ekşi sözlük'ten gelen bağzı(!) yazarların "moderasyona yakın olan yazarlar girdilerimizi sildiriyor, yeni gelenleri göndertiyor" dedikleri; eski bağzı(!) yazarların da "ekşi sözlük'ten yeni gelenler moderasyon tarafından kayrılıyor, yeniler kalabalık ve çok yazıyor diye tutuluyor, eskiler gönderiliyor" dediği sözlük.
Şahsen kafama göre yazıp çiziyorum kimsenin karıştığı ettiği yok, dans etmesini bilmiyorsanız suçu pistte aramayın. Adamlar maddi manevi emek vermiş bir platform kurmuş kendilerine teşekkür ederim bu arada. Sunulan hizmeti takdir etmek lazım. Reklam yok bişey yok. Alt tarafı burda yazıp çiziyoruz birileri isterse gruplaşır isterse turnuva düzenler isterse at koşturur. Sende ister dalgana bakarsın ister aldığın eksilere.
bolca ekşi sözlük eleştirisi bulunan sözlüktür. bunun yanında tartışma kültürü ekşi sözlük gibidir.
ülkenin göçmen politikalarını eleştirmek insanı ırkçı yapmaz. (ırkçı olabilir) lgbti plus'ın protesto tarzını eleştirmek insanı homofobik yapmaz. (homofobik olabilir) bir insanın tercihini eleştirmek o insanın tercihine saygısızlık demek değildir. (saygısız olabilir) islam'ı eleştirmek o insanı islamofobik yapmaz. (islamofobik olabilir) sağ sol orta liberal sosyalist evanjelizm bir çok kavram..... eleştirilerin çoğu kendi kişiliğinize değil fikirlerinize oluyor gördüğüm kadarıyla ego'nuza dahil edip saldırıya geçmeyelim :)
artık şu bilişsel zahmete katlanıp düalizm'i bırakıp daha üst bilişsel seviyelere yelken açalım bu konularda.
Sözlük yazarlığından başka akla gelebilecek her şeyi yapan tiplerin dedikoduları, gereksiz magazin gündemleri, sadece ama sadece anlamak istediklerini anlayıp yersiz manipülasyonları, 3 kişilik ortamda 2 kişilik gruplaşmaları, akan su kadar değeri olmayacak şeyleri başarı madalyası haline getirmeleri, "bugün ne öğrenirizi / ne katarızı" değil de; "bugün kimi linç ederiz, kimi tahakküm altına alırız, kiminle dalga geçeriz, kime ders veririz" minvalinde düşünmeleri, cin olmadan adam çarpmaları, vesaire vesaire yüzünden sanırım 1 yıl boyunca ilk kez hakkında pesimist düşüncelere kapıldığım mecra.
İlk başta dedim ya; sözlük yazarlığından başka her şeyi yapanlar;
Bravo. Her gün olduğu gibi bugün de insanlığı kurtardınız. Alkış.
nerden nasıl başlayalım bilmiyorum biraz planlı gibi olacak fakat anlatım örgüsü birbirinden kopuk bir yazı yazacağım belli.
sözlük maceram meta sözlük adlı bir platformdan başladı bu sözlüğün öncülü gibi bir şeydi orası; o sözlüğe girene kadar sözlük nedir, onu dahi bilmiyordum.
neyse abi girdik bir şeyler karalamaya başladık fakat o zaman benim bildiğim şeyler, kuru ortaokul-lise tarih kitapları bilgisi, bir-iki şair, bir-iki ülke vs. böyle herkesin bildiği, orta düzey bilgi yarışmasında çıkacak sorulara cevap anahtarı olarak kullanılacak bilgilerdi.( aaa heylaa öyleymiş :)) )
ne rasyonalizm, ne materyalizm, ne liberalizm, ne felsefe, ne sanat, ne sınıf çatışması, ne toplum sözleşmesi, ne agnostisizm, ne şeyh bedrettin, ne kübizm, ne bireycilik, ne hedonizm vsvs. hiçbir şey yok bende. tabii yalap şalap bir şeyler karalıyoruz sonra bir baktım abi entelektüel bilgisi ve felsefi altyapısı oturmuş kişiler gerçekten çok farklı açılardan derinlikli ve tutarlı yazılar bunun yanında da farklı farklı konular ve alanlar hakkında yazıyorlar ve bu insanlar bunlar üzerine gerçekten çalışmış veya merak sarıp kendince öğrenmiş kişiler sonra bende minnak şimşekler çakmaya başladı fakat çoğu işime gelmedi tabii. orada işime gelmese de kabul etmesem de ilk defa ne kadar vasat bir bilgi dağarcığım olduğunu anladım.
sonra sözlük beni sarmadı bir de o tip insanları üniversiteye gidene kadar görmediğim için yabancıladım; rte'nin " bunlar monşer " demesi gibi ben de bunlar ne amg dedim çıktım çok fazla yazmadım oraya.
sonra aradan birkaç yıl geçti o sözlük kapandı beni o sözlüğe getiren arkadaşı trollemeye bu sözlüğe kaydoldum, sonra buralarda karalamaya başladım bir şeyleri neyse bu sefer meta'dan sonra aradan birkaç sene geçmişti tabii bende meta'da yazdığım gibi biri değildim; jean jacques rousseau'da olmadım tabii ama kendi kafamın içindeki ağır kalıpları yıkma sürecinin orta-alt katmanlarındaydım.
meta'dan buraya da bayağı bir değişmiştim hani burası da sarıyordu. daha farklı insanlar daha farklı yazılar bilim, siyaset, sosyoloji, tarih, kimya vs.
okuduk, faydalandık ; farklı bakış açıları öğrendik, bazen bu ne amk dedik bazen voav budur dedik. burada tartıştığım insanlar oldu, çok sevdiğim insanlar oldu, değişik ilişkilerimiz oldu.
misal " aygsibottzk diğer ismi materyalist" çoçuğu pek tutmadım fakat çoçuğun yazıları harbi iyiydi içinde ittihat ve terakki döneminden işçi hakları arayıp ittihat ve terakki'ye çatıyordu yanlış hatırlamıyorsam talat, cemal, enver paşalara ayrı bir ilgi ve öfkesi de vardı.
tahminim ermeni kökenli bir yurttaşımızdı ve tehcir olayından dolayı kızgınlık içindeydi neyse niyet okuma yapmayayım fakat ondan diyalektik materyalist çözümleme ve tahlil açısından çok şey öğrendim, eyw diyelim.
moroz vardı o sağ kemalist ben sol kemalist sabahlara kadar mesaj kutusunda 2. abdülhamit istibdatından kaçan ittihatçıların gizli toplantılarındaymış gibi ne olacak bu memleketin hali, nereye varır gibi. tarihsel ve siyasal mesleleri tartışırdık; özledim keratayı.
lachattenoire, yazılarından anladığım kadarıyla çok kaliteli bir insandı içinde benimde bulunduğum birkaç sözlük savaşından dolayı bunaldı gitti ona hala üzülürüm.
jupiter, adlı bir yazarın gitmesinden direkt ben sorumluyum o da aklıma geldikçe üzülüyorum bazı insanlar çok narin keşke kalbini kırmasaydım.
zarahustra godot vardı güzel sinema paylaşımları yapardı, nastenka'nın şiirleri ve düşün dünyası çok hoşuma gidiyordu onu da severdim.
sonra ayaklı kütüphane bir gocmen hocam vardı yazılarını 100 kere okusam sıkılmazdım.
bu-n/un-lar gibi bir sürü kaliteli insan ayrıldı-mış bunun yanında kalan bir sürü kaliteli ve güzel insan da yazılarına devam ediyor.
neyse velhasıl kelam burada eski girdilerime bakıyorum orada geldiğimden beri geçirdiğim düşünsel evrim, yaşadığım bunaltılar, sevincim, hüznüm her şey o satırlarda saklı duruyor. bayağı bir ilerlemişim, gelişim göstermişim oradan buraya daha da ilerlemeye devam edeceğim ve bunda bu sözlüğünde payı var.
bana buradaki insanlar ve onların girdileri farklı dünyaları araladı ve düşünsel altyapıma çok fazla şey kattı; seviyorum burayı umarım 1 sene önceki canlılığını yakalar.
bakın umarım yanlış anlaşılmaz ama 5 aydır suriye sınırındayım, 5 ay sadece sınırdan adam geçmesin diye nöbet tutmadım orta doğu denilen toprakların yaşam tarzını, oradaki üretim şeklini, sosyal aktivitelerini, hayat koşullarını da elimden geldiğince inceledim şunu söyleyebilirim ki buralarda en azından bir şeyler yapılabilir en azından bir ümit var.
yani benim düşüncem şudur ki hiçbir şey için birbiriniz arasındaki köprüleri hemen yakmayın, birbirinizi çok fazla incitmeyin, kendinizi de çok boğmayın.
her şey halledilebilir, nefes aldığınız sürece her şey için umut var. oralarda şu an için o da yok. en az 100-150 yıl daha araları var ortalama bir avrupa ülkesiyle. bizle de aşağı yukarı ona denk bir araları vardır benim tahminim. yani dobarlayın bırkagman gendinizi :)
kendinize şimdilik iyi bakın, seviyorum sizi ve bu sözlüğü her şey için teşekkürler. ( gitmiyorum, sadece içimden geldi böyle bir yazı yazmak :)) )
Ekleme: yazar arkadaşımız Ermeni kökenli değilmiş ve ismi aygsibtttzk'muş :))
kulzos, meta sözlük eski kullanıcıları tarafından kurulma aşamasında olan yeni bir sözlük.
an itibarı ile, youreads'de başlığını açmak hariç herhangi bir mecrada herhangi bir tanıtımı yapılmadı. kısa vadede böyle bir tanıtım çalışmasına girmeyi de düşünmemekteyiz. çünkü, henüz backend ve frontend kısımlarıyla uğraşmaktayız. türkçe tabiri ile istediğimiz özellikleri katmak (yorum, kategori, kişiye özel başlık, daha işlevsel şikayet, silinen girdi canlandırma vs vs) ve daha modern bir görünüme kavuşmak için çalışıyoruz. akabinde, mobil kısım için aynı şeyleri sağlama çabasına girişeceğiz. ve her şey hazır olduktan sonra sözlük piyasasında biz de varız diyeceğiz.
bunu söylediğimiz gün geldiğinde bile, zirveye oynamak gibi bir amacımız olmayacak. çünkü biz, şu an burada olanlar, yazmak istediklerimizi yazabileceğimiz ve yarın öbür gün eften püften sebeplerle kapatılmayacağından emin olduğumuz temiz bir sözlük istiyoruz sadece. ha insanlar yaratmak istediğimiz utopik ortama katılırlar ve bizi zirveye taşırlar ise "durun yapmayın" diyecek halimiz yok. az olsun, bizim olsun, temiz olsun, güzel olsun, eğer bir gün kıymeti anlaşılır ise ne mutlu. anlaşılmasa bile biz buralardayız...
neden açılmış olduğunu ara ara tekrar etmekte fayda var sanıyorum.
biz bugün burada olanlar, ister giderleri için para vererek, ister düzenlenmesi ve gelişmesinde emek harcayarak, ister girdileriyle sözlüğü doldurarak elini taşın altına koyan her bir kişi, sözlükte yazma alışkanlığımızı temiz bir sözlükte sürdürebilmek için buradayız. sol cenah sular seller gibi aksın, yazarlar birbirlerine türlü türlü ayarlar versin, troller okuyanların asabını bozsun gibi deli amaçlarımız yok.
az olsun, öz olsun, bizim olsun, temiz olsun. acelemiz yok büyümek için.
yeni yazarlarının "şu güzelim ortamı bok ettiniz" denilerek eleştirilmesini doğru bulmadığım, yeni yazarlarının da kendilerini savunma argümanları ad hominem kıyılarından kurtulmadığı için karşılıklı suçlamaların bokunun çıktığı sözlük.
sözlüğün seks konusunda en açık, en "elalem ne der"ci olmadan yazan yazarı olan @bugun de guzel gecsin'in seks üzerine yazdığı eski girdilerinin eksi oy toplaması gibi, yeni yazarların cinsel konularda açık açık yazması da aynı eksi oyları toplayacaktır. eksi oy demek aşağılama olarak algılanıyor sanırım. benim yazdığım radyo yayınına çağrı girdileri bile eksi oy alıyor yahu =) eksi oyu bu kadar büyütmemek gerek. oyun eksisi artısı çok önemli değil. herhangi bir oy alan girdi okunmuş demektir. ben böyle bakıyorum. eksi oy almayı kafasına takan yeni yazarlara oyun cinsinin önemli olmadığını akıllarında tutmalarını öneririm.
muhafazakar olduğu konusundaki eleştirilere de katılmıyorum. muhafazakar bir sözlük seks konusunu derin derin işleyen, porno dalları hakkında okurken yanaklarımın kızardığı girdileri içinde barındırmaz. memleketi, muhafazakar bakış açısının türkiye'deki başkentlerinden olan afyon olan biri olarak bunları yazdığımı hatırlatmalıyım. biraz gramer naziliği, biraz fazla fular yoğunluğu olduğu aşikar. ben bunları rahatsız edici düzeyde ya da -eleştirildiği üzere- yeni yazarları dışlayan bir yapıda görmüyorum. whatsapp gruplarındaki muhabbetlerin yorumlara yansımasına kızıyorum sadece ama o da geçiyor bir süre sonra (kolay sinirlenen biriyim. belki de ondandır).
peşin hükmü her daim cebinde olan insanlara ters gelebilecek bir sözlük burası. açık fikirli olup kalp kırmamak üzerine kendini yetiştirmiş insanların hoş vakit geçirdiği, kimsesiz bir sahil kasabası burası. gereksiz duygusala bağlamayacağım, korkmayın. yaşı 30-35'den fazla olan kısmının kendi arasında nefis anlaştığı, 20'li yaşlarının başındaki gençlerin de ağızlarından tükürükler saçarak herkese "abi/abla yaae" demediği bir sözlük olarak gördüğüm kulzos, sol tarafın akmaması sorununu büyütmeyenlerin de yeri. benim bakış açım böyle.
illa ki başkasının tavuğuna kışt deme zorunluluğu hissedip söz konusu konuyla alakalı-alakasız kültürel, siyasal ve genel çerçevede oldukça yıkıcı kusmuklarını alelade ortaya dökmekten çekinmeyen ve yeni yazarların genellikle iletişim kurmamaya çalıştıkları sözüm ona "eski" yazarlar da var burada. zaten "yazar engelleme" de bu yüzden var. çok fazla abartmadan kullanmakta fayda görüyorum. yoksa laf yetiştirmenin, duvara karşı argüman savunmanın hiçbir faydası olmuyor. birkaç yazarla bunu yaşadım ben, engelledim, kurtuldum. nitekim, empati de bir yere kadar. sıçarlar küçük emrah tribindeki empatiye.
sözlük kurallarına uygunluğundan emin olduğunuz girdilerinizi büyük bir şevkle yazın yeni yazarlar. troll'ü de yazsın, yan hesabı da yazsın. yazın ki okuyalım, görüşlerinizi daha iyi anlama fırsatı bulalım. peşin hükümlü olmamaya çalışmak ve empati kurmayı unutmamak masada her zaman oldukça, o masadaki yemek de lezzetli olacaktır. ben buna inanıyorum.
10.10.2016 tarihinde saat 12:09:21'de @kerem tarafından ilk girdisi yazılmış idi kendisinin. kısa süre sonra yeni yaşına adım atmış olacak.
ilk gününden bu yana emeği geçen ve bundan sonra da geçmeye devam edecek olan yeni/eski herkese böyle bir ortamda bir arada bulunmanın gururunu yaşattıkları için şahsım adına sonsuz teşekkür ediyorum. iyi ki varsınız.
hep birlikte nice mutlu yıllara kulzos ve isimsiz ahalisi.
ilk fotoğraftaki girdiler silinmiştir. ancak silen moderasyon değil yazarın kendisidir. dilerse sildiği gibi geri canlandırabilir. hepsi legal girdilerdir.
söz konusu moderasyonca silindiği iddia edilen ancak yazarı tarafından silinen girdilerle ilgili mod paneli ekran görüntüsü: ibb.co/...
ikinci fotoğraftaki yorum olduğu belirtilen şeyler girdidir. kendisinin silinen bir tane yorumu vardır ve o yorumu da yine kendisi silmiştir. söz konusu girdiler yorum olarak legal, ancak girdi olarak legal değildir. bu nedenle de yine ilk örnekte olduğu gibi yazarın kendisi tarafından silinmişlerdir. ancak silinmemiş olsalardı, kurallara uygun olmayan girdiler oldukları için moderasyonca da silinebilirlerdi.
söz konusu yorum sanılan ancak yazarı tarafından silinen girdilerle ilgili mod paneli ekran görüntüsü: ibb.co/...
modlog üzerinde görüntülenebilecek, an itibarı ile silinen son girdinin ekran görüntüsü: ibb.co/...
özetle; @stoner arkadaşımızın birinci fotoğraftaki girdileri legaldir ve kendisi tarafından silinmiştir. @stoner arkadaşımızın ikinci fotoğraftaki yorum sandığı girdileri ise girdi olarak legal değildir, yorum olarak elbette legaldir, yine kendisi tarafından silinmiştir.
ilave: an itibarı ile silinen yorumlar çöp kutusunda görüntülenememekte olup bu imkan gelecekte sağlanacaktır.
iyicene bi şamar oğlanına dönen sözlük. canı sıkılan giydiriyor. olm bura bizim. içgüveysi gibi kapı eşiğinde oturup da karnından mırıltı yapmanın alemi yok. neyi beğenmiyorsak biz düzelticez. bunu yapmanın yolu da kusurları sıralamak değil, gördüğümüz kusurları düzeltecek önerileri sıralamak.
sanıyorum scriptinin hikayesini de anlatmak gerekiyor... toplanın, ilk ağızdan anlatıyorum.
meta sözlük mefta olup, sözlük açma işi kurucuların başına kaldığında bir script bulmak gerekiyordu. elinde hazır meta sözlük scripti bulunan tanıdıklarımız pek de makul olmayan bir rakam telaffuz edince, biz de piyasadaki mevcut scriptleri araştırmaya başladık. sonra bir gün @no pasaran uygun fiyata bir script bulduğunu söyledi ve o scripti satın aldık. lakin şöyle bir sıkıntımız vardı, script php ile yazılmıştı ve kurucular arasında php bilen hiç kimse yoktu... haliyle scripti satın aldığımız kişiden bir süre bize yardımcı olmasını istedik. hatta, mail aktivasyonu yok idi, onu eklemesini istedik...
satın aldığımız script aslında ex kutup sözlük 'e ait bir script imiş. ve oldukça eski bir versiyonu imiş... ve biz de onu kullanmaya başladık. tasarımı ciddi anlamda kötüydü... aramızda php'den anlayan olmasa da, en azından görüntüsünü düzeltebilecek birisi vardı ki biz ona kısaca @kerem diyoruz.... haliyle kendisi bir tema oluşturdu ve bugün gördüğümüz şekle bürünmesini sağladı...
o esnada ben, mecburen php öğrenmek durumunda kaldım. scriptte var olmayan ama eski sözlüğümüz meta'nın en önemli özelliklerinden sayılan yorum ve kategori özelliklerini eklemek için bu gerekliydi. ve bir şekilde bunu başardım.
o süreçte, scripti satın aldığımız kişi hala sunucuya erişim yetkisine sahipti ve bir de baktık ki mevcut halimizin bir kopyasını çıkartmış ve kendi sunucusuna almış. bunu görünce o arkadaşımızın yetkilerini kaldırdık... hangi aşamada bizim scriptimizin benzerini kopyaladı, açıkçası hatırlamıyorum. ancak scriptimizin asıl gelişiminden önce olduğuna adım gibi eminim.
scriptimizin asıl gelişimi ise @canarslan12 gibi anne demeden evvel php diyen bir kardeşimizin teknik ekibimize katılmasıyla sağlandı... o katılana kadar estek köstek ilerleyen sözlüğümüzün scripti, rahmetli özal'ın tabiri ile çağ atladı. on sene öncesinin alt yapısına sahip olan, php 5 ile çalışan scriptimiz php 7.4 ile çalışır hale geldi. verimsiz olan tüm kodlar elden geçti. evet hala yapılacak çok iş var ancak, ciddi anlamda gelişti scriptimiz.
şimdi piyasada, bizim gibi görünen bazı sözlükler var. ancak onlar sadece dış görünüş olarak bize benziyorlar. çünkü tahminen ilk 6 ayda yaptığımız hali bizden izinsiz kopyalayan satıcı sayesinde o görünüme sahipler. ancak, hepsi o. yorum ve kategori özellikleri olmadığı gibi, arka planda çok daha hantal çalışan bir scripte sahipler...
özetle, piyasada görüntüsü benzeyen sözlükler görebilirsiniz. muhtemelen bize satan kişiden satın almışlardır. ancak scriptin arka planında çalışan son halinin bizimle ilgisi bulunmamakta...
dediğim gibi, teknik ekibin hala çok işi var... yapılır bir ara.
not: @keltox bişi yapmadı mı bu süreçte diye düşünenler olabilir. sql kısmı ile tamamen o ilgilendi ama script ile sql'in pek bir alakası yok. script kısmında ise meta yazarlarının hashlenmiş halde gelen mail adresleriyle giriş yapabilmeleri için scriptte gereken düzeltmeleri de yaptı... onu da atlamayayım...
bir haftadır takıldığım seksi interaktif sözlük. uzun zaman sonra yazmaya ve okumaya hevesimi geri getirdi, iyi ki ekşi'de malum olaylar oldu da buldum burayı diyorum. son zamanlarda olaylar olmuş, seri eksileme vesaire. açıkçası pek de sikimde değil, ben böyle şeylerle uğraşmayı sevmem. hele de bilgi verme amaçlı bir platformda ego yarıştırmayı çocukça buluyorum, bilmiyorum belki de ben biraz gamsızım. ulan pezevenk, madem sikinde değil ne bok yemeye yazıyorsun diyebilirsiniz, derseniz ben de bi durun amınakoyim gelicez oraya da derim. neyse, cıvıtmayalım. bir arkadaşımın bu gruplaşma olaylarından rahatsız olduğunu görünce başka rahatsız olanlar da varsa diye yazmak istedim.
arkadaşlar insanlar sosyal hayvanlardır ve her ortamda mümkün olduğunca sosyalleşmeye çalışırlar. ve hadi itiraf ederim, internette, özellikle de bu tarz yerlerde vakit geçiren adamların çoğu da hayatın figüran rolü verip baş roldeki piçten sağlam bi dayak yedirttikten sonra kenara attıklarıdır. o yüzden burada ego tatmin etmeye çalışan, çeşitli sebeplerden dolayı bazı yazarları özellikle hedefleyip seri eksi veren insanları - hak vermesem de - anlıyorum. onlara söyleyeceğim pek bir laf yok, hayatta mutluluklar dilerim.
benim lafım bilgi vermeye çalışan arkadaşlara. anladığım kadarıyla bazıları özellikle görmezden geliniyor veya eksileniyor. bu tarz münferit olayların motivasyonunuza etki etmesine izin vermeyin, karşılık olarak eksilemek gibi bir şey de yapmayın. emek gördüğünüz zaman katılmasanız bile artı oy verip yorumlarda yapın tartışmanızı, boş konuşan toksik yazarları da görmezden gelin zira böyleleri nefretten beslenir, görmezden gelirseniz yavaş yavaş kaybolurlar. ecnebiler boşuna don't feed the troll dememiş.
haddim midir bilmem ama sözlüğü daha iyi hale getirmek için bir tavsiye daha vermek istiyorum. ayarlardan sol frame'in görünümünü değiştirebiliyorsunuz, istediğiniz gibi ayarlayın. mesela ben başa takip ettiğim yazarları koydum, yanında da bugün ve ukde var. anket kategorisini engelledim, gündeme bakmıyorum, çoğu zaman bugüne de bakmıyorum. takip ettiğim değerli yazarların yazılarıyla yetiniyorum ki hepsi de doyurucu olduğundan en fazla birkaç tane okuyabiliyorum peş peşe, size de tavsiye ederim aynısını.
siktir edin yani özetle. hayat ciddiye almak için, hele hele internet kavgalarını ciddiye almak için çok kısa.
edit: hazır yazı da göz önündeyken sorayım. tematik entrylerimiz takipçilere "takip edilen yazarlar" kısmında görünüyor mü? birkaç album daha doldurasim var ama sagolsunlar epey insan takibe almış onları pişman etmek istemiyorum.
bilgi içerikli, yazması 1 gün, okunması 1 saat alan girdilerin yazarlarının, goy goy içeren, tek cümlelik girdi dozu yükseldiği için kendisinden soğumaya başladığı sözlük. ben bu kitleden değilim. kulzos'a gelirken ne ile karşılaşacağımı iyi biliyordum.
sağ tarafta tepeye oynayan girdilere dikkati elden bırakmamak, ekşi sözlük'teki sol frame'e bakarak kör olma alışkanlığından ileri geliyor. ben de böyleydim. önce gündem'e bas, olmadı yenile, olmadı f5, olmadı bugün. çağlayan gibi akan girdilere rağmen, nitelikli girdi bulmak için samanlıkla iğne aramak, pratikte böyle bir yolla olabiliyordu işte. bu alışkanlığı, gördüğü, içinde bulunduğu her sözlükte uygulamaya çalışmak normal. ama bu yolla çıkarım yaparak "sözlük bozdu, bu girdiler olumlu oylanmamalı" mantığına bürünmek de aynı normalliğin içinde geçersiz. aynı mantıkla düşününce, kulağı ters elle göstererek "goy goy girdileri çok eksileniyor. hep bilim, sanat, tarih konuşulsun isteniyor. hayat böyle değil. bari burada biraz eğlenelim" mantığına kucak açmış yazar tepkisi de mümkün. her iki girdi türünü de yasaklamaya çalışmak doğrudan faşistçe. ikisi de olacak ama aralarındaki denge iyi kurulacak.
sözlük kalıbı belli, kuralları belli. ekşi lağım çukuru alışkanlıklarını geride bırakamayanlar (sözüm kimseye değil, argümanımı sağlamlaştırmaya çalışıyorum) sözlük kurallarını çoktan unuttu bile. kulzos gibi, küçük ama kurallara bağlı kalan sözlüklerde ise durum "o zaman kendi kendinize oynayın" tribiyle birlikte girdi imhası yöntemiyle sonuç buluyor. ben bunu da geçersiz buluyorum ve "atarın kime keke" diyorum içimden. bu "bilgi içerikli girdiler vs. goy goy içerik" karşılaştırmasında, ortaya çıkan sonuç kalbini kıranlar için aşağıdaki yöntemleri önerebilirim.
1- sözlükleri kullanma amacınızı değiştirebilirsiniz. ne gündem ne en beğenilenler ne kötülenenler ne bugün ne de dün ilk göz gezdireceğiniz yerler olsun. kulzos özelinde, sağdaki listelere bakıp değerlendirme yapmayı bırakalı yıllar oldu, kafam rahat. "o zaman da okunmuyorum, moralim bozuluyor" diyebilirsiniz ama kimse size "kulzos'a git, kesin okunacak ve artıya boğulacaksın" sözü vermedi, di' mi? güncel olarak okunup okunmamak önemsiz. sonraki nesillere bilgi bırakmak ise paha biçilemez. sözlüklere on yıllardır böyle bakan biri olarak, bu bakış açımdan mennun olmadığım bir an hatırlamıyorum. size de öneririm.
2- bilgi içerikli girdileri hunharca sözlüğe aktarırken "zaten blog kurup orada yazsam da aynı olacaktı. eşim, dostum, arkadaşlarım gelip okuyacaktı. burada da aynı davranmamam için bir sebep yok" diye düşünebilir, artılanmayı, eksilenmeyi, favlanmayı "gerçekten" kulak arkası edebilirsiniz. evet, bu zor bi' şey, biliyorum. insanoğlu alkışa, övgüye, pohpohlanmaya ve kaf dağı'nın da üzerine çıkmaya dünden razı. ama gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bi' görev değil bu. güncel olarak reaksiyon alıp almadığıyla ilgilenmediğiniz girdileri sözlüğe kustuktan aylar ve hatta yıllar sonra, aynı girdiler ile ilgili size mesaj atıp "şu konuda ne düşünüyorsun? ben katılmıyorum ama fikrimi de destekleyecek argüman bulamıyorum" minvalli sorular soranlar, değil gönlünüzde, vücudunuzun her zerresinde çiçekler açtırıyor. bloglarda da aynı oranda bir "denk gelme yüzdesi" olabileceğini düşünmüyor değilim, bu mümkün. bu denk gelişler illa ki olacak ama anlık değil, günlük değil, haftalık değil; bu kadar kısa sürede gerçekleşmeyecek. bunu akılda tutup gene de bilgi verme girdileri yazmaya çalışmak, bana hep ulvi bir amaç uğruna sözlüğü kullanmak gibi geldi. belki de, evet, kendi kendimi böyle pohpohlamayı bulmuşumdur, kim bilir. en azından başkalarının goy goyları ve tek cümlelik girdileri emeğimin değerini ölçmüyor ve hiçbir zaman da ölçmeyecek; bunun farkındayım. benim ulaşmak istediğim insanlar bu insanlar değil ki zaten.
kuzlos'ta okumayı ve yazmayı bırakan herkese üzülüyorum. umarım bundan sonra önlerindeki yol, goy goy ve tek cümlelik açıklamaların oluşturduğu dağı aşmaya çalışmakla geçmez. bu dağı illa ki aşmaya çalışmanın sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. odin yolunuzu goy goysuz ve tek cümleden uzak tutsun.
bir kerecik de ortalık sakinken hakkında iki satır bir şey yazayım istedim. bu 98. oluyor galiba. bu ney lan? kulzos hakkında bu kadar çok yazmak hiç de normal insan işi değil. ama kulzos zaten bünyesinde normal insan mı barındırıyor? hayır normal olsak diğer normaller gibi instagram'da, twitter'da, ne bileyim, tiktok'ta, şu yeni çıkan clubhouse'da falan takılırdık sanki. yıl olmuş 2021 hala metin okuyoruz... okuduğumuz yetmezmiş gibi bir de yazıyoruz...
bizim gibi başka anormaller de var. yeni yeni sözlükler açıyorlar. başka tipler bu açılan sözlükleri alıp birleştirmeye çalışıyor. ama bir yandan da yeni sözlüklere bölünülüyor.
sözlük hayatının rutin akışında kulzos'a da yeni anormaller geliyor. bir kısmı kalıyor. bir kısmı geldiği gibi, bir kısmı bir süre sonra gidiyor. ama bilmiyorlar ki bir kere bulaştıklarında bir benzerini daha bulamayacaklar.
ne bileyim, kulzos çoh achayip. modları faşik. yazarları modlarından da faşik. aynı zamanda hem sağcı hem solcu. hem dinci hem dinsiz. hem ırklı hem ırksız. içlerinde bir tane normal insan yok. valla bak. yani ben varım normal olarak da. ben de bir tane sayılmam çünkü insan tarafım çeyrek. 0.25 bir başka deyişlen. içlerinde sıfır nokta yirmi beş normal insan olduğundan bir tane normal yok önermesi doğru. kesin bilgi bu yayalım. 0.50 insan olduğum zamanlarda onu bire tamamlardık da işte artık o da yok.
ne diyorum ben? hala buraya kadar okuyan ve anlayan var mı? varsa esasında bir şey demiyorum. kulzos tam olarak bu. her şey ve hiçbir şey. sen ne istersen o. sen ne istemezsen de o olabilir. onu baştacı da yapabilirsin, günah keçisi de ilan edebilirsin. ama sorun kulzos'ta değil sende. senin seçimlerinde. senin yaptıklarında ya da yapmadıklarında. belki de yapmak isteyip yapamadıklarında.
2016 ekimden beri burada. bayrağı taşıyan birileri hayatta oldukça her zaman da burada olacak.
ben çok fazla girdi yazmayan biri olarak, çılgın okurum her şeyi. ekşide üyeliğim falan yok, ama orayı da açar okurum. hatta çoğu zaman önce ekşi okurum, sonra buraya gelirim. ancak ekşide yalnızca başlıkları okur kapatırım, burada girdileri okurum.
çünkü ekşi benim için gündemi takip etme sitesidir. yazarlar bilgi vermez, yorum yapar. klavye başında kim olduğunu bilmediğim için, vasfı ne olduğunu bilmediğim adamın yorumunu okumam. bana bu mantıklı gelir. futbol da çok severim, ama futbol yorumlayan program izlemem mesela. burada ise yorum sadece yorum kısmında yapılır. merak edersen basar okursun. girdiler sadece bilgi içerir. burada takılıyor olmamın sebebi de bu. bir iki bişey denkleyip okurum, aklımda kalır faydalı olur.
asıl ergenlik, gündemdeki siyaset ya da üçüncü sayfa haberi için sözlüğe küfür yazıp, fikir beyan etmektir. yani çok rahatsız ediyorsa siktirir gider eylem yaparsın.
şahsen ben onlarca halktan insanın, Tayyip erdoğan hakkında kişisel yorumlarını okumaktansa, tayyip erdoğan hakkında bir bilgi okumak isterim. iki sözlüğün farkı budur. peki durum buyken, ergenlik nedir?
kulzos bir interaktif sözlüktür.
ben geldiğimde nasıl bir sözlükle karşılaşmışsam, öyle bir sözlüktür.
çoğu zaman işime gelmedi, yazmadım. beni sarmadı, okumadım. bazı zamanlar keyfim geldi yazdım, canım sıkıldı yazdım. yeri geldi isyanlarımı yazdım, yeri geldi "dur lan bunu insanlar bilmiyordur, öğrensinler keratalar" dedim yazdım. yeri geldi belki de hiç okumayacak kişilere laf sokmak için yazdım. yeri geldi "sikerim lan, kime neymiş benim düşündüklerimden" ya da "bunu da bilmeyiversinler amk" diye sildim. sonra bazılarını "bu dursaydı ya" deyip canlandırdım.
ben geldiğimde bunlar, kulzos'ta yapabileceğim şeylerdi. hâlâ yapılabilir şeyler. hem de sadece bana özel değil.
kulzos sözlüğe hayatımın orta yerinde bir değer vermiyorum. bugün kapatılsa; ancak ve ancak çöp kutum ve mesaj kutumda duran yazdıklarım için üzülürüm. çünkü bazen çok güzel şeyler yazıyorum ve sonsuza kadar kaybolmasın istiyorum.
gerçi, sözlük kavramına da hayatımın orta yerinde yer vermiyorum. sözlük olsa ne, olmasa ne.
kulzos'u diğer yerlerden ayıran, az kişi olmanın getirdiği mecburi tanışıklık durumu. hiç irtibatımız olmasa da yazan bütün yazarları bir nebze tanıyoruz. bunun iki sebebi var.
bir tanesi, az kişi yazdığından, sayfayı her yenilediğimizde ya da sol tarafa baktığımızda büyük ihtimalle aynı yazarlara denk geliyor oluşumuz. aynı kişilerin girdilerini okudukça o kişi hakkında fikir sahibi oluyor, düşünce tarzını, yazma tarzını az çok kestirebiliyor, kendimize yakın ya da uzak hissediyoruz.
diğer sebep ise radyo ve dc.
insanlar, sözlük üzerinde "tanıdığı" kişilerle birebir iletişim halinde olmadığı (mesaj veya yorum) halde, radyoda bu "tanışıklık" katlanıyor.
yazdığı şeye artı-eksi verip geçmekten ötesi, onunla "anlık ve karşılıklı" iletişim kuruyor, dolayısıyla radyodaki insanlar, radyodaki insanlarla daha samimi oluyor.
tanıdığı, sevdiği insanlara değer veren biri olarak bu durumdan hiç şikayetçi değilim. "keşke tanımasaydım" , " keşke sevmeseydim" dediklerim varsa bile bu radyonun ya da dc'nin; dolayısıyla sözlüğün suçu değil.
kulzos, sıkıcı bir interaktif sözlüktür.
ben geldiğimde böyleydi, diğer herkes geldiğinde de böyleydi. böyle kalmaya devam edecek.
"vay efendim daha kalabalık olsun, aman efendim sol frame aksın" bunlar, iki yüzlü bir isyandır.
çünkü hayalimizdeki hareketlilik kulzos'a kazandırıldığında kulzos'un o kaçarak geldiğimiz ekşi'lerden bilmem nelerden farkı olmayacak. madem öyle bir yer arıyorduk, buraya niye geldik?
kulzos böyle bir yer.
katkı sağlamak isteyen, buyursun elini taşın altına koysun.
ha, radyo veya dc ile ilgili daha doğrusu genel olarak chat ile ilgili hoşunuza gitmeyen şeyler olabilir. yani, varlığından rahatsız oluyor olabilirsiniz. ama o iş çok kolay. bu ortamlara girmemeyi tercih eden, kulzos'un sıkıcılığına sıkıcılık katan, etrafı bilgi dolu girdilerle dolduran bir yığın insan var.
"kulzos başlığında yazarlara tavsiye, sitem, öneri, istek vs. temennilerde bulunulmasa ne güzel olur" diyen bu girdinin de baştan ayağa "yazarlara sallamak" olması güzel bir şey oldu. şey diyorum, zira paradoks desen değil, ironi desen değil. "saçmalık" daha mantıklı olurdu herhalde.
neyse,
en nihayetinde kulzos, gönlümüzce saçmalayabildiğimiz bir yer aynı zamanda.
az çok demeyelim fav yağmuruna tutalım bu girdiyi. beğenip favlamazsanız yazmam bak ha.
alternatif sözlükler içerisindeki en samimi sözlük^^ *
Burada birilerine dokunmak (mecazi olarak) hiç zor değildir. Burada birilerinin canını yakmak da hiç zor değildir. Çünkü her ikisi de samimiyetle gelir.
Bir şekilde tanımadığınız, içli dışlı olmadığınız bir kişinin canını da yakamazsınız onu mutlu da edemezsiniz.
Bu sebeple buradaki küçücük olaylar bile çok büyür. Kocaman olaylar küçülür. Aile gibi bir nevi.
Gidenler gelir mi bilmem.
Gelenler gider mi bilmem.
Burada hayatımda hiç karşılaşamayacağım birçok insanla bir şekilde sohbet etme imkanım oldu hatta daha da yakın olduklarım oldu. Hayatımdan asla çıkmasınlar istediğim, başım sıkışınca direkt ulaşabileceğim, bazen kavga edip bazen kızıp bazen günlerce konuşmadığım bazen de ağzını burnunu yerim ulen dediklerim oldu. Büyüğüm küçüğüm yaşıtım, yaş sayılarıyla alakasız akıl aldığım akıl danıştığında gurur duyduğum, çok komik şekilde abi kardeşe bağladığım…
Pandemi öncesinde dahil olmak istemediğim için aralarına tam olarak girmedim ama ben girmedim onlar kabul etmedi değil, pandemi zamanında bir girmek istedim ben böyle sahiplenmek görmedim gerçekten.
Bir kediyi bu kadar sahiplenme arzusu ! *
Velhasıl hep dediğim gibi burası istediğinizde yanınızda gerçekten yanınızda olan insanlarla dolu. Bakmasını bilmek lazım tabii.
Bir anda gelip “hadi ben geldim sen bi dur” demeyin kimseye. Eskiyi sahiplenen hatır gönül bilen insanlar var çünkü. Bu sizi sevmedikleri anlamına gelmez. Emeğe, paylaşıma, zamana saygıyı gösterir sadece.
Kulzos sadece interaktif bir sözlük değildir, hayatınız boyunca karşılamayacağınız muazzam insanları tanıma fırsatı veren güzel bir ortamdır.
Buraya bir sürü nick yazabilirim, belki yazdığımda kendisinin adının geçeceğini tahmin bile edemeyenler olur. Hala öğreniyorum insanları ve öğrenme aşamamda bana çok yardımı oldu bu muazzam oluşumun.
ister istemez türkiye'de yaşanan gelişmelerin etkilediği sözlük. herkes benim gibi svihs modunda dolaşmıyor sonuçta. insanlar geriliyor, yeri geliyor aile üyeleriyle politika sebebiyle kavga edebiliyor. burada da aynı sebeplerden ötürü kavgalar çıkabiliyor zaten.
daha önce de yazdım zaten. burada yazma sebebim çevremde ilgilendiğim konularla ilgilenen olmaması. mesela daha geçen gün iyi arkadaş olduğumu düşündüğüm birisine "ben klasik müzik dinleyen, yeri geldiğinde resim sergilerine giden bir insanım" dediğmde "sanki avrupa'da yaşıyorsun" tarzı bir cevap aldım mesela. şimdi ben bu adamla neyin muhabbetini yapayım? mecburen buraya yazıyorum işte.
gerçi ben de arada sırada "lan acaba bunlarla ilgilenmem için önce aylık 20000 tl gelirim mi olmalıydı ki?" diye düşünmeden edemiyorum.* ama klasik müzik konserine ödediğim en yüksek meblağ 20 tl oldu şimdiye kadar. sinemaya bile gidilmiyor o parayla. sözlü popüler müzikler de hoşuma gitmiyor artık. ne dinleyeyim?
bir de şimdilik yaptığım iş de çok ağır değil. biraz da onun rahatlığıyla arada mesai saatlerinde de bir şeyler araştıracak vaktim oluyor. o sebeple de bol bol yazabiliyorum. ama herkesin böyle rahatlığı olmayabilir.
rahatlığı olsa bile kafası bir şeylere bozulmuş olabilir. ondan da yazamıyor olabilir insanlar. ya da bir şeyler araştırmak istemiyor da biraz daha ekşi sözlük tarzında daha rahat başlıklara yazmak istiyor da olabiirler.
insan kendisinden taşanı paylaşırsa doğal bir paylaşımı olur zaten. kendisiden taşmayanı paylaşınca da zorlama olabiliyor. bazıları da kendisinden taşanı paylaşmak istemeyebilir. belki de "ekşi sözlük varken 5-6 kişiyle mi paylaşayacağım paylaşmak istediğimi?" diye düşünenler de olabilir.
herkes bir neden ötürü burada. bir nedenden ötürü yazmıyor veya yazıyor.
burası kapansa hakikaten ben nereye yazacağım onu merak etmiyor değilim.*
interaktif sözlük sıralamasını incelerken fark ettiğim sözlük. kısa bir sürede bu kadar donanımlı yazarları bünyesinde topladığı için dikkatimi çekti. sol frame'de yer alan -çoğu- başlığa bakarak üye olmam gerektiğini düşündüm. belli kitlelerin belirli faaliyetlerle yeni gelenleri soğutmadığı bir ortam olduğu aşikar. büyük sözlüklerde rastladığım saygısızlıktan da eser yok. daha ne olsun? diğer eksiklikler el birliğiyle giderilir. güzelce yazarız.