1. haklarında epey spekülasyon dolanan eski antlaşma karakterleri. spekülasyonların sebebi de aslında büyük ölçüde çeviriler.

    protestanken yazdığım numaralı girdide bahsetmiştim biraz. şimdi tekrar yıllık kutsal kitap okuma programına devam ettiğim için bir kez daha bahsedeyim dedim, henüz geçenlerde tekrar okumuşken ilgili bölümü.

    çevirisi yapılırken çoğunlukla ibranice kavramların yunanca eşleniği kullanılmış. zaten mot a mot anlamlı bir çeviri yapmak dünya üzerinde mümkün değil. mesela ferhan şensoy'un fransa'da sigara alma sıkıntısı en güzel örneğidir bunun. sen tüm kibarlığınla "bir paket lütfen" dersin, tekelci anlamaz. ama "bana maviler geçir" diyen adamı anlar. şimdi "bana maviler geçir" diye bir tercüme yapsak, türkiye'de kaç kişi anlar bu cümleyi?

    ikinci husus ise kitabının yorumlanması.

    protestan iken, protestanların "kutsal kitap literal olarak yorumlanır" görüşünü savunuyordum. ama katolik eğitiminden geçince bunun yanlış olduğunun farkına vardım. literal olarak yorumlarsanız sadece yüzeysel bir okuma yaparsınız. ama kutsal kitap metinleri katman katmandır. bir cümlenin 4-5 farklı anlamı olabiliyor. hatta bazen bir kavramın mitoloji üzerinden anlatıldığı bile oluyor. yani evet, yahudi-hristiyan kutsal metinleri mitolojik kavramlara da yer verir. çünkü bu metinler sayfa sayfa gökyüzünden inmedi. tanrısal vahiyle yazıldı. haliyle ortada bir "iletişim" durumu var ve "tanrı insanların mitolojileri üzerinden anlatım yapamaz" diye de bir kural yok. şimdi tanrı, sevgisinin bir sonucu olarak yarattığı ve zeus'a tapan bir adamla yahudilerle iletişim kurarken yaptığı bir iletişim yöntemiyle iletişim kurabilir mi? gauloises örneğinden gidelim. tanrı yahudilere "bana maviler getirin" deyince yahudiler gidip tekelden gauloises alıp tanrı'yı getiriyor olsun. ama yunan adama tanrı'nın "bana maviler getir" demesini anlamaz. belki de ona "bana galyalı kadının tütününden getir" demesi gerekecek.

    özet olarak nefillerin hikayesinin anlatılması da boş yere "şurada da mitolojik bir öğe olsun da insanlar spekülasyon üretip dursun." diye kutsal metinler içerisinde bahsedilmiş bir hikaye değil. hikayenin sembolik bir arka planı var.

    hepimiz 'nı biliyoruz. çince içerisinde bile tufana dair izler var. yani çin'deki adam bile olaydan uzak kalamamış, bir şekilde dilinde yer etmiş bu olay. işte bu tufan aslında nefillerin eseridir bir nevi.

    nefiller insan kızlarını çekici bulup evlenen düşmüş meleklerdir. bu meleklerin düşme sebebi de tanrı'yı reddetmeleri. islam anlatısındaki "adem'e secde etmediler" gibi bir durumları yok. adem'i geçtim, bu varlıkların doğrudan tanrı ile problemleri var. işte bunlar hep sembol. ama "aman canım sembolik işte, değersiz yani" gibi bir sembol değil. bu semboller hayatımızın içerisinde hala olan semboller. düşmüş melekler aramızda varlar ama sembolleri düşmüş melek olmak. yani melek değiller. ama düşmüş meleklerle sembolize ediliyorlar işte.

    yani ortada kötü varlıkların iyi varlıklarla evliliği, karanlığın aydınlıkla evliliği var. bu evlilikler de tufana sebep olacak olaylara sebep oluyor. yani insanlar kötülüğe, tanrı'ya karşı savaşmaya meylediyor. bir nevi 'nden ayrıldıktan sonra insanın ruhsal anlamdaki en temel meselesi yani. tanrı'yı sevecek miyiz, yoksa ona düşman mı olacağız?

    işte bu insan-nefil evliliği motifi daha sonra kutsal metinlerde hep karşımıza çıkacak olan bir motif.

    normalde tanrı'yı izleyen insanların tanrı'yı izlemeyenlerle kan bağı kurmaması gerekiyor. tanrı 'i bu sebeple nod topraklarına sürmüştü. bir nevi suç işleyenin toplumdan soyutlanıp ceza çekmesinin prototipi bu olay. bu sürgün sayesinde kayin soyu ile adem soyu karışmadı. kötüler ve iyiler ayrı durdular. ama nefil-insan evlilikleri bu bariyeri kaldırdı. at izi, it izine karıştı. ama anlaşılıyor ki, nuh soyu bir şekilde temiz kalmış ya da tanrı'ya sadık kalmışlar. tanrı'dan lütuf alması da bu yüzden.

    bir nevi sisteme reset atmak için de bu tufan gerekti. nefil-insan karışık soyu yeryüzünden silindi ve insanlar tekrar tanrı ile barıştılar. ama bu ilk antlaşma, son antlaşma olmadı ne yazık ki.
    #282987 bachophile | 2 yıl önce
    0mitolojik kavram 
  2. (bkz: ) / (bkz: )

    kelime anlamı olan "düşmüşler" / "gökten düşenler" / "kovulmuşlar" / "gökyüzünden gelenler" gibi anlamlara sahiptir.

    çoğunlukla ve 'ta yer alan bir hikaye/kavram olarak bilinse de kökenleri çok daha eskiye; - mitolojilerine kadar dayanır. ismiyle karşımıza çıkan hikayesi, ortaya çıktığı her mitte ve inanışta farklı bir şekilde aksettirilmiştir.

    kaynaklarında ismiyle gezegeninden gelen devler,
    kaynaklarında (sümer ile paralele bir şekilde) gezegeninden gelen devler,
    'ta ve cennetten kovulup/kaçıp insanlarla çiftleşerek üreyen bir devler nesli,
    'de insanlığı koruması ve yol göstermesi için gönderilip sonradan insan kadınlarına aşık olan ve cenneten kovulan gözcüler,
    'da ise şeytanın ve cinlerin insanlarla sevişmesi sonucu doğan bozuk ırk olarak anlatılmaktadırlar.

    ayrıca bu "düşmüş" meleklerin isimlerinin , , , , , , , olduğu; dünyaya inmelerine öncülük eden meleğin ise olduğu belirtilir.

    genel olarak = insan kadınlarla sevişen meleklerden gelen soy

    nefilim hikayesinin sonu nuh tufanına bağlanmaktadır; zira nefilimlerin çoğalması ve dünya üzerinde ortaya çıkarttıkları sorunlar hadsafhaya ulaşınca tanrı sinirlenmiş ve nuh'u gemi yapmakla görevlendirip sonrasında, seçilenler haricinde kalan tüm insanları ve nefilimleri boğarak öldürmüş, temizlemiştir.)

    -kişisel yorumlama-
    yani mevzusunun ortasında bir "sevişme" durumu var.
    insan kadınları ile sevişen bir takım doğa üstü güçlere sahip canlıların ürettiği soydur nefilim ve tasvirleri hep "dev" şeklindedir.
    ninelerimizin dedelerimizin bize anlattığı, bir dudağı yerde dudağı gökte, çüküyle dağ deviren, üfürğüyle alevler saçan fantastik devler hep bu çüküne hakim olamayan gökyüzü canlılarının insanlarla sevişmesinden doğmuştur. (hatta 'un "daş yok mu daş" diye sapanla kuş avlar gibi avladığı 'ın yeryüzünde kalmayı başarmış son biri olduğu söylenirdi -ki adam esasında hastasıydı)

    daha sonra yapılan fantastik kurgu yorumlarda ve uyarlamalarda nefilimlerin melek-insan sevişmesi sonucu doğan bir ırk olması yerine ebedi ve ezeli savaşta bulunan melek ve şeytanların arasından "savaşma seviş" felsefesi ile hareket edip birbirleriyle halvet olan melek ve şeytanların soyundan gelen varlıklar olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır. bu konudaki uyarlamalara örnek olarak ve serilerinin hikayeleri örnek verilebilir. hikayesinde de aynı mantıkla ismiyle geçerler. (kesin 300'üncü bölümü devirip amerikalıların arka sokakları gibi olan 'de de bu konu mutlaka işlenmiştir ama izlemediğim için bilemiyorum.)

    sonuç olarak:
    birileri birileriyle sevişmiş, derdi ceremesi bize kalmış.
    #118451 the ancient one | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0mitolojik kavram 
  3. eski antlaşma'nın yaratılış kitabında bahsi geçen topluluk.

    "İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi."

    yaratılış 6:4

    "Nefiller’i, Nefiller’in soyundan gelen Anaklılar’ı gördük. Onların yanında kendimizi çekirge gibi hissettik, onlara da öyle göründük.”

    çölde sayım 13:33

    her iki ayetin ortak noktası da bu adamların heybetli oldukları yönünde. bunun dışında çok da kendilerinin özelliklerinden bahsedilmiyor. lakin kelimenin kökenine inildiğinde (nfl) "düşmek" anlamı çıktığı için nefillerin tanrı katından kovulmuş isyankar melekler oldukları da düşünülmekte. ayrıca da bunlar hakkında "düşmüş" kelimesini kullanmakta.
    #118445 bachophile | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0mitolojik kavram