gazetecinin görevi, elindeki gücün de bilinciyle geçmişin unutulmasını engellemek, gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak, yani toplum hafızasını ayakta tutmaktır. Bizim gazetecilerinse kendisi başlı başına toplumun hafıza sorunu. Her devrin adamı olmayı abartan gazetecilerle dolu etrafımız. Birisi bile utanmaz bundan çünkü bilirler ki unutulup gidecek nasılsa. Dün Anapla, fetoyle, Tayyiple bir olanlar bugün de imamoğluyla beraber mesela. Özkök de bunlardan birisi. İmamoğlu Karadeniz turu dayadı birkaç gündür, fotoğraflarını gördüm, özkök de peşinde. Nagehan alçı mesela bir diğer örnek desem, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
En son hatırladığım "bu 17-25 konularını da artık konuşmanın bir anlamı yok, meclis'e gelmeyecek nasıl olsa. hesaplaşma çizgilerini bir kenara bırakıp ileriye bakalım" gibisinden birşey karalamıştıı, orada bıraktım ben. Onu bırak, bunu unut, bana dokunma diyen ılık götlülerin devran dönse de ekmeğini yemeye devam etmesi uyuz ediyor beni.
18 aralık 2019 tarihli yazısında "Benim Katolik rahip dostlarım var. ‘Biz kilisede hiç Allah’ı konuşmayız’ diyorlar. Herhalde Allah’ı konuşmak için ateist olmak gerekir...” şeklinde bir alıntı yapmış olan köşe yazarı.
ben de bu yazıya "sanırım bunu söyleyen kişi hayatında hiç katolik kilisesi'ne gitmemiş, ayinlerde sürekli allah'tan bahsedilir." şeklinde bir yorum yazmıştım.