Türklerin Balkan savaşlarıyla kurtuluş savaşı arası süreçte ikinci defa yurt yaptıkları topraklar. Osmanlı'nın tarihinin büyük bölümünde birkaç yer dışında anadolu, yıkık, sürekli isyanların çıktığı, hastalıktan kırılan, az nüfuslu bir bölge.
Türklerin tarihsel olarak şehirli, gerçek yerleşik mekanı Balkanlar, Marmara, Ege biraz da Anadolu'da birkaç bir yer.
Ben şahsen Türkiye'nin g-7 şehirleriyle diğer bölümlerinin arasındaki, özellikle istanbul'la arasındaki farkın bu tarihsel köksüzlükten Kaynaklandığı düşünüyorum.
Sosyolojik-içtimai sorunların kökeninde, ikinci defa yurtlaştırmanın getirdiği zorluklar önemli bir pay sahibi bence.
İnsanının irfanından nemalanmak için gezmeye gerek olmayan coğrafya. Bu yönüyle baya etkileyicidir. Çünkü o derin irfanını siz isteseniz de istemeseniz de size dayatmaya çalışan ısrarcı bir topluluktur bu Anadolu insanı. Son 4 veya 5 yılda Anadolu irfanı görmek için hep tek bir yere gittim: Konak meydanı.
Yerlere tükürülmesiyle, kuruyemiş çöpüyle, gereken hiçbir yerde sıra beklemezliğiyle, şark kurnazı esnaafıyla, dağdan gelip Kemeraltı yerli esnafını kovmasıyla, çalılara işemesiyle, birkaç yüzyıl geriden gelen kostümüyle, özbakım problemiyle, bize yer her trabzon diyen Trabzonluları kıskandıracak kadar bize her yer civerek köyü demesiyle, evde karısı ve çocuklarını dövüp en ufak eylemde polis dayakçılık yapsın diye beklemesiyle… neyse işte şunla bunla. Anadolu irfanını sahiplenmeli tabi, ama Anadolusunda.
Köyleri hâlâ kötü durumda olan coğrafya. Cinlerle evlendiğini iddia edenler var, psikolojik bir rahatsızlığı cincilere gidip çözmeye çalışanlar var. Tam kafayı kırmalık.
son kaplanının 1974 yılında hakkari'de vurulduğu bölge.
ayrıca soyu tükenmeden önce de asya aslanı, yılanboyun (günümüzde daha çok güney doğu asya'da yaşayan bir kuş), anadolu leoparı gibi hayvanlar yaşamaktaymış.
ahmed arif'in hayattayken yayımlanan tek şiir kitabı hasretinden prangalar eskittim kitabında yer alan şiirlerinden biri. şiir yine "hasretinden prangalar eskittim" ismini taşıyan şiir kasetinde de yer almıştır. kasetteki fon müzikleri rahmi saltuk'a aittir. ahmed arif'in sesinden anadolu, ve yazılı olarak anadolu şiiri,
utanırım,
utanırım fıkaralıktan,
ele, güne karşı çıplak...
üşür fidelerim,
harmanım kesat.
kardeşliğin, çalışmanın,
beraberliğin,
atom güllerinin katmer açtığı,
şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
kalmışım bir başıma,
bir başıma ve uzak.
biliyor musun ?
binlerce yıl sağılmışım,
korkunç atlılarıyla parçalamışlar
nazlı, seher-sabah uykularımı
hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
haraç salmışlar üstüme.
ne iskender takmışım,
ne şah ne sultan
göçüp gitmişler, gölgesiz!
selam etmişim dostuma
ve dayatmışım...
görüyor musun ?
nasıl severim bir bilsen.
köroğlu'yu,
karayılanı,
meçhul askeri...
sonra pir sultanı ve bedrettini.
sonra kalem yazmaz,
bir nice sevda...
bir bilsen,
onlar beni nasıl severdi.
bir bilsen, urfa'da kurşun atanı
minareden, barikattan,
selvi dalından,
ölüme nasıl gülerdi.
bilmeni mutlak isterim,
duyuyor musun ?
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
gör, nasıl yeniden yaratılırım,
namuslu, genç ellerinle.
kızlarım,
oğullarım var gelecekte,
her biri vazgeçilmez cihan parçası.
kaç bin yıllık hasretimin koncası,
gözlerinden,
gözlerinden öperim,
bir umudum sende,
anlıyor musun ?