10 küsur yıl beslediğim hayvanlar. tepkisiz ve beyinsiz bir hayvan gibi gözükse de yaptığım deneyler sonucunda, hastayken, tek tek ayrı kavanozlarda ayırdığım balıklardan bir kısmı yer darlığı nedeniyle müzik setinin üstündeki kütüphanedeydi. ve zaman gösterdi ki new kids on the block* dinleyen balıklar daha çabuk iyileştiler ve o kütüphanedeki kavanozlarda rehabilite ettiklerim hakkın rahmetine seneler sonra kavuştu. ne kadar tesadüftür bilmem ama müziğe tepki verip popo atıp dans ettiklerini bile izlemişliğim var. evinde olanlar denesin, ciddi tepki veriyorlar müziğe. o yüzden boş bakışlı ama hisli balıktır gözümde. gerçi az önce döküp, dölledikleri kendi yumurtalarını hapur hapur yediklerini gördüğümde az çok soğumuştum bunlardan. yine de severim; çok tatlıdırlar.
ha bir de sanıldığının aksine japonya değil çin'de gelişmiş bir tür, yamulmuyorsam 1200 yıl kadar önce; ama çin konusunda ciddiyim.
bu arada akvaryuma başlayacakları öneririm, en dayanıklı akvaryum balıklarından, ama başka türler ağızlarından geçerse löpürdetirler acımazlar, yerken boğulanları çok olur. yemeğe en az benim kadar düşkünler.
asla ama asla bir fanusta beslemeyin, bunu yapmaktansa tuvalete atıp sifonu çekmeniz daha iyi, en azından acı çektirmezsiniz. çok büyük akvaryumlara ihtiyac duyarlar, 25-30 litre, bir balık karşılığı gibi düşünün, 100 litrelik bir akvaryumunuz varsa 4, belki 5 balık en çok. ekonomik değeri, özel bir tür olmadığı sürece çok düşük olduğundan bir canlı olduğu çoğunlukla unutulur, sağ olsun insanlar çikolata-şeker niyetine çocuk sevindirmek için alır, japon balığı bir canlıdır, oyuncak ya da şeker değil. çocuğunuza almadan lütfen nasıl bakılması gerektiğini az-çok araştırıp, öğrenip çocuğunuza da nasıl bakacağını anlatıktan sonra alın. çocuğunuz nasıl bakması gerektiğini öğrenirse hem zor olmayan bir sorumluluk almış olur, hem de birkaç gun içeresinde uzun yıllar yaşayacak bir canlıyı öldürmemiş olursunuz.