1. Birtakım şeylerin beni 180° değiştirip bambaşka bir insan yaptığına ispat niteliğindeki konulardan bir diğeri.
    Çocukken 4. Katta camdan cama geçen bir tipken şimdi yükseklerden aşağı bakarken tüylerim diken diken oluyor.
    Düşme korkusundan çok, nedensiz ve bilinçsizce kendimi aşağıya atıverecekmişim gibi geliyor. Üstelik intihar güdüsü de içermeden, tasarlamadan, anlık.
    Bir açıklaması var mıdır bilmem. Araştırmadım da.
    #185446 aleph | 5 yıl önce
    0hastalık 
  2. bilimsel adı akrofobidir ve aslında temelinde düşme korkusudur. evrimsel psikolojiye göre öğrenilmiş korkulardan biri değil, insanlara doğuştan programlanmış iki korkudan biridir ve hayatta kalma olasılığını arttırır. bu teoriye göre yüksekten korkan insanların tehlikeli bir durumdan kurtulma veya o durumdan tümden kaçınarak hayatta kalıp, üreme ve genlerini bir sonraki nesle aktarma ihtimalleri daha yüksekmiş. bu sebeple de yükseklik korkusu nesilden nesle aktarılmış.

    uzmanlar bu yüzden tüm fobiler veya korkular gibi zamanla ve azar azar maruz bırakma terapisi bu yüzden akrofobide işe yaramadığına inanıyorlar.
    şahsen benim de yüksek bir binadan aşağıya bakarken, ya da küçük bir uçakta uçarken içim sıkışır sanki. ne işin var senin o kadar yüksekte der gibi.
    #185472 lachattenoire | 5 yıl önce
    0hastalık 
  3. açıkçası bu korkuyu tanımlamanın biraz güç olduğu düşüncesindeyim. bende var mı yok mu bilmiyorum. bilimsel olarak baktığımda asansöre binmekten dahi korkulduğu belirtiliyor. (kapalı alan korkusu değil, asansörün yukarıya çıkmasından dolayı oluşan yükseklik korkusu) balkonlara çıkamama ya da çıkılsa bile içeriye en yakın tarafa oturma, uçağa binememe (%20 'lik kitle bunu korku olarak görmüyormuş) gibi gibi birçok belirtisi varmış. şahsen uçağa keyifle biniyorum, asansörden falan da çekinmem genelde ama mesele balkona gelince duruyorum. yıllarca giriş katta yaşamış biri olarak 8. kat balkonundan tabi ki aşağıya bakamıyorum. burada aklıma şu geliyor; acaba yıllarca yere yakın bir evde oturduğumuz için mi yüksek balkonlar bana ürkütücü geliyor yoksa hakikaten yükseklik korkusuna mı sahibim? alışkanlık olması biraz daha ağır basıyor sanki.

    ayrıca yükseklik korkusundan ziyade bir düşme korkusu da olabilir diye düşünüyorum. ki bu da oldukça olası. balkondan bakarken illa ki bir yerden tutmak istememin nedeni de belki yükseklik korkusundan ziyade düşme korkusu olabilir. düşünsenize 38 bin feet'te (yaklaşık 11-12 km) giden bir uçaktan aşağıya bakarken çekinmiyorsunuz ama 20 metre yükseklikteki balkon size ürkütücü geliyor. burada da yine düşme korkusu ihtimali ağır basıyor çünkü uçak kapalı bir ortam iken balkon açık bir ortam.
    #185188 laz ziya | 5 yıl önce
    0hastalık 
  4. çocukluk anılarının etkisinin hiçbir zaman geçmeyeceği, bir tutam bile azalmayacağının en güzel örneklerinden biri.

    incir ağacından düşüp kolunu bacağını kırmış çocuğun ilerleyen yıllarda yükseklikle ilgili bir sıkıntısı olmuyor. o "bitmek bilmeyen düşüşten korkma"yı minimal bir bireyken yaşamış ve öyle ya da böyle atlatmış oluyor. hiç ağaca çıkmamış, dalların üzerine verdiği ağırlığın pompalattığı adrenalini tüm vücudunda hissetmemiş insan ise, oldukça saçma anıları sebebiyle her zaman yüksekten korkuyor, bunu atlatamıyor. 'ın 'ında bu korkuyla ilgili evrimsel olarak beyin fırtınası yaptığı ve muhtemel ataların dallardan dallara kuş gibi süzülerek atladığı zamanlarla şimdiki zaman arasındaki farklılıkları yorumladığı güzel bölümler vardı. "rüyadaki düşme hissi" temelinde ilerleyen pasajların satır aralarında bu korkunun mevcut olduğunu anlatıyordu.

    aşağıya bakarken kafasını balkon demirlerinin arasına sıkıştırmış bir çocuk olarak, bu korkumu hiçbir zaman atlatamayacağım. ne uçağa binmek ne 'da uzun vakitler geçirmek ne sonu dev havuza bağlanan kaydıraklardan son sürat inişe geçmek ne de 30. kattan zemine bakmak düşme korkusunu sonlandıracak eylemler olabilir. aynı adrenalini tekrar tekrar yaşamaktan başka bi' getirisi olduğunu düşünmüyorum. korkunun temeline inmek de doğru gelmiyor bana. ne boyutta boktan olduğunu kimsenin bilemeyeceği yıkım dolu anı parçalarını bu korkunun içinde bilinçsizce ortaya çıkarmaya çabalamak, bambaşka sorunların kucağına oturmak için fırsat vermek anlamına da gelebilir.

    "bırak, korku olduğu kadarıyla kalsın" mottosunu sahiplenenlerdenim. bu korkuyu onlarca yıl belli bir seviyenin altında tutmayı başarmış insanın yoktan yere "acaba neden böyleyim?" diye sorgulaması ve bu korkuyu çözmek için üstü tozlu anıları kurcalaması hem yükseklik korkusunun yıllar sonra seviye atlamasına sebep olabilir hem de bilinçaltının lağım kanallarını ortalığa dökmeye fırsat verebilir. her iki durum da lose-lose bence.
    #185346 lake of the hell | 5 yıl önce
    0hastalık 
  5. Hayatta korktuğum iki, üç şeyden bir tanesi. 2. katta otursam bile camdan bakamam, yüksekten bakan birisine dahi bakamam. Gerek sporcuyken, gerek diceylik yaparken, gerekse de kurumsal hayattayken haliyle hemen hemen her hafta uçak yolcuğu yapmak durumunda kalıyordum ve alkolü bırakmadan önce hatırı sayılır ölçekte alkolle birlikte, 1 adet xanax almadan binemiyordum. (saat kaç olursa olsun; sabah uçağı ise geceden kalma binerdim.)

    Bu böyle olmaz diyerek dolaşmadığım psikiyatr, terapist kalmadı; en sonunda güya türkiye'nin en ünlü psikiyatrlarından birisine gittim ve bana "korkunun üzerine gitmelisin." dedi. "ee ne yapayım, günde 5 kere uçağa mı bineyim" diye çıkıştıktan sonra ne olduğunu hatırlamıyorum, karakolda imza atarken bulmuştum kendimi.

    Alkolü ve sigarayı tamamen hayatımdan çıkarttıktan sonra panik atak da gitti, uçak korkusu da. Sadece hala daha cam silemiyorum, birisi silerken evde duramıyorum o kadar.

    Korkumun üzerine gidecekmişim; sanki köpektir bu da günde 40 kere sevince korkumu yeneceğim. Mal.
    #185190 becoolnotfool | 5 yıl önce
    0hastalık