gerçekten yeryüzünde linci hak eden insanlar var. yaşadığı her gün, diğer insanlara yaşamı dar eden tiplemeler. bu bazen bir siyasi olur, bazen bir komedyen olur, bazen bir din adamı olur, bazen bir dilenci olur, bazen bir gazeteci... fakat linç genelde yerini bulmaz, doğru yönetilmez. lincin bir yönetimi vardır evet, kaddafi'nin taşlanarak öldürülmesi bir linçtir ve kontrolden çıkmıştır, belki de zaten çıkması istenmiştir. işte bu yönden linç kültürü zafiyetlidir. bu yüzden lincine davet edilen kişiyi gösteren parmaklara dikkat edilmelidir. o parmaklar fazlasıyla kirli olabilir, pişman olmanıza sebep olabilir. kaddafi örneği tabii ki uç bir örnek ve gerçek anlamıyla, fiziksel bir linç söz konusu. fakat psikolojik baskı üzerine kurulu her linç örneği için de yine aynı şey geçerlidir ve önemlidir, işaret eden parmakların saflığı. bir yanlış anlaşılma, baskın ve sözü geçen bir geri zekalının fitili ateşlemesi kötü sonuçlar doğurabilir. kontrolden çıkmış her hareketin sonuçları beklenen üzerine değil beklenmeyen üzerinedir. her koşulda sizi de üzebilir.
yabancı tabirle cancel culture. bir bireyin, grubun, topluluğun kendinden farklı perspektifte bakan diğer birey, grup, topluluğa haçlı ordularının akınları gibi fiziksel veya sözlü tacizidir hatta tecavüzüdür. aslında şu an dünyanın sorunudur fakat her ülkeyi kendi gelişmişlik seviyesi kadar etkiliyor gibi.
pratik ve pragmatik bilginin fazlaca kutsandığı şu çağda daha da çok bela olacak gibi duruyor. temel mantık şu, x işime yarıyor mu yaramıyor mu ? yarıyorsa fazlasını kim düşünecek doğru budur; aksi düşünülemez düşünülmesi teklif dair edilemez. bu pragmatizm de özcülüğü doğuruyor siyah ve beyaz sınıflandırmasına sokuyor insanı grilere hiçbir zaman yer olmuyor bu kafa yapısında da.
ama bu durum eşyanın tabiatına ters derler ya ters, eninde sonunda insanlar, dünyanın kendi etrafında dönmediğini karşı mahallelerle de diyalog kurulması gerektiğini anlayacaklardır. birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var ve diyalog-polemik ikilisinin sentezi bize daha çok şeyler öğretecek.
Mallıktan başka bir şey değil. Adam homofobi, ırkçılık, pedofili üzerine şaka yapıyor mesela biri alıntılıyor ''Bakın bu x'i normalleştiriyor elinde olsa yapar'', ''Irkçı pislik ailene acıyorum bunun iş adresini bulalım'' vsvsvsvs. ya aq oğlu/kızı bu adam gidip bir Arap'a küfretmiş mi? lgbt yürüyüşüne gidip millete saldırmış mı veya gidip 13 yaşındaki kıza/çocuğa taciz, tecavüz etmiş mi? Lan fiili olmayan iş üzerinden birinin hayatını karartmaya çalışmak nasıl bir orospu çocukluğudur şaşırıp kalıyorum. Lan olay yok, kanıt yok sadece yazı var. Mesela mümkün değil ya adamın, kadının suçlu olduğuna veya suç işlemeye meyilli olduğuna hayatın üzerine bahse girer misin desen girmeyeksin çünkü kafanda sen de emin değilsin ama eminmiş gibi milletin önüne atıyorsun. İşin aptallığını geçiyorum böyle de bir çelişkili yanı var. Kendileri üzerine bahse girmeyecekleri işler üzerinden milleti eminmiş gibi itin, köpeğin önüne atıyor. Rezillik ya başka bir şey değil bence.
Ya ben mesela burada ırkçı bir şaka yapsam adam bunu ss alıp twitter'da paylaşsa ama context olmayacak falan bakınca şaka olduğu asla anlaşılmayacak bir şekilde kesip biçip atacak ben boku yerim mesela. Kendini de savunamazsın.
Bilimsellikten uzak , bilgi sahibi olmayan kendini geliştirmeyen toplum olduğumuzdan , bilgi olmayıp da dedikodu olan eleştiriler prim yapıyor ve bu kartopu etkisiyle büyüyüp gidiyor. Halbuki fikir olarak yazılmış herhangi bir görüş altına yine mantıklı ve bilgiye dayalı yada saygılı olarak yapılan yorumlar popüler olsa şarlatanların , bilgisi olmayıp fikri olanların ifadeleri değer görmese görmezden gelinse bu kültür(!) yani kültürsüzlük biter. Bilgisi olmayan çok konuşur herşeyi bilir.
yapısı, yorum özelliği ve diğer karakteristik özellikleri bakımından kulzos'ta bulunamayacak olan kültürdür. linç eylemi, bir kişinin bir topluluk tarafından söz hakkı verilmeden fiziksel ve/veya sözel şiddete uğramasıdır. fiziksel şiddete örnek vermek gerekirse, zamanında istanbul'da zamanında çocuk katiline benzediği için bölge halkı tarafından linç edilen bir adam vardı. kendisine, savunma hakkı verilmedi. sözel şiddet ise açıklaması yanlış anlaşılan bir kişinin yine kendisine söz hakkı verilmeden, sosyal medya ya da ulusal medya tarafından uygulanır. bunun örneği ise süheyl batum'un kağıttan kaplan sözleri ve sonrasında yaşanılanlar verilebilir.
peki kulzos neden lince açık bir sözlük değil? öncelikle söz hakkı verilmemesi gibi bir durum burada yapısal olarak yok. kurallara hakaret etmediği sürece kimsenin söz hakkı kimse tarafından kısıtlanamaz. yorum özelliği sayesinde, kişiye olan tepkiler direkt kişinin görebileceği bir şekilde verilebilir. ve her yoruma tek tek, istediği kadar sürede cevap verme hakkı olan kişi kendini savunabilir (ya da savunmayabilir de, bu da en doğal hakkıdır). ayrıca kulzos'ta, ana temayla bağlı ya da bağımsız önemsiz, hakaret içeren herhangi bir yorum/girdi kendine yer bulamaz, hakaret etmekte ısrar eden kişi de sözlükten belirli süreliğine uzaklaştırılır.
söz hakkı vermeme yok, toplu bir şekilde üzerine gitmek yok, hakaret yok. dolayısıyla linç olmasına ortam müsaade etmiyor. linç gibi görülen tartışmalar ise, bakıldığı zaman anlaşılacaktır ki, her insanın bireysel düşüncelerini ve tepkilerini ortaya koyma biçimidir.
bu yüzden, kulzos'ta şimdiye kadar linç olmadı, bundan sonra olması da mümkün değil.
genellikle yapan kişiler tarafından eleştirilmesi kabul edilemez ve eleştirildiğinde savunulur ancak objektif olarak bakılacak olursa tehlikeli ve öngörülemez sonuçlara yol açabilen, fena bir eylemi temsil eden bir kültürdür. "bazen yapıyoruz, eğleniyoruz, zararımız yok," demek, yanlış olan bir şeyi doğru hale getirmez. "linç edilmekten korkan fikrini beyan etmesin," diyerek savunulması da kanımca doğru değildir, linç bir özgürlük ve hak mı, bireylerin kendini ifade ederken "linç edilirim," diye otosansür uygulaması doğru mu, sürekli bir topluma uyum sağlamak üzere kişilerin ayrıksı fikirlerini törpülemesi sağlıklı mı, ayrıksı fikrini ifade edeni doğruya yönlendirmek mi yoksa dalga geçip sistematik bir linç uygulayarak ortamdan kovmak mı daha iyi? çünkü buradan kovduğunuz kişi, başka bir yerde de kendi fikrini ifade etmeye devam edecek, sadece siz görmemiş olacaksınız ve ortamınızın havasını korumuş olmakla kalacaksınız.
fikrini düzgün ifade edeni linçlemiyoruz diye savunuyorsunuz gördüğüm kadarıyla bu kültürü bu sözlükte, kime göre, neye göre düzgün ifade edildiğine hangi merci karar verecek ki, o da ayrı bir konu. üslubun önemli olduğu, üslubunu koruyanın linçlenmediği ileri sürülerek savunuluyor linç kültürü, eh, buna göre üslubu, mizacı biraz sert olan birinin fikirleri herkesin lincine açık mı demektir? çünkü bu sözlükte bulunduğum süre boyunca gördüğüm kadarıyla çoğunlukla sevimli, iyimser, minnoş üsluplarla girdiler yazılıyor ancak belirli kişilerin de sivrilmesi hoş görülüyor, bana göre bazı girdiler aşırı üslupsuz, usturupsuz, ama tanıdığım olmadığı için kimseye linç başlatamıyorum tüh, kendi kendime tek kişi olarak fikrimi belirtmek üzere yorum yapmakla kalıyorum ehin, ehin, ehe ve hatta hehe. (!)
bunun bir uzantısı, bir farklı versiyonu da, insanları linç ediyorsunuz ve bu kültüre hizmet ediyorsunuz diye yaftalayarak, onların, kendilerine ters gelen bir düşünce hakkında yazmalarını, kendi özgür fikirlerini beyan etmelerini kısıtlamaya çalışarak yapılanıdır. bu bazen bir olay olduğunda akabinde, bazen de öncesinde önleme amaçlı olarak yapılır. ancak özünde bu da bir tür linçtir. linç etmekle suçlama linçi. oysa hemen hemen hiçbir şey sebepsiz olmaz.
kendisinin linçe uğradığını düşünen insanların önce kendi fikrini nasıl ifade ettiğini gözden geçirmesi naçizane tavsiyem. çünkü ne bileyim, atıyorum eşinize "hayatım bana bir bardak su verebilir misin?" demekle "gak gız su getir!" demek arasındaki fark gibi, özünde aynı şeyi söylüyor olsanız da, kullandığınız tarzın yaratacağı sonuç farklı olabilir...
kulzos'ta iyiden iyiye oturmaya başlamış kültürdür. sözlükte eli bıçaklı sopalı bir sürü adam kapıda bekliyor gibi biri bir şey yazsın da dalga geçelim laf atalım linç edelim diye bekliyorlar. ben de bu linç ekibindenim diyip olayı çevirmeyeceğim. ciddi kısımda 10 kişi aynı cevabı veriyor. sonra 50 kişi dalga geçiyor. bana bu linç güzel geliyor. bunun güzel gelmesi bir yerde de beni içten içe rahatsız etmeye başladı. kendi meta'ma meta bakış açısından baktığımda kendimi eleştiriyorum bu konuda.
İsa mabede girince, yazıcılar ve Ferisiler (Kudüslü Yahudiler) kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler. Cevap için sıkıştırırlarken, İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi: "Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın." (sabah gazetesi copy paste)
arkadan bir taş kadının kafasına gelir.
hz. isa arkasına bakar ve şaşkınca: ''anne!'' der.
Toplumca çok sevdiğimiz katletme uslullerini içeren kavram.
Linç, birden çok kişinin kendilerine göre suç olan bir eylemi gerçekleştiren kişiye uyguladıkları yargısız infazdır. Amaç suçlu addedilen kişiyi silik ve pasif hale getirmektir.
Eylemin kolektif olduğu ölçüde güçlü etki yaratacağı inancı, kötü hareket dahi olsa eylemcilerin dışında kalanlarca onay görmesi nedeni ile doğru hareket kanaati uyanır kitlede.
Linç kelime anlamı düşünüldüğünde fiziksel şiddeti çağrıştırsa da çoğunlukla sözlü yapılır. Kişi Kalabalığın koynunda anonimleşir ve yaptığı yanlış hareketin sorumluluğunun diğer bireyler arasında dağılacağının bilincindedir. Bu psikoloji kitlesel şiddet eylemine dahil olmayı kolaylaştırır. İşinde gücünde olan bir kişinin bile galeyana gelmesine neden olabilir. ismini hatırlayamadığım bir Sosyoloğun, bireysel bilincin kitle bilinci içinde kaybolduğunu, kitle bilincinin kişiliksiz, duygusal ve entelektüel açıdan zayıf olduğunu ifade eden sözlerini bir yerlerde okumuştum.
Topluluk içerisinde bireylerin muhakeme gücü geriler. Sağ duyuyu bir kenara bırakmak kontrolü sağlamaktan daha kolaydır. Kendilerince haksız gördükleri tutum/davranış karşısında haksızın yanında olduklarını gösterirken toplumsal şiddettin bir parçası olarak yanlış yaptıklarının farkına da varamazlar. En büyük Toplumsal tehlike ise Lincin yaşattığı dehşet karşısında vicdan sızlamasının hissedilmemesidir. Kitle psikolojisi, çoğunlukla insanların Yırtıcı hayvan sürüsü gibi hareket etmesine neden olur.
Maalesef artık Online sosyal ortamlarda da sık karşılaşır olduk. Kitle anonimliğinin üzerine eklenen internet anonimliği linç girişimini kolaylaştırır hale geldi. Sanal profillerle bu işin tetikçiliğini yapan çok sayıda da insan var maalesef!
Yapılan bu kitlesel eylemler ne maruz kalana ne de uygulanlara yarar sağlar. Sonuçta bir iyileşme durumu söz konusu değildir. Yanlış yanlışla kapatılamaz.
son birkaç yılda büyüklüğü korkunç boyutlara ulaşmış olan kültür. özellikle sosyal medya aracılığı ile insanların hoşlanmayacağı, iyi veya kötü herhangi bir paylaşım sonucunda sadece atılan gönderi değil gönderi sahibi dahi linç ediliyor. tabi bu linç kültürü bazen işe yarar olsa da çoğunlukla çok basit olaylar için linç yapılıyor. mesela ben peynir sevmem diyen insan bile linç ediliyor sosyal medyada. bunun sonu nereye varacak merak ediyorum ancak iyi bir yere varmayacağı kesin.
bir zamanlar genç bir akademisyen varmış. kanser hastaları tedavisi esnasında gelişen hiperglisemi ( şeker yüksekliği) üzerine bir araştırma yapmayı planlamış ve gelişebilecek diabet riski üzerine dikkat çekmeyi hedefliyormuş. çalışma planını oluşturmuş ve akademik kurula sunmuş. akademik kurulda arkadaşın yaptığı çalışmanın gereksiz olduğu kanaati hasıl olmuş. zaten yapılmışı varmış. bu hastalar zaten uzun süre steroid alırlarsa hiperglisemi gelişirmiş, çalışma planı kötüymüş, kaynakça yetersizmiş. ,, ,, ama nasıl akademik kurul sağdan soldan yardırıyor. sanki iran'da recm kararı verilmiş. kadına taş atar gibiler . sağdan soldan saldırıyorlar. vurun kahpeye filmindeki gibi kim önüne gelirse o vuruyor. eleştiriler bir süre sonra akademik olmaktan çıktı artık ad homineme gelişti. yok türkçe yetersiz. - de -da lar ayrılmaz. yada ayrı yazılır. ( o yüzden oldum olası gramer naziden nefret etmişimdir) sonuç: genç bir akademisyenin akademik kariyeri başlamadan bitti. haa dünya için çok büyük bir kayıp mı? hayır. not: o genç akademisyen ben değilim.
senaryoyu şöyle değiştirelim.
işi bilmeyen genç akademisyen varmış. özensiz bir çalışma planı hazırlamış. hevesle hocalarına sunmuş. aslında kötü olan plan akademisyenin kalbi kırılmadan yapılması gerektiği şekilde ona yol gösterilerek anlatılmış ve çalışması için destek verilmiş. ona rol model olarak da daha önce benzer yapılmış çalışmalar gösterilmiş. şimdi akademisyen daha güzel fikirlerle daha güzel çalışmalar planlıyormuş. linç bir cezadır. nerede? ne zaman? ne kadar? dozu nedir? bu soruların cevabını ben bilmiyorum.
insanların ifadelerini okurken bile kanım donuyor, anlayamıyorum. Mesela şu havaalanında “hop, hop, hop, temas yok.” diyen kadın. Yaptığı tabii ki çok ayıp ve terbiyesizce bi davranıştı Fakat ev adresine kadar yazmak nedir ya? Neredeyse idam edecektik. Abartıyoruz. Görgü kurallarını bilmeyen bi terbiyesizdi işte.
nasıl oluyorsa gidenin, akp seçmeni gibi, mağdur edebiyatıyla varlığını savunduğu, ancak bunu yaparken bile kendince gitme sebebi olan ayrı ayrı kişileri kendi tanımladığı şekliyle linç etmeye devam ettiği bir kültür türü.
ben şöyle anlıyorum. 3 yazar bir şeyler diyor. 1 yazar gidiyor. sonra onu sevmeyen 1 yazar ona bir şeyler diyor. o da giderken son bir şey yazayım diyor. sonra o yazdığı şey nedeniyle kurallarımızda yeri olmayan bir mesaj alınca, biz gereğini yapmış olsak ve o mesajı yazanı sözlükten uçursak, kendisine de süreli ceza versek de, gitmesiyle o son hareketi yapanın da ilgisi oluyor. oysa o son girdi yazıldığında bütün girdiler silinmişti. hatta yorumlarda, ben yardım ettim, oradan biliyorum.
ama, şimdi o giden yazar gitmiş, onu o dönemde eleştiren, buna da hakkı olan yazarlar, defalarca, burada yapılan tanıma göre, nickleri verilerek hala linç ediliyorsa, ve bunu üç beş kişi değil, uzun süredir sözlükte olmayan ama muhtemelen whatsapp gruplarından iletilen bilgilerle alan kişiler hortlayarak yapmaya devam ediyorsa, ve sayıları üç beşten fazla ise, o zaman bu yapılana da linç kültürünün uzantısı dememiz mi gerekir?
linç kültürü varsa, mağduru olmak için gidilmesi mi lazım? birileri linç etmeye çalıştığı halde kalan linç edilmemiş mi oluyor? derdini sikeyim butonu gerçekten lazım bence.
kötü günlerden sonra, sözlükte huzur bulmaya çalışıyorum. bikinili pozlar, hep istediğim gibi, goygoy yapmamızı sağlıyor. ince kum görenlerle dalga geçiyoruz. geçirtmesin, napalım. ince kum nedir ya? kafa dağıtmak istiyorum. sonra bir bakıyorum, neredeyse bir buçuk senelik mevzu ile @blackmamba arkadaşımız, "burada bazılarının yaptığı tanıma göre," linç edilmeye çalışılıyor anladığım kadarıyla. ve iki üç kişi daha.
linç kültürünü ben de tanımlayayım madem. siz yapınca linç değildir, size yapılınca linçtir. ben bu kadar anlayabildim. malum anlayışım da kıttır.
sürçü lisan ettiysem de affedin. hayatımın en nahoş döneminden geçerken biraz mutlu olmak için yuvamızda gezerken böyle ergen saçmalıklarını okumak şalterlerimi attırabiliyor...
belli ki kulzos yazarlarının başına hiç gelmediğinden tam olarak nasıl bir şey olduğunu kavrayamadığı sosyolojik olgu. size bunu bir hikaye ile anlatayım, böyle hafızalar canlansın, ibret olsun. kültür dediğimiz şey zaten nesilden nesile aktarılan, insanın yaptığı, dedi her şey değil mi? kulzos'un linç kültürü de aktarılsın bakalım nesilden nesile.
bir topluluğu topluluk yapan en önemli şeylerden biri hikayelerdir, yani tarihtir, geçmiştir. ama siz bu topluluktan o kadar insanı kaçırttınız ki neyin ne olduğunu unutmuşsunuz. evet başlıyorum, dinliyor musunuz?
bir varmış bir yokmuş, naçizane bir sözlükte, sözlük zirvelerine de giden, bilinen, sevilen genç, toy bir kadın yazar varmış. bu yazara pofidik diyelim. pofidik bir gün, evli bir kadın ile olan malumatını yazar sözlüğe ve bunu bir erkeğin yapacağı şekilde şovenist değil, gayet doğal ve kendi kelimeleri ile anlatır. ama tabii ki ahlak akıncıları (aslında kulzos ahlak çetesi diye başlıklarını açmıştım) "linç linç linç" diye bağırarak girdinin altına üşüşür. biri miğdem bulanıyor deyip işemeli, sıçmalı yorumlar yazar, ironik olarak kendinden başka herkesin midesini bulandırır. bu kişiye de blackmamba diyelim, kendisi şu an herkes istediğini yapar, ben karışmam modunda çünkü. bir tane daha koşar yetişir buna da acicekiyorumgulumse diyelim. benim arkadaşım olan yeşil saçlı hatun da pofidik'i savunur ve tabii ki hakaretlerden payını alır. çünkü ahlak akıncıları bir şekilde onu bellemiştir. herhalde 10 girdisinden sadece 1'i cinsellik kategorisinde olan yeşil saçlı hatun nedense bu grubun ilgisini çeker çünkü toplulukların ne yazık ki başka bir özelliği daha vardır ki bu da dedikodudur. ve bu dedikoduların konusu her zaman bekar kadınlardır. yeşil saçlı hatun'a, acicekiyorumgulumse tarafından daha önce başka bir sözlükte yaşadıkları hatırlatılır, kibar yazıyorum kusura bakmayın, aslında yaşadıklarının ifşası ile tehdit edilir. ve yeşil saçlı hatun sözlükten gitmeye karar verir. yeter mi, tabii ki yetmez. bir başka akıncı, ona da 11001 diyelim, cinsel içerikli başlık açılmasın kampanyası diye bir şey ile ortaya çıkar. diğer akıncılar ona desteğe koşar, bu başlık hala istatistiklerde tüm zamanların en kötü girdisi olarak arz-ı endam eylemektedir. bitti mi? hayır bitmedi. daha önceden yeşil saçlı hatun'a kafayı takan biri daha vardır. bu kişiye de atanamamış goth metal vokalisti diyelim, hala buralardadır herhalde başka nickle. bu sinsi kadın da acicekiyorumgulumse'nin bahsettiği olayı hatırlar, hemen onu silah gibi kullanır. yeşil saçlı hatun'a hakaret içerikli mesajlar atar, tehdit eder. o sırada yeşil saçlı hatun çoktan girdilerini silmeye başlamıştır. moderasyonun bu sırada ne yaptığını tartışmak istemiyorum. (bkz: whatsapp desteği) hala cinsel içerikli başlık açılmasın diye kim dedi ya diyerek olaya ne kadar vakıf olduklarını görebilirsiniz. capslockon/ istatistiklere bak /capslockoff
şimdi bu akıncılardan biri, evli bir adam, bikinili kıza mı bir şey demiş, ince kumlar, kaymalar falan. birileri de haklı olarak ikiyüzlülükten bahsetmiş, zırtlan denmiş falan. kıza da şov yapıyorsun denmiş ki kız zaten şov yaptığını söylemiş önceden, ilgi çekmeye çalışıyorsun denmiş ki şov yapıyorum demek aslında tam olarak bu. biri de ne demiş, nsfw yazmış gülmüş. bu mu linç?
ben size linçi anlattım. biri hakaret eder, biri hedef gösterir, biri tehdit eder... o insan sözlükten gidene kadar hatta gitmeye çalışırken bile bunu sürdürürler. hatta gittikten sonra bile... benim arkadaşıma yapılanların yanında sıfır bu sıfır. kız kimdir nedir bilmem de, 11001 hak ettiğini bulmuş. insan yaşatmadığını yaşamadan ölmezmiş ki bence bu gayet hafif bir versiyonu. otursun şükretsin.
en ahlakçılar her zaman en ahlaksızlar çıkıyor, sekmiyor, bir kere bile sekmiyor. bu ikiyüzlülük ayyuka çıkınca doğal olarak insanlar yeşil saçlı kızın hikayesini hatırlamış, ama biraz yanlış hatırlamış. çünkü bir topluluktan yeterince insan giderse ya da kovulursa ortak hafıza da yok olur. bilmiyorum, belki de "aman ali rıza bey tadımız kaçmasıncılık" galip gelmiştir, "tatsızlıklar" unutulmuştur, konuşulmamıştır, ama işte arada hatırlamak gerekiyor ki hikayeyi doğru anlatıp dersler çıkartabilelim.
ben de hafızalarınızı canlandırayım dedim. amme hizmeti.
türkiye'de sosyal medya etkisiyle seküler kesim dediğimiz cenahta müthiş bir linç kültürü oluştu. twitter veya sözlüklerde insanlar artık cümlelerine "linç edilmeyeceksem..." diye başlar hale gelmiş.
misal bu aralar popüler linç figürleri; yılmaz özdil: çok satan kitabının prestij baskısını yapmış 2500 liradan satıyor. kitabın içeriği zaten tartışmalı kaynakları bakımından ama insanları rahatsız eden tarafı sınırlı sayıda basılan prestij baskının fiyatı. atatürk'ün ticari meta haline gelmiş olması yeni değil. on yıllar önce anıt kabir'de atatürk magnetleri satılıyordu. o da aynı, bu da.
cem yılmaz: yeni filmleri geliyor. sinemalardaki bilet fiyatları ile ilgili bir tartışma var ve bu süreçte girip twitter'da mavra yaptı takipçileriyle. şu anda linç edilmekle meşgul.
fazıl say: annesini kaybedince kendisini arayan cumhurbaşkanını konserine davet etti. vay efendim nasıl olur da konsere gelen cumhurbaşkanının elini sıkarmış, ağzının payını vermezmiş...
müjdat gezen: halk tv'de yaptığı konuşma sonrası mahkemelik oldu malumunuz metin akpınar ile birlikte. sonra bu süreci anlatan bir kitap yazdı, piyasaya sürdü. vay efendim bu kadar kısa zamanda kitap mı yazılırmış.
aykut kocaman: yan top
böyleyken böyle. şimdi bu işin işleyişi şu. delinin birisi kuyuya bir taş atıyor. gazeteci olur, sosyal medyya fenomeni olur, kim olursa olsun. sonra zikri yok fikri var birileri bunu büyüterek devam ediyor memnuyetsizlik bildirmeye. arkası da dalga dalga büyüyerek geliyor.
Genel olarak insanlar bir konu hakkında haklı ya da haksız olmasından ziyade, kendilerinden zayıf olanı görünce acımasızca ezer. üstelik bundan zevk alır. Bu da linç kültürünü çıkartır.
Eziksen ezerler her zaman, doğanın kanunun da var bu. Fazla sessiz kalmamak en iyisi. Eğer haksız olup yırtık bir tipsen yanlışınla saygı görürsün. İnsan oğlu nankördür. Seversin kızar mikersin aldırmaz misali.
öz saygısı olmayan bireylerin daha yatkın olduğu eylem, empati yapma kabiliyeti olmadığından, bir şey bilmese de en doğru fikir onun olduğu için, onun aksi düşüncesindeyseniz kesinlikle yanılıyorsunuzdur. kaçınılmaz olarak linç edileceksinizdir.
Fikir ve gorus ayriligi sonucunda bireylerin genelde isteyerek ve bilerek bazen de bilmeyerek yaptigi gunumuz sosyal medyasinin her platformunda gorulen ilke.
Dunyanin kanunu gibi birseydir. Hele hele son donem turkiyesinde daha bi belirginlesmistir. Ya kendinden olmayan uzerinde uygularsin, ya da iki kisi bi araya gelince ucuncu uzerinde uygularsin. Son donemde formati farkli ama genel icerigi ayni olan "mahalle baskisi" terimi turedi, bu da linc kulturunun yandan yemisidir.
Bu kultur o kadar yayginlasti ki is yerine, okula, siyasi partilere hatta ve hatta sozluklere sirayet etti. Birisi bi laf soyler bi fikir atar ortaya bu karsi cenah hemen gucleri birlestirir sagli sollu girisir o birisine. Hee istiyorsan giris tabi de ama insan gibi yap, seninde anti tezin olsun, dinlenecek bi lafin olsun, oyle agzindan kopukler saca saca lanli lunlu konusma ki soylediklerin dinlensin, sayginligin olsun.
Kendimizden zayıf gördük mi genelde acımayız. İnsanoğlu olarak ta Acısından zevk alırız. Bu hayatın ne yazık ki her alanında var. Çocukluktan değil, önceden de böyleymiş. Nasıl gördüysen hayat boyu öyle geçer. Onun için şu sözü unutma yiğen. (bkz: acıma yetime döner koyar götüne)
sözlüklerde de çok görülür. ortama giren yabancı bir kişi biraz patavatsız ve ayarsızsa linçe tabi tutulur. meta sözlükte hafif troll hesabımla yaşamıştım bunu. garibimin linç edildiği yetmemiş gibi 10 girdisini dolduramadan bir de uçurulmuştu....