sıkılmak diyoruz da esasında hayata karşı genel bir isteksizlik hali bu. yoksa herkesin gün boyu yapılacak irili ufaklı bir dünya işi, okunacak kitapları, izlenecek filmleri, dinlenecek müzikleri, yürünecek sokakları var. bunların hiçbirini yapmak istememekle başlıyor sıkılmak. yapacak şey beğenmemek. esasında keyif için yapılacak şeylere karşı bile duyulan isteksizlik. türlü sebepleri olabilir. çok hoş bir durum değil.
Naked filminde şu şekilde bir diyaloğa konu olan ruh hali : (Spoiler içerdiğini düşünmüyorum.) - ne oldu peki? Manchester’da sıkıldın mı ? - sıkıldım mı? hayır, sıkılmadım ulan. ben asla sıkılmam. herkesin sorunu tam da bu işte. Hepiniz sıkılıyorsunuz. doğa size açıklandı ve siz bundan sıkıldınız. yaşayan beden size açıklandı ve siz bundan sıkıldınız. evren size açıklandı ve siz bundan sıkıldınız. şimdi bol bol ucuz heyecan peşindesiniz. Parladığı ve öttüğü ve kırk farklı renkte olduğu ve yeni ve taze olduğu sürece bunların ne kadar boş ve adi olduğunu takmıyorsunuz. Benim için ne dersen de ama ben sıkılmıyorum ulan! -peki, anlaşıldı. -sende ne var ne yok? -biraz sıkıcı, aslında. :) - bu gülücük benim-
herkesin üç aşağı beş yukarı aynı olmasından, aynı yüzlerden, aynı tenlerden, jelatinini kazıdığım her "bul karayı al parayı" kartının altından hep aynı sonucun çıkmasından, hayatı daha doğarken elime verilmiş bir senaryo gibi oynamaktan, aynı sonlardan, farklı başlangıç, ama yine aynı sonlardan sıkıldım.
meyyal olduğumuz zevklerin aynılığından sıkıldım.
ilgimi çeken hiç bir şey, heyecanlandıran hiç bir durumun olmamasından, tek düze, basit, sığ organizmalar olmaktan, eni konu her işin aynı yere çıkması, zahmetle tırmandığın her yokuşun aynı düzlüğe varması, zamanın hep 24 saate bölünmüş olmasından çok sıkıldım.
tanım: anlatacak bir sürü şey olmasına rağmen, ağzımı açamayacak kadar olmak