1. En güzel deniz :
    henüz gidilmemiş olanıdır.
    En güzel çocuk :
    henüz büyümedi.
    En güzel günlerimiz :
    henüz yaşamadıklarımız.
    Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
    henüz söylememiş olduğum sözdür...
    #290417 migfer tokmakel | 8 ay önce
    0şair 
  2. Milliyetçi döneminde yazdığı bir şiir,

    ey ırkım sen bir zaman
    avrupa'yı titreten
    istanbul'u fetheden
    fâtihlere maliktin
    ateş saçan sahralarda harbeden
    cengâvere sahiptin
    bir zamanlar avrupa
    cehl içinde yüzerken
    yine sen ey ırkım
    ilm-i vakte âşina
    âlimlere maliktin
    neden bugün avrupa
    sana meydan okusun
    neden bugün
    o cehalet yuvası
    sana ilim öğretsin
    #287592 migfer tokmakel | 2 yıl önce
    0yazar 
  3. Yol aydınlık.
    Radyo şarkı söylüyor:
    'Ne gelen var, ne haber,
    gün uzun,
    yollar uzak .. . '
    Neden?
    Halbuki ben,
    halbuki biz,
    haber herhalde
    ve çok yakında gelecek
    biliyoruz...

    Nâzım Hikmet

    www.youtube.com/...
    #281677 ma icari | 2 yıl önce
    0şair, yazar 
  4. her ne kadar aşkına vefasız biri olsa da, ben hala aşkın elçisi olduğunu düşünüyorum.
    Öyle ki yazdığı şiirleri en kallavi aşık dahi kaleme alamaz.
    Bu şiirlerin somut kılınmasına sebep olan şey, Nazım'ın aşkı iyi kavurması diye düşünüyorum.
    0şair 
  5. Memleketimi seviyorum:
    Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
    Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
    memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

    Memleketim:
    Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
    kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
    benim o kendi kendinden bile gizleyerek
    sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
    Memleketim.
    Memleketim ne kadar geniş:
    dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
    Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
    Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
    ve güneye
    pamuk işleyenlere gitmek için
    Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
    utanıyorum.

    Memleketim:
    develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
    kavak
    söğüt
    ve kırmızı toprak.

    Memleketim.
    Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
    alabalık
    ve onun yarım kiloluğu
    pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
    Bolu’nun Abant gölünde yüzer.
    Memleketim:
    Ankara ovasında keçiler:

    kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
    Yağlı, ağır fındığı Giresun’un.
    Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,
    zeytin
    incir
    kavun
    ve renk renk
    salkım salkım üzümler
    ve sonra karasaban
    ve sonra kara sığır
    ve sonra: ileri, güzel, iyi
    her şeyi
    hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,
    çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
    yarı aç, yarı tok
    yarı esir…

    İyi bir şair olmanın yanında iyi bir insandır da.
    İyi bir insan olması şiirlerine olgunluk katmıştır, renk katmıştır, samimiyet katmıştır.
    Memleketini çok sevmesine rağmen memleket Hasretiyle bu dünyadan göçmüştür.

    Fakat sen bu memlekette en fazla anılan ve en fazla konuşulan şairlerden oldun nazım, belki bu senin hasretini bir parça hafifletir.

    İyi ki doğdun.
    #238703 migfer tokmakel | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0şair 
  6. en güzel savunulmuş insandır.
    can yücel, nazım hikmet'e "kartpostal şairidir" diyen duygu asena'ya;

    "kart sensin, postal da sana girsin!"

    diyerek noktasal bir özet yapmıştır.
    #238700 mike ehrmantraut | 4 yıl önce
    4şair 
  7. Gözler var:
    muhabbet.
    Gözler var:
    buğdayları güneşli bir harman manzarası gibi bakıyorlar.
    Ve sonra ikide bir
    ve sonra yine o göz:
    inatla ve ısrarla bakan
    ve yarılmış kaşı
    ve pınarından sızmakta kan.
    #238676 metodolojik | 4 yıl önce
    0şair 
  8. Bugün itibariyle 119. yaş gününü kutladığımız usta'mız, can'ımız.

    İyi ki doğdun usta, iyi ki !


    "Allahtan büyük ne var, demişler, çocuklar var, demiş.
    Öyle ya çocuk Allah korkusunu bilebilir mi?
    Bilmez.
    Kim kimden korkmazsa, o ondan büyüktür."

    -Nazım Hikmet Ran

    #238646 becoolnotfool | 4 yıl önce
    0şair, yazar 
  9. gönlümde daima özel yeri olan üç şairden biri. diğerleri ahmet arif ve orhan veli.
    #229987 rindvezahid | 4 yıl önce
    0şair 
  10. komünist olmamda che guevara'yla birlikte ilk katkıyı yapmış, fidel gibi sadece ilk adıyla da hitap edilebilen büyük insanların familyasından büyük şair. biz çocukken adam yayınlarının bastığı sekiz ciltlik şiir kitapları kütüphanemizde dururdu. on dört yaşında bütün ciltleri okumuştum. klasiklerden sonra okuduğum ilk kitaplardı. en değer verdiğim eseri ise çok zekice yazılmış bir şiir-roman olan "benerci kendini niçin öldürdü?"dür. güneşi içenlerin türküsünü de çok severim. ama sağ olsun bütün cenazelerimizde ve anmalarımızda bağıra çağıra şiiri okuyan borazan sesli 68 kuşağından ağabeylerimiz bu şiire dair sevgimi bir miktar azalttı ne yalan söyleyeyim.

    nâzım sadece şiiriyle değil, kendi ait olduğu sınıf olan aristokrasiye(her iki taraftan dedesi de osmanlı paşası. o zamanlar osmanlı devletinin bürokratlarının önemli bir bölümünün toprak beyi olduğunu unutmamak gerek.) ihanet edip işçi sınıfının şairi olmasıyla da çok büyük. bu günümüzde neredeyse yaşanması imkansız bir olay. tarihin çarklarının hızlı döndüğü, büyük ekim devrimi'nin etkisinin bütün dünyaya yayıldığı dönemin özelliklerini de göz önünde bulundurmak lazım tabii.

    iyi bir şair olması ise tartışmaya açık değildir. isteyen şiirlerini beğenmeyebilir, kendisini ve ideolojisini sevmeyebilir. ama nâzım sadece türkiye'nin değil dünyanın en iyi şairlerinden biridir. sadece, kendisi de büyük bir şair olan, neruda'nın nazım hakkında yazdıkları bile onun ne kadar büyük bir şair olduğuna kanıt olarak sunulabilir. işin komik tarafı edebiyatın en az sevdiğim dalı şiir. bana ne zaman en çok sevdiğim/beğendiğim şairi sorsalar, attila ilhan cevabını veririm. politik yönümü bilenler ve bilmeyenler ilhan'ı nâzım'dan da mı üstün tuttuğumu sorduklarında ise nâzım'ın tasnif dışı olduğunu, zaten o'nun tartışmasız bir biçimde türkiye'nin en büyük şairi olduğunu , o'nu en sevdiğim şair olarak söylemenin gereksiz olduğunu söylerim. dolayısıyla o'nun büyüklüğünü, o kadar içselleştirmişim ki, büyük bir ukalalıkla söylemeye tenezzül bile etmiyorum.
    #206988 ozel universitede calisan leninist akademisyen | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0şair 
  11. Korkuyor
    kocaman yanakları
    sarkıyor yağlı, sarı.
    Korkuyor Adnan Menderes
    Üç saate indi uykusu.
    Hiçbir korkuya benzemez
    halkını satanın korkusu.

    Bir Hazin Hürriyet Sayfa 132 - Bilgi Yayınevi 1.Basım

    dizelerinin sahibi, memleketin güzel insanı.


    #206576 el ogro | 4 yıl önce
    0şair 
  12. iyi şiirleri olmakla birlikte iyi bir şair olup olmadığı tartışmaya açıktır. işbu iddia türk şiirindeki pekçok isim için geçerlidir. övüle övüle göklere çıkartılan sezai karakoç, necip fazıl kısakürek, cemal süreya, turgut uyar, iyi şiirleri olan şairlerdir ancak iyi şair ne yazık ki çölü andıran türk şiirinde pek azdır.

    asaf halet çelebi iyi şairdir. ismet özel iyi şairdir. orhan veli kanık iyi şairdir, attila ilhan iyi şairdir, vesair.

    iyi şair olmanın önkoşullarından biri olan özgünlüğü haizdir bu isimler çünkü.

    : entry'de herhangi bir ideolojik önyargı ya da kaygı mevcut değildir. edebiyat, tüm ideolojileri ayağının altına alıp tepeleyecek kadar yüce ve ciddi bir meseledir zira.
    #205614 hortoloji | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0şair 
  13. Son 50 yılın en iyi 50 şiirinden biri seçilen şiiri:

    yıl 62 mart 28

    prag-berlin treninde pencerenin yanındayım

    akşam oluyor

    dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer

    akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedimtoprağı severmişim meğer

    toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen

    ben sürmedim

    platonik biricik sevdam da buymuş meğer

    meğer ırmağı severmişim

    ister böyle kımıldanmadan aksın kıvrıla kıvrıla tepelerin eteğinde

    doruklarına şatolar kondurulmuş avrupa tepelerinin

    ister uzasın göz alabildiğine dümdüz

    bilirim aynı ırmakta yıkanılmaz bir kere bile

    bilirim ırmak yeni ışıklar getirecek sen göremeyeceksin

    bilirim ömrümüz beygirinkinden azıcık uzun karganınkinden alabildiğine kısa

    bilirim benden önce duyulmuş bu keder

    benden sonra da duyulacak

    benden önce söylenmiş bunların hepsi bin kere

    benden sonra da söylenecek

    gökyüzünü severmişim meğer

    kapalı olsun açık olsun

    borodino savaş alanında andırey’in sırtüstü seyrettiği gök kubbe

    hapiste türkçeye çevirdim iki cildini savaşla barış’ın

    kulağıma sesler geliyor

    gök kubbeden değil meydan yerinden

    gardiyanlar birini dövüyor yine

    ağaçları severmişim meğer

    çırılçıplak kayınlar moskova dolaylarında peredelkino’da kışın

    çıkarlar karşıma alçakgönüllü kibar

    kayınlar rus sayılıyor kavakları türk saydığımız gibi

    izmir’in kavakları

    dökülür yaprakları

    bize de çakıcı derler

    yar fidan boylum

    yakarız konakları

    ılgaz ormanlarında yıl 920 bir keten mendil astım bir çam dalına

    ucu işlemeli

    yolları severmişim meğer

    asfaltını da

    vera direksiyonda moskova’dan kırım’a gidiyoruz koktebel’e

    asıl adı göktepe ili

    bir kapalı kutuda ikimiz

    dünya akıyor iki yandan dışarda dilsiz uzak

    hiç kimseyle hiçbir zaman böyle yakın olmadım

    eşkiyalar çıktı karşıma bolu’dan inerken gerede’ye kırmızı yolda ve yaşım on sekiz

    yaylıda canımdan gayri alacakları eşyam da yok

    ve on sekizimde en değersiz eşyamız canımızdır

    bunu bir kere daha yazdımdı

    çamurlu karanlık sokakta bata çıka karagöz’e gidiyorum ramazan gecesi

    önde körüklü kaat fener

    belki böyle bir şey olmadı

    ….

    çiçekler geldi aklıma her nedense

    gelincikler kaktüsler fulyalar

    istanbul’da kadıköy’de fulya tarlasında öptüm marika’yı

    ağzı acıbadem kokuyoryaşım on yedi

    kolan vurdu yüreğim salıncak buluklara girdi çıktı

    çiçekleri severmişim meğer

    üç kırmızı karanfil yolladı bana hapishaneye yoldaşlar 1948

    yıldızları hatırladım



    severmişim meğer

    gözümün önüne kar yağışı geliyor

    ağır ağır dilsiz kuşbaşısı da buram buram tipisi de

    meğer kar yağışını severmişim

    güneşi severmişim meğer

    şimdi şu vişne reçeline bulanmış batarken bile

    güneş istanbul’da da kimi kere renkli kartpostallardaki gibi batar

    ama onun resmini sen öyle yapmayacaksın

    meğer denizi severmişim

    hem de nasıl

    ama ayvazofki’nin denizleri bir yana

    bulutları severmişim meğer

    ister altlarında olayım ister üstlerinde

    ister devlere benzesinler ister ak tüylü hayvanlara

    ayışığı geliyor aklıma en aygın baygın en yalancısı en küçük burjuvası

    severmişim

    yağmuru severmişim meğer

    ağ gibi de inse üstüme ve damlayıp dağılsa da camlarımda yüreğim

    beni olduğum yerde bırakır ağlara dolanık ya da bir damlanın

    içinde ve çıkar yolculuğa hartada çizilmemiş bir memlekete gider

    yağmuru severmişim meğer

    ama neden birdenbire keşfettim bu sevdaları prag-berlin treninde

    yanında pencerenin

    altıncı cıgaramı yaktığımdan mı

    bir eski ölümdür benim için

    moskova’da kalan birilerini düşündüğümden mi geberesiye

    saçları saman sarısı kirpikleri mavi

    zifiri karanlıkta gidiyor tren

    zifiri karanlığı severmişim meğer

    kıvılcımlar uçuşuyor lokomotiften

    kıvılcımları severmişim meğer

    meğer ne çok şeyi severmişim de altmışında farkına vardım bunun

    prag-berlin treninde yanında pencerenin yeryüzünü dönülmez bir

    yolculuğa çıkmışım gibi seyrederek
    #205557 gurthang | 4 yıl önce
    0şair, yazar 
  14. Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?

    Demiş şair. Sahi geldi mi hiç aklınıza? Sevmeli mi o da biz seviyoruz diye?
    #205554 f klavye | 4 yıl önce
    0şair 
  15. üvey kızı anna stepanova, röportajda kendisi hakkında pek bilinmeyen anılar ve anekdotlar anlatmış. oldukça detaylı bir röportaj. link: www.turkrus.com/...
    #205552 sorg | 4 yıl önce
    0şair 
  16. ölümsüz gençliğin şövalyesi,
    ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
    bir yaz sabahı fethine çıktı
    güzelin, doğrunun ve haklının:
    önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
    altında mahzun ve kahraman rosinant'ı.

    bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
    hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
    yolu yok, don kişot'um benim, yolu yok,

    yel değirmenleriyle dövüşülecek.

    haklısın, elbette senin dulsinya'ndır dünyanın en güzel kadını,
    elbette sen haykıracaksın bunu
    bezirganların suratına,
    ve alaşağı edecekler seni
    bir temiz pataklayacaklar seni.
    fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
    sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
    ağır, demir kabuğunun içinde
    ve bir kat daha güzelleşecek.
    #205551 beren and luithen | 4 yıl önce
    0şair 
  17. ben
    senden önce ölmek isterim.
    gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi,
    beni yaktırırsın,
    odanda ocağın
    üstüne korsun
    içinde bir kavanozun.
    kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni görebilesin
    fedakarlığımı anlıyorsun:
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    ve toz oluyorum
    yaşıyorum yanında senin.
    sonra, sende ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    ve orada beraber yaşarız
    külümün içinde külün
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi oradan atana kadar.
    ama biz
    o zamana kadar
    o kadar karışacağız ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile
    zerrelerimiz
    yan yana düşecek.
    toprağa beraber dalacağız.
    ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak iki çiçek açacak:
    biri sen
    biri de ben.
    #205548 beren and luithen | 4 yıl önce
    0şair 
  18. Fikirleri ve ideolojisi tartışılabilir. Ancak şairliği ve şiirlerinin güzelliği tartışılamaz.
    #205509 uyhef | 4 yıl önce
    0şair 
  19. Lakaplari; guzel yuzlu sair ve mavi gozlu dev'dir.
    Ayrica yasakli oldugu yillarda gecimini saglayabilmek icin Orhan Selim mahlasini kullanmistir. Aksam ve Tan gazetelerinde bu isim ile fikra yazarligi ve basyazarlik yapmistir. O donemde Kendisi Orhan Selim'i ayni adli siirinde soyle tanimlar:

    Benim siska
    Benim ciliz
    Benim zavalli cocugum orhan selim!
    Sen
    Benim,
    Ne gozum
    Ne kolum
    Ne kafamsin
    Sen
    Benim,
    Bir kursun balyasi gibi agir, siska sirtina bindigim
    Ve alninin teriyle gecindigim
    Ilk ve son adamsin!
    #200550 dragut | 4 yıl önce
    0şair 
  20. şair, yazar, aktivist ve komünist sevdalımızdır.

    kısaca bende bıraktığı etkiyi özetlemem gerekirse, daha 16 yaşındayken yaşadığı coğrafyanın arabesk kültürünü çözümleyip şu sonuca varmış olması tokat gibidir...

    "kalbimde yok bile sana kinim
    bence şimdi sen de herkes gibisin"
    #193720 ares | 4 yıl önce
    0şair, yazar 
  21. Bu Memleket Bizim

    Dört nala gelip uzak Asyadan
    Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
    Bu memleket bizim

    Bilekler kan içinde
    Dişler kenetli
    Ayaklar çıplak
    Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
    Bu cehennem, bu cennet bizim

    Kapansın el kapıları
    Bir daha açılmasın
    Yok edin insanın insana kulluğunu
    Bu davet bizim

    Yaşamak bir agaç gibi tek ve hür
    Ve bir orman gibi kardescesine
    Bu hasret bizim

    Nazım Hikmet

    Bu dizeleri yazan şairimiz.
    0şair 
  22. “Ben yanmasam,
    Sen yanmasan,
    Biz yanmasak,
    Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..”
    #183060 becoolnotfool | 5 yıl önce
    0şair 
  23. serbest şiirleri kadar çok güzel rubaileri de olan şairimizdir.

    sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
    halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
    ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
    ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...

    "— şarapla doldur tasını, tasın toprakla dolmadan," — dedi hayyam.
    baktı ona gül bahçesinin yanından geçen uzun burunlu, yırtık pabuçlu adam :
    "— ben, bu nimetleri yıldızlarından çok olan dünyada açım," — dedi,
    "şaraba değil, ekmek almaya bile yetmiyor param..."


    ölümü, ömrün kısalığını tatlı bir kederle düşünerek
    şarap içmek lâle bahçesinde, ayın altında...
    bu tatlı keder doğduk doğalı nasibolmadı bize :
    bir kenar mahallede, simsiyah bir evde, zemin katında...

    ömür gelip geçiyor, vakti ganimet bil uyanılmaz uykulara varmadan :
    yâkut şarabı billûr kadehe doldur, seher vaktidir ey delikanlı uyan...
    perdesiz, buz gibi odasında uyandı delikanlı,
    gecikmeyi affetmeyen fabrikanın canavar düdüğüydü uğuldayan...

    ben, bir insan,
    ben, türk şairi komünist nâzım hikmet ben,
    tepeden tırnağa iman,
    tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibâret ben...

    insan
    ya hayrandır sana, ya düşman.
    ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun
    ya bir dakka bile çıkmazsın akıldan...


    çürüksüz ve cam gibi berrak bir kış günü
    sımsıkı etini dişlemek sıhhatli, beyaz bir elmanın.
    ey benim sevgilim, karlı bir çam ormanında nefes almanın
    bahtiyarlığına benzer seni sevmek...
    #162591 memosh usta | 5 yıl önce
    0şair 
  24. Seninle biz
    Birbirimizi
    Ve insanların en büyük dâvasını Sevebildik
    Dövüştük onun uğruna , yani
    "Yaşadık" diyebiliriz.
    #133624 c h o n | 6 yıl önce
    0şair 
  25. youtu.be/... Sonunda “Nasıl ya ?” Diyeceğiniz bir video :)
    #127938 aptiisakrak | 6 yıl önce
    0şair