Her gün biraz daha fakirleşmemize sebep oluyor ve bunu "en çok fakirleşene" anlatmak çok daha zor. Çünkü bilim milliyetçilik ve inanç simsarlığından beslenemiyor.
Dün, türkiye varlık fonu, üç kamu bankasına 21 milyar türk lirası tutarında sermaye enjeksiyon edeceğini açıkladı. Bir nevi kamu bankalarına "resmi" destek. 2008'de sıcak paranın nasıl kullanıldığını bildiğimiz için bu pompalamanın acaba özel sektöre finansman desteği olarak mı, yoksa yandaşlara suni teneffüs olarak mı değerlendirileceği merak konusu. Doğal işleyiş gereği sermaye artışı yapılacak bankalara dibs ihracı ile gerçekleştirilecek fakat her bankaya eşit tutarda mı, yoksa farklı oranlarda mı destek sağlanacağını bilmiyorum fakat devletin her yerde de belirttiği üzere bankaların kredi politikalarını esnetmesi için kısa dönemli de olsa iyi bir gelişme.
Ayrıca FED, bugünden itibaren özel sektör tahvillerine yatırım borsa yatırım fonlarını almaya başlayacağını açıkladı lakin deli yine deliliğini yaparak basın toplantısını terkederek bir baskı hissettirdi piyasalarda. Ana oyuncu Çin, tedbirleri ve finansman desteklerini artıracağını açıkladı. Wuhan'da da 5 yeni vaka tespit edilmesi, hemen peşine Çin'in bu destek planı açıklaması hepimizi olduğu kadar, piyasaları da tekrar diken üstüne getirdi.
Diğer deli olan arabistan, petrol üretimini 1 milyon varil daha azaltacağını belirtti, ki bu da bir nevi opec anlaşmasını tekrar bozacağını gösteriyor.
Piyasalar, bireyler, şirketler tekrar çekimser ve pesimist duruşa geçeceklerdir. (Umarım yanılırım.) Unutmayın, "dünyada en zengin 10 oyuncu, bir resesyon beklentisi içerisindeyseler, resesyon yakın demektir."
Ayrıca her ne kadar bilimden uzak bir söylem olarak görsem de, piyasaların psikolojik dinamikleri gereği birçok kez kendini haklı çıkaran bir söylem vardır : Dolar, geldiği yeri unutmaz. Evet, Türkiye tarafından yapılan nispeten olumlu açıklamalar (erdoğan dün, ilk defa chp'e teşekkür etti.), sermaye destekleri, üç bankaya bddk işlem yasağının kalkması derken uzun süre sonra kur ilk kez yanıt verdi bu hamlelere ama ne kadar sürekli olacağını bilemiyoruz.
6,97 - 7,1 arası bir dalgalanma bu hafta için normal karşılanabilir ama yukarısı, yapılması düşünülen yeni hamleler için durdurucu etki yapabilir.
Barajı geçip meclise girmesine az kaldı. gelecek seçimlerde hangi ittifaktan katılacak merak konusu.
Duruma göre euro, sterlin ve kuveyt dinarı üçlü ittifak yapıp %50+1 barajını geçerek başkanlıkta önemli bir pozisyona gelebilirler ileride mecliste neler göreceğiz bakalım !
İstanbul sözleşmesini feshedip hdp'ye kapatma davası açarak oyunlarını bozduğumuz, faiz yükselterek enflasyonu da yükselten merkez bankası başkanını görevden almamızdan rahatsız olan dış güçlerin ülke ekonomisi üzerinde oynadığı oyunlar neticesinde asya piyasalarında cuma gününe göre 1tl yükselerek açılmış kurdur. Bizi bu Bizans oyunlarıyla çökertemeyeceksin batı..
Piyasa ekonomileriyle yükselmesi hiç de şaşırtıcı olmayacak şeydir.
Ben şaşırmıyorum şahsen. Sen yerli tohumunu ekme, fabrika üretimin montaj sanayisinden bir milim yukarısı olmasın, yolsuzluk alsın başını gitsin, abd'nin eğitim sistemine kadar girmesine izin ver, savunma sanayi dışında doğru düzgün teknoloji yatırımın olmasın, mantar gibi imam hatip aç kısaca yarı sömürge yaşa sonra da dolar bu kadar çıkıyor diye ağla.
görünen o ki yarı sömürgeden tam sömürgeye indirilmek isteniyoruz.
Ben şahsen sorunun kökünden çözülmesi taraftarıyım. " Tam bağımsız Türkiye" demeyen kimsenin yanında yokum.
Yoksa bugün akp var yarın bkp olur sonra ckp olur.
Ben sürekli 1992-2002 arası dönemi yaşamak istemiyorum.
"çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar."
-mustafa kemal atatürk
Ekleme : sen bunların hepsini hak ettin turkoo hepsini hak ettin.
benzin 5 lira olduğunda "olsun ben hep 50 liralık alıyorum" diyen kafalar şimdi de "dolar isterse 50 lira olsun, bize ne?" demeye başlamış. bu uçsuz bucaksız cehalet midemi bulandırırken bir yandan da şu soruyu soruyorum kendime: "bu kadarıyla başa çıkmanın bir yolu var mı?"
Keyif çayı içerek izlediğim parametre. Hayır dolar zengini falan da değilim dövizim de yok ama, sayın devlet başkanımız devletlü padişahımızın dün malatya'da arz ettiği üzere keyif çayı içip a haber izleyerek toz pembe bir ütopyada yaşıyorum. Öbür türlüsü yorucu oluyor zira...
Ha bir de, bu ülkenin ve dünyanın genel konjonktüründe pastanın kaymağını yiyebilmiş, lise mezunu adamın müdür olabildiği çağda ev-araba-tükan alıp, 45 yaşında emekli olabilen, kendini garantiye alan baby boomer tayfanın çıkıp da "biz şunu gördük bunu gördük, tüp kuyrukları hülooğğ" demesine dayanamıyorum. Gençliğin ülkeye, hayata, geleceğe dair tüm umutlarını sömürdünüz, aklınızı da öğüdünüzü de götünüze sokun şimdi. Şu çağda bu yaşta olup vasıfsız eleman olarak asgari ücrete bile iş bulamayacak çapulcu müsvetteleri çıkmış bık bık ötüyor... sus ve gaganı çaya sok şimdi.
berat albayrak'ın istifa belirsizliğine üzülüp yükselmeyi bıraktı. hatta düştü. nereden baksan %5 düştü. yani dün 10 milyon lirasını dolara yatıranın bugün 500 bin lira zararı var.
yarın istifa hadisesi yalan çıkarsa ya da kabul görmezse buna tepkisi nasıl olur bu arkadaşın kestiremiyorum. ani bir sevinçle nereye fırlar bence kimse bilmiyor.
Tanım: amerikan para biriminin türk lirası cinsinden değeri.
Cumhuriyet ilk kurulduğu dönemde 1 amerikan doları 1,67 türk lirasıyken 1938 yılında 1,26 türk lirası olmuş. Ülkenin bir kurtuluş savaşı atlatmış olması gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor. Buna rağmen türk lirası değer kazanmış.
Bu girdinin yazıldığı tarihte 1 amerikan doları 8,1640 tl değerine ulaştı. Zamanında paramızdan 6 tane sıfır atmış olduğumuzu düşününce aslında bugün 1 dolar = 8.164.000 türk lirası yapıyor.
altımilyondörtyüzyetmişdokuzbinüçyüzatmışbeş kere tur bindirmişler bize.
Hani oturup düşünürken "bizim paramızdan 8 kat daha değerli" diye düşünmemek lazım. Gerçekte 8 milyon kat o.
Peki ne yapacağız? belki 1 dolar = 1000 yeni türk lirası olunca bir kere daha özet alırız, bu sefer 6 sıfır biriktirmeden peşin olarak 3 sıfır atarız.
Çünkü mevcut politika nedeniyle artışla mücadele için elimizde başka yöntem yok. Belki utanmayıp 3 sıfır birikmesini beklemeden paramızın sonundan bir tane sıfırı peşin olark sileriz. Vallahi süper fikir. Artık eskisi gibi 6 sıfır atmak zorunda olmadığımız bir ekonomimiz olur. Erken tedbir alırız bu sefer. Bravo. Zaten hepimiz memnun olmuştuk, hesap makinlerimizin ekranına sığmıyordu rakamlar. para birimimiz tl değil "milyon tl" idi o zamanlar.
Bu durumda 1 dolar 0.8 TL olur. Bu kararı hemen alsak yeni paralar basılana kadar 1 tl değerini yakalamış olsak; 2021 yılına 1 dolar = 1 tl olarak girebiliriz. Vallahi şahane, sene sonuna 4 tl demiştik, 1 tl yaptık deriz. Nefis lan. Üstelik bu icraatı çılgınlar gibi sevinçle karşılayacak en az 15 milyon insan buluruz.
dur bakayım 15 milyonda kaç sıfır var? hepsi sıfır lan işe bak. allahın hikmeti işte.
asya piyasalarında 8.30 dolaylarından alınmaktaymış. haftasonu piyasalar kapanınca tcmb başkanını görevden almak pek işe yaramamış gibi. yatırımcı yok, üretim yok, alım gücü yerlerde, işsizlik tavan, enflasyon tavan (bi ara topyekün mücadele vermiştik kendileriyle kazandık mı yenildik mi), faiz yüksek (faiz lobisine de boyun eğdik ama olsun) ,vatandaş ekmek kuyruğuna, hatta çürük meyveye muhtaç. bütün bunlara rağmen içi boş müjdeler, kanal istanbul vs...
iç savaşsız bir ülke nasıl dibi görür sorusunun cevabıyız adeta.
italyan sanatçı maurizio cattelan'ın "libertà - odio - vendetta - eternità" (özgürlük - nefret - intikam - sonsuzluk) kelimelerinin baş harflerinden oluşan l.o.v.e. isimli heykel çalışmasını akla getiren kur.
orta parmak hariç, diğer parmakların kesik olduğu 6 ton ve 11 metre yüksekliğindeki heykel, milano'daki Borsa italiana (italyan borsası) binasının önüne yerleştirilmiştir.
paylaşacağım haber reisin londrada Chatham House'da katıldığı bir toplantıdan. aşağıya haberin ve konuşmanın can alıcı noktalarından bazıları. ekonomi veya kurların baskıyla, lafla, duayla, ilahilerle, ezanlarla veya demogojiyle yoluna sokulamayacağına, tek adam yönetiminde yapılan yanlış ekonomi politikalarının yatırımcıları da nasıl kaçırdığına dair düne ve bugüne ışık tutuyor bana kalırsa. link
düşük faiz oranları düşük enflasyon getirir "Financial Times, Erdoğan'ın düşünce kuruluşu Chatham House'da yaptığı özel toplantıya katılan uzmanların da benzer bir şaşkınlık yaşadığını ve cumhurbaşkanının toplantıya katılanlardan 'düşük faiz oranlarının düşük enflasyon getirdiğini lütfen öğrenmelerini istediğini' yazıyor."
"Erdoğan'ın sözleri TL'yi vurdu" "Gazetenin dünya haberleri sayfalarındaki 'Erdoğan'ın ekonomi yönetimindeki denetimini arttırma vaadi Lira'yı vurdu' başlıklı haberde ise, 'Recep Tayyip Erdoğan'ın, gelecek ay yeniden cumhurbaşkanı seçilirse, para politikasında daha sıkı bir kontrolü olacağı yönündeki sözlerinden sonra, Türk Lirası gelişmekte olan pazarların para birimlerindeki büyük düşüşte başı çekti' deniyor."
"dış güçler" "Ancak Financial Times 'dünkü TL satışlarının, yüksek faiz oranlarından faydalanan 'yasadışı para simsarları' diye tanımladığı çevrelere karşı saldırganlığı giderek artan Erdoğan tarafından tetiklendiğini' söylüyor."
"tek adam rejimi" "Erdoğan'ın Bloomberg televizyonuna verdiği röportajda söylediği 'Bir defa siz devlet başkanısınız. Halk para politikalarıyla ilgili konularda kimi sorumlu tutar? Bunu Başkan'a soracağına göre para politikalarında etkili olan bir Başkan görüntüsü vermeye mecburuz.' şeklindeki sözlerini de yansıtan gazete, son üç ayda yüzde 15 değer kaybeden TL'nin dolar karşısındaki değerinin dün bir noktada rekor derecede düşük seviyelere indiğini belirtiyor."
aslında insan durup bu döviz kurlarının yükselmesi kimin işine yarıyor diye düşününce her şey mantıklı geliyor. 10 lira olursa bile şaşırmam bundan sonra
Çok değil iki sene önce "satın 1.5 liraya inecek" diyenlerin bugün hala alkışlandığı sürreal fenomen.
2003 yılında internet kafede hollanda'lı bir amca ile tanışmıştım. Dünyanın dört yanında çalışmış, 2 senedir türkiye'de. "İş hayatında bir kuralım oldu, hep dolarla maaş aldım" dedi. O zamanlar monster falan yeniydi, "büyüyünce kaderini buralarda ara" dedi.
Adam 40 senedir sektirmeden haklı çıkmış, üzerinden 15 sene daha geçmiş hala haklı çıkıyor.
Bugün gerçekleşen 475 puan artırıma beklendiği üzere anında reaksiyon vermiş fakat hemen akabinde yukarı ivmeli harekete devam eden kur.
Klasik tavır ve söylem olan "piyasalar zaten fiyatlamıştı." gibi teorik görünümde ama içi boş yorumlara girmeyeceğim. Artık bambaşka bir sektörde çalışıyorum fakat yine de soran olursa;
Yıl sonuna kadar yatay seviyede seyreder ve 7,80-8,30 bandında bir hedefleme rasyonel olacaktır diyorum.
İlimden yoksun yönetimlerin bir türlü kendi işleyişine bırakmamalarından mütevellit kısa vadede düşme trendine girmesi zor görünüyor. Minör düşüşler / yükselişler böylesi bir dönemde kabul edilebilir bir durumdur fakat her şeyi olduğu gibi, regülasyon politikalarını da kendi rüya tabirlerine göre yorumlayan bir yönetimin, aldığı anlık kararlar neticesinde dizginlenmesi git gide zorlaşıyor.
Güncel verilere göre Çin'in ihracatı, nisan ayında sürpriz bir şekilde yüzdesel oranda arttı. Bu da imalat sanayi üzerindeki direnç hedeflemesi üzerindeki baskıyı bir nebze olsun kırdı. Japonya Bankası, teşvik tedbirlerini artıracağını duyurdu. Deutsche Bank, "enteresan" şekilde kar ettiğini raporladı. S&P, italya bankalarının kredi notunu düşürmedi ve bana göre en önemli kararlardan birisi de buydu. Güney Kore, stoklarının dolu olduğunu bildirdi, vb vb. derken gördüğünüz üzere dünyada artık "global" bir çözümden söz edilemiyor, tabir-i caizse her ülke kendi çözümlerini devreye sokmaya çalışıyor. "Dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur." diyen bir zümrenin takipçileri, bunun için de "ee?" veya "dolarla ne alakası var" diyebilir.
ABD'de işsizlik oranları her geçen gün dizginlenemeyecek şekilde artıyor ve global efektten ötürü tüketimi canlandırmak için birçok parametre devreye sokuluyor. Nakdi para pompalanması piyasalarda bir karşılık bulmadı ve bekledikleri gibi enflasyonu da artırmadı; bu bir avantaj olarak değerlendirilse de, işsizlik oranlarına etkisi kuramsal olarak negatif (Philips Eğrisi). İnsanlar, temel gıda gereksinmeleri hariç bir harcama eğiliminde değiller. Eski sistem dediğimiz "yastık altı" tasarruf yönelimi artacaktır. Yani, kağıt paraya olan talep ve bu da kaçınılmaz son olan "para"nın değerini artıracaktır. Özetle; kur yükselecektir.
Davranışsal finans'ın ne kadar önemli bir alt başlık haline geldiğini yeni anladı dünya ve hep dediğim gibi; artık yeni bir şey söylemek zorunda.
(En basit bu kadar anlatabildim, umarım faydalı olur.)
Üretim ekonomisi yerine beton ekonomisi tercihi sebebiyle dolar lehine olan ivmenin artmasından korktuğum kurdur. Fabrikanın silah olduğunu, egemenliğini korumada neredeyse silah kadar önemli bir kuvvet olduğunu anlamamıza vesile olmasını umduğum kurdur.
An itibariyle 'direnç' kavramını yerle bir ederek ilerliyor; tüm teamüller, kuramlar çökmüş vaziyette. Denilecek çok şey var ama şimdilik tek diyebileceğim yegane şey, nakitte kalın.
Tanım: Ekonomi bakanının hiç ilgilenmediği, devlet başkanının ise karşısında 'allah'ı ile savunmaya geçtiği kur.
Arkadaşlar, Bu ülke batıyor. Protesto etmeli miyiz? Yoksa korkak davranıp bekleyecek miyiz? Yoksa protesto etmek iktidarın işine mi gelir?
E seçimlere kadar bu dolar 15-20 olursa ne olacak? Geçen her saniye aleyhimize mi?
Kafamda deli sorular. Bu kur olayını halledemeyen hükümetin üstüne bir de görmezden gelmesi sinirlerimi bozuyor. Ben yurtdışına çıkıp gezmek istiyorum bazıları gibi de diplomatik pasaportum yok. Hadi turistik aktiviteyi karşılayabiliyoruz diyelim en basitinden vize başvuru ücreti bile belimizi büküyor.
Bu durum benim fena halde sinirlerimi bozmaya başladı. Anayasal hakkım olan protestoyu kullanmak istiyorum artık.
Beklendiği gibi tırmanışa geçen kurdur. Piyasalar çoktan 2021 fiyatlamasına ve pozisyon almaya başladılar. Siyasi içerikte girdiler yazmamaya gösteriyorum ama artık bu ülkede 'siyaset', magazin dünyasının bir parçası haline geldiği için bir iki şey karalamak; naçizane yorumlamak istedim.
Oturup, uzun uzadıya iktisat tarihinden, kuramların ve uygulamaların istatistiki sonuçlarından bahsetmeyeceğim. Ekonomi, artık tüm dünyada 'psikolojik' unsurların ağırlığı ile biçim alan bir sistemler bütünü haline geldi. Yakın dönemde başlayan ve halen daha içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinin etkileri bunun en basit örneği.
"Şakkadanak, ben dolarla ilgilenmiyorum." ve yazmaktan dahi utanacağım binlerce benzeri örneklerle mizah yapmak istemiyorum ama hakikaten bazen de izahı olmayan şeylerin, mizahı oluyor.
Dün akşam bildiğiniz üzere bir de 'ışık' krizi çıktı. Gerçi krizin olmadığı, daha doğrusu yapay bir mağduriyet üzerinden yapılan manipülasyonlar ile meydanlarda / televizyonlarda bağırılıp, çağrılmadığı gün mü var; değil mi ? Gerçekten artık sosyolojik tespitler yapmak gerek uzmanlar, gerekse bizler yorulduk. İnsanların ne bir şey söylemeye, ne de yazmaya mecali kaldı. Şimdi oturup tarihten örneklemeler yaparak mı konuşalım ? İşi gücü bırakıp dünya iktisat tarihi düzleminde naçizane akademik bir şeyler mi karalayalım ? Şahsen benim, kendi kendime bile bunları düşünecek, yorumlayacak gücüm de kalmadı, enerjim de, isteğim de.
İlkokul mezunu bir imam tarafından kandırılma lüksüne sahip olabiliriz, olabilirsiniz ama ülke yönetme gayesiyle ve vaadiyle varoluşlarını izah eden insanların bu tip lüksleri yoktur. Kredileri vardır ama borçlarını düzenli ödeme koşulu ile. Ne yazık ki hem kişisel kredilerini, hem de ahlaki kredilerini tüketmiş; bireysel kkb' gibi, ülke kkb'sini de dünya ölçeğinde bozmuş kişilerden başka türlü bir sonuç beklenebilir miydi ?
2008 krizinde gelen parayı geçtim, hakikaten geçtim; dillerinden düşürmedikleri ve belli ki düşürmeyecekleri '15 temmuz şehitleri' için toplanan paraların / bağışların hesabını veremeyen bir ülkeye siz olsanız yatırım yapar mıydınız ? Mikro olarak anlatıyorum. Bırakın siyasi münakaşaları, görüş farklılıklarını, iktisadi teamülleri, dünya konjonktürlerini falan; gerçekten böyle bir ülkeye güvenip, 1 tane çeyrek altın emanet eder miydiniz ? Etmiyorsunuz zaten; "Halkımızın yastık altındaki birikimlerini dolaşıma sokmalarını bekliyoruz." bu laf tanıdık geldi mi bir yerden size ? Eminim gelmiştir.
Tabii bizler de çıkıp; " e abi hani senin allah'ın vardı; bir el atamaz mı şu dolara?" diyemiyoruz değil mi ? Zaten böyle bir soruyu boş ver; "sayın cumhurbaşkanım" demediğin sürece gözaltı tehlikesiyle karşı karşıyasın, değil mi ? Bak ne diyorum; siktir et allah'ı, doları, moları; soru soramadığın bir ülkeye çeyrek altını da geçtim, donunu güvenip verir misin ? Vermezsin.
Dolayısıyla öyle hollanda'ya kızdım, portakal keseyim; ameriga'ya kızdım, iphone parçalayayım; sanki tüm dünyanın sikindeymişsin gibi "dış güçler bizi kıskanıyor." diyeyim ile olmuyormuş demek ki, değil mi ?
Ha pardon, bir de ışık krizinden bahsetmiştim. "Gençler eğleniyor, bundan bize ne" ;keşke şehzade gibi rahat olabilsem ve ben de "dolarla ilgilenmiyorum." diyebilsem ama olmuyor işte. Siz becerebiliyor musunuz bunları diyebilmeyi ?
Dolayısıyla artık teknik analiz falan kasıp, iyice kafanızı şişirmeyeceğim.