1. (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )

    Konu çok geniş olduğu için bir çırpıda anlatmak mümkün değil.

    Barsaktaki zararlı bakterilerin kolonizasyonu kolon geçirgenliğini artırarak allerji, astım, otizm, diyabet gibi otoimmün hastalıklara ve depresyon, anksiyete, Parkinson, Alzheimer'ıda içeren santral sinir sistemi hastalıklarına neden olabilmektedir.

    barsak ve beyin arasında sinirsel, endokrin ve mikrobiyota üzerinden ciddi bir ilişki olduğu ve bu nedenle sağlıklı kalabilmek için doğru bir mikrobiyotaya ve stressiz bir hayata gereksinim olduğu açıktır. Daaa nasıl?

    Stres, antibiyotik kullanımı, beslenme tarzı, birlikte yaşadığımız insanlar vb birçok etken florayı etkiliyor.

    Zamanla aynı evi/ortamı paylaştığımız insanlarla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği benzeşiyor. Hani mutluluk bulaşıcıdır derler ya belki bulaşan bok, pardon laktobasiller, bifidobakterilerdir.

    Önceden amniyotik sıvının, anne sütünün steril olduğu düşünülüyordu. Oysa artık annenin probiyotik bakterilerinin bunlarda da olduğunu ve bebeğin bağırsak florasını etkilediğini biliyoruz. Doğum şeklinin vajinal olması ile bebek, annenin vajinal laktik asit bakterilerine maruz kalıyor ve daha sağlıklı bağırsak florasıyla hayata 1-0 önde başlıyor.

    Aldığı ilk besin anne sütü ve ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenen bebekler skorlara doymuyor. Bu dönemde oluşan bakteri kompozisyonu yetişkinliktekini de etkiliyor.

    Sezaryen ile doğan ve mama ile beslenen, biberon kullanan bebekler dezavantajlı oluyor.

    O zaman en başa dönüp annenin bağırsaklarının hamilelikten önce sağlıklı olması sağlanmalı. Babanın bakterileri anneninkini de etkileyebileceğinden o da sağlıklı olacak. Çok probiyotik, sağlıklı bebek.. elbette kalıtımsal başka sorunlar yoksa..

    Okuma önerisi:
    #230819 nymph | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0tıp terimi 
  2. omuriliğimizdekinden daha fazla sinir hücresine sahip olduğu için ve merkezi sinir sisteminden bağımsız hareket ettiği için bağırsaklarımıza addedilen sıfat. zaten beyinle aynı doku kümelerine sahipler. bağırsakların bu bağımsız aklına enterik sinir sistemi denir. tabi bu noktada, parasempatik sinir sistemine ve ne değinmek gerekir.

    parasempatik sinir sistemi istem dışı çalışan sinir sisteminin bir parçasıdır ve solunumu yavaşlatma, göz bebeklerini küçültme, kalp atışlarını yavaşlatma gibi etkileri vardır. vagus siniri bu sistemin en önemli parçalarından birisidir. yenilen yemekleri sindirmek için vücudumuz çok fazla enerji kullanır. vagus siniri sindirim sonrası vücuda rahatlama ve uyuşukluk hissi vererek sindirim süreci için vücudu enerji tasarrufuna iter.

    ince bağırsağın yapısına değinecek olursak, yüzeyinde denilen silindirik çıkıntılar görürüz. bu çıkıntılar sayesinde sindirilen besinlerin emilimini kolaylaştırmak için bağırsak yüzeyi genişletilmiş olur. yaklaşık 250 metre kare alanı ile ince bağırsaklar vücudun dış dünyayla en geniş temas alanına sahiptir ve bu alan trilyonlarca bakteri ile kaplıdır. çoğu sindirim sistemimize faydalı işler yapar. sentezleyemediğimiz bazı enzimleri salgılayarak, aslında sindiremediğimiz bazı besinleri bizim için sindirilebilir kılarlar. bağırsak yüzeyini kaplayarak zararlı mikroplara karşı duvar olurlar ve bağışıklık sistemimize de fayda sağlarlar.

    bu bakteriler tabi ki babasının hayrına yapmıyorlar bu işleri. ortada karşılıklı çıkar var. biz de bu bakterilere güvenli, huzurlu, şömineli bir ortam sunuyoruz ve yediklerimizle besin kaynağı yaratıyoruz:) güvenli ortam konusunda kafamda soru işaretleri başlıyor. bağırsaklar bağımsız otonom sinir sistemine sahip olduğu için ikinci beyin dedik ama... amadan sonra fareler üzerinde yapılan bir deneyle devam edeyim.

    deney grubu farelerimizin bir kısmının bağırsaklarını bakterilerden temizliyorlar. bunu nasıl yapıyorlar bilmiyorum. belki alkol veriyorlardır :) diğer yarısına müdahalede bulunmuyorlar. iki ayrı gözlem grubu olarak labirent içindeki hareketleri inceleniyor. bağırsakları temizlenmemiş gruptakiler peynire ulaşmak için yol katederken labirent duvarlarına yakın, sürekli tetikte, temkinli ilerliyorlar. bağırsakları temizlenmiş fareler ise daha bir vurdumduymaz, öz güveni yüksek, çekerim emaneti s... modunda hareket ediyorlar.

    sizin de kafanızda benzer bir soru oluştu mu? acaba beynimiz bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler tarafından sürekli manipülasyona mı uğruyor? mesela tehlikeli bir durum ile karşılaşıldığında salgıladıkları nörotransmitter maddelerle beynimize "sakin ol şampiyon sen bize lazımsın" mesajı iletip tehlikeli bölgeden kaçmamızı mı teşvik ediyorlar?:) yani direkt bu şekilde ani bir manipülasyon değil de, daha bir içgüdüsele dönüşmüş, "bizi korumakla yükümlüsün, her zaman tehlikeden uzak dur" mesajının sürekli iletilmesi durumu. peki besin tercihlerimizde kararlarımıza ne derece etkileri olabilir?

    bağırsaklar vücudumuzun değil de bakteri florasının beyni mi? hem onlar daha kalabalık:(
    #230808 nicholai rosicky | 4 yıl önce
    0tıp terimi