Haiti folklorundan dünyaya yayılmış olan efsanevi varlık. Harvardlı botanist E. Wade Davis'in yaptığı araştırmaya (kitabı; The serpent and the rainbow) göre Vudu büyücüsü 'bocor', zehirli bitkilerden ve hayvanlardan ya da bir etkisi olduğu bilinmeyen otlardan bir karışım hazırlar. Karışımın en önemli unsuru balon balığının zehri tetrodotoksin. Ya enjektörle verilen ya da yemek yoluyla (açık yaradan da mümkün) alınarak kana giren karışım kişiyi ölmüş gibi gösterir. Uyuşturulan, yaklaşık yedi sekiz saat sonra uyanacaktır lakin çoktan gömüldüğü için havasızlıktan ölecektir. Genelde bunu yapan büyücü, zehirlediği kişiyi mezardan çıkarır, onu şeker kamışı, tatlı patates ve en önemlisi de halüsinasyonlara ve düşünebilme yetisinin yitirilmesine sebep olan bir otla (datura stramonium) zorla besler. Böylece konuşamayan, kendi kendine beslenemeyen kişi cadının kölesi haline gelir.
Davis'e göre zombileştirme sadece bireysel bir suç yahut şeytani bir davranış değil ciddi bir toplumsal müeyydide. Kölelikten kaçıp dağlara ormanlara sığınan siyahilerin yönetici grupları, topluluklarını kontrol altında tutmak, kuralları uymayacak olanları ya da ihanet edecekleri caydırmak için bu mitten bir hayli yararlanmışlar.
Vicdan duygusundan yoksun olduğu için şanslı olduğunu düşündüğüm varlık. Vampir olsa gönlünü bir hatuna kaptıracak vejeteryan olmaya karar verecek. Kurt adam olsa sabah üstünde başında kanla uyanınca bana ne oluyor lan diycek. En temizi zombi olmak. Bilincin yok bir şey yok. Tüh keşke 200 gram az et alsaydım demiyorsun. Yazık oldu kıza demiyorsun. En fazla kafanı kopartsınlar . koşmaktan sürekli açlığı bastırma isteğinden kurtul. Ohh misss. Şimdi insanlar düşünsün.
ebedi aşkımdır. ilk zombi filmimi 7 yaşındayken izlemiştim. george romero'nun 68 yapımı night of the living dead filmiydi. işte o an vuruldum bu arkadaşlara sonra yıllar içinde piyasada ne kadar zombi temalı film varsa izledim.
önce doğarız sonra ölürüz ikisinin arasında çoğu zaman geçer ağlamakla eskiden kördük görüyoruz şimdi zombi olmak en güzeli girilecek ve çıkılacak bir şey yok görüyorum şimdi! bu kadar basit! yavaştır hareketlerimiz çünkü kaçmak gereksiz ne anlamı var kaçmanın? aşk ise kaçtığın hayat bir hapishaneydi, bulduk anahtarını anahtar bir zombinin ısırığı!