sağlamlaştırılmış yasalar ve devletin görece temizlenmesi sonucu iyice köşeye sıkışan suç örgütü. üyeleri yaşlanıyor, genç üyeler gelmiyor. üye yasısı 30 binlere kadar düşmüş, gücüyle beraber azalmaya devam ediyor.
ganghwa adası antlaşması ile kore işgalinin altyapısını hazırlayan japonlar, iş adamı olarak bunları da kore'ye göndermiştir. japonya kore'ye "bizim iş adamlarımızın güvenliği sizin sorumluluğunuz" dediği için de bu yakuza elemanları hem kore'de afyon ticareti, fuhuş gibi işleri eline alır hem de haraç kesmeye başlar. koreliler bunlara söz geçiremez, çünkü joseon krallığı bunları mecburen korumak zorundadır. böylece kore sermayesi japonların eline geçer.
benzer şekilde çin'de de fuhuş sektörünü ele alırlar. ama çin'de biraz daha barışçıl bir ele geçirme yaparlar. fiyat kırıp müşteri çekerler (zaten zararı imparatorluk ödüyor). öyle ki yakuza çin'de fahişe sıkıntısı çekmeye başlar. artık japonya'da ve mançurya'da kadınlar kaçırılıp çin'de fahişelik yaptırılırlar.
tabii ilginçtir; japonya bu yaptıklarıyla hem kore'de, hem de çin'de komünistleri güçlendirmiştir. fuhuş sebebiyle mançurya, çin ve kore'de feminist örgütlenmeler başlar. yani halk durduk yere "mao zedong güçlü adam, onu destekleyelim" dememiş çin'de. çan kay şek bu yapılanmaları desteklese belki halk çan kay şek'ten yana olacaktı. ama adam tayvan'a davet üzerinde gittiğinde bile tayvan'ın içine etmiş birisi.
ayrıca japonlar da kolayca elde ettikleri çinli kadınların etkisine girmiş ve japonya'da çin kültürüne özenme başlamıştır. kadınlara kolay ulaşmaya başlayan japon erkekleri de japon kadınlara ilgi göstermeyi bırakmış ve japonya'da kadınlar seksi görünmek için elinden geleni yapmışlardır. bunun etkileri günümüzde bile devam etmekte.*
kore ve çin'deki zevk kültürü en sonunda 1920'lerde, bu kültürü elinden geldiğince uzak tutmak isteyen japonya'ya da japonlar sayesinde sızar. japonya'da erotik yayınların artması da bu döneme rastlar. ayrıca japonlar ordu için ucuz eroin ve morfin üretimeyi de başarınca tokyo uyuşturucu müptelalarıyla dolar.
tabii japonlar da yavaştan "ne yapıyoruz lan biz?!" demeye başlarlar ama artık çok geçtir. çin ve kore'yi elde etmek için saldıkları yakuza, artık japonya'ya ve japon kültürüne de zarar vermektedir. ama ikinci dünya savaşı başladığı için kimse ahlaki sorgulamalara girmez. çin'de japon askerler bulduğu kadınlara tecavüz eder, ordu genelevleri kurulur.
ikinci dünya savaşı ertesinde japonya'da ipleri douglas macarthur alınca yakuza da mecburen yer altına çekilmek zoruna kalır. ama hala devletin maşası olarak da görevine devam eder.
artık finansal güçlerinin kalmadığı söyleniyor ama bakalım neler olacak. devlet böyle bir maşayı kaybetmek istemez gibi.
birçoğu özel güvenlik işine başlamış bu sebeple. bazıları da tarlalardan karpuz çalıp satıyormuş (malum karpuz epey pahalı japonya'da). falcılıkla uğraşanı bile varmış.
yalnız ben en çok turistlere eşyalarını satan yakuzaları sevdim. "otantik yakuza eşyası" güzel bir turist kazıklama yöntemi bence de.
japon kökenli uluslararası organize suç sendikalarına verilen isim. japonya'da bouryokudan denilir bunlara. anlamı suç gruplarıdır. kendileri ise kendilerine ninkyoudantai adını verir ki bu da şövalye olarak çevirilebilir sanırım (samurai ve şövalye ayrı şeylerdir bu arada).
yakuza ismi ise japonya'da 8-9-3 olarak adlandırılan bir kumar oyunundan gelir. rakamların okunuşu ya-ku-sa olmaktadır.
zaten yakuza'lar da ilk olarak kumarhane loncaları olarak kurulmuştur. çünkü feodal japonya'da para üzerine iş yapan kişiler toplum tarafından aşağılanmaktaydı ve haliyle aşağılanan kişiler de psikolojik olarak birlik olma ihtiyacı hisseder. böyle böyle bu adamlar birleşerek güçlenmiş ve japonya'nın ilerleyen yıllarında tüccarların güçlenmesi üzerine yakuzalar da "kıroyuz emme para bizde" diyerek kendi varlıklarını ilan etmeye başlamış ve tefecilik konusunda tüccarlarla yarışmaya başlamışlardır.
tabi tüccarlar efendi, okumuş, kültürlü insanlar oduğu için; yakuzalar yine kumarhane, genelev falan işletmekle yetinmiş ama en azından aşağılık kişiler olarak görülmekten kurtulmuşlar (bence hala aşağılık kişiler ama neyse).
japon polisine çok çektirdilerse de japon polisi bunlarla uğraşmaktansa yakuza klanlarını birbirine kırdırmışlardır ki hala bu politikaları devam eder. ayrıca klanların çoğuna polis sızmıştır ve artık eskisi gibi rahat rahat racon kesememekteler.
ben size şahit olduğum bir manzarayı anlatayım. bildiğiniz gibi japonya'da türk kebapçıları meşhurdur. ama bildiğiniz gibi türk insanı işportacılık yapar ve vergi vermeyi sevmez. bu nedenle seyyar dönerciler/kebapçılar da vardır japonya'da türklerin işlettiği. işte bunların çoğu yakuza'ya haraç öder. yakuza da bunları diğer yakuza klanlarına, ite-kopuğa ve zabıtalara karşı korur. nasıl ki polis yakuza'nın içindeyse, yakuzaların da çeşitli yerlerde adamları vardır ve zaman zaman baskınları önceden haber alırlar. işte ben de böyle bir dönerciden döner alacakken (sırf deneyim olsun diye, yoksa yüzüne bile bakmam orada) dönerci bana "abi baskın var topluyoruz tezgahı" deyip kaçmış ve beni elimde dönerimle baş başa bırakmış ve beni ayakta döner yemeye mahkum etmiştir. lanet olası yakuzalar...
dünya üzerinde bilinen 847 bin üyesi olan geleneksel japon suç örgütü.
üyeliğin vazgeçilmez ritüelleri var. en yaygınları çetesine ve hiyerarşiye göre değişen bir parmak kesmek ve genellikle elektrikli aletler yerine çok daha acı veren bir yöntemle dövme yaptırmak.
her iki ritüel de kefaret ödeme, cesaret ve güç gösterisidir.
bizdeki susurluk vari devlet-mafya modeline benzer bir havaları var. bakmayın makyajlanıp onur gurur bok püsür diye paketlendiklerine, yıllar boyu grev kırıcılık yapmış, sendikalara saldırıp sermayenin "ısır" dediğini ısırmış bir örgüt nihayetinde.
bizdeki gibi, ezeni seven, güçlüye güçlü olduğu için saygı duyan bir kamuoyunun büyük desteğini de alıyorlar yurtlarında.