gelindi. şu on sene. iki kez ciddi olarak düşündüm, arayayım dedim, selam diyeyim, nasılsın baba diyeyim dedim, öyle havaya girdim, hani beş saniye sonrası numarasını çevirmek. o noktaya gelebilmek için yok saydığım, "olsun" dediğim olaylara inanamazsınız, her birinin üstünden atlıyorum "affettim, affettim, bunu da affettim, bunu da, bunu da..." diye diye, birinde bir yakınımıza bir sözü geldi aklıma onu aşamadım, birinde o 9 yaşındaki çocuğu dövüşü.

    tam iki hafta içinde, 51 yaşına gireceğim. bu saatten sonra ne ifade edebilir. çok uzak, çok yabancı bir anı. sanki yaşayan benmişim gibi bile gelmiyor olayı. ama çocuğun oluyor, torunun olacak, içinde bir yerlere batıyor işte kıpırdadığında. hâlâ. kulzos diye bir yerde bir başlık görüyorsun, "aaa" diyorsun, "ben de yaşamıştım".
    katıksız kalpsizlik midir, hayvanlık mıdır, idealistkuzu'nun dediği gibi orospu çocukluğu mudur, üstüne tanım yapması kolay, denir illa ki bir şeyler. sadece ruh sağlığı yerinde insanların işi değil diyebilirim. bir insana yapılabilecek en kötü şeylerden. bakın çocuğa demiyorum. taşıyorsunuz bunu her yaşınıza. unutmuyorsunuz. "bir insana" yapılabilecek en kötü şeylerden.

    sevgiyle.
    #181168 bob s your uncle | 5 yıl önce
    0tespit 
  5. Ebeveyn olma ehliyetinin zorunluluğunu ciddi derecede düşündürek patolojik tipler.
    Dünyaya bir çocuk getirmek, sadece 1 çocuk getirmekten ibaret değil. İyi yetiştirilmesi şöyle dursun; bir de fiziksel, duygusal, cinsel şiddet mağduru olmuş çocukların toplum düzeninin temeline bomba etkisi yapan sosyolojik birer vaka olduğu apaçık ortada. Gerek işim sebebiyle gerek gözlemlerim neticesinde toplumdaki birçok sorunun kaynağının ailede başladığına üzülerek tanık oluyorum.
    21. Yüzyılda bilinç ve doğum kontrol zaafiyetinin kabul edilemez olduğu düşüncesindeyim.
    Ve en acısı da, çocuk sahibi olmak için tüm imkanlarını seferber eden insanlar yerine en hafif tabirle kıymet bilmez insanların elinde yitip giden nesilleri görmek. Trajedinin dik alası.
    #181157 aleph | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0tespit 
  6. en hafif tabiriyle orospu çocukluğudur. sizden zayıf, size mecbur ve dünyaya getirirken sormadığınız kendini savunamayacak durumda olan bir çocuğa yapılan her türlü kötü muamele kabul edilemez olsa da en yaygını ve benim en tahammül edemediğim fiil çocuğunu dövmektir. insanlar onu dünyaya getirince kendisine ait sanıyor. kardeşim o senin değil o bir canlı ve sen sadece onun hayata gelmesinde bir araçsın. onu terbiye etmekle-dayaksız tamamen kendi zekanı kullanarak- ,onu sevmekle, onun maddi manevi her ihtiyacını karşılamkla yükümlüsün. eğer zekan ve sabrın yetmiyorsa hap/ kondom kullanacaksın. gördüğüm yerde tepki veririm bu yüzden üzerime de çok yürünmüştür. Hatta baya baya savunma sanatlarını araştırmış kendimi ve olur da karşıma çıkarsa çocuğu korumak adına birkaç hareket öğrenmiştim. ulan senin beni bu duruma sokmaya ne hakkın var? bir de sadece babalar değil anneler de uyguluyor. kocası bunu dövüyor ona sesi çıkmıyor o da kırılmış onurunu ve gururunu çocuğu döverek tamir etmeye çalışıyor. bi de ağzını doldura doldura " ben onun annesiyim" diyor. "baba çocuğunu terbiye etmeli" diyor.
    #181155 idealistkuzu | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0tespit