1. kafası farklı çalışan sanatçı 'ın geçen yılın sonlarında görücüye çıkmış olan son uzun metraj filmi. hem çok farklı eleştiriler almış hem de july'ın sinema, edebiyat ve modern sanat işlerini takip edenlerin bile yer yer beğenmediği bir film olmuş. izlemek için bulana kadar göbeğim çatladı ve bir süre de kendi kendime hype yapmak için bekledim. vasat civarında dolanıyor bence film. yer yer ışıltılı olduğu sekansları ve anlatımları da mevcut ama genel olarak july'dan beklediğimi bulabildiğimi söyleyemem.

    film, hiçbir anlama gelmeyen adının yarattığı etkileşimle birlikte (gazillion-bazillion-zillionaire) düşünüldüğünde de mantıklı olacak şekilde, maddi zenginliğin july'ın aklındaki çarpık uçlarında gezinmesi üzerine kurulu. küçük sahtekarlıklar yaparak hayatlarındaki maddi boşlukları dolduran bir ailenin, amerikan posta servisindeki "anahtarla posta alma" mantığına çomak sokarak küçük başarılar elde etmeleriyle açılıyor. ilk sekans, buram buram july'ın absürtlük anlatısının içinde yüzüyor: otobüs, birbirlerini tanıyan 3 kişinin fısıltıyla ve kısa emir cümleleriyle anlaşabilmesi, gizli (anonim?) kalmak için yapılan gariplikler, kara mizahın sevimli yüzü ve tabii ki yapılan küçük sahtekarlıkları olması gerekenden daha fazla önemsemek. filmin tamamında bunların bileşkesini izleyeceğinizi henüz 3. dakikadan anlıyorsunuz. zaten july'ın önceki sinema işlerine aşinaysanız, absürt sanatın july'ın perspektifinde hangi yöne doğru genişleyeceğini de tahmin etmeniz çok zor olmayacaktır.

    senaryonun özellikle gerçekle aynı düzleme oturduğu anları pek sevemedim çünkü july'ın özellikle 'undaki anlatı, hayal aleminin yüceltilmesi noktasındaki gerçeklikle pek de ilgilenmiyor; hatta, "gerçek sert ve soğuksa, aynı sertliği ve soğukluğu ben hayalimde canlandırabilirim. kimin gerçeğe ihtiyacı var ki?" mottosunu da çaktırmadan göz damarlarınıza pompalıyordu. kajillionaire ise, gerçek-hayal ayrımındaki keskin geçişlerle birlikte, july'ın sanatçılığını az çok bilenlerin bile filmin içinde kalmakta zorlanmalarına neden oluyor. şu hayal kısmını biraz daha açıklamam lazım: 3 kişilik çekirdek ailenin hayatlarını kazanma yöntemleri olan küçük sahtekarlıklar, bir yerden sonra hayallerini yaşamalarına imkan verebilecek bir ortama evrilmiyor. aksine; bu sahtekarlıklar, kendi içlerindeki duygusal bağlar üzerinde gerçeklik etkisi yaratıyor. filmin hayal uçurumundan keyif veren kısımları ideallerle, gerçekle bağlantı kurduğu yerler ise duygusallıkla açıklanıyor bence. duygusallığı gerçek, idealleri ise hayal olarak gördüm ben. aradaki geçişler ise, july'ın sanatçı gözüne aşina olanlara bile oldukça keskin gelecektir. "neden böyle dedi ki?" diye düşündüğüm hiçbir replik olmasa da, özellikle bazı duygusal sekansların filmin "küçük dünyalar, küçük haylazlıklar ve büyük gerçeklikler" başlığı altında nefes alan ilerleyişine de balta vurduğunu hissettim. belki siz böyle görmezsiniz, bilmiyorum.

    filmin başrolü 'da. özellikle sosya medya kullanımı ve tacizle ilgili anlattıkları sebebiyle, kendisini "hollywood kezbanı" olarak biliyor olabilirsiniz. magazinel ve sjw yönü beni ilgilendirmiyor. july'ın filmlerinde oynattığı en ünlü oyuncu kendisi olmuş durumda. girdinin sonuna birkaç röportaj linki de yerleştireceğim. july'ın ağzından da bunu duyabileceksiniz. wood'un "old dolio" olmak için müthiş bir çalışma yaptığı, sesini, duruşunu, dans etme şeklini, saçlarını sürekli yüzünden alma refleksine engel olmasını anlattığı röportajlar da var. wood'un iyi bir karakter aktrisi olduğunu, kendisini takip edenlerin büyük bir kısmı 'den biliyor. ben, kendisi henüz 15 yaşındayken, az da olsa rol aldığı 'dan biliyorum bunu. sadece mimiklerine güvenmeyen, diksiyonuyla öne çıkmayı düşünmeyen, duruşuyla canlandırma yapmayı seven bir aktris olduğu ve olacağı henüz o yaşlarından belliydi. kajillionaire'deki tepkisiz ses tonu, ruhsuzmuş gibi duran duruşu, hayata baktığı açıyı anlatırken heyecanlanmaması, kafasının içindeki "hayal"lerin hiçbir zaman gerçeğe dönüşmeyecek kadar katı ve sabit olduğu ayrıntıları bana "old dolio rolünü iyi ki wood almış" dedirtti. zaten july ile çalışmayı da çok istiyormuş yıllardır. teklif geldiği zaman, senaryonun ilk birkaç sayfasını okuduğu gibi "ben varım bu işte" demiş zaten. filmin 2 dev oyuncusu daha var: , ve ile '80'ler ile '90'lar arasındaki 10 küsur yıla damga vurmuş ve , ve gibi popüler filmlerle bilinirliği artmış, nefis bir tiyatro oyuncusu olan . winger ile jenkins arasındaki uyum, filmin gerçeğe dokunmaya başladığı sahnelerindeki geçişleri yumuşatmış. yoksa, wood'un tek başına altından kalkabileceği bir "izleyiciyi filmin içinde tutma"dan söz etmek mümkün olamayacaktı. filmin özellikle 'nde yer alması noktasında da, sosyal medyada az biraz ünlenmesinde de aslan payı; ile kazanmışlığı da bulunan, kamera önünde olmak için doğduğunu düşünebileceğiniz kadar pozitif karakterler canlandıran . animasyon seslendirmeleriyle de ününe ün katmış durumdayken, july gibi, oldukça farklı eleştiriler almaya 15 yıldır devam eden bir yönetmenin filminde yer alması büyük bir cesaret örneği bence. sikko romantik komedilerde yer alma kararını ne kadar geç verirse, kariyerinin de o kadar ışıltılı olacağını düşünüyorum. filmde "old dolio"-"melanie" arasındaki "sert temas"ı rodriguez'in pozitifliğini anmadan ortaya koyabilmenin de mümkün olmadığını düşünenlerdenim. filme katkısı müthiş boyutta olmuş bence.

    july'ın önceki işlerine aşina olanların zevk alabilecekleri, modern sanatın sinema ayağına gerçeklik üzerinden bakmaya alışkın olanların ise zaman kaybı olarak nitelendirmek için sonuna kadar bile dayanamayacakları bir film olarak kajillionaire, hayal-gerçek algısının nesnel ayrıntılar ve açıklamalar gerektirmeyen köşelerinde dolanmayı başarmış bir film. bu köşelerden aşağıya düşme tehlikesini özellikle son yarım saatinde sık sık yaşıyor ve izleyiciyi filmden kopma uçurumundan aşağıya atacağını gösteriyor. "july ne üretse izlerim" diye düşünen benim gibi izleyiciler ve hayranlar için ise, kesinlikle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. küçük hayatların büyük ayrıntılardan oluşan ve üzerine kafa yormaktan keyif alabilmeyi de küçük hayaller üzerinden başarabilen anlatımlarını sevenler kajillionaire'den pişman olmayacaktır.

    sundance galası öncesi toplu imdb röportajı

    "neden kajillionaire?" sorusuna farklı cevaplar

    4 eleştirmen, july ve wood'un kajillionaire üzerine açıklamaları (1 saat)
    #251989 lake of the hell | 4 yıl önce
    3film