1. En güzel spor. Yıllarca yapmak istedim ama fırsat olmadı nihayet bu hafta başlamayı planlıyorum ama çekincelerim var. Sol ve sağ kolumda sinir sıkışması var (hafif düzeyde kübital tünel) ve daha kötüye mi gider diye korkuyorum açıkçası ama sırf sinir sıkışması var diye spor yapamamak da aptallık baktığında. Doktorlar veya benzer sıkıntıları yaşayanlar dönüş yaparsa sevinirim.
    #277300 Sabbracadabra | 3 yıl önce
    0mücadele sanatı 
  2. avustralyalıların kelimesini telaffuz etme şekli.
    0mücadele sanatı 
  3. bugün altın kızlarımız sayesinde tarih yazdığımız branş.

    #276489 becoolnotfool | 3 yıl önce
    0spor dalı 
  4. Az önce çok sevdiğim bir kardeşimin sorduğu soru üzerine tekrar canlandırmak istediğim başlığa dair dövüş sporu.

    "Benim babam, senin babanı döver." bilinçaltı düşüncesi ile yapılacak sporun branşı seçilmez. Evet; boks, özellikle son jenerasyon olarak bizim dönemimizde dahi merdiven altı bir spordu. Serserilikle özdeşleştirilen (ki dönem özelinde birçok noktada doğru), tamamen kaba kuvvete dayalı yanılgısıyla hor görülen bir spordu. Fakat artık son yıllarda artık hemen her branşta olduğu gibi boksta da estetik kaygılar ön plana çıktı. Tabii ki yeni antrenman teknikleri ile birlikte daha kompleks bir spor haline gelerek daha kaslı bir sporcu görünümüne kavuşan boksör profilinin daha tercih edilebilir bir profil olmasıyla beraber; (bkz: ) sonrası boks'un bir dövüş sporundan ziyade, kurallar eşliğinde daha nazikçe yumruk atılan / defansif puantaj sistemi ile birlikte özünden kopan bir spor haline gelmesinin de bu imaj değişikliğindeki payı çok büyük. İnsanların kendileri veya daha önemlisi çocukları için bir branş tercihi yapmadan önce düşünmeleri gereken şey, başka bir şey olmalı.

    Hiç kimse çocuğunu, "büyüdüğü önüne geleni dövsün veyahut iyi dövüşsün." niyetiyle boksa yazdırmaz. Çocuklar, tıpkı benim gibi genellikle aileden gizli saklı olarak bir şekilde bu dünyanın içine girerler ve sonraki yıllarının istikametini belirlerler.

    Eğri oturalım, doğru konuşalım; beğenilmek, insanın en temek içgüdüsü. 70 milletten insanla çalıştım; "ay şişko erkeklere bayılıyorum, öf hatunun selülitlerine bak taş gibi." gibi karşı cinse yönelik hayali olan bir kişiye denk gelmedim. Kapitalizm, vesaire falan onlara girmeyeceğim.

    Erkekler için en temel fikir; kaslı olması gerektiğidir. Pardon, kaslı gözükmesi. Kuvvetli değil, kaslı. Bu tip estetik kaygılar, neoliberal pazarlama politikaları (üçkağıtları) ile birleşince, boks sporunda da (bkz: ) gibi boksörden ziyade, vücut geliştirmeci arkadaşlar türemeye ve pazarlanmaya başladılar. Ve kıymet de gördüler.

    Her şeyin bir doğası vardır ve modernleştirilmemesi gerekir düşüncesindeyim. Hiç şimdi kıçımızı sağa sola atmayalım; boks, arabesk bir spordur ve özünde "dövüşmek" vardır. "Kahrol düşman, al sana bomba" tavrıyla boks yapılmaz. Yapılması istenir ama yapılamaz. Dediğim gibi doğasına aykırıdır.

    Bir dönem kısa bir süreliğine de olsa birçok kişiye özel program dersleri verdim ama dönüp baktığım zaman halen daha bir şeylerin değişmediğini görüyorum. Özellikle kadınlar; fizyolojinize uygun bir spor değil boks. "Ayhh erkek sporu bu, siz yapamazsanız." demiyorum; ama inanın sizlere uygun değil.

    Kadınların en çok önem verdikleri bel altı bölgelerinin daha çok çalışmasına ve şekillenmesine izin veren, daha çok kick boks gibi disiplinleri tercih etmenizi öneririm.

    Ben yine esas diyeceğimi unuttum; neyse. Alın size boks işte, 2 dakikada ne diyeceğinizi unutuyorsunuz.

    #240950 becoolnotfool | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0spor dalı 
  5. eldivenlerin girmesiyle baştan aşağı değişmiştir. o eski kovboy filmlerindeki, geçen yüzyıla ait fotoğraf ve resimlerdeki şimdi bize komik gelen, avuçlar kendine bakacak şekilde, kafa gerideki duruş, yerini modern ortadoks garda bırakmıştır.

    eldiven yoksa çeneyi elle korumak zordur. ayrıca raund sınırının olmadığı, saatler süren maçlarda tüm gücünüzle attabileceğiniz yumruğun sınırı vardır. elleri ilk roundlardan kırmamak için maçlar sık, hafif-orta kuvvette sol yumruklarla geçerdi. solu hızlı çıkarmak için el önde, ve yukarı doğru tutulurdu.

    belki bu giriyle bir boks tarihi serisine başlarım.
    #192179 son kurtadam | 4 yıl önce
    3mücadele sanatı 
  6. Nüfus kağıdı üzerinde 1 yaş daha küçük gözükmemin,
    Hayatımdaki birçok dönüm noktasının,
    Toplumda genel kabul görmüş normlarla yüzleşmemin,
    Ölümden dönmemin,
    Aldatılmanın,
    Arkadan vurulmamın,
    Bir ömür gerçek dostluğun peşine düşmemin,
    Gaddar olmamın,
    Merhametli olmamın,
    Sahte övgülerin,
    İğrenç yalakalıkların,
    Hala daha her gün buz gibi suyla duş almamın,
    Gelenlerin,
    Gidenlerin,
    vb,

    sebebi..

    Sabah 5 - Akşam 7 arası durmak bilmeyen antrenmanların eziyetini bile özleten, ormana yürüyüşe gittiğimde arada bir ağaçlarla da olsa sparring yaptıran ve "o kadar da ölmemişim" dedirten ama öte yandan "yaşlandın artık oğlum" dercesine acımasızca yüzüme haykıran ve;

    Hakkında girdi yazmayacağım dememe rağmen bu saatte aklıma gelen..

    Yok, yok; özlemedim. Ne seni, ne o sıkıcı antrenmanlarını, ne de dövüşmeyi.

    Bizim hikayemiz biteli çok oldu, değil mi dostum ?
    #187163 becoolnotfool | 5 yıl önce
    0spor dalı 
  7. "el yumruğu yemeyen kendininkini balyoz sanır" kaidesinin kendi vücudunda, karşıdakinin vücudunda, izleyicilerin, hocaların, duvarların şahitliğinde sınanıp onaylandığı spor.

    ilk gerçek maçımda nakavt oldum. karşıdaki bile beklemiyordu adam indirdiğine şaşırdı. hoca ağzımıza sıçar kasksız çıktığımızı bilse. dizlerinin bağı çözülüyor, merdivenden düşmek gibi, yere inip sana uzun gelen bazı saniyeler geçmeden tam ne olduğunu idrak edemiyorsun. ondan önce kum torbasına abanmaktan, elciklerle çalışmaktan, yumruklar eldiven içinde açık sparring yapmaktan şişmiş egon, dağları deviririm havaların komple terkediyor birkaç gün. dayak da böyledir. iyisini yediysen iç yolculuğa çıkarsın. belki bir kere sağlam dayak yedim, nasıl atladılar üstüme anlamadım, sonra oturup düşündüm hayatı falan sorguladım günler boyu.

    neyse ecnebilerin "sweet science" dedikleri bir aksiyondur, abanmak değildir yani. kırk türlü açık verirsin, görürsün milisaniyeler içinde direkler fil, aparkatlar kale, gardlar açılış ve tuzaklar bir satranç oynarsın, istediğin taş da istediğin kadar gitmez idmanın, tekniğin, gücün, kondüsyonun neyse takılır kalır iki kare sonra.

    bana bu nedenlerle egosunu bırakmış abiler denk geldi hep. o yüzden prof dövüşçülerin meydan okumalarını, büyük konuşmalarını falan anlayamadım pek. o ayrı bir ruh hali, klasman sonuçta.

    her spor gibi bu da koyvermeyi affetmiyor. dizi sakatlamamı bahane edip tembelliğe vurunca başarım da umudum da hevesim de gitti. karşı komşu salonuna kum torbası koymuş, her gece girişiyor, öyle azmini kıskanırken yazdım bunları.
    #179531 son kurtadam | 5 yıl önce
    5mücadele sanatı 
  8. Artık somut bir yardım talebi, soru gelmediği sürece yazmayacak olduğum başlık idi; ta ki az önce aldığım o acı habere kadar. Son günlerde, yıllarda ülkenin her noktasında olduğu gibi burada da birçok konuda uzlaşmazlıklar mevcut. Kategorisi ne olmalı, etiketi ne olmalı, spoiler olmalı mı, olmamalı mı vb. Dolayısıyla şu an yazacak olduğum girdiyi hiçbir neden göstermeksizin silebilirsiniz gerçekten, çünkü kendi içimi ve üzüntümü paylaşacağım. Sizlerle değil, kendimle. O yüzden şimdiden okuyacak olanlar varsa vakitlerini çaldığım için kusuruma bakmasınlar. 2003'te "sinirlenince / üzülünce bir şey yapma; sadece otur ve yaz." diye kendime verdiğim sözden ötürü, yazmaktan başka bir şans tanımadım kendime. Bunlardan bize ne diyecek, düşünecek muhakkak çıkacaktır, tekrar kusuruma bakmasınlar. Okunmaya değer bir şeyler yazmayacağım yani, tekrar belirteyim.

    Milli takım kampından bir arkadaşım vardı. Elazığ'lı bir çocuk; anne yok, baba yok. Net hatırlıyorum, çok sevdiği ve gerçekten de atlet olarak başarılı olabileceği bu sporda dahi, fakirliğinden ötürü hafif siklet dövüşmek durumunda kalırdı. Zaten fizyolojik yapısı gereği minyondu ve insanların hayalindeki veya filmlerde gördüğü boksör figürlerinden oldukça uzaktı görünüm olarak. Ama seriydi, hızlıydı, gerçekten arı gibiydi; yetenekliydi yani. Ve hocaları da bunu fark etmiş, Elazığ'dan İstanbul'a milli takım seçmelerine gelmiş ve başarılı da olmuştu. Evet, atlet olarak hafif siklet özelinde başarılı olmasını sağlayacak meziyetleri vardı ama sağlık testlerinde hep birtakım değerleri düşük çıkardı. O dönem fenerbahçe kulübü çocuğa maddi sponsor olarak destek olmuş; çocuğun memleketinde gırtlağından daha farklı besinler girmesini sağlamıştı. İstanbul'da iken zaten federasyon; boksörlerin kategorilerine göre standart bir beslenme / antrenman programı uygulardı. Ama en nihayetinde köy çocuğuydu; oscar wilde'nin dediği gibi sabahları çok erken kalkardı, çünkü yapacak çok işleri vardı; hayvanları otlatmak, engelli ablasına yemek hazırlamak, sürüye çobanlık etmek gibi. Ve çok erken yatardı gerçekten, yine oscar wilde'nin dediği gibi düşünecek çok az şeyi olduğundan. Bir de boks antrenmanları yapmaya çalışırdı. Temiz havada kalkar, temiz havada yatar; farkında olmadan tamamen organik beslenirdi. Bilincinde değildi ama o fakir yaşamın avantajlarını kullanıyordu sporda da. Kilosuna rağmen dayanıklı bir çocuktu hatırladığım kadarı ile. İlkokul terk bir eğitim düzeyine sahip bir çocuktu. O yıllarda akıllı telefon yoktu, youtube / facebook falan yoktu. Haliyle kamplarda bolca sohbet ederdik, başka vakit geçirecek bir şey yoktu çünkü. Bir tek ben ve iki sporcu arkadaş daha kitap okurduk. Geri kalanlar ya kağıt oyunu oynar, ya da televizyonlar izlerlerdi. Sonra ben bir sıkıntı yaşadım, milli takımdan kovuldum, lisansım iptal edildi; sonra bıçaklandım, ölümden döndüm falan derken her şeyden bilinçli bir şekilde uzak kaldım ama o dönemden kalma hala görüştüğüm 1-2 dostum da var. İkisi de boks noktasında bir kariyer yapamamış; bir dönem Almanya'da para karşılığı dövüşerek harçlığını kazanmaya çalışmış ve sonrasında milli sporculara tanınan hak gereği akademiye gitmiş ve beden öğretmeni olmuşlardı. Evlenmişler, çoluk çocuğa karışmışlar, götü göbeği salmışlardı. Nispeten düzgün, mütevazi bir hayat yaşıyorlar yani. Arada ortak şehirlerde denk geldiğimiz zaman oturur, sohbet ederiz falan.

    Az önce o arkadaşlardan birisi aradı. "Bilmem hatırlar mısın ama bizim elazığ'lı ahmet vardı ya hani" deyince önce çıkartamadım ama sonra az önceki paragraflara konu olacak şekilde hatırladım ahmet'i. Uzatmayayım; vurulmuş, ölmüş. Bazı girdilerimde de ucundan değindiğim "statü kaygısı" veya "maddi imkansızlıklar" sebebi ile birtakım gruplara (ne olduklarını tahmin etmek zor değildir) dahil olmuş ve hiç ayrılmamış veya ayrılamamış onlardan. Bu gruplar ile gerek geçmişim, gerekse farklı sebeplerle ben de halen daha iletişim halindeyim, çok kıymetli dostlarım, ağabeylerim var; dolayısı ile boks sporu ile uğraşmış bir profesyonelden, hele de fakir bir sporcudan ne isteyeceklerini, ne vaat edeceklerini iyi bilirim. Ahmet de son yıllarda oto galeri açmış, birçok kez cezaevine girip çıkmış, milli takım kampındaki halinden fersah fersah uzaklıkta bir şatafat içerisinde yaşamış. Tabi neyin karşılığında olduğunu söylememe gerek yok sanırım..

    Şimdi oturdum, ağladım, dizlerimi dövdüm dersem yalan söylemiş olurum; evet, hatırladım ve o gariban halini düşündükçe üzüldüm, ablası yaşıyor mu falan gibi soruları bile sormayı unuttum.

    Hayatın herkese aynı derecede kibar davranmasını beklemiyorum elbette; herkes bilinçli bir aile ortamında, düzgün bir eğitim alarak büyüme şansına sahip olamayabiliyorlar. Cahildi bu çocuk, okumamıştı ama saftı, iyi niyetliydi. Bir muz yediği zaman maymun gibi sevinir, sanki nitro vermişler gibi odanın içerisinde sağa sola yumruk atardı. Bunları yazdığım için hem kendimden, hem de o çocuğun bir tane meyve yemesini lüks sayacak kadar adaletsiz bu dünyadan utanıyorum.

    Şunu iyi bilirim; bu tip sporlarla uğraşanları (özellikle profesyonel olmuşsa) birtakım kişiler takip eder; etmeseler dahi adına boks denilen sözde sporu tıpkı bir zamanlar benim de sonradan bedelini ödeyeceğim şekilde bir spordan ziyade, statü amacı elde etme amacı ile sokaklarda icra etmeye çalıştıkları için bir şekilde gözlerine çarpar. Küçüktür o dünya. Bakmayın siz şimdi ki youtube yayınlarına vb. Hele hele büyük bir adamın grubuna girecek kadar kör cesarete sahipseniz ve bir iki tahsilat da yaptınız mı hemen kapılar açılır. Filmlerde gördükleriniz senaryo değil; gerçekten güzel kadınlar, çantalar dolusu paralar (yaptığın tahsilat miktarına ve kimden yaptığına göre değişir) önüne sunulur. Nereden biliyorsun diyeceksiniz belki; sizce nereden biliyorum ? Neyse, geçmiş geçmişte kaldı.

    Ahmet ölmüş yani. Bu nahoş, gayrimeşru işler sebebi ile elde ettikleri yetmedi sanırım; doyumsuzlaştı. Ben ona çok görmüyorum bunu, bir yere kadar empati kurabiliyorum ama dünyayı anlamıyor, anlamak istemiyorum. Biraz da o yüzden ekonomiye olan ilgim bu noktaya kadar gelerek, bir dönem para kazanma aracım haline geldi. Dünyayı, fakirliği, zenginliği anlamaya, bunları kimin yarattığını, kimlerin faydasına / zararına olduğunu anlamaya çalıştım ama kim anlamış ki ben anlayacağım değil mi ? Benim derdim bunları öğrenebilmek, kendime bir izahat getirmekti ama "yarın dolar ne olur ağbi" soruları yanıtlarken buldum kendimi.

    Neyse, çocuğun ismi elbette Ahmet değil; şu an kendisine öyle hitap etmek istedim ve günümüzde çok moda olan anonimliğini bozmak istemedim. Gerçek adın Ahmet değil ama olsun; en aşağıda paylaşacağım şarkının sözleri de benden sana gelsin adamım.

    Umarım gittiğin yerde yumrukların bir işe yarar evlat ama hiç sanmıyorum. Şayet orada birileri varsa ata'yı anlat onlara; sana hiç öğretilmemiş, senin elinde olmayan sebeplerden ötürü öğrenememiş olduğun ata'yı anlat. Şu sözlerini söyle onlara : "Ben, sporcunun zeki,çevik ve ahlaklısını severim."

    Yolun açık olsun tekrar şampiyon, haydi selametle.

    "Tanrı bütün kullara rızkını dağıtırken
    Kimi sırtüstü yatar, kimi boşta gezerken
    Kul Ahmet erken kalkar, haydi ya nasip derdi
    Kimseler anlamazdı, ya nasip ne demekti
    O mahallede herkes gömlek giyerdi
    Bizim Kul Ahmet bir gün bir ceket diktirdi, diktirir ya
    Mahalleye dert oldu Kul Ahmet'in ceketi
    Kul Ahmet erken kalkar, haydi ya nasip derdi
    Kimseler anlamazdı, ya nasip ne demekti
    Herkes gömlek giyerken, Ahmet ceket giyerdi
    Konu komşuya dert oldu Kul Ahmet'in ceketi
    Kul Ahmet erken kalkar, haydi ya nasip derdi
    Kimseler anlamazdı, ya nasip ne demekti
    Herkes gömlek giyerken, Ahmet ceket giyerdi
    Konu komşuya dert oldu Kul Ahmet'in ceketi
    Mahalleli kahvede muhabbet peşindeyken
    Leylekler lak lak edip, peynir gemisi yüklerken
    Kul Ahmet erken yatar, sabaha ya kısmet derdi
    Kimseler anlamazdı, ya kısmet ne demekti
    Herkes gömlek giye dursun
    Bizim Kul Ahmet ceketini bir de astarla kaplatıverdi, kaplatır ya
    Mahalleye dert oldu Kul Ahmet'in ceketi
    Kul Ahmet erken yatar, sabaha ya kısmet derdi
    Kimseler anlamazdı, ya kısmet ne demekti
    Herkes gömlek giyerken, Ahmet ceket giyerdi
    Konu komşuya dert oldu Kul Ahmet'in ceketi
    Kul Ahmet erken yatar, sabaha ya kısmet derdi
    Kimseler anlamazdı, ya kısmet ne demekti
    Herkes gömlek giyerken, Ahmet ceket giyerdi
    Konu komşuya dert oldu Kul Ahmet'in ceketi
    Bir gün bir yoksul öldü, üzüldü mahalleli
    Ama bir kefen parası bulamadı mahalleli
    Kul Ahmet dedi yalan dünya, çıkardı ceketini
    Örttü garibin üstüne, kaldırdı cenazeyi
    Sonunda herkes anladı, ya nasip ya kısmeti
    Bizim Kul Ahmet birden bire oluverdi Ahmet Bey
    Ceket ise Ahmet Bey'in ceketi
    İbreti alem oldu Ahmet Bey'in ceketi
    Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
    İbreti alem oldu Ahmet Bey'in ceketi
    Meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet
    Barış'a sorar isen sen bu yolda devam et
    Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
    İbreti alem oldu Ahmet Bey'in ceketi
    Meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet
    Barış'a sorar isen sen bu yolda devam et
    Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
    İbreti alem oldu Ahmet Bey'in ceketi
    Meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet
    Barış'a sorar isen sen bu yolda devam et
    Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
    İbreti alem oldu Ahmet Bey'in ceketi
    Meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet
    Barış'a sorar isen sen bu yolda devam et"


    #178484 becoolnotfool | 5 yıl önce
    0spor dalı 
  9. Aktif boks hayatımdan uzun yıllar sonra, belki ileride lazım olur diye düşünerek aldığım antrenörlük belgesine istinaden birçok doğru bilinen yanlış ile karşılaşmama sebebiyet veren branştır.

    Ek gelir amacı ile bazı lüks salonlardan aldığım talepler doğrultusunda söylemek isterim ki, özellikle bu sporu fiziksel görüntüsünü değiştirmek için tercih eden kadınların sayısı azımsanamayacak derecede yüksek. Şayet bu amaçla bu spor yapmayı, başlamayı düşünen varsa şimdiden tekrar düşünmenizi ve özellikle kadın fizyolojisinde daha çok önem arz eden bacak, kalça gibi bölgeler için kick boks düşünmeleri gerektiğini belirtmek isterim. Hangi salonla, hangi özel hoca ile konuşursanız konuşun; daha fazla para kazanma güdülerinden ötürü boksun da faydalı olacaklarını söyleyeceklerdir. İnanmayın lütfen; boks, gerek antrenman teknikleri, gerek doğası gereği bayanların estetik kaygılarını giderecek bir spor dalı değildir. Ama illaki bir dövüş sporu ile fiziksel görüntüsünü güncellemek isteyen kadınlar varsa kickboks'u tercih etsinler.

    Edit : Kategori olarak "mücadele sanatı" olarak belirlenmesini uygun gören kişilere teşekkür ederim, samimi bir gülümsemeye yol açtınız. Mücadele tarafı kabul ama sanat mı bilemedim :)
    #177358 becoolnotfool | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0mücadele sanatı 
  10. Tam 17 sene profesyonel olarak icra ettiğim ettiğim fakat sonrasında milli takım kampında yaşanan birtakım sıkıntılar ve hemen her anne gibi benim annemin de "doktor" olacağımı hayal etmesi sebebi ile bıraktığım spor dalı.

    35 yaşından sonra bazen antrenman yaparken, gençliğin ne denli kıymetli olduğunu hatırlatır aynı zamanda.
    #176737 becoolnotfool | 5 yıl önce
    0mücadele sanatı 
  11. şehir efsanesinin aksine norveç'de asla yasaklanmamış olan spor. hatta muhtemelen türkiye'den daha popülerdir lise- üniversite düzeyinde.

    96 olimpiyatlarında altın madalyası var adamların daha ne olsun.

    33 yıl yasak olan profesyonel bokstu bu sporla bir dertleri olduğundan değil, mafya şike vs. işlerinden çekinmiş olmalarındandır.
    #168555 son kurtadam | 5 yıl önce
    0mücadele sanatı, spor dalı 
  12. 2016 yılına kadar, norveç'te tam 33 yıl yasaklı olan spor.
    #143348 til verdens ende | 6 yıl önce
    0spor dalı 
  13. Bunu yapan adam delicesine sert vurur onu baştan söyleyeyim. Mike tyson'ın ağır torba ile çalıştığı görüntüleri izledikçe heriften tırsıyorsun. Değişkenler çok bir kere. Herif ağırsiklet torba da ağır ama eldivenle bile o torbayı öyle sallandırmak marifet. İnsana neler yapabileceğini gördük zaten prime döneminde.

    Çok yapmak istediğim ama ne şartların ne de sağlık koşullarımın el verdiği spor. Ülke öyle bir pahalı hale geldi ki değil kenara para ayırmak, ay sonunu zor getiriyorsun. Bir de bu spor kondisyon güç istiyor ben de ikisi de yok. Ondan önce bir fitness falan yapmam lazım ki güç kazanayım. 1.81 boy 60 kilo çok az çünkü. Tabi profesyonel dövüşçü olsaydım diyetle beraber sıkıntı olmazdı ama benim vücut yapımda üst taraflar çok cılız, özellikle kollarım. Hız var allaha şükür ama arkasına destek güç yok.

    Sağlık problemi olarak da kulak ve burunda problemlerim var. Kulağa bir darbe alıp zaten sıkıntılı olan kulakları sağır etmek istemiyorum. Biraz da bundan götüm yemiyor.

    Son bir şey, eski boksörler neymiş bee abi. Az önce george foreman ile evander holyfield maçını izledim. Adamlarda nasıl bir çene varsa yıkılmıyorlar mk. Yenilerde bir golovkinde var öyle çene. Eski toprak abi işte, başka olur onlar.
    2mücadele sanatı 
  14. Orta siklet, süper orta siklet kruvazor ve ağır siklet olarak 4 sikletini yakinen takip ettiğim spor. Bir de lomachenko'yu ve pacman'i özel takip ederim düşük sikletlerden. Tüm zamanlar favori boksörüm Lennox lewis'dir. Golovkin ve lomachenko hastasiyimdir yine. Billy joe saunders ibnesini sevmem ama çok büyük boksordur. Joshua wilder'ı pataklar yalnız Fury de joshua'yı yer. Genç klitco alayini yerdi. Golovkin canelo rematchi golovkin kazanacak. Eubank jr. balonu sonmustur vatana millete hayırlı olsun. Gassiev sakin ağır siklete yükselme vallahi sikerler belanı haye'nin yolundan gitme. Ortiz 30 sn'si daha olsa wilderi yikiyordu. Anthony yigit gümbür gümbür geliyor ama orta siklete çıkıcam diyor aman diyim yigit. Joshua parker maçı joshua ko ile alır. Falan filan bu isimleri takip edin yeter.
    #80493 Sabbracadabra | 7 yıl önce
    1spor dalı 
  15. çok hareketli ve hiperaktif bir insan olduğumdan ötürü lisanslı bir uygulayıcısını pes ettirmişliğim bulunan spor.

    adamı dövmedim yanlış anlaşılmasın. ama epey yordum. denk gelen yumruk sayısı en fazla iki tane falandı. ben adama dokunmadım bile.

    sanırım bu sebeple çin kökenli savunma sporları bana daha uygun.
    #80490 touma seguchi | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0spor dalı 
  16. Lise yillarimda bir sure ugrastigim spor. Pek basarili oldugum soylenemezdi ancak, guc ve kondisyon antremanlari omru uzatir.
    #80489 oblivion | 7 yıl önce
    0spor dalı 
  17. icra eden sporcuların beyninde kalıcı hasarlar bıraktığı tespit edilmiş, yasaklanmaması ilginç olan bir spor dalı. amatör ve hobi niyetli kısa süreli bir eğitim dahi alsanız, vurma tekniğini öğrendikten sonra eskisi gibi olamayacağınız ve tehlikeli ellere sahip olduğunuz spordur ayrıca, basit bir tokat refleksif olarak adamın çeneyi kırıp, dişlerini dökebilecek veya komaya sokabilecek silleye dönüşebileceğinden bulaşmamak en iyisidir. tehlike anında topuk topuk topuk yapıp, 155'i aramak en iyi dövüş sanatıdır.
    #80486 msc | 7 yıl önce
    0spor dalı 
  18. "boks sporsa savaş olimpiyattır."
    #41575 morgase | 8 yıl önce
    0spor dalı 
  19. iki kişinin birbirlerine vurarak puan topladıkları dövüş sporu.
    0mücadele sanatı, spor dalı