nası bişiy bu arkadaş, yumurta mı tavuktan, yoksa at mı yumurtadan? hayatın anlamını sorgulattı bana; çat diye de bitti, insan bi bitiyorum der, ekrana mel mel baktım kaldım.
ethan hawke'nin başrolünü üstlendiği 2014 avustralya yapımı bilim-kurgu filmidir. zamanda seyahat edip olmuş ya da olası olayların önüne geçmeye veya suçluları yakalamaya çalışan bir zamansal ajanın hikayesini konu eder.
starship troopers'ın da yazarı olan, 1988'de hayatını kaybeden robert anson heinlein'ın kısa öyküsünden uyarlanan*, vizyona girdiği 2014'ün son günlerinde gişe başarısı çok düşük bir seviyede kalmış, hiçbir zaman popüler olamamış hollywood filmidir. senariste bok atanların olduğunu okudum birkaç yerde, yapmayın bunu. heinlein'ı bilmemek değil, öğrenmemek ayıp olmalı. ayrıca siz siz olun, hiçbir ön yargınızı yalnızca film türü ve yapım yılı çerçevesinde oluşturmayın. oluşturmuş olanların duvarlarını aşamazsınız sonra. bende de var bu durum biraz ama uluorta ve dayanaksız bir şekilde kusmuyorum olumsuz fikirlerimi.
film hakkında çok fazla şey yazmak istemiyorum çünkü birkaç kere izlenmeden anlaşılabilecek bir senaryosu yok. heinlein asker kökenli bir yazardı. starship troopers'taki faşizme kayan militarizm güzellemesinden bunu anlayabilirsiniz. daha sonra yazdığı öykülerde de poligamiyi sıklıkla savunmuştur. bunun gibi gariplikleri aklınızı kurcalamasın. isaac asimov'un bile "çağımızın üstadlarından biri o, ben o kadar olamadım" dediği biri olarak görseniz yeter. filmi de bu çerçevede izlemenizi öneririm. yani, heinlein'in kısa öykülerinde anlattığı yoğun anlatıma bağlı kalmış bir film olarak izlemeye karar verirseniz, kendinizi filme hazırlamış olursunuz. bütün bu anlattıklarım sebebiyle, filmin anlaşılması, anlatılması ve izledikten kısa süre sonra da hatırlanması pek mümkün olmayabilir. bunları, filme ön yargıyla bakmanız için değil, filmde nasıl bir anlatımla karşılaşacağınızı göstermek için yazdım.
primer gibi filmleri seviyorsanız, predestination'ı da sevmeniz mümkün. öneririm.
izlediğim en iyi filmlerden biri. her izlediğimde farklı bir ayrıntı fark ettikçe mutlu oluyorum. repliklerin arasında beyninizin eridiğini hissedersiniz. bu bir film için en büyük artıdır bana göre.