-
35 milyon dolarlık bütçesini dünya çapında yaptığı 700 milyon dolardan fazla hasılatla kat kat çıkarmış, yapımcılığıyla bilinen yönetmen andy muschietti'nin mama'dan sonra yükselen yıldızını parlatmış, çocuk oyuncuların yanında dev oyunculuk gösteren bill skarsgard'ın performansıyla ortalamanın üzerine çıkmış, stephen king'in romanını okumuş olanlar için gerçekten de unutulmayacak sahneler barındıran, 2017 yapımı hollywood filmi. filmin laps diye korkutmaya çalıştığı sahneleri o kadar az ki; kolaylıkla gerilim filmi olarak nitelendirebilirsiniz.
filmin ilk 10 dakikasındaki georgie ile pennywise arasındaki diyalogtan bile iyi bir film izlemeye başladığınızı anlamanız mümkün. güzel renkler, başarılı çekim açıları ve king'in her romanında buram buram bilinçaltınıza zerk ettiği kaotik ve psikolojik gerilimi bu ilk 10 dakikada anladığınız zaman, it: chapter one'ın (filmin uluslararası adı bu aslında. sadece 2 harf olduğu için aramalarda bile it diye yazınca çıkmıyor. aklınızda olsun) gerim gerim gerecek ve rahatlatmadan sizi bir köşeye bırakacak olduğunu hissediyorsunuz. ben bu filmi izlemek için en az 1 yıl bekledim. hem skarsgard'ın oyunculuğunun berbat olabilme ihtimalinden ürküyordum hem de muhteşem pennywise karakterinin ruhuna fatiha okutacak kadar kötü bir film ortaya çıkma riskinden korkuyordum. her ikisi de gerçekleşmediği için memnunum.
çok uzatmayacağım: king'in romanını uzun bir süre önce okuduysanız ve hemen hemen bütün ayrıntıları unuttuysanız, vakit kaybetmeden açın, izleyin. fragmandır, "biraz yan okuma yapayım"dır, "unuttuklarımı hatırladıktan sonra izlerim"dir; girişmeyin bu işlere. zaten it: chapter two'nun ekim gibi vizyonda olması bekleniyor (bence 2020'ye sarkacaktır çünkü bu yılın sonbaharında ciddi gişe beklentili filmler vizyon için sıraya girmiş durumda. it'in 2. filminin bu savaştan sağ çıkması mümkün olmadığından dolayı vizyon tarihini biraz daha erteleyebilirler). kekeme bill'in gözlerinden dünya'nın en berbat kasabalarından biri olan derry'nin garip geçmişini okurken bu kadar gerildiğimi hatırlamıyorum; filmde ise fazlasıyla gerildim. umarım james mcavoy'lu, jessica chastain'li, bill hader'lı 2. film de en az bu film kadar etkileyici olur, izleyenleri kayal kırıklığına uğratmaz.
afiş -
Bir sevgi nidası. Hani hoyrat sevmeler var ya, onların nidası. -
information technologies / bilişim teknolojileri kısaltması.
Türkçe kısaltması için bt kullanılır. -
Senenin en çok kâr eden filmi muhtemelen gişede. Bunda gerek başarılı pr çalışmasının, gerekse de zaten iyi örneğine fazla rastlamadığımız türün nispeten başarılı örneklerinden birisi olmasının payı var diye düşünüyorum. Roman halihazırda king'in kült eserlerinden birisi.
Film daha açılış sahnesinde yarattığı dehşetle ilk yarısı bitene kadar sizi kendine bağlıyor. Nostalji kokan atmosfer de oldukça başarılı ancak pennywise'ın çok erken ortaya çıkması filmin tekinsiz atmosferine negatif etki yapıyor. Bu, sıkça karşılaşacağınız germedi, korkutmadı eleştirilerinin en önemli nedeni bana kalırsa. Bu eleştirilerin bir diğer sebebi de, pennywise'in gerçeklikle uhrevi dünya arasında gidip gelen varlığı. Hoş, aynı eleştiriyi king'in halihazırda bir çok eseri için yapmak zaten olası, mesela en başarılı uyarlama olan green mile'da gerçek dünya içine soktuğu metafizik! Ögelerle yeteri kadar gerçekliğini sorgulatıp filme odaklanma sıkıntısı yaşatmıştı bana. Bunda da benzeri bir sıkıntı var ve bu zaten yarattığı atmosferle seyircisini gerilimin içine çekmeye çalışan bir film için yer yer filmden kopuş anlamına geliyor.
Gerilim yanında, izleyicisini korkutmak için de slahser tipi filmlerde sık sık karşılaştığımız aniden ortaya çıkan gürültü patırtı taktiğini (jumpscare) kullanan it, ne olursa olsun bittiğinde etkileyici bir film olarak yer ediyor zihinde.
Pennywise'ın bill skarsgard'ın fiziksel özelliklerinden beslenen aurası filmin dahi önüne geçmiş. Kadro çocuk oyuncularla dolu olmasına rağmen hepsi çok başarılı ve özellikle de richie'nin sürüklediği esprilerle bezeli sahneler karakterlere kolayca ısınmamızı sağlıyor. Bu noktada yapılabilecek yegane eleştiri filmin uzun süresine rağmen karakterleri hiç birisiyle bağ kuracak kadar derinlemesine tanımıyorsunuz, hatta henry gibi zorbalık dışında hangi amaca hizmet ettiğini anlamadığımız için karşılaştığı sonun filme amacı havada kalan karakterler var. Evet, film çocuklar üzerinden etme bulma dünyası, ne ekersen onu biçersin gibi mesajlar veriyor ve henry'de filmin sonunda bu mesajların bir parçası oluyor ama karakter gelişimi kalabalık kadro nedeniyle çocukların birçoğu için havada kalıyor.
Kuyunun içine bakan herkes kendi özünü görecektir dipte. Öyle de oluyor, herkes kendi korkularıyla yüzleşiyor eninde sonunda
-- spoiler -- -
Chapter 2 geliyor
Fragman beni benden aldı. İlkinden bir etkileyici görünüyor bence film. Aslında fragmanın yapısı kadar heyecan yaratsa film gene öpüp başıma koyarım. -
bir stephen king romanı.