-
90. akademi ödülleri'nde 13 dalda aday gösterilen guillermo del toro filmi.
Filmi izlememin üzerinden epey bir zaman geçti ama bence kısaca overrated.
Del toro'nun enteresan bir fan kitlesi var, daha o film yapmayı düşünmeye başladığı andan itibaren çok iyi bir film diye konuşmaya başlayan. Akademi de seviyor zaten kendisini o yüzden en iyi film ödülünü alırsa şaşırmam. Ama direkt şu soru aklıma gelir, "o zaman la la land'e ödülü verseydiniz." Gerçi moonlight kazandı. Hala üzülüyorum manchester by the sea gibi bir film varken. Neyse geçti artık *
Filmin başarılı kısmı en iyi kadın oyuncu ödülüne de aday olan sally hawkins
-
guillermo del toro'nun el laberinto del fauno'nun izleyicide bıraktığı etkiye benzer bir etki bırakmak için çektiğini düşündüğüm, bütçesi yaklaşık 20 milyon dolar olan, gırla oscar adaylığına sahip filmi. hatırlatmak gerek: el laberinto del fauno 6 dalda adaylık almıştı bundan 11 yıl önce ve 3 heykelcik kazanmıştı. the shape of water'ın 13 dalda adaylık kazandığını düşündüğümüzde, 6 ödül alabileceğini düşünüyorum ben birkaç gün sonra.
fragmanda filmin tamamı hakkında spoiler olduğu için konuyu es geçiyorum. sally hawkins'in performansını beklediğim kadar iyi bulmadım. bundaki temel etken, tabii ki büyük beklenti içine girmiş olmamdı. hawkins'in happy-go-lucky'si ve kariyer filmi olan maudie'si bu filme göre daha iyi performans gösterdiği filmler. del toro'nun yarattığı ortam filmin içine sokuyor sizi ancak başrolde bir dilsizi canlandırıp ön plana yeterince çıkabilmek pek mümkün olmamış hawkins açısından. bunu bir miktar cinsellikle ortaya koyabiliyor, ki del toro'nun her filminde cinsellik ve belli oranda şiddet oluyor. kan göstermeli şiddet konusunda biraz eksik buldum ben filmi. eksik diye belirtmemi de açıklamam lazım: filmin sizi kanla ya da kopan vücut uzvuyla tiksindirme gayesi yok. beklemediğiniz bir anda laps diye önünüze şiddet içerikli sahneleri koyup filmde düşmüş tempoyu tekrar eski yerine çekiyor del toro. el laberinto del fauno'da da böyleydi, bu filmde de böyle. cinselliğin de hawkins üzerinden gösterilmesi doğru bir strateji olmamış. zira, hawkins ne o kadar seksi ne de vücut güzelliği açısından kendisine baktıran bir kadın. oyunculuk olarak kendi jenerasyonunun en iyilerinden biri olması, cinsellik içeren sahnelerde de parıl parıl parlayacak olması anlamına gelmiyor. del toro, buradaki oyunculuk-cinsellik dengesini pek kuramamış bana göre.
filmde adı hiçbir zaman geçmeyen (geçiyor da, geçmiyor diye yazayım ben), imdb'de ise "amfibik adam" olarak nitelendirilen, filmin başrolündeki yaratığı canlandıran isim hem tanıdığınız hem de tanımadığınız birisi aslında. del toro'nun hem hellboy serisinde hem El laberinto del fauno'da hem de bu filmde kullandığı bir isim olan doug jones, aslında oldukça ince olmasına rağmen, baya uzun (1,92 metre diyor imdb). hawkins ile aralarında tam 35 santim varmış. filmde bu fark o kadar net görünmüyor olabilir ama amfibik adamımız gerçekten de dev gibi. filmin güzel ayrıntılarından biri de, let me in'deki baba olarak hatırlayabileceğiniz richard jenkins'in müthiş performansı. emin olmamakla birlikte 1960'lar amerika'sında yaşadığını düşündüğüm canlandırdığı karakter, gerçekten de etkileyici olmuş. filmin akıp giden yan hikayelerinden biri olan canlandırdığı giles karakterinin sorunları da, o dönem için sıradışı sorunlar. gerçi filmin yarısından sonra tamamen unutuluyor giles ama olsun. bahsetmeden olmaz.
three billboards outside ebbing, missouri ile oscar savaşına girecektir. del toro en güçlü yanı gibi görünüyor, oyunculuklar da zayıf yanı (evet, frances mcdormand da hawkins'e göre oldukça önde). gene de amfibik adam ve giles için birkaç ödül alacaktır. "en iyi film" ve tabii ki "en iyi yönetmen" ödüllerini alıp alamayacağını bilmiyorum. bir hellboy serisi olmasa da, del toro'nun henüz bunamayıp eski alışkanlıklarından vazgeçmediğini görmek söz konusu olduğunda, gayet iyi bir yerde duruyor bence the shape of water. beklentinizi hellboy'a göre değil, el laberinto del fauno'ya göre belirleyin. abe sapien etkisi beklerken, fauno (pan) görünce "neden böyle oldu?" demeyin sonra.
not: filmde geçen şiir, bilinen bir şair tarafından yazılmış bir şiir değilmiş. -
guillermo del toro'nun iç baymadan ve uyutmadan izlenebilecek şekilde çektiği aşk filmi.
sally hawkins başta olmak üzere filmdeki tüm oyuncular -kediler dahil- oldukça başarılıydı. kurgu ve anlatım da bir o kadar güzeldi ki bu sayede ortalama iki saate yakın süresi olmasına rağmen bir aşk filmini sıkılmadan izleyebildim.
konu olarak fazlasıyla tahmin edilebilir bir konu; muadilleri yüzlerce kez yazılmış çizilmiştir. tek büyük farkı olayın içerisinde bir adet kurbağa adam olması diyebilrim; ancak sahne tasarımları, kullanılan renk paleti, şarkılar gibi bir çok ayrıntı bir araya geldiğinde senaryonun klişeliği ve tahmin edilebilirliği önemsiz bir ayrıntı olarak kalmakta.
-- spoiler --
zelda'nın sürekli kocasından dert yanması ve eliza'nın kurbağa adamla sevişmesini tarif edişi gülümseten detaylardı.
-- spoiler -- -
ilk gösterimi toronto film festivalinde yapılacak olan bir guillermo del toro filmi. fragmanı merak uyandırmaya yetmiştir.
www.youtube.com/... -
"Eh işte" bir film yapmış bu kez del Toro. Anlattığı hikaye de, karakterler de sıradan.
Bu senenin diğer oscar adayı filmlerini izleyemedim henüz o yüzden kıyas yapma şansım yok ancak bu filmin, içlerinden en iyisi olabileceğini sanmıyorum açıkçası.
Masalsı ve hoş bir film, ancak hepsi bu. Ben çok daha iyisini beklerdim yönetmenden. Yıllar sonra bir pan's labyrinth gibi zihnime yerleşeceğini düşünmüyorum.
Filmle ilgili olarak hakkını vermem gereken nokta ise sally hawkins'in oyunculuğuydu. Çok kararındaydı her şey. Bir de izlerken yüzüme tatlı bir tebessüm yerleştiren bir kaç çok hoş sahne vardı.
Sevdim ben the shape of water'ı ama bayılmadım.