ders çalışmak için çok da güzel bir mekan olmasa da yazı yazmak, ödev yapmak vs için güzel bir yerdir.
yakınımda olan bir tanesinde bir kadının 5-6 saat oturduğunu gözlemlemiştim bir seferinde. eğer benim görmediğim zamanlarda başka yerlere gidip geldiyse bilemem de derse giderken gördüğüm kadın okuldan dönerken de aynı yerde oturmaktaydı.
herhangi bir şubesinde, hiç bir şey yemeden/içmeden istendiği kadar oturabiliniyormuş.
mesela ders çalışmak istiyorsunuz ama açık havada ferahlamak istiyorsunuz, evin içine tıkılıp kalmak istemiyorsunuz; ve fakat paranız da yok.. gidiyorsunuz bir starbucks şubesine, açıyorsunuz defteri kitabı..
her çalışana ilk öğretilen şey "sakın kimseyi rahatsız etmeyin, ellemeyin, kaldırmayın, sipariş falan sormayın"mış.
tevekkeli değil; her starbucks'ta mutlaka bir masada laptop'ını açmış çalışan bir zat, başka bir masada defteri kitabı açmış ders çalışan öğrenciler, başka bir masada da oturmuş kitap okuyan bir kişi görürsünüz.
ikisinde de pazarlama mantığı aynıdır aslında. hayran olduğun kişi de sen de aynı kahveyi içiyorsun.
bana göre tek güzel yanı bir kahve alıp 8 saat oturabilmektir. hatta öyle şubeler var ki kahve almadan bile saatlerce oturabiliyorsunuz ama benim içime sinmiyor işte öyle yapmak. en azından bir tane kahve alıyorum.
ankara'da arjantin caddesi şubesi ders çalışmak, makale yazmak, kitap okumak için kütüphaneden bile daha ideal bir ortam sağlamaktadır. cidden çok ilginç bence.
3-5 sene önce yaz ayına banana yoghurt frappuccino adında süper (ve muhtemelen sağlıksız) bir içecek çıkartmışlardı. sadece o yaza özeldi, arkası gelmedi. buradan yetkilelere SESlenmek istiyorum; Banana Yoghurt Frappuccino'muzu geri verin.
en büyük dükkanını shanghai'da açmış olan kahve firması.
açıkçası asya'da bu tür girişimler yapmak epey riskli. çünkü daha çok çay içiliyor o taraflarda. örneğin japonya'da pepsi, coca-cola falan bile yeşil çay aromalı satılıyor. adamlarda öyle bir çay manyaklığı var.
ayrıca en ucuz ürünün 78 yuan olduğu bir kahveci, çin şartları için epey lüks kaçmakta.
Kahve bazlı sıcaklar konusunda, baristadan baristaya fark etse dahi, genel olarak düşündüğümde en kötüsü sanırım Starbucks tüm bu zincir kahveciler içinde. Açıkçası buradan soğuk bir içecek almak yerine mc Donalds'dan falan milkshake alıyorum artık, kahve içmem de gerekiyorsa anca flat white dayıyorum.
15 tl'ye kahve bulunmayan mekan. napıyorsunuz, paket kahve alıp onu mu yazıyorsunuz anlamadım ki. nedir bu 15 tl'ye kahve muhabbeti arkadaş? 5-6 tl'ye filtre kahve alıp günü kapatabiliyorsun işte, daha ne istiyorsun ki?
role models filminde süper bir geyiğin konusudur bu tip kahve zincirlerinde satılan italyanca kahve isimleri:
danny: can i get a large black coffee? barista: a what? danny: large black coffee. barista: do you mean a venti? danny: no, i mean a large. barista: venti is large. danny: no, venti is twenty. large is large. in fact, tall is large and grande is spanish for large. venti is the only one that doesn't mean large. it's also the only one that's italian. congratulations, you're stupid in three languages. barista: a venti is a large coffee. danny: really? says who? fellini? do you accept lira or is it all euros now? yutup
türkçe meali:
-bir de büyük boy kahve. -bir ne? -büyük boy kahve. -"venti " mi demek istediniz? -hayır, büyük demek istedim. -"venti" büyüktür. -hayır. "venti" 20 demektir. büyük boy, büyüktür. uzun da büyüktür. "grande " ispanyolca büyük demektir. burada büyük anlamına gelmeyen tek sözcük "venti". ayrıca italyanca olan da tek sözcük. tebrikler! üç dilde aptal olduğunuzu ispat ettiniz. -dinle, geri zekâlı. "venti" büyük kahve anlamına geliyor. -gerçekten mi? kim demiş? fellini mi? lira kabul ediyor musunuz, yoksa euro mu oldu?
peppermint mocha veya chai tea latte içmek için gittiğim kahve dükkanı. kahve dükkanları arasında türkiye standartlarının üzerinde. gelip dikilen garson yok. bağırarak konuşan insanlar yok. rahatsızlık duymadan oturulabilecek, ofis olarak da kullanılabilecek bir mekan. konsept güzel.
arada bir giderim. başım göğe ermez. fazla da oyalanmam, standart filtre kahvemi içer çıkarım. emekli bütçemi zedelemez. varsayıldığı kadar pahalı değil yani. çekirdek kahve alacaksam tschibo'yu tercih ederim. espresso içeceksem de gloria jeans'e giderim. starbucks büyütülecek ve üstünde tartışılacak bir şey değil bence. kaldı ki olmasa da eksikliğini hissetmem. neticede starbucks sıradan bir kahve zinciri, ne elit, ne de gurme. üstelik dış kaynaklı tek kahve zinciri de değil. buna karşılık starbucks üzerinden yürüyen bir kutuplaşma var memlekette. her kutbu bitirdik bir starbucks kaldı demek istiyorum sayın seyirciler.
özünde bir iki çeşit olan kahveyi allayıp pullayıp çeşitli kombinasyonlarla sunan kahvehane.
bir kahve ile akşama kadar oturulabilmesi gözümde o mekanı emekli amca kahvehanesinden farksız kılıyor.
Ayrıca ezik bir vatandaş olarak aşağıdakileri yapınca neden elit olunduğunu çözebilmiş değilim: - Starbucks'a gitmek - apple ürünlerini kullanmak - vw sahibi olmak
türk kahvesini ortalamanın üstünde büyüklükteki bir fincan ile servis yapıyorlar. yanında bir şişe su ve lokum da veriliyor. fiyat olarak da beş lira civarı bir şey ödüyorsun. kimse de tepende dikilip ne zaman kalkacağının hesabını yapmadığı için keyifle dergini okuyabiliyorsun.
Bugün herhangi bir mekanda içebileceğiniz kahvelerin fiyatı emin olun daha fazla.
kahve içmeyen ve kahve kültürü bir hayli zayıf bir insan olarak mecbur kalmadıkça gitmek istemediğim mekan. çünkü ahiret soruları gibi sorular soruyorlar. ve ben, tukenmekte olan kisi'nin girdilerini okurken olduğu gibi, bu soruların yarısını anlamıyorum.
misal, benim içebildiğim tek kahve türevi olan sütlü nescafe diye bir ürün yok. başta nescafe satmıyorlar zaten. ama git çay ocağına veya herhangi bir kafeye, "bir tane sütlü nescafe" de, "abi bizde jacobs var o olur mu" demezler. hemen kapıp getirirler. aynısını starbucks'da de yiyorsa.
öyle stresli bir mekan benim için. parasını pulunu geçtim. eziyeti yeter.
Hiç gitmediğim kahveci. Bana itici geliyor, bir de insanların özellikle kağıt bardağın fotoğrafını paylaşmasıyla daha itici geliyor. Kalabalık yerleri sevmem, bu sebeple de iticiliği pekişiyor. Şimdiki okuluma yakın bir yerde var. Yan dükkanı da başka bir kahveci. Oraya gidiyorum. Giderdim daha doğrusu. Sessiz, hoş bir yer ancak okulumdaki sosyal medya köleleri o dükkanın bardaklarını da taciz ettiler. Artık orası da itici geliyor. Kafamda Starbucks için oluşan anahtar sözcükler: bardak, gösteriş meraklıları, yeşil, kalabalık. Birgün sabahtan bomboş olduğu bir vakit bulursam gitmeyi düşünüyorum ama sanki yalnız takılamayacağım bir yer gibi bir çağrışım yapıyor.
amerika'da benzincide bile kahve satılır. biriyle denk geldiğinde ya da dur ulan bir kahve sigara içeyim dediğinde, a neyse starbaks varmış deyip tercih ettiğin yerdir. bedava diye dağıtanın 1 dolara verdiği kahveyi 1.25 e içersiniz, bir kutu kola da 75 centtir ya da 1 dolardır zaten. alım gücüyle 1 dolar=1 lira olarak bakarsanız olaya, kimse kalkıp 7 dolar bir kahveye vermez ulan.
bir bardak kahveye, tadı her ne kadar güzel olsa da, fazla fazla para kitleyen; gidenlerin gitmeyenlere oranla kendilerini daha elit hissettiği kahveci.