kıbrıslı zenon'un kurucusu olduğu büyük felsefe okuludur.
epiktetos, cicero, seneca ve marcus aurelius en büyük temsilcileridir.
stoacılığın görüşleri çok kısaca iki maddede özetlenebilir:
-mutsuzluk dünyanın nesnel bir durumu değil, sadece bir bilinç durumudur. dünyada salt kötü bir olay yoktur, biz olayları zihnimizin süzgecinden geçirdikten sonra kötü olarak kodlarız. dolayısıyla mutluluğumuz, başımıza gelenlerden ziyade onları nasıl algıladığımız üzerinden belirlenir. kötü sandığımız şeyler ''kendi içinde kötü'' değildir. çünkü mutsuzluk dediğimiz şey olay ve nesnelerde değil duygu ve bilincimizde bulunur.
-değiştiremeyeceğimiz şeyler için üzülmemeliyiz. örneğin yaşlanmayı alın. bu süreç bizim kontrolümüz dışındadır ancak yaşlılığa ilişkin pozisyonumuzu değiştirebiliriz. böylece, yaşlandığımız için hayıflanmaktansa bize verilen süreyi en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırız. bunu yaparsak hem gerçeğe daha çok yaklaşmış olur hem de gereksiz yere faydasız bir mutsuzluktan kendimizi korumuş oluruz.
stoacı, yeryüzünde insanlara göre tanrısal kalan bir bilgelik ve durumsal farkındalık içerisinde, her aldığı nefeste evreni içine çekerken onun dengesini de içselleştirir, her verdiği nefeste etrafına adaletin kokusunu salar ve her bastığı yerde adaletin izini bırakır; ruhu, yüzü ve vücudu, cesaretinin ve doğruluktan ödün vermemenin bedeli olan bir çok irili ufaklı yara ile bezelidir, hiçliğin gerçek anlamının farkında olmasının ona kazandırdığı ölçülük ise onu tam da onun için kesilmiş bir toga gibi sarıp sarmalar. o kendi kendisini dünyaya sürgün etmiş, yırtık ve kirli elbiseler içerisinde kulları arasında yaşamayı, dilenmeyi ve aşağılanmayı tercih etmiş, kendi ölümünü arayan ve ancak ölümü ile dünyevi bedeninden sıyrılarak tekrar göğe yükselebilecek bir tanrı gibidir.