1. kulzos bir tür.
    ben geldiğimde nasıl bir sözlükle karşılaşmışsam, öyle bir sözlüktür.
    çoğu zaman işime gelmedi, yazmadım. beni sarmadı, okumadım. bazı zamanlar keyfim geldi yazdım, canım sıkıldı yazdım. yeri geldi isyanlarımı yazdım, yeri geldi "dur lan bunu insanlar bilmiyordur, öğrensinler keratalar" dedim yazdım. yeri geldi belki de hiç okumayacak kişilere laf sokmak için yazdım. yeri geldi "sikerim lan, kime neymiş benim düşündüklerimden" ya da "bunu da bilmeyiversinler amk" diye sildim. sonra bazılarını "bu dursaydı ya" deyip canlandırdım.
    ben geldiğimde bunlar, kulzos'ta yapabileceğim şeylerdi. hâlâ yapılabilir şeyler. hem de sadece bana özel değil.

    kulzos sözlüğe hayatımın orta yerinde bir değer vermiyorum. bugün kapatılsa; ancak ve ancak çöp kutum ve mesaj kutumda duran yazdıklarım için üzülürüm. çünkü bazen çok güzel şeyler yazıyorum ve sonsuza kadar kaybolmasın istiyorum.
    gerçi, sözlük kavramına da hayatımın orta yerinde yer vermiyorum. sözlük olsa ne, olmasa ne.

    kulzos'u diğer yerlerden ayıran, az kişi olmanın getirdiği mecburi tanışıklık durumu. hiç irtibatımız olmasa da yazan bütün yazarları bir nebze tanıyoruz. bunun iki sebebi var.
    bir tanesi, az kişi yazdığından, sayfayı her yenilediğimizde ya da sol tarafa baktığımızda büyük ihtimalle aynı yazarlara denk geliyor oluşumuz. aynı kişilerin girdilerini okudukça o kişi hakkında fikir sahibi oluyor, düşünce tarzını, yazma tarzını az çok kestirebiliyor, kendimize yakın ya da uzak hissediyoruz.

    diğer sebep ise radyo ve dc.

    insanlar, sözlük üzerinde "tanıdığı" kişilerle birebir iletişim halinde olmadığı (mesaj veya yorum) halde, radyoda bu "tanışıklık" katlanıyor.
    yazdığı şeye artı-eksi verip geçmekten ötesi, onunla "anlık ve karşılıklı" iletişim kuruyor, dolayısıyla radyodaki insanlar, radyodaki insanlarla daha samimi oluyor.

    tanıdığı, sevdiği insanlara değer veren biri olarak bu durumdan hiç şikayetçi değilim. "keşke tanımasaydım" , " keşke sevmeseydim" dediklerim varsa bile bu radyonun ya da dc'nin; dolayısıyla sözlüğün suçu değil.

    kulzos, sıkıcı bir interaktif sözlüktür.
    ben geldiğimde böyleydi, diğer herkes geldiğinde de böyleydi. böyle kalmaya devam edecek.

    "vay efendim daha kalabalık olsun, aman efendim sol frame aksın" bunlar, iki yüzlü bir isyandır.
    çünkü hayalimizdeki hareketlilik kulzos'a kazandırıldığında kulzos'un o kaçarak geldiğimiz ekşi'lerden bilmem nelerden farkı olmayacak. madem öyle bir yer arıyorduk, buraya niye geldik?

    kulzos böyle bir yer.
    katkı sağlamak isteyen, buyursun elini taşın altına koysun.

    ha, radyo veya dc ile ilgili daha doğrusu genel olarak chat ile ilgili hoşunuza gitmeyen şeyler olabilir. yani, varlığından rahatsız oluyor olabilirsiniz. ama o iş çok kolay. bu ortamlara girmemeyi tercih eden, kulzos'un sıkıcılığına sıkıcılık katan, etrafı bilgi dolu girdilerle dolduran bir yığın insan var.

    " başlığında yazarlara tavsiye, sitem, öneri, istek vs. temennilerde bulunulmasa ne güzel olur" diyen bu girdinin de baştan ayağa "yazarlara sallamak" olması güzel bir şey oldu. şey diyorum, zira paradoks desen değil, ironi desen değil. "saçmalık" daha mantıklı olurdu herhalde.

    neyse,
    en nihayetinde kulzos, gönlümüzce saçmalayabildiğimiz bir yer aynı zamanda.


    az çok demeyelim fav yağmuruna tutalım bu girdiyi. beğenip favlamazsanız yazmam bak ha.





    #259901 maraz1 | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    10web sitesi