15 haziran 1925'te menemen doğumludur nam-ı diğer kaptan . ilk ve orta öğretimini izmir ve babasının işi sebebiyle taşındıkları farklı bölgelerde tamamladı.
izmir atatürk lisesi birinci sınıfındayken bir kıza yazdığı mektupta nazım hikmet şiirleriyle yakalandı. tutuklanıp üç ay gözaltında kalıp iki ay hapis yattı.
kendisinin haberi olmadan amcası cebbaroğlu mehemmed şiirini chp şiir armağanına gönderdi ve çok ünlü şairlerin arasından sıyrılıp ikinci oldu.
üniversiteyi yarıda bırakıp nazım hikmeti kurtarma hareketi 'ne katılarak paris'e gitti ve orada okuluna devam etti.
hayatı izmir, istanbul, paris ve biraz da ankara'da geçmiştir.
(kısa oldu evet ama amacım biyografisinden ziyade eserlerini paylaşmaktır.)
Türkiye'de gözaltına alınan ilk lise öğrencisidir.
16 yaşındayken aşık olduğu kıza mektup yazar ve cevap alır. Bu şekilde mektuplaşmaları sürer. Bazı mektuplarına nazım hikmet şiirleri serpiştirir ki bu dönemde nazım hikmet yasaklıdır. Attila ilhan tarafından aşık olunan kız mektupları okul dolabında saklar. Bir gün okul idaresi tarafından yapılan aramada mektuplar bulunur ve olan olur.
Gözaltına alınan attila ilhan bir müddet de cezaevinde kalır ve hakkında "Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamaz." kararı çıkarılır. Bu işin peşine düşen avukat babası muharrem bedrettin bey, Danıştay kararı ile oğlunun okuma hakkını geri alır.
''bir gün seni unutmak zorunda kalırsam aşkımın küçüklüğüne değil çaresizliğimin büyüklüğüne inan.'' gibi muazzam söze sahip, deniz gezmiş ve arkadaşlarının idamını öğrendikten sonra mahrur beste şiirini yazan büyük şair.
kendisini çok severdim. bir gece o dönemde misyonerlik mevzuları gündeme geliyordu zaman zaman. bir programında baktım, konuyla uzak yakın ilişkisi olmayan kıytırık bir insanın mektubunu referans olarak kullanmıştı. üzüldüm, yakıştıramadım da... dedim delikanlı gibi içerden biri olarak ben yazayım hamasi bir hava vermeden. kendisine uzun bir email atıp yazmıştım, dışardan bir gözle ama içeriyi yaşamış bir hristiyan olaraktan. kimse de o günlerde bu kadar samimi ve doğal anlatmazdı ona koca ülkede. o da "oktay duman" ismini kullanarak bir kaç gün cumhuriyette bahsetmişti, o mektuptan emailden alıntı yaparak. gurur duymuştum iki satırlık da olsa karşılıklı yazışmış olmaktan.
bir iki sitede duruyo hala internette, dayım saklıyor mu bilmem o ilk günkü cumhuriyet gazetesini.
öldüğü gün benim istanbul'da bulunduğum on günlük bir döneme denk gelmişti... cenazesine katılmıştım ve bildiğin ağladım lan yüzünü hiç görmediğim ama saygı duyduğum bir adam için.
"Kim kaldı" isimli şiiriyle ittihatçıları sevdiğini düşündüğüm şair. Jön Türkler ve ittihatçılara hakkını teslim etmiştir zannımca.
İttihatçıların ve Jön Türklerin yeri her zaman ayrıdır, var olsunlar.
silah atılmıyor
güvercin şakırtısıdır
şafakta yaldızlanan
şadırvanda su
ıhlamurlarda ezan
görkemli bir namaz uğultusu
heyhat
hamzabey cami-i şerif'inden kim kaldı
kim kaldı eski selanik'ten
laternalar sustu
sürahiler tenha
tek kibrit çakılmıyor
kim kaldı ittihat ve terakki'den
o jöntürkler ki - 'hariçten
evrak-ı muzırra celbederlerdi' -
o fedailer ki barut öksürürler
sakal tıraşları mavi
kırmızı bıyıkları biber
kim kaldı
müdafaa-i hukuk cemiyeti'nden
avcı ceketi
körüklu çizme
astragan kalpak
bazen 'ittihatçı'
hafif 'iştirakiyun'
öfkeli kaşları salkım saçak
kumral bıyıkları mahzun
hani felaket tütün içerler
ceplerinde idam fermanları
bellerinde Söğüt yaprağı bıçak
ya millet meclisi'nde meb'us
ya kuva-yi seyyarede asker
kadehlerde rakı
nazlı beyaz
vaniköy korusunun 'teşrinler'deki sisi
gramofonda incesaz
meyhane musikisi
o şenliklerden heyhat kim kaldı
ezeli dalgınlığımızın ıslığıdır ney
keman yanlış anlaşılmasından tedirgin
utlar vahim sorular soruyor
öldü nazım samilof sarı mustafa
yıkılmış strasnoy ploscat'ın saat kulesi
eski bolşeviklerden kim kaldı.
- yazar eklemesi: "Kahrolsun istibdat, yaşasın Hürriyet ! "
"fesi değiştirip şapkayı getirmek, yazıyı değiştirmek, bunların bir kısmı ciddi hatalardır. bizi kendimizden koparan şeyler bunlar. fransa'da herhangi bir çocuk, eline bir 17. yüzyıl fransız kitabını alıp şakır şakır okur. bizde okur mu? imkanı yok.işte bunu özellikle yapmışlar. bu sanki okumasınlar, tanımasınlar, bilmesinler için olmuş."
dediyse eğer, nasıl kendisini solcu gördüğü sorgulanması gereken kişi. sonradan marksistliği bıraktıysa bilemem tabii, türk edebiyatı ile çok ilişkim yok.
adamın söylediği bu sözdeki her şey falso. birincisi fes zaten türk veya asyalı şapkası değil, akdeniz coğrafyasına ait. ikincisi dil dediğin değişir. bugün ruslar bile dostoyevski'yi orijinal metinden okuyamaz kolayca. çince karakterler bile değişmiş -ki osmanlıca konusunda hep bunu örnek gösterirler. ama çince karakterler de hep aynı kalmamış yüzyıllar içinde. güneydeki karakterlerle kuzeydeki karakterler bile farklı olabiliyor.- fransızca hayli hayli değişmiştir. bugün ingilizler bile shakespeare dersi alıyor, adamın ne yazdığını anlamak için.
en sevdiğim şairlerden biri. neredeyse her şiirini çok seviyorum. asıl adı attila hamdi ilhan'dır. çolpan ilhan'ın ağabeyi, kerem alışık'ın dayısıdır. lisede birinci sınıftayken mektuplaştığı bir kıza verdiği nazım hikmet'e ait şiir sebebiyle on altı yaşındayken tutuklanmış, iki ay hapis yatmış, üstüne de türkiye'nin hiçbir yerinde eğitim göremez diye belge verilmiştir. zihniyet hep aynı zaten. daha sonra hakkını tekrar kazanınca ışık lisesi'ni bitirip, ardından istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'ni kazanmıştır. nazım hikmet'i kurtarma hareketi için paris'e gitmiştir. döndüğünde sinema eleştirmenliği yapmıştır. aynı zamanda bir dönem senaristlik de yapmıştır. yapımcı biket ilhan ile on beş yıl evli kalıp, daha sonra ayrılmıştır. attila ilhan, birçok türde eser vermiştir ama şiirlerinin yeri bir başka bence.
"üçüncü şahsın şiiri" nin şairidir. attila ilhan denildiğinde ilk bu şiir akla gelir. attila ilhan'ın hiç sevmediği "çöp gibi oğlan ip ince" dediği kişinin sadri alışık olduğu söylenir. haliyle bu şiiri kız kardeşi çolpan ilhan için yazmıştır.