doğal ürünle anlam karışması yaşayan ürün grubudur. doğal ürün organik ürün değildir.
Örneklem; evimin arka bahçesinde domates- biber ektim. Kendi halinde bıraktım. Büyüdüklerinde de hasat ettim. Hasat sonrası elde ettiğim ürün doğal üründür. Neden? Çünkü her ne kadar soğada kendi başına yetişmiş olsa da şehir içindeki asit yağmurlarına, araba egzoz ve soba baca gazlarına maruz kaldı. Üründe organik halinde olmayan bileşikler ürüne yerleşti.
Başka bir örneklem; dağlarla çevrili bir arazim var. Daha önce hiç tarım yapılmamış. Genetiği değiştirilmemiş tohum ekip hasat zamanı biçtim. Doğal ürübdeki proseslerden geçirdim. Hiç ilaç sıkmadım, Asit yağmuru yemedi, rüzgar toksik taşımadı vb. Bu ürün özünde organiktir. Ama bunu bir de taçlandırmak lazım bunun için tarım bakanlığı laboratuvarına gitti. Analiz edildi, ölçüldü çizildi ve organik sertifikası verildi. Şimdi organik oldu.
organik ürün çok meşakkatli bir üretim sürecinden geçer, zaman ve para akıtmak lazımdır. Tarımın yapılacağı toprak daha önce gdolu ürün beslemişse otoprak artık organik ürünü besleyemez. Besletmeye kalkılırsa elde edilen ürün organik sertifikası alamaz. Tarımın yapılacağı toprak daha önce gdolu ürün beslememişse ama organik olmayan metodlarla başka bir tarım faaliyetinde kullanılmışsa toprak 5 yıl organik tarıma uygun hale getirilmek üzere organik tarım esaslarına göre işleme alınır. Zira o toprakta önceki tarım uygulamasından kalma organik tarıma uygun olmayacak ilaç bileşikleri mevcuttur ve ancak bu süre geçtikten sonra elde edilen ürünler özünde organik olacaktır. Diğer bir değişle 5 yıl organik tarım yapar gibi tarım yapılmasına rağmen doğal ürün elde edilir. Bu hem maaliyet hem zaman demek. organik ürün için bu işi bilen eleman yetiştirmek, tutmak lazımdır. Organik ürün zirai ekipmanlarla toplanamaz, elle toplanır vs. Gibi sebeple organik ürün pazarda daha pahallıya satılır. Organik ürün sadece doğaya arkadaşça üretilen üründür. bu sebeple insan sağlığına zararlı konteminantları içermediğinden “fazladan” zarar içermez.
bir ürünün organik olduğunu anlamanın tek yolu sertifikasına bakmaktır. bakanlıktan sertifika alabilmişse o ürün organiktir. Sertifikası yoksa kendi ürettiğiniz ürün de organik değildir. Pazarcı emmiler bağırır bu organik diye de bilmiyorlar farkını. Marketlerde satılan organik kutu sütler, yumurtalar, peynirler gibi fabrika paketli ürünler organiktir. Fabrika bunun belgesini alamadan bu ürünleri organik, naturel, has gibi sıfatlarla satışa çıkaramaz. Yalnız doğal kelimesine aldanmayın o başka.
organik ürün alınca kimse süper kahraman olmaz, sadece vücudunda endüstriyel atık biriktirmeden yaşlanır. bu da kişiye sağlık olarak yansır. organik ürünler -en azından gıda alanında- tüketirseniz tek kaş, memeli erkek veya cücüklü hatun olmazsınız. hormonlarınız kendi seyirinde devam eder, ileride çocuk sahibi olduğunuzda 9 yaşında bıyıklı ve memeli bir kızınız olmaz.
ege üniversitesi’nde bir gıda profesörlerinden aldığım organik tarım ders notlarından bir kuple:
“tarım ilaçlarının büyük çoğunluğu memeli hayvanlara ve insanlara aynı zarardadır. bazı pestisitler uygulandığı bitki, toprak ce su ortamında yullarca bozulmadan kalabilen ve tüm canlıların vücudunda birikebilen zehirlerdir. tarlalarda, seralarda, bağlarda ürünü zararlı böceklere karşı korumak ve verimi arttırmak için kullanılan tarım ilaçlarında bilinçsiz seçim gerektiğinden fazla tüketim ve en önemlisi de toksik maddenin etkisi sona ermeden yapılan hasatla ürünün tüketiciye sunulması büyük sağlık sorunu yaratmaktadır. bu gıdaları tüketenlerde akut zehirlenmeden kansere kadar değişebilen birçok hastalığa yakalanabilmektedirler. gıda yoluyla insan vücuduna giren bu zehirlerin bir kısmı ter ve idrar yoluyla atılabilmektedir. bir kısmıysa vücuttan atılmayıp yağ dokularına yerleşmektedir. tarım ilaçlarının 2-21 gün arasında değişen etkin zehirlilik süresi bulunmaktadır. bazen hasada 4-5 gün kala ürününde böcek gören çiftçi panik içinde etkisi 10-15 gün içinde sürecek ilacı kullanmaktan çekinmemektedir. dolayısıyla üzerinde zehir bulunan ürün piyasaya verilmiş olur. ilaçlardan bazılarının etkisi ürünler bol suyla iyice yıkandığı taktirde kısmen de olsa önlenmektedir fakat sistemik etkisi olan ilaçlar (kabukta kalmayıp işleyen) bitkilerin özsuyuna karıştığı için etkileri uzun sürer ve suyla yıkamak ilacın etkisini gidermez. gıda konteminantları gıdalara isteğimiz dışında bulaşan kimyasal maddelerdir. gıdalardaki kalıntıları kısaca pah diye geçen (polisiklik aromatik hidrokarbonlar) çok maddeler. çevre kirliliği yaratan kimyasal maddeler, hayvansal ürünlerdeki veteriner ilaç kalıntıları, pişme sırasında oluşan toksik ürünler, gıdalarda çoğalan mikroorganizmaların metamobilzma atıkları olan mikotoksinler, gıda ambalajlarından bulaşan kimyasallar gıda kontaminantı olarak isimlendirirler.”
piyasada organik diye satılan ürünlerin büyük kısmı kolpa. organik ürün evvela temiz toprak ister. yakınından yol geçmeyecek. araba egzoslarından kurşun yüklenmeyecek toprağa. kimyasal karışmamış olacak. önce toprağını analiz ettireceksin sertifikanı alacaksın yani. israil'den alınmış gdo'lu, tohum vermeyen tohumları kullanmayacaksın. tohumun bir önceki yılın hasatından elde edilmiş olacak. bitkiyi büyütmek için doğal gübre kullanacaksın. pestisid haşa kullanmayacaksın. bu koşulları sağladığın zaman elde ettiğin ürün de sınırlı miktarda olacak. o nedenle pahalıdır organik ürün. ama vatandaş ne yapıyor köyden getirttiği bulguru tarhanayı bile organik diye satıyor. tatlı para var çünkü bu işte. kimse organik'in ne olduğunu bilmeden elindeki mala organik diyor. ne alırım ne de eşime dostuma aldırırım. ha emeklilikte bostanımı yaparım, kendi organik ürünümü yetiştirip yerim eyvallah. o zaman karnıma gidenin ne olduğunu bilirim.
uzaktan bir akrabamızı büyük bir bahçesi var. domates, biber bildiğin ege bahçesi işte.
her gün sabahtan akşama kadar sırtında o Flammenwerfer i utandıran aletle ne var ne yok ilaçlama yapar. kova kova zirai ilaç ! ne ölçüsü var, ne duru, ne çüşü. el altından alıyor, belki yasal bile değildir. sonra bunları eşe dosta "organik organik" diye dağıtıp duruyor. satıyor da. bütün ailede aynı laf: "bundan organiğini nereden bulacaksın, mis, mis".
bu işlerde mastır mustur yapmış bir arkadaş var, "ziraatte asıl küçük üreticiden korkacaksın" diyor. hormon, zehir çok ucuz. kullanımı yasaklanmış olanlar bile rahat rahat bulunuyor ve öyle bahçe bahçe bir denetim mümkün değil. kadın bir büyük üreticinin tavuğunu sokmuyor evine, bir küçük üreticinin incirini, hıyarını.
lafın kısası hakiki organik -söylendiği gibi- pahalı, zengin işi bir şey. "direk köylüden aldım" diye ucuz yolunu bulduğunuzu sanmayın.
mantığını deli aklımın almadığı ürün. Örnek: Organik yumurta. bütün yumurtalar organik değil mi? organik olmayan yumurtalar da tavuğun bir organından çıkmıyor mu? Oranik olmadığı iddia edilen yumurtaları fabrikada naylondan mı döküyorlar?
Pahalı marketlerde yandan yemiş portakalların, kararmış eciş bücüş mandalinaların, çürümüş elmaların önüne geldiğimde anlıyorumki "organik" meyve reyonuna gelmişim.
Bugüne kadar yoğurt ve yumurta dışında üzerinde organik yazan hiç bir gıda ürünü almadım, ihtiyaç da duymadım açıkçası; çünkü toplum refleksi, karşısındakini düdükleme mantığında çalışan yurdum insanının gerçekten organik meyve sebze satacağını düşünmüyorum. Kazık yeme, kandırılma bilinci öyle bir yerleşmişki bünyeme, bu topraklar üzerinde dürüst iş yapan kimsenin kaldığını zannetmiyorum ve bu nedenle de güvenmiyorum hiç bir satıcıya, alma gereği de duymuyorum organikleri. Mutlumuyum? Değilim elbette, karpuz büyüklüğünde erikleri, çilekleri gördüğümde üzülüyorum, kendim için de değil tabii, ülkemin ve çocuğumun geleceği, sağlığı için...
Bildiğim tek gerçek organik ürünler, anamın balkonda saksı içinde yetiştirdiği göt kadar biber ve domatesler...
konusu her geçtiğinde bir akıllının "her yemek organik " diye cinlik yaptığı kavram.
yiyecek endüstrisindeki terim sözkonusu olduğunda -haliyle- her yiyecek organik değildir. hani bir sözcüğün bir alanda özel anlamı, yan anlamları olur. o hesap.