Yerleşim biriminin insana verilen bir sıfata dönüşmesiyle ortaya çıkan tabirdir. Milletin efendisi olduğu söyleniyordu ama günümüzde yavaş yavaş hakaret/argo içeren yöne doğru anlam genişlemesine/değişmesine uğruyor. Gelişmemiş, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyolojik olarak üstünde en çok durulan bireylerdir. Ülkemizde “köylü” kavramına ışık tutan en önemli belgeler edebiyat alanında zamanında oldukça önemli yer kaplayan toplumcu gerçekçi köy romanıdır. Roman dışında etkinin devam etmesi sinemaya da yansımış, ortaya halk nazarında eğitimsiz, acımasız toprak ağaları ve maiyetinde çalışan maraba takımı zihne kazınmıştır.
Bu sıfatın toplumdan topluma çeşitli farklılıklar taşıdığını ulusların bayraklarından takip edebiliyoruz. Sosyalist ülkelerde temsili olarak orak ve pala gibi köylüyü temsil eden metaların kutsal kabul edilen bayraklarda yer bulması, gerçekleşen devrimlerin ve üretimin ana kahramanı sıfatını yakıştırarak daha yüce bir sıfatla köylüler ödüllendirilmişlerdir. Abd gibi ülkelerde ise rejimin koruyucusu milliyetçi kesim olarak göze çarpıyor, ülkemizde olduğu gibi.
İşin sosyolojik boyutuna girmeden birkaç özellik sıralayarak yazıyı noktalayalım:
Köylü birbirini tanır
Köylünün Akrabalık ilişkileri gelişmiş olup çekirdek aile kavramı zayıftır.
Köylülerde Sosyal yardımlaşma üst düzeydedir.
Her köylünün içinde yaşadığı köyde uyması gereken ve yazılı olmayan toplumsal bir anayasası vardır. (en önemlisi budur, içi doldurulabilir.)
Köylü, ilişkilerin sıkı olmasından sebep kısmen komünal bir sistemin üyesi gibi davranmak zorundadır. herhalde bu yüzdendir ki Dediklerine göre devrimi gerçekleştirecek iki sınıftan biridir.
eğitime önem vermekle beraber eğitimden kaynaklanacak nüfus azalışını tehlike olarak görür.
konfüçyüsçü toplumlar haricinde, dünyanın çoğu yerinde hakaret olarak kullanılabilen bir terim.
mesela chicago'da yaşayan zenciler, diğer zencileri köylü olarak görürlermiş. soul müzik ortaya çıkınca da, blues dinlemek zenciler arasında köylülük sayılmaya başlanmış.
umut sarıkaya'nın da dediği gibi, gariban garibana zulmediyor hep...
Keşke köylüler ve yaptıkları işlerin öneminin farkına varabilmiş olsaydık.
Köylüleri cahil bıraktık. Cehalet fakirliği getirdi. Fakirlik köyden kente göçü arttırdı. Sanayi toplumu olmayı başaramadığımız gibi tarım toplumu da olamadık. Aldığı borçla karnını doyuran, doyurabildikçe de tarımı daha çok ihmal ederek kısır döngü girdabında boğulan bir ülke olduk.
Köylüleri ve inandıkları değerleri küçümsedik. Bu küçümseme demokraside platon'un 2400 yıl önce bahsettiği toplumsal açık haline geldi ve suistimal edildi.
Atatürk'ün yıllar önce söylediği sözün değerini dünya yeni yeni anlıyor, biz henüz anlamadık.
Birleşmiş milletler sürdürülebilir kalkınma amaçları içerisindeki 17 amacın büyük kısmı kırsal alanlarda yaşayan insanlara dokunuyor.
istanbul'da balık istifi gibi üst üste binmiş milyonlarca apartman dairesinden birinde yaşadığı için kendini "şehirli" zanneden güruhun, hor görmesine rağmen, çok değil, kütüğünde en fazla 1-2 kuşak önce taşıdığı sıfat.
Gelişmemiş ülkemizdeki köyden kente göçün çarpık niteliği nedeniyle yarı-köylü, yarı-şehirli hale dönüşmüş; ne ekonomik olarak ne kültürel olarak köylü de şehirli de sayılamayacak bir noktaya evrilmiş toplumsal tabaka. Bu sui generis kesimler Kimi zaman yılın bazı zamanları köyde, bazı zamanları şehirde olurlar. Kimi zaman köyde tarlası, evi vardır; ama geçinemez ve gittiği şehirde ne evi ne barkı vardır. Çarpık Kentsel dönüşümlerden önce yoğun olan gecekondu bölgeleri bu yarı-köylü, yarı-şehirli özelliğin en önemli görünümüdür. Kültürünün, toplumsal yapısının, ilişkilerinin ne köylü doğu ülkelerinde ne de şehirli batı ülkelerinde klasik örneğini görmek zor. Toplumsal alana da yansıması farklı oluyor bu hususun. Yani köylülük sadece kırsal alandan gidişle yok olan bir durum değildir. İsteklerimize ve arzularımıza göre de yok olan bir durum değildir. Toplumsal ekonomik kategoriler keyfi olarak değişmez, çok farklı biçimlerde kendini dayatır.
Geçim kaynağı çiftçilik ve hayvancılık olan insanlardır.
Köylü milletin efendisidir. Onların emekleri ile bugünleri gördük desek yeridir. Üreten insan her zaman iyidir. İnsanlığa katkı sağlar. Ama günümüzde kıymeti bilinmiyor ve aracılar yüzünden köylü ezilen kesimde yer almaktadır. Maalesef bu duruma kimse dur demiyor ve köylülerin ve köylerin durumu şuan gerçekten içler acısı.